Askeri Yargıtay 4. Daire 2016/124 Esas 2016/136 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2016/ 124
Karar No: 2016 / 136
Karar Tarihi: 01.03.2016


(2709 S. K. m. 141) (5271 S. K. m. 34, 230) (353 S. K. m. 207, 221) (1632 S. K. m. 144) (5237 S. K. m. 257)

 

Askeri Mahkemece; … Tk. K.'nı olarak askerlik hizmetini yapan sanığa, takımının zimmetinde bulunan 374 kalem çeşitli sınıf ve miktardaki ordu malının 5.11.2012 tarihinde P.Bçvş. M.C. tarafından karşılıklı sayılmak suretiyle eksiksiz olarak teslim edildiği, sanığın terhisinden üç hafta kadar öncesinde zimmetli malzemeleri P.Üçvş. Z.H.P.’ye devrettiği esnada yapılan sayım neticesinde, sanığın üzerine zimmetli olup hali hazırda eksik olan malzemelerin tespit olunduğu, zimmet açığı olarak eksik olduğu tespit olunan malzemeler karşılığında toplam 1.801,97 TL Hazine zararının meydana geldiği, sanığın kendi gözetim, bakım ve muhafaza sorumluluğu altında olan ordu mallarını koruma ve muhafaza etmek için gerekli tedbirleri yeterince almadığı, görevde gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek, ihmal suretiyle görevi kötüye kullanmak suçunu işlediği kabul edilerek, mahkûmiyetine karar verilmiş ise de;

 

CMK’nın “Hükmün gerekçesinde gösterilmesi gereken hususlar” başlıklı 230’uncu maddesinde; hükmün gerekçesinde, iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ile hükme esas alınan ve reddedilen delillerin belirtilmesi, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi; iddia ve savunmanın delillere göre irdelenmesi neticesinde ulaşılan kanaatin açıklanarak, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiilinin ortaya konulması ve bu fiilin nitelendirilmesinin yapılması gerektiği belirtilmektedir.

 

Anayasanın 141/3 ve CMK’nın 34/1’inci maddeleri ise, mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli olarak yazılacağı hükmünü haiz bulunmaktadır. Buna göre, hükmün gerekçesinde; iddia ve savunmada ileri sürülen görüşler ile hükme esas alınan ve reddedilen deliller belirtilmeli, iddia ve savunma bu delillere göre irdelenmeli, gerek sanığın ortaya koyduğu savunmaların, gerekse iddia makamının istemlerinin kabule değer bulunup bulunmadığı hususu temyiz incelemesine imkân verecek yeterlilikte açıklanarak, sanığın suç oluşturduğu sabit görülen fiili ortaya konulmalı ve bu fiilin nitelendirilmesi yapılmalıdır.

 

Ayrıca, gerekçenin dosyadaki bilgi ve belgelerin yerinde değerlendirildiğini gösterir biçimde, geçerli, yeterli ve yasal olması, gerekçede teşevvüş yaratılmaması zorunludur. Askeri Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere, sanığa atılı suçun ne şekilde kabul edildiğinin, makul ve dosya içeriğine uygun gerekçelerle izah edilmesi gerekli olup, bu nitelikteki bir gerekçeli hükmün, kamunun bilgilenmesini, tarafların ikna olmalarını, temyiz denetiminin kolaylaşmasını, yargılamanın güvenilirliğini ve adil yargılanma ilkesinin gerçekleşmesini sağlayacağı açıktır.

 

Bu açıklamalar kapsamında yapılan inceleme;

 

Askeri Savcılığın 18.11.2013 tarihli, 2013/1121-620 E.K. sayılı iddianamesinde, sanığın görevi gereği kendi gözetim, bakım ve muhafazasına tevdi edilen ordu mallarının gözetim ve muhafazasında, gereken dikkat ve özeni göstermeyip bir kısmının kaybolmasına sebep olmak suretiyle, müsnet ihmal suretiyle görevi kötüye kullanmak suçunu işlediği iddiası ile kamu davası açılmış; Askeri Mahkemece de aynı gerekçelerle sanığın mahkûmiyetine karar verilmiş ise de;

 

Temyiz konusu hükmün gerekçesi incelendiğinde; iddianame, sanığın sorgu ve savunması ile sözlü ve yazılı delillere yer verildikten sonra, maddi vakıa olarak; “sanığın, üzerine zimmetli 374 kalem malzemeyi 5.11.2012 tarihinde imzası karşılığında P.Bçvş. M.C.’den eksiksiz olarak aldığı, terhis olacağından üzerine zimmetli malzemeleri P.Üçvş. Z.H.P.’ye devrederken yapılan sayım neticesinde sanığın üzerine zimmetli olup hali hazırda eksik olan malzemelerin tespit olunduğuna” şeklinde kabule yer verildikten sonra, “Delillerin Değerlendirilmesi ve Kabul” kısmının 3’üncü paragrafında; “… Dizi 4 ve 5’de yer alan eksik listesinde toplam 37 kalem malzeme bulunmakta olup bunların içerisinde klima ve koltuk yoktur., …Toplam 374 kalem malzemeden 37 kalemini teslim edememiştir., … Soruşturma aşamasında yeniden sayım yaptırılmış, birlikten eksik olarak belirtilen malzemelerden bazıları bulunmuş (Dz. 89), bazılarının kaydı silinmiş (Dz. 88), toplam 13 kalem malzeme ise bulunamamıştır (Dz. 87). Bulunamayan 15 kalem malzemenin toplam bedeli ise iddianamede belirtildiği gibi 1.801,97 TL’dir (Dz. 46-47)” şeklinde ilk kabulden faklı ve kendi içerisinde çelişkili (sanığın üzerine zimmetli olup devir teslim sırasında teslim edemediği malzemelerin miktarı yönünden) bir başka kabule yer verildiği görülmektedir.

 

Ayrıca her ne kadar Askeri Mahkemece Hazine zararı 1.801,97 TL olarak kabul edilmiş ve bu kabule göre de sanığın üzerine zimmetli olan … stok numaralı 1 adet “çeki halatı (çelik)’nın da, sanığın devir teslim sırasında devredemediği malzemelerden olduğu kabul edilmiş ise de, dosya dizi 54’de yer alan, bulunan malzemeler listesine göre, söz konusu malzemenin soruşturma aşamasında bulunan malzemelerden olduğu anlaşılmıştır.

 

Bilindiği üzere, hükmün temelini, maddi vakıanın kabulü oluşturmaktadır. Değerlendirme, kabul edilen maddi vakıa üzerinde yapılmalıdır. Yukarıda belirtildiği üzere, Askeri Mahkemenin, sanığın üzerine atılı fiili ne şekilde kabul ettiği, sanığın zimmet devir teslimi sırasında devredemediği söz konusu malzemelerin tam olarak hangileri olduğu ve miktarının gerekçede, temyiz incelemesine imkân verecek yeterlilikte açık olmadığı, bu hususun ise Anayasa’nın 141/3, CMK’nın 34/1 ve 230/1-c maddelerine aykırı olduğu gibi, 353 sayılı Kanun’un 207/3-G maddesi gereğince, hukuka kesin aykırılık teşkil ettiği sonucuna varıldığından, mahkûmiyet hükmünün, usûle aykırılık (gerekçede teşevvüş) nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

 

Usule ilişkin bu bozma sebebi karşısında;

 

Askeri Mahkemece,  sanığın kendi gözetim, bakım ve muhafaza sorumluluğu altında olan ordu mallarını koruma ve muhafaza etmek için gerekli tedbirleri yeterince almadığı, görevde gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek, ihmal suretiyle görevi kötüye kullanmak suçunu işlediği kabul edilerek mahkûmiyetine karar verilmiş ise de; atılı suçun oluşabilmesi için, sanığın görev dönemi içerisinde kendisine yüklenen görev ve sorumlulukları savsakladığının ve malzemelerin kaybolmasına sebebiyet verecek şekilde kurallara aykırı davrandığının kesin ve her türlü şüpheden uzak delillerle ortaya konulması; zimmetindeki malzemelerin muhafaza ve takibi hususunda ihmal kastıyla görevini savsakladığının, üzerine düşen dikkat ve özen yükümlülüğünü kasıtlı olarak yerine getirmediğinin ve malzeme açığının onun bu ihmali eylemleri neticesinde meydana geldiğinin hukuken kesin olarak söylenmesi icap etmekte olup, bu sebeple davaya konu malzeme eksikliği, (noksanlığı belirlenen askeri malzemelerin niteliği ve niceliği de dikkate alındığında) tek başına sanığın görevini ihmal ettiğinin kabulü için yeterli olmadığından, bu aşamada dosyadaki delil durumuna göre, sanığın üzerine atılı suçun maddi ve manevi unsurları itibariyle sübut bulduğunun söylenmesi mümkün değildir.

 

“İhmal suretiyle görevi kötüye kullanmak” suçu, ASCK’nın 144’üncü maddesinin atıfta bulunduğu TCK’nın 257’nci maddesinin ikinci fıkrasında; “Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat (kazanç) sağlayan kamu görevlisi, ... cezalandırılır.” şeklinde düzenlenmiştir. TCK’nın 257/2’nci maddesindeki suçun oluşabilmesi için, bir memurun, görevinin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, “kişilerin mağduriyetine” veya “kamunun zararına” neden olması ya da “kişilere haksız bir menfaat (8.12.2010 tarihli ve 6086 sayılı Kanun ile “Kişilere haksız bir kazanç” kavramı yerine “Kişilere haksız bir menfaat” kavramı getirilmiş, kişilerin mağduriyeti ya da kamunun zararı kavramları ise aynen muhafaza edilmiştir.) sağlanması” gerekmektedir.

 

Bu hükümler kapsamında bu suçun oluşması için:

 

1.  Kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında bir eylem olması,

 

2.  Görev gereklerinin yapılmasında ihmal veya gecikme gösterilmesi,

 

3.  Bu eylemin, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olması veya kişilere haksız bir menfaat sağlaması,

 

4.  Failin, eylemini, kasıtlı olarak; yani, suçun bu unsurlarını bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesi,

 

Gerekmektedir.

 

Bu itibarla; sanığa teslim edilen malzemelerin miktarı ve türü, yedek subay olarak askerlik hizmetini yapan sanığın görevi ve tecrübesi gereği teslim edilen malzemelerin tamamı hakkında bilgi sahibi olmaması ve söz konusu malzemelerin bölüğün değişik yerlerinde kullanılıyor olması, eksik olduğu iddia edilen malzemelerin bir kısmının niteliği itibarıyla başka malzemelerle karışmış olmasının ihtimal dâhilinde bulunmaması gibi sebeplerle; Askeri Mahkemece, sanığın görev yaptığı Birlikte yeniden sayım yaptırılarak, sanığın eksiği olduğu iddia edilen malzemelerden bulunan veya kaydı silinen malzemeler var ise eksik listesinden düşülmek suretiyle, en son eksik malzeme miktarının tespit edilmesi, bu eksikliğin oluşmasında sanığın görevinin gereklerini yapma hususunda herhangi bir ihmal veya gecikmesinin bulunup bulunmadığına dair tanık ve bilirkişi dinlenilmek suretiyle, ihmal kastı ile hareket edip etmediği hususunun ortaya konulması gerektiğine işaret edilmiştir.

 

Sonuç Ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

 

Müdafiin temyizine atfen ve resen, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince, mahkûmiyet hükmünün, usul yönünden BOZULMASINA;

 

1.3.2016 tarihinde, tebliğnameye uygun olarak ve oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy