Askeri Yargıtay 4. Daire 2016/112 Esas 2016/127 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2016/ 112
Karar No: 2016 / 127
Karar Tarihi: 23.02.2016


(1632 S. K. m. 50, 87, 97) (5237 S. K. m. 50, 52, 62) (5271 S. K. m. 231)

 

Askeri Mahkemece; sanığın 27.9.2014 tarihinde fesat suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 97/1'inci maddesi delaletiyle ASCK'nın 87/1, 97/2, 50, TCK'nın 62, 50/1-a ve 52’nci maddeleri gereğince, 3.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına; TCK'nın 52/4'üncü maddesi gereğince, hükmolunan adli para cezasının yirmi dört eşit aylık taksitler hâlinde sanıktan tahsiline; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve sanık hakkında verilen hapis cezasının ertelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

 

Bu hüküm; sanık tarafından, esasa ilişkin sebepler ileri sürülerek temyiz edilmiştir.

 

Tebliğnamede; hükmün onanması görüşü bildirilmiştir.

 

Aynı hüküm ile; sanıklar M.ÇE., E. Y. ve Y. B. hakkında fesat suçundan verilen mahkûmiyet hükümlerine yönelik temyiz istemi bulunmadığından; sanıklar Ş. U., İ. A., N. A., A. Ö., A. U., M. A., T. G., G. K., R. K. ve R.İ. hakkında fesat suçundan verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları, temyize tabi olmayan kararlardan olduğundan, inceleme dışında tutulmuştur.

 

Yapılan incelemede;

 

27.9.2014 tarihinde sabah içtimasından sonra, sanık ile haklarında mahkûmiyet hükmü ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen diğer sanıkların da içinde yer aldığı Birlik personelinin, Topçu Uzm.Çvş. E. Ç. ile Topçu Tğm. O. B.’nin emir-komutasında yanaşık düzen eğitimi yaptıkları, müteakiben verilen istirahat sırasında, sanığın ve haklarında mahkûmiyet hükmü ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen diğer sanıkların, Cumartesi günü yağmur altında eğitim yapmalarının haksızlık olduğunu düşünerek aralarında öğle içtimasına çıkılmaması konusunda anlaştıkları, kendilerine müdahale edilmesini önlemek amacıyla 4 numaralı koğuşa geçip, koğuş kapısının arkasına ranza çektikleri, aynı gün saat 13.30'da alınan öğle içtimasına, sanığın ve haklarında mahkûmiyet hükmü ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen diğer sanıkların katılmadıkları, ilk önce, Topçu Uzm.Çvş. E. Ç. ve Topçu Tğm. O. B. tarafından sanıklara içtimaya katılmaları için emir verildiği, sanıkların Batarya Komutanı Topçu Ütğm. S. C. ile konuşmadan içtimaya çıkmayacaklarını belirtmeleri üzerine, Topçu Ütğm. S. C.’ye haber verildiği, Topçu Ütğm. S. C.’nin olay yerine geldiği ve sanıklara öğle içtimasına çıkmaları yönünde tekrar emir verdiği, sanıkların bu sefer de Tabur Komutanı ile konuşmak istediklerini belirterek öğle içtimasına çıkmayacaklarını belirttikleri, bir süre sonra kendisine haber verilen Tabur Komutanının olay yerine gelip sanıkları ikna etmesi üzerine, sanıkların koğuştan çıktıkları tüm dosya kapsamından maddi vakıa olarak anlaşılmıştır.

 

Bu bağlamda, Askeri Mahkemece; sanık hakkında, yapılan yargılama sonunda, toplanan delillere ve oluşan vicdani kanaate göre, yasal, haklı ve inandırıcı gerekçeler gösterilmek suretiyle, suçun sübutunu kabulde; vasfının tayininde ve asgari hadden temel cezanın tayin edilmesinde usul, sübut, vasıf ve takdir yönlerinden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamakta ise de;

 

Askeri Mahkemece; sanık hakkında, davaya konu suçtan önce işlemiş olduğu bir suç nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği ve sanığın dava konusu suçu bu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının denetim süresi içinde işlediği kabul edilerek, dava konusu suç açısından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

 

Askeri Mahkemece, böyle bir karar verilebilmesi için;

 

28.6.2014 tarihinde yürürlüğe giren 18.6.2014 tarihli ve 6545 sayılı Kanun’un 72’nci maddesi ile CMK'nın 231'inci maddesinin sekizinci fıkrasına eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” cümlesi gereğince, … 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 27.1.2011 tarihli ve 2009/759 E.- 2011/46 K. sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ilişkin denetim süresinin hangi tarihte başladığının ve dava konusu suçun bu denetim süresi içinde işlenip işlenmediğinin belirlenebilmesi için, …  2.Asliye Ceza Mahkemesinin 27.1.2011 tarihli ve 2009/759 E.- 2011/46 K. sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ne zaman kesinleştiğinin ortaya konulması;

 

Bunun gibi, taksirli suçtan verilen bir mahkûmiyet hükmünün, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine engel teşkil etmediğine ilişkin CMK'nın 231'inci maddesinin altıncı fıkrasının a bendi ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade ettiğine ilişkin aynı maddenin beşinci fıkrasının üçüncü cümlesi hükümleri birlikte dikkate alındığında, taksirli bir suçtan verilen mahkûmiyet kararı, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmezken; hukuki sonuç doğurmayacağı hüküm altına alınmış, taksirli suçtan verilmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, tekrar hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine engel teşkil ettiğinin kabulü, hakkaniyete ve yasanın amacına aykırı olacağından, … 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 27.1.2011 tarihli ve 2009/759 E.- 2011/46 K. sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu suçun taksirli mi, kasıtlı mı olduğunun belirlenmesi;

 

Gerekmektedir.

 

Oysa, sanığa ait adli sicil kaydında (dizi 229), … 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 27.1.2011 tarihli ve 2009/759 E.- 2011/46 K. sayılı kararı ile, 28.6.2009 tarihinde işlediği bir suçtan dolayı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği görülmekle birlikte, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu suçun taksirli mi, yoksa kasıtlı mı olduğu ve bu hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hangi tarihte kesinleştiği anlaşılamamaktadır.

 

Bu nedenle, … 2.Asliye Ceza Mahkemesinin 27.1.2011 tarihli ve 2009/759 E.- 2011/46 K. sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşme şerhini havi onaylı suretinin dava dosyasına dâhil edilmesi ve buna göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun somut olayda uygulanıp uygulanamayacağının tartışılması gerekirken, bu gerekliliğe riayet edilmeksizin, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesinin, noksanlık teşkil ettiği sonucuna varılmıştır.

 

Ayrıca, ASCK'nın 97'nci maddesinin birinci ve ikinci fıkrası birlikte değerlendirildiğinde; ittifak edilmiş olmakla fesat cürmünün tamamlanmış olduğu; eylem sadece bu aşamada kalmış ise, ittifak edilen cürme göre tayin edilecek cezanın ölüm ile müebbet hapisten başka hallerde üç aydan iki seneye kadar arttırılacağı; ittifak edilen eylemin işlenmiş olması halinde de cezanın ASCK'nın 50'nci maddesi gereğince, ayrıca arttırılacağı sonucuna varılmaktadır. Eylemin işlenmiş olması halinde sadece maddenin ikinci fıkrasının tatbik edilmesi yeterli olmayıp, öncelikle birinci fıkra gereğince temel ceza tayin edilerek arttırım yapılması, daha sonra ikinci fıkra gereğince ayrıca arttırım yapılması gerekmektedir. Aksi takdirde, temel cezaların alt sınırdan veya aynı derecede arttırılarak tayin edilmesi durumunda, ittifak edilen eylemin işlenmiş olması halinde tayin edilecek cezanın, eylemin işlenmemiş olması haline göre daha az olması sonucu ortaya çıkmakta olup; bunun yasanın amacına ve sistematiğine aykırı olacağı açıktır (Askeri Yargıtay 4'üncü Dairesinin 26.3.2002 tarihli, 2002/296-290 E.K. sayılı kararı ve 3'üncü Dairesinin 26.3.1996 tarihli, 1996/153-172 E.K. sayılı kararı da bu doğrultudadır).

 

Buna göre; sanık hakkında öncelikle ASCK'nın 97/1'inci maddesi delaletiyle, ASCK'nın 87/1'inci maddesi gereğince tayin edilen temel cezanın, birinci fıkra gereğince üç aydan iki seneye kadar arttırılması, daha sonra ikinci fıkra delaletiyle ASCK'nın 50'nci maddesi gereğince ayrıca artırım yapılması gerekmekte iken; 97'nci maddenin birinci fıkrası dikkate alınmadan temel cezanın sadece ikinci fıkra gereğince arttırılmasının yasaya aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

 

Sanık aleyhine temyiz müracaatı bulunmadığından, sonuç cezada kazanılmış hakkının gözetilmesi gerektiğinde kuşku bulunmamaktadır.

 

Bu itibarla, sanık hakkında verilen mahkûmiyet hükmünün uygulama yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

 

Başkan Hâk.Alb. S. P.; … Ceza Mahkemesinin 27.1.2011 tarihli ve 2009/759 E.- 2011/46 K. sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşme şerhini havi onaylı suretinin dava dosyasına dâhil edilmemesi yönündeki bozma sebebine katılmakla birlikte, ASCK'nın 97'nci maddesinin uygulanmasına yönelik hukuka aykırılığın, Askeri Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulunun 5.3.2004 tarihli ve 2004/1-1 E.K. sayılı kararı doğrultusunda, bozma sebebi yapılamayacağı, söz konusu hukuka aykırılığa işaret edilmesi ile yetinilmesi gerektiği görüşüyle çoğunluk kararına katılmamıştır.

 

SONUÇ VE KARAR: Açıklanan nedenlerle;

 

Sanığın temyizine atfen ve resen; mahkûmiyet hükmünün, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesine gereğince, uygulama yönünden BOZULMASINA;

 

23.2.2016 tarihinde, tebliğnameye aykırı olarak ve oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

 


Full & Egal Universal Law Academy