Askeri Yargıtay 4. Daire 2017/98 Esas 2017/107 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2017/ 98
Karar No: 2017 / 107
Karar Tarihi: 14.03.2017

(1632 S. K. m. 49, 137) (5271 S. K. m. 231) (5237 S. K. m. 62)

…. Askeri Mahkemesinin 19.8.2009 tarihli, 2009/217-392 E.K. sayılı kararı ile; hükümlünün, 17.12.2004 tarihinde, hizmette tekasülle harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet verme suçunu işlediği sabit görülerek, ASCK’nın 137 ile TCK’nın 62’nci maddeleri gereğince sonuç olarak beş gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, CMK’nın 231’inci maddesi gereğince, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve beş yıl süre ile denetim süresine tabi tutulmasına karar verilmiş, bu karar, yapılan itirazın …. Askeri Mahkemesinin 12.10.2009 tarihli ve 2009/A-12-504 sayılı duruşmasız işlere ait kararı ile reddedilmesi üzerine 12.10.2009 tarihi itibarıyla karar kesinleşmiştir.

…. Askeri Mahkemesinin 19.8.2009 tarihli, 2009/217-392 E.K. sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 12.10.2009 tarihi itibarıyla kesinleşmesinden sonra, hükümlünün, denetim süresi içinde, 23.8.2011 tarihinde, kasıtlı bir suç olan kasten yaralama suçunu işlemesi nedeniyle …. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.12.2012 tarihli, 2011/520 E., 2012/1183 K. sayılı hükmü ile mahkûm olması ve bu hükmün, 15.1.2013 tarihinde kesinleşmesi üzerine, hükmün açıklanması için duruşma açılmıştır. Duruşma açılması sonucunda, açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanarak 14.7.2015 tarihli, 2014/608 E. 2015/295 K. sayılı hüküm ile mahkûmiyet kararı verilmiş ve bu hüküm taraflarca temyiz edilmemesi üzerine 18.9.2015 tarihinde kesinleşmiştir.

Milli Savunma Bakanı tarafından ise; dava zamanaşımı süresinin dolduğu belirtilerek, kanun yararına bozma isteminde bulunulmuştur.

Dava dosyası kanun yararına bozma istemi yönünden incelendiğinde;

Askeri suçlar açısından zamanaşımının hesaplanması ASCK'nın 49’uncu maddesinde düzenlenmiş olup, maddenin 1’inci fıkrasında “askeri suçlarda dava ve cezanın düşmesi hususlarında (mülga) Türk Ceza Kanununun birinci kitabının 9 ncu babı hükümleri tatbik olunur” hükmüne yer verildikten sonra, aynı maddenin (B) bendinde ise, hıyanet cürümlerinde dava ve ceza zamanaşımının bulunmadığı hükmüne yer verilmiştir.

Ayrıca, Mülga 765 sayılı TCK’nın 2/2’nci maddesi ile 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK’nın 7/2’nci maddesinde, suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failinin lehine olan kanunun uygulanacağı ve infaz olunacağı hükmüne yer verilmiştir.

Zamanaşımı konusunda, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu önceki kanuna göre lehe hükümler içermediğinden, aynı Kanun’un 7/2’nci maddesi dikkate alındığında 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun zamanaşımına ilişkin hükümlerinin incelemede esas alınması gerektiği açıktır.

Yukarıda açıklanan hususlar birlikte değerlendirildiğinde; inceleme konusu olayda dava zamanaşımı süresinin 765 sayılı TCK’nın 102 ve 104’üncü maddelerinde yazılı sürelere göre hesaplanacağı anlaşılmaktadır.

Diğer yandan, mülga 765 sayılı TCK’nın 103’üncü maddesinde, dava zamanaşımı süresinin, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği tarihten itibaren, teşebbüs aşamasında kalan suçlarda son hareketin yapıldığı tarihten itibaren, mütemadi ve müteselsil suçlarda ise temadi ve teselsülün bittiği tarihten itibaren başlayacağı düzenlenmiştir.

Dava zamanaşımının kesilme sebepleri ise, mülga 765 sayılı TCK'nın 104’üncü maddesinin 1’inci fıkrasında (mahkûmiyet hükmü, yakalama, tevkif, celp veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda maznunun sorguya çekilmesi, maznun hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar ve Cumhuriyet Savcısı tarafından mahkemeye yazılan iddianame olarak) sayılmıştır. Kesilme sebeplerinin gerçekleşmesi hâlinde, dava zamanaşımı süresi, aynı maddenin 2’nci fıkrası hükmüne göre, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlamaktadır. Eğer zamanaşımını kesen sebepler birden fazla ise, zamanaşımı bunların en sonuncusundan itibaren tekrar işlemeye başlamakta, ancak, bu süre mülga 765 sayılı TCK'nın 102’nci maddesinde belirtilen süreye yarısının ilavesinden fazla olamamaktadır.

Bu bağlamda “hizmette tekasülle harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet verme suçunun mülga 765 sayılı TCK’nın 102/4’üncü maddesi gereğince 5 (Beş) yıllık dava zamanaşımı süresine tabi olduğu ve mülga TCK’nın 104’üncü maddesine göre dava zamanaşımını kesen işlemler dikkate alındığında, dava zamanaşımı süresinin en fazla 7 yıl 6 ay olabileceği hususunda duraksama bulunmamaktadır.

Ayrıca, CMK'nın 231/8'inci maddesinde denetim süresi içinde dava zamanaşımı süresinin duracağı hususu öngörülmüştür.

Diğer taraftan, Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 11.6.2015 tarihli, 2015/64-79 E.K. ile 6.11.2014 tarihli, 2014/74-88 E.K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği durumlarda, bu yargılama safhasında yapılan ve dava zamanaşımını kesen son işlemden sonra işlemeye başlayan süre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesiyle durmakta ve sanığın denetim süresi içinde suç işlemesiyle birlikte, bu hükmün kesinleşmesi kaydıyla, bu suçun işlendiği tarihten itibaren açıklanması geri bırakılan hükme ilişkin dava zamanaşımı süresi işlemeye başlamaktadır.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığı altında inceleme konusu olaya dönüldüğünde;

ASCK'nın 49’uncu maddesinde sayılan suçlar arasında “hizmette tekasülle harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet verme” suçunun sayılmaması nedeniyle, bu suça ilişkin dava zamanaşımı süresinin, suçun işlendiği tarihten itibaren başlatılıp, suç tarihinde yürürlükte olan ve lehe olan mülga 765 sayılı TCK'nın 102/4, 103 ve 104’üncü maddeleri gereğince hesaplanmasının gerekli olması, hükümlünün işlediği hizmette tekasülle harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet verme suçunun 17.12.2004 tarihinde işlenmesi, hizmette tekasülle harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet verme suçunun düzenlendiği ASCK'nın 137'nci maddesinde öngörülen cezanın üst sınırının üç yıl olması ve dava zamanaşımı süresinin lehe olan mülga 765 sayılı TCK'nın 102/4’üncü maddesine göre beş yıl olması, 765 sayılı TCK'nın 104/1’inci maddesinde belirtilen zaman aşımını kesen işlemler dikkate alındığında, hükümlü hakkındaki davanın 23.8.2005 tarihli iddianame ile açılması (Dz.83), hükümlünün sorgusunun 17.10.2005 tarihinde tespit edilmesi (Dz.117), hükümlü hakkında 6.6.2006 ve 29.4.2008 tarihlerinde mahkûmiyet hükümleri verilmesi (Dz.150,199-200), hükümlü hakkında 19.8.2009 tarihinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesinden sonra bu kararın kesinleştiği 12.10.2009 tarihinde dava zamanaşımı süresinin durması ve denetim süresi içinde 23.8.2011 tarihinde kasıtlı bir suç olan kasten yaralama suçunun işlenmesi ile dava zamanaşımı süresinin yeniden işlemeye başlaması (bu suç ile ilgili mahkûmiyet hükmü 15.1.2013 tarihinde kesinleşmiştir), birlikte değerlendirildiğinde hükümlünün işlediği hizmette tekasülle harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet verme suçu ile ilgili dava zaman aşımı süresinin son mahkûmiyet hükmünün verildiği 14.7.2015 tarihinden önce 28.5.2014 tarihinde sona erdiği anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, hükümlü hakkında dava zamanaşımı süresi 28.5.2014 tarihinde sona erdiğinden kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekirken, bu tarihten sonra 14.7.2015 tarihinde mahkûmiyet hükmü verilmesi hukuka aykırılık teşkil ettiğinden, Milli Savunma Bakanının kanun yararına bozma isteminin kabulü ile davanın düşmesi sonucunu doğuran bu bozma sebebi yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, kamu davasının düşmesine karar verilmiştir.

Başkan …. ile Üye …..; hükümlü hakkında 19.8.2009 tarihinde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 12.10.2009 tarihinde kesinleşmesi ile dava zamanaşımı süresinin durmasından sonra, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç olan kasten yaralama suçunun işlendiği 23.8.2011 tarihinde dava zamanaşımı süresinin yeniden işlemeye başlamadığı, bu sürenin denetim süresi içinde işlenen kasten yaralama suçu ile ilgili hükmün kesinleştiği 15.1.2013 tarihinde işlemeye başladığı, yukarıda belirtilen diğer hususlar da dikkate alındığında kanun yararına bozma istemine konu hükmün kesinleştiği 18.9.2015 tarihi itibarıyla 7 yıl 5 ay 28 günlük bir sürenin geçtiği ve dava zamanaşımı süresinin dolmadığı görüşüyle çoğunluğun kararına muhalif kalmışlardır.

SONUÇ: Açıklanan nedenlerle;

1) Milli Savunma Bakanı’nın 2.2.2017 tarihli, MAİY.: 51393309-9010-941-17/As.Adlt. ve Kan.Gn.Md. sayılı kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE;

2) ….. Askeri Mahkemesinin 14.7.2015 tarihli, 2014/608 E. 2015/295 K. sayılı mahkûmiyet hükmünün, 353 sayılı Kanun’un 243/3’üncü maddesi gereğince kanun yararına BOZULMASINA;

Bu bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 353 sayılı Kanun’un 220/2-C ve CMK’nın 223/8’inci maddeleri gereğince hükümlü hakkındaki KAMU DAVASININ DÜŞMESİNE;

14.3.2017 tarihinde, Başkan …. ve Üye ….’in karşı oyları ve oy çokluğu ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy