Askeri Yargıtay 4. Daire 2016/235 Esas 2016/247 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2016/ 235
Karar No: 2016 / 247
Karar Tarihi: 19.04.2016

(1632 S. K. m. 66, 73) (5237 S. K. m. 51, 62, 63, 73) (5271 S. K. m. 219, 220, 221, 222, 231) (353 S. K. m. 221)

Askeri Mahkemece, sanığın;

1. 9.8.2013-16.8.2013 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-a ve TCK’nın 62'nci maddeleri gereğince, on ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve hükmolunan hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına;

2. 13.11.2013-2.1.2014 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-a ve TCK’nın 62'nci maddeleri gereğince, on ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve hükmolunan hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına;

3. 11.1.2014-13.2.2014 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-a, 73 ve TCK’nın 62'nci maddeleri gereğince, beş ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve hükmolunan hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına;

4. 13.4.2014-14.8.2014 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-a ve TCK’nın 62'nci maddeleri gereğince, on ay hapis cezası ile cezalandırılmasına; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve hükmolunan hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına;

5. 16.8.2014-2.12.2014 tarihleri arasında tutuklulukta geçirdiği sürelerin, TCK'nın 63'üncü maddesi gereğince, mahkûmiyet süresinden mahsubuna;

Karar verildiği;

Bu hükümlerin; müdafi tarafından, uygulamaya yönelik sebepler ileri sürülerek, yasal süresi içinde temyiz edildiği;

Tebliğnamede; hükümlerin usule ve noksan soruşturmaya ilişkin hukuka aykırılıklar yönünden ayrı ayrı bozulması görüşünün bildirildiği;

Görülmekle yapılan incelemede;

Askeri Mahkemece, sanığın, "9.8.2013 tarihinde çarşı izninden dönmeyerek firar ettiği, daha sonra 16.8.2013 tarihinde polis tarafından yakalanarak birliğine katıldığı, sonra 13.11.2013 tarihinde tekrar firar ettiği, daha sonra 2.1.2014 tarihinde birliğine kendiliğinden gelerek katılış yaptığı, tekrar 11.1.2014 tarihinde akşam yat yoklamasında firar ettiği, 13.2.2014 tarihinde kendiliğinden gelerek birliğine katılış yaptığı, ardından 13.4.2014 tarihinde firar ettiği, daha sonra 14.8.2014 tarihinde yakalandığı", böylece, 9.8.2013-16.8.2013, 13.11.2013-2.1.2014, 11.1.2014-13.2.2014 ve 13.4.2014-14.8.2014 tarihleri arasında dört ayrı firar suçunu işlediği kabul edilerek, yukarıda yazılı olduğu şekilde ayrı ayrı mahkûmiyetine karar verilmiş ise de;

CMK'nın 219/1'inci maddesinde, her duruşma için tutanak tutulacağı; 220'nci maddesinde, duruşma tutanağının başlığında nelerin yer alacağı; 221'inci maddesinde, duruşma tutanağında nelerin yer alacağı ve 222'nci maddesinde ise, duruşmanın nasıl yapıldığının, kanunda belirtilen usul ve esaslara uygun olarak yapılıp yapılmadığının, ancak tutanakla ispat olunabileceği hüküm altına alınmıştır.

Dava dosyası incelendiğinde; 11.9.2014 tarihinde sanık hakkında açılan kamu davalarının birleştirilmesine karar verildikten sonra, 10.10.2014 tarihinde yapılan duruşma sonucunda, duruşmanın 31.10.2014 tarihine bırakıldığı, ancak 31.10.2014 tarihinde duruşma yapıldığına veya duruşmanın daha sonraki bir tarihe alındığına ilişkin herhangi bir bilginin ve açıklamanın bulunmadığı, müteakip duruşmanın da, (Kasım ayının 30 çektiği dikkate alındığında) takvimde yer almayan 31.11.2014 tarihinde yapıldığı görülmektedir.

Duruşma tutanağındaki 31.11.2014 tarihinin maddi hata sonucu 31.10.2014 tarihi yazılmak isterken yanlış yazıldığı düşünülerek, iki duruşma tutanağı arasındaki (dizi 304-310) belgeler incelenmiştir. Ancak, bu belgeler arasında 5.11.2014, 7.11.2014, 10.11.2014 tarihli belgelerin bulunduğu görülmekle, duruşma tarihinin sehven 31.10.2014 yerine 31.11.2014 olarak yazılmadığı, duruşmanın 10.11.2014 tarihinden sonraki bir tarihte yapıldığı sonucuna varılmıştır.

Bu bağlamda, Askeri Mahkemece, duruşmanın bırakıldığı 31.10.2014 tarihinde duruşma yapılmamış olması, hiçbir kayıt ve açıklama yapılmadan müteakip duruşmanın 31.11.2014 tarihinde yapılması, bunun ötesinde, müteakip duruşmanın gerçekte hangi tarihte yapıldığı anlaşılamayacak şekilde, (Kasım ayının 30 çektiği de dikkate alındığında) takvimde yer almayan bir gün olan 31.11.2014 tarihinde duruşma yapılmış olduğunun duruşma tutanağında kayıtlı olması CMK'nın 219/1, 220, 221 ve 222'nci maddelerine aykırı olduğundan, mahkûmiyet hükümlerinin usule ilişkin hukuka aykırılıklar nedeniyle ayrı ayrı bozulmasına karar verilmiştir.

Askeri Mahkemece; sanığın suç tarihlerinde ceza ehliyetinin bulunup bulunmadığı konusunu açıklığa kavuşturmak bakımından, gerçekleştirilen adli gözlem sonrasında tanzim edilen adli raporun dava dosyasına dâhil edilmesi gerekirken, bu gerçekleştirilmeden hüküm kurulmasının noksan soruşturma teşkil ettiği sonucuna varıldığından, mahkûmiyet hükümlerinin noksan soruşturmaya ilişkin hukuka aykırılıklar yönünden de ayrı ayrı bozulmasına karar verilmiştir.

CMK'nın 217/1'inci maddesine göre, hâkim, kararını ancak duruşmaya getirilmiş ve huzurunda tartışılmış delillere dayandırabileceğinden, adli gözlem sonrasında tanzim edilen adli raporun, karardan sonra dava dosyasına dâhil olmuş olmasının, bu hukuka aykırılığı ortadan kaldırmayacağı kabul edilmiştir.

Bu bozma sebepleri karşısında; Askeri Mahkemece;

Hüküm fıkrasında, firar suçlarından temel cezalar tayin edilirken alt sınırdan uzaklaşmayı gerektirecek bir neden bulunmadığı belirtilmek ve gerekçeli kararda, temel cezaların hangi kriterler esas alınarak belirlendiği hususunda herhangi bir gerekçe gösterilmeden, sadece, (dört ayrı firar suçu söz konusu olmasına rağmen) tekil bir biçimde “sanığın firar suçu işlediği vicdani kanaatine varılarak hakkında mahkûmiyet kararı verilmiştir” denilmek suretiyle, temel cezaların asgari hadden tayin gerekçelerinin gösterilmemiş olması;

Yine hüküm fıkrasında, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve hapis cezasının ertelenmesi kurumlarına ilişkin hükümlerin uygulanmama gerekçesi olarak, "sanığın ileride suç işlemeyeceğine yönelik kanaat elde edilemediği" şeklinde CMK'nın 231/6-b ve TCK'nın 51/1-b maddelerine uygun bir gerekçe belirtilmesine karşılık, gerekçeli kararda, CMK'nın 231/6-a ve TCK'nın 51/1-a maddelerine uygun mahkûmiyetlerinin bulunduğuna yönelik gerekçeler belirtilmek suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar ve gerekçeli kararın kendi içerisinde teşevvüş (karışıklık) meydana getirilmiş olması;

Sanığın savunmasında (dizi 38), hakkında lehe olan hükümlerin uygulanmasını, mümkün olduğu takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını, mümkün değil ise cezasının adli para cezasına çevrilmesini istediğini beyan ettiği halde, hakkında hükmolunan hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi hususundaki talebine ilişkin olarak hüküm fıkrasında herhangi bir karar tesis edilmemiş olması;

Şeklindeki hukuka aykırılıklara işaretle yetinilmiştir.

SONUÇ VE KARAR: Açıklanan nedenlerle;

Müdafiin temyizine atfen ve resen, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince, mahkûmiyet hükümlerinin usule ve noksan soruşturmaya ilişkin hukuka aykırılıklar yönünden ayrı ayrı BOZULMASINA;

19.4.2016 tarihinde, tebliğnameye uygun olarak ve oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy