Askeri Yargıtay 4. Daire 2016/99 Esas 2016/112 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2016/ 99
Karar No: 2016 / 112
Karar Tarihi: 16.02.2016


(1632 S. K. m. 66, 73) (5237 S. K. m. 50, 52, 62) (5271 S. K. m. 176, 190) (353 S. K. m. 221)

 

Askeri Mahkemece, hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün açıklanması geri bırakıldıktan sonra, denetim süresi içinde işlediği suçtan mahkûm olması üzerine, sanığın; …. İlköğretim Okulunda yedek subay öğretmen olarak görev yaptığı, 17.3.2009 günü saat 06.50'de görevinin başında olması gerekirken gitmediği, 24.3.2009 günü saat 16.30 sularında okul müdürünü arayarak evinde hasta olduğunu söyleyip sevk belgesi istediği, okul müdürünün şehir dışında olması sebebiyle müdür yardımcısının aynı gün sanığın evine gittiği, sanığın burada olduğunu gördükten sonra ertesi gün sanığa sevk belgesi verdiği, böylece 17.3.2009 (06.50)- 24.3.2009 (16.30) tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, mahkûmiyet hükmü açıklanmak suretiyle, ASCK’nın 66/1-a, 73 ve TCK’nın 62/1, 50/1-a ve 52'nci maddeleri uyarınca, 3.000 TL. adli para cezası cezalandırılmasına karar verilmiş ise de;

 

Vekaletname ile görevlendirilmiş müdafi bulunan sanık hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün açıklanması için yapılan duruşma gününün müdafie bildirilmemesi, sanığın savunma hakkının mutlak surette kısıtlanması bağlamında usule aykırılık oluşturmaktadır.

 

Öte yandan, savunmalarında, eski eşi Ş.S. ile firar suçunun başlangıcından bir kaç gün önce, 13.3.2009 tarihinde yaşadığı ve Ş.S.'nin silahla tehdit suçu ile mahkûmiyetiyle sonuçlanan olay ve eşinin evini terk etmesi nedeniyle, iki kez intihar girişiminde bulunduğunu beyan eden sanığın, 14.3.2009-17.3.2009 tarihlerinde ….. Üniversitesi Araştırma ve Uygulama Hastanesinde genel dahiliye yoğun bakım bölümünde yatarak tedavi gördüğü, ayrıca, 15.4.2013 tarihli duruşmada psikiyatri uzmanı bilirkişiye muayene ettirilen sanık hakkında, bilirkişi tarafından, adli gözlem altına alınması gerektiği yönünde görüş bildirildiği ve mahkemece de sanığın adli gözlem altına alınmasına karar verildiği, ancak 17.7.2013 tarihli duruşmada gözlem altına alınma kararından vazgeçildiği anlaşılmaktadır.

 

Sanığın gözlem altına alınması yönündeki bilirkişinin görüşü, sanığın olay tarihinde eşiyle ilgili sorunlardan dolayı psikolojik sıkıntıları bulunduğu şeklindeki savunmaları, sanığın eski eşi Ş.S. ile firar suçunun başlangıcından bir gün önce, 13.3.2013 tarihinde yaşadığı ve Ş.S.'nin silahla tehdit suçu ile mahkûmiyetiyle sonuçlanan olay ve sonrasında yatarak tedavi altına alınmış olması, keza suç tarihlerinden hemen sonra almış olduğu istirahat raporları dikkate alındığında, sanığın ceza ehliyetinin ve askerliğe elverişlilik hâlinin tespiti için adli gözlem altına aldırılmaması, ayrıca, 17.3.2009 tarihinde hastaneden hangi saat itibariyle taburcu edilmiş olduğunun ve bu saatten sonra görev yerine katılması gerekip gerekmediğinin, bu rahatsızlığının sanığın olay tarihlerinde okula gitmesine engel olacak nitelikte olup olmadığının araştırılmaması, yapılacak araştırma sonucuna göre de suç tarihlerinin belirlenmemesi, diğer taraftan, sanığın rahatsızlığını beyan etmesi ve 25.3.2013 tarihinde akut bronşit tanısı ile yirmi gün süreli istirahat raporu alması ve diğer raporları dikkate alındığında, sanığın olay tarihi başlangıcında okula gitmesine engel olacak bir rahatsızlığının bulunup bulunmadığı, bu rahatsızlığının ne zaman başladığı konusunun bir bilirkişiye sorulmaması, noksanlık oluşturmaktadır.

 

Bu itibarla, açıklanan sebeplerle mahkûmiyet hükmünün usule aykırılıktan ve noksan soruşturmadan bozulmasına karar verilmiştir.

 

Sanığın sorgu ve savunmasının tespit edilmesi için çıkarılan yakalama emrine istinaden… 4’üncü Asliye Ceza Mahkemesince sanığın sorgu ve savunması tespit edilmiş olup,  21.12.2012 tarihli duruşma tutanağında, sanığa CMK'nın 176/4 maddesi ve 190/2 maddesinde düzenlenen yasal hazırlık süresi ve duruşmaya ara verilmesini isteme hakkı ayrıca hatırlatılmamış ise de; sorgudan önce iddianame ve ekleri ile yakalama emri ve eklerinin okunduğu, söz konusu bu eklerde yasal süre hakkının hatırlatılmış olduğu, kaldı ki, bu yasal hazırlık süresinden vazgeçip sorgusu tamamlanan sanığın, aynı ek yazıda yer verilen talimat uyarınca serbest bırakıldığı görülmektedir. Öte yandan, daha sonraki aşamada ek sorgusu saptanan sanığa, yasal savunma süresinin yeniden hatırlatıldığı, nihayetinde ise,  hükmün açıklanması için açılan duruşmada da,  sorgusundan önce sanığa yasal savunma süresiyle ilgili haklarının hatırlatıldığı anlaşılmaktadır. Bu nedenle, yasal savunma süresinin hatırlatılmaması noktasından usule aykırılık açısından tebliğnamede ileri sürülen görüşe iştirak edilmemiştir.

 

Sonuç Ve Karar: Açıklanan nedenlerle;

 

Müdafiin temyizine atfen ve resen, mahkûmiyet hükmünün, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince, usule aykırılık ve noksan soruşturma nedeniyle BOZULMASINA;

 

16.2.2016 tarihinde, tebliğnameye sonuçta uygun sebepte kısmen farklı olarak ve oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy