Askeri Yargıtay 4. Daire 2016/137 Esas 2016/150 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2016/ 137
Karar No: 2016 / 150
Karar Tarihi: 08.03.2016


(1632 S. K. m. 67) (5237 S. K. m. 7, 62) (647 S. K. m. 4) (765 S. K. m. 102, 103, 104) (5271 S. K. m. 223) (353 S. K. m. 220)

 

… Askeri Mahkemesinin 26.12.2008 tarihli, 2008/335-1315 E.K. sayılı kararı ile; hükümlünün/sanığın 11.4.2004-14.4.2004 tarihleri arasında yabancı memlekete firar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 67/1-A ve TCK’nın 62/1’inci maddesi uyarınca, on ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilip, hükmün taraflarca temyiz edilmediği şerh düşülerek, 9.6.2010 tarihi itibarıyla kesinleştirildiği;

 

İnfaz aşamasında, Anayasa Mahkemesinin 17.1.2013 tarihli, 2012/80 E. ve 2013/16 K. sayılı iptal kararı kapsamında, duruşma açılarak yapılan uyarlama yargılaması sonucunda; temyize konu hüküm ile hükümlünün/sanığın, 11.4.2004-14.4.2004 tarihleri arasında yabancı memlekete firar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 67/1-A, TCK’nın 62/1, 647 sayılı Kanun’un 4’üncü maddeleri gereğince, 3.300 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği;

 

Anlaşılmaktadır.

 

Hükmün uyarlanabilmesi için, öncelikle kesinleşmiş olması gerekmektedir.

 

Bu anlamda, … Askeri Mahkemesince verilen 26.12.2008 tarihli, 2008/335-1315 E.K. sayılı mahkûmiyet hükmünün usulüne uygun bir şekilde kesinleştirilip kesinleştirilmediğinin incelenmesi gerekmektedir.

 

Yapılan incelemede; hükümlünün/sanığın yokluğunda tefhim edilen mahkûmiyet hükmünün tebliği amacıyla, “… …” adresi itibariyle çıkartılan tebliğ mazbatasının, 15.4.2009 günü tevzi saatinde adresin kapalı olması nedeniyle, görevli memur tarafından mahalle muhtarına teslim edildiği, (muhtara teslim edildiğine dair ihbarnameyi muhatabın adresteki binanın kapısına yapıştırmadığı), tebliğ evrakına hükümlünün/sanığın cezaevinde olduğunun, ayrıca babası S.G.’nin vasisi olduğunun not düşüldüğü;

 

Akabinde, gerekçeli kararının yeniden “… …” adresi itibariyle tebliğe çıkartıldığı, vasisi S.G.’nin çarşıda bulunduğu gerekçesiyle, gerekçeli kararın gelini Ü.G.’ye 6.4.2010 tarihinde tebliğ edildiği, bu tebliğ mazbatasında da, hükümlünün/sanığın “bir yıldan fazla cezası olduğundan vasi adresine tebliğ” notunun düşüldüğü, hükümlünün/sanığın, 6.4.2010 tarihinde, hakkında kesinleşmiş hapis cezalarının infazı amacıyla cezaevinde bulunduğu, bu nedenle söz konusu gerekçeli kararın, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 19’uncu maddesi kapsamında, cezaevinde bulunan hükümlüye/sanığa cezaevi müdürlüğü aracılığıyla tebliğ edilmesi gerekirken, hükümlünün/sanığın vasisine yapılan tebligatın geçerli ve yeterli olduğu kabul edilerek, kesinleştirilmiş olmasının hatalı olduğu kabul edilmiştir. Kanun’un emrettiği şekilde bilgilendirilmeyen sanığın, temyiz kanun yoluna başvurma hakkını tam olarak kullanması beklenemeyeceğinden, hükmün kesinleştiğinden bahsetmek mümkün değildir.

 

Dolayısıyla, hükümlünün/sanığın, … Askeri Mahkemesince verilen 24.9.2013 tarihli, 2013/1307-770 E.K. sayılı lehe Kanun değerlendirmesine karşı yaptığı temyiz başvurusunun, 6’ncı Kolordu Komutanlığı Askeri' Mahkemesince kurulan 26.12.2008 tarihli, 2008/335-1315 E.K. sayılı hükme karşı temyiz talebi olduğu kabul edilmiş, henüz kesinleşmeyen kararla ilgili olarak uyarlama yargılaması yapılması mümkün olmadığından, Askeri Mahkemenin 24.9.2013 tarihli, 2013/1307-770 E.K. sayılı lehe Kanun değerlendirmesine ilişkin kararının yok hükmünde sayılmasına karar verilmiştir.

 

Temyiz incelemesi çerçevesinde dosya incelendiğinde; hükümlünün/sanığın üzerine atılı yurt dışına firar suçunda temadinin, 11.4.2004-14.4.2004 tarihleri arasında sürdüğü, temadinin sona erdiği tarih itibarıyla eylemin, 765 sayılı TCK kapsamında bulunduğu görülmektedir.

 

İncelemeye konu hükmün öncelikle; bir dava şartı olan, zamanaşımı süresi bakımından, değerlendirilmesi gerekmektedir.

 

Zamanaşımı konusunda, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu, önceki kanuna göre, lehe hükümler içermediğinden; aynı Kanun’un 7/2’nci maddesi uyarınca, 765 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun zamanaşımına ilişkin hükümleri çerçevesinde inceleme sürdürülmüştür.

 

Mülga 765 sayılı TCK’nın 103’üncü maddesinde; dava zamanaşımı süresinin, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği tarihten itibaren, teşebbüs aşamasında kalan suçlarda son hareketin yapıldığı tarihten itibaren, mütemadi ve müteselsil suçlarda ise temadi ve teselsülün bittiği tarihten itibaren başlayacağı düzenlenmiştir. Anılan Kanun'un 104’üncü maddesinde zamanaşımını kesen sebepler, mahkûmiyet hükmü, yakalama-tevkif, celp veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda maznunun sorguya çekilmesi, maznun hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar ve Cumhuriyet savcısı tarafından mahkemeye yazılan iddianame, olarak sayılmış olup, bu sebepler nedeniyle, TCK’nın 102’nci maddesinde belirtilen süre, en fazla yarısı kadar uzatılabilecektir.

 

Firar suçunun da, mülga 765 sayılı TCK’nın 102/4’üncü maddesi uyarınca, beş yıllık dava zamanaşımı süresine tabi olduğu, dava zamanaşımını kesen işlemler bulunduğu takdirde, en fazla, yedi yıl altı ay olarak dikkate alınabileceği açıktır.

 

Somut olayda, 11.4.2004-14.4.2004 tarihleri arasında gerçekleştiği yukarıda açıklanan eylem yönünden dava zamanaşımı süresi, atılı suçun temadisinin sona erdiği 14.4.2004 tarihinden başlamış, en son olarak mahkûmiyet hükmünün tesis edildiği 26.12.2008 tarihinde kesilip, yeniden işlemeye başlayan dava zamanaşımı süresi, yedi buçuk yılın sonunda, 14.10.2011 tarihi itibarıyla tamamlanmıştır.

 

Bu itibarla; hükümlü/sanık hakkındaki mahkûmiyet hükmünün dava zamanaşımı süresinin 14.10.2011 tarihi itibarıyla dolması nedeniyle bozulmasına ve hakkındaki kamu davasının, mülga 765 sayılı TCK’nın 102 ve 104’üncü maddelerine istinaden, 5271 sayılı CMK’nın 223/8 ve 353 sayılı Kanun’un 220/C maddeleri uyarınca düşürülmesine karar verilmiştir.

 

Sonuç: 1. Hükümlünün/sanığın temyizine atfen ve resen, hakkında, … Askeri Mahkemesince verilen ve henüz kesinleşmemiş bir hükme istinaden verilmiş olduğu anlaşılan, 24.9.2013 tarihli, 2013/1307-770 E.K. sayılı uyarlama mahkûmiyet hükmünün YOK HÜKMÜNDE SAYILMASINA;

 

2. Hükümlünün/sanığın temyizine atfen ve resen, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi uyarınca, hükümlü/sanık hakkında verilen … Askeri Mahkemesinin, 26.12.2008 tarihli, 2008/355-1315 E.K. sayılı mahkûmiyet hükmünün dava zamanaşımı süresinin dolmuş olması nedeniyle BOZULMASINA;

 

Bozma nedeni yeniden yargılama yapmayı gerektirmediğinden, 353 sayılı Kanun’un 220/C maddesi uyarınca, hükümlü/sanık hakkındaki KAMU DAVASININ DÜŞMESİNE;

 

8.3.2016 tarihinde, tebliğnameye uygun olarak ve oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy