Askeri Yargıtay 4. Daire 2016/229 Esas 2016/242 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2016/ 229
Karar No: 2016 / 242
Karar Tarihi: 19.04.2016

(1632 S. K. m. 87) (5237 S. K. m. 29, 50, 52, 62) (2803 S. K. m. 7, 15) (353 S. K. m. 9) (UYM. MAH. 04.10.2010 T. 2010/46 E. 2010/46 K.)

Sanığın, Birlik Komutanlığı emrinde askerlik hizmetini yapmakta iken olay tarihi olan 25 Eylül 2013 günü saat 22.00-00.00 saatleri arasında yapılacak olan devriye görevinde araç şoförü olarak görevli olduğu, saat 22.05 sıralarında sanığın, diğer devriye görevlileri J.Er İ.H.G., J.Er C.G. ve Uzm.J.V.Kad.Çvş. M.M. ile birlikte devriye aracına bindikleri, Uzm.J.V.Kad.Çvş. M.M.'nin sanığa, aracı neden erken çekmediğini sorduğu, sanığın buna karşılık olarak bir dahaki sefere aracı daha erken çekeceğini söylediği, ardından Uzm.J.V.Kad.Çvş. M.M.'nin sanıktan aracın görev kağıdını istediği, sanığın görev kağıdını verdiği, ancak görev kağıdının boş olduğu, bunun üzerine Uzm.J.V.Kad.Çvş. M.M.'nin sanığa görev kağıdının neden boş olduğunu sorduğu, sanığın "Komutanım siz imzalayın, sonra ben doldururum" şeklinde cevap verdiği, bunun üzerine Uzm.J.V.Kad.Çvş. M.M.'nin "böyle iş olmaz, sinkaf ederim böyle işi” dediği, bu sözler üzerine sanığın sinirlendiği, devamında kontak anahtarını çıkartıp koltuğun üzerine attığı ve araçtan indiği, "beni kimse devriyeye çıkartamaz" diyerek aracın kapısını çarptığı ve karakol binasına gittiği, durumun Karakol Komutanına bildirildiği, Karakol Komutanı J.Bçvş. K.S.A.’nın 10-15 dakika sonra karakola geldiği ve sanık ile konuştuğu ve sanığa neden devriyeye çıkmadığını sorduğu, buna karşılık olarak sanığın "çıkmıyorum Komutanım, çıkartabilen varsa çıkartsın" diyerek cevap verdiği, daha sonra olay hakkında tutanak tutulduğu, sanığın bu davranışı nedeniyle olay günü devriyeye çıkılmadığı, böylelikle sanığın, J.Bçvş. K.S.A. tarafından devriye görevine çıkması yönünde verilen askeri hizmete ilişkin emirlere rağmen göreve çıkmayacağını söylemek, "çıkmıyorum Komutanım, çıkartabilen varsa çıkartsın" şeklinde sözler söyleyerek emrin gereğini yerine getirmeyeceğini açıkça ifade etmek suretiyle emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediğinden bahisle hakkında mahkûmiyet kararı verilmiş ise de;

Kamu düzenine ilişkin bulunan yargı merciinin görevli olup olmadığı hususunun, yargılamanın her aşamasında, öncelikle ve resen dikkate alınması gerekmektedir.

2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun 7’nci maddesi; jandarmanın sorumluluk alanındaki genel görevlerini; mülki görevleri, adli görevleri, askeri görevleri ve diğer görevler olmak üzere düzenlemiş;

1. Mülki görevleri; emniyet ve asayiş ile kamu düzenini sağlamak, korumak ve kollamak, kaçakçılığı men, takip ve tahkik etmek, suç işlenmesini önlemek için gerekli tedbirleri almak ve uygulamak, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinin dış korunmalarını yapmak,

2. Adli görevleri; işlenmiş suçlarla ilgili olarak kanunlarda belirtilen işlemleri yapmak ve bunlara ilişkin adli hizmetleri yerine getirmek,

3. Askeri görevleri; askeri kanun ve nizamlar gereği Genelkurmay Başkanlığınca verilen görevleri yapmak,

4. Diğer görevleri; yukarıda belirtilen görevler dışında kalan ve diğer kanun ve nizam hükümlerinin icrası ile bunlara dayalı emir ve kararlarla jandarmaya verilen görevleri yapmak;

Şeklinde açıklanmıştır.

Jandarma personeli tarafından işlenen suçlar nedeniyle yapılacak soruşturmaların usulü ve tabi olunan yargı yerleri konusu ise 2803 sayılı Kanun’un 15’inci maddesinde düzenlenmiş olup; bu maddenin (c) bendinde; jandarma personelinin askeri yargıya tabi suçları nedeniyle 353 sayılı Kanun hükümlerine göre işlem yapılarak haklarında ASCK ve TCK hükümlerinin tatbik olunacağı, aynı maddenin (d) bendinde; jandarma personelinin mülki hizmetten doğan veya bu tür hizmeti yaparken işledikleri suçlar nedeniyle adli yargıya tabi oldukları, haklarında 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılacağı belirtilmiştir.

353 sayılı Kanun’un, askeri mahkemelerin görevini düzenleyen 9’uncu maddesi; “Askeri mahkemeler kanunlarda aksi yazılı olmadıkça, asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine … yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler.” şeklindedir.

Yapılan açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, olayla ilgili tutulan 25.9.2013 tarihli tutanakta, olay günü, sanığın 22.00-00.00 saatleri arasında önleyici kolluk devriyesi olarak görevlendirildiği belirtilmekle birlikte, görevine ilişkin görevlendirme belgesi veya emrin dosyaya ithal edilmediği anlaşılmaktadır.

Bu itibarla, sanığın olay günü 22.00-00.00 saatleri arasında nasıl bir görev yapacağı, devriye görevinin mahiyetinin ne olduğu hususunun tam olarak ortaya konulması (yol emniyet, kontrol devriyesi v.b.), müteakiben sanığa verilen bu emrin, 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun 7’nci maddesinde sayılan hangi görev kapsamına girdiği konusunun belirlenmesi, bu bağlamda Askeri Yargıtay 1'inci Dairesinin 15.2.2012 tarihli ve 2012/269-244 E.K. sayılı kararı ile Uyuşmazlık Mahkemesi Ceza Bölümünün 4.10.2010 tarihli ve 2010/46-46 E.K. sayılı kararı da gözetilerek, sanığın hukuki durumunun ve görevli yargı yerinin belirlenmesi gerektiğinden; sanık hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün, göreve yönelik noksan soruşturma yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Bozma sebebi karşısında, bu aşamada, Askeri Mahkemece, tensip tutanağı ile İ.H.G.’nin tanık olarak dinlenilmesine ve bu maksatla talimat yazılmasına karar verildiği hâlde, bu talimatın istinabe mahkemesince bila ikmal iadesi üzerine tanığın ifadesinin tespiti ile ilgili hususta herhangi bir karar alınmadığına, keza, atılı suç yönünden tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda, Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 2.6.2011 tarihli ve 2011/53-50 E.K. sayılı kararının dikkate alınması gerektiğine işaret edilmiştir.

Üyeler ….. ve …..; tensip tutanağı ile İ.H.G.’nin tanık olarak dinlenilmesine karar verildikten sonra, bu tanığın dinlenilmesinden vazgeçilmesi hususunda ayrıca karar verilmemiş olmasının, işaret edilmesi gereken bir hukuka aykırılık oluşturmadığı görüşüyle, kararın işaretle ilgili bu kısmına katılmamışlardır.

SONUÇ VE KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Müdafiin temyizine atfen ve resen, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi uyarınca, mahkûmiyet hükmünün, göreve yönelik noksan soruşturma yönünden BOZULMASINA,

19.4.2016 tarihinde, tebliğnameye uygun olarak ve oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy