Askeri Yargıtay 4. Daire 2016/141 Esas 2016/154 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2016/ 141
Karar No: 2016 / 154
Karar Tarihi: 08.03.2016


(1632 S. K. m. 81) (5271 S. K. m. 223)

 

Sanık hakkında, 12.10.2015 tarihinde askerlikten kısmen kurtulmak için hile yapmak suçunu işlediği iddiasıyla, ASCK'nın 81/1'inci maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı; Askeri Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, sanığa yüklenen suçun unsurları itibariyle oluşmadığı gerekçesiyle, CMK’nın 223/2’nci maddesi uyarınca beraat kararı verildiği; bu hükmün, Askeri Savcı tarafından, sübuta yönelik sebeplerle, sanık aleyhine temyiz edildiği görülmektedir.

 

İncelenen dosya içeriğinden; … Subay Orduevi Müdürlüğü Emniyet ve Hizmet Birliği emrinde askerlik hizmetini yapan sanığın, 12.10.2015 tarihinde babaannesinin vefat ettiğini söyleyerek Birlik Komutanı olan Tank Ütğm. B.K.’dan izin istediği, Birlik Komutanının ölüm belgesini gittikten sonra göndermesini söyleyip, 10 günlük ölüm izin belgesi düzenleyerek aynı gün sanığı izne gönderdiği, sanığın söz konusu izin sırasında herhangi bir ölüm belgesi göndermediği gibi, izinden döndüğünde de getirmediği, Birliğe dönmesini müteakip Birlik Komutanı tarafından ölüm belgesi sorulduğunda, babaannesinin ölmediğini, hayatta olduğunu başka türlü izin alamayacağını düşündüğü için bu yola başvurduğunu beyan ettiği anlaşılmaktadır.

 

ASCK’nın 81’inci maddesinde düzenlenen suçun oluşabilmesi için; failin askerlikten kısmen veya tamamen kurtulma kastının bulunması, bu kasıt içerisinde hileli fiiller gerçekleştirmesi, gerçekleştirilen fiillerin ikna ve iğfal kabiliyetini haiz olması yani aldatma yeteneğinin bulunması gerekir. Ayrıca, aldatma yeteneğinin bulunması da yeterli olmayıp, yapılan hilenin, sonuç doğurmaya elverişli olması gerekir. Diğer bir deyişle, yukarıda bahsedilen unsurlara uygun şekilde ve kusursuz olarak yapılan bir hile, sonuç doğurmaya elverişli değilse, suçun oluştuğundan bahsetmek mümkün olmayacaktır. Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 30.11.1995 tarihli ve 1995/117-118 E.K. sayılı kararında, yapılan hile ve hilenin yapıldığı belge kaba saba bir halde ise, bir başka deyişle, ilk bakışta yetkililerin görebileceği, fark edebileceği bir sahtekarlık şeklinde ise, sözü edilen suçun oluşmayacağı sonucuna ulaşılmıştır. Yine Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 8.7.1993 tarihli ve 1993/59-59 E.K. sayılı kararında, sanığın elde ettiği sonucun, hilesinden değil de yetkililerin dikkatsizliğinden kaynaklanması durumunda da bu suçun oluşmayacağı kabul edilmiştir.

 

Somut olayda; sanığın hilesinin, yetkililerin basit bir araştırmasıyla kolaylıkla ortaya çıkarılabilir nitelikte olduğu görülmektedir. Dolayısıyla, sanığın elde ettiği sonucun hilesinden değil, yetkililerin dikkatsizliğinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, sanığın iddianamede belirtilen hileli fiili aldatma yeteneği bulunmadığından, yasal unsurları itibariyle askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunu veya bir başka suçu oluşturmayacağından, Askeri Savcının temyiz sebeplerinin reddiyle, yerinde görülen beraat hükmünün onanmasına karar verilmiştir. Sanığın soyadının "…." olmasına rağmen "…." olarak yazılması, mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde görüldüğünden bozma sebebi sayılmamıştır.

 

Sonuç Ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

 

Askeri Savcının kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanun’un 217/2’nci maddesi uyarınca REDDİNE;

 

Usul ve esas yönlerinden hukuka uygun bulunan beraat hükmünün ONANMASINA;

 

8.3.2016 tarihinde, tebliğnameye uygun olarak ve oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy