Askeri Yargıtay 4. Daire 2013/1459 Esas 2013/1436 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2013/ 1459
Karar No: 2013 / 1436
Karar Tarihi: 24.12.2013

(1602 S. K. m. 77) (5237 S. K. m. 32, 50, 52, 62) (5271 S. K. m. 223)

Askeri Mahkemece; sanığın;

1. 31.05.2010 tarihinde oda hapsi ceza yerinden kaçmak suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 77/1, TCK’nın 62, 50/1-a, 52’nci maddeleri uyarınca, 500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına;

2. 14.04.2010 tarihinde zincirleme memuriyet görevini kötüye kullanmak suçunu işlediği iddia olunarak açılan kamu davasında, sanık tarafından işlendiğine ilişkin her türlü şüpheden uzak kesin, inandırıcı delil elde edilemediğinden, CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca beraatine;

Karar verilmiş;

Oda hapsi ceza yerinden kaçmak suçuna ilişkin mahkûmiyet hükmü, müdafi tarafından, esasa yönelik sebepler; zincirleme memuriyet görevini kötüye kullanmak suçuna ilişkin beraat hükmü, komutan tarafından, sanık aleyhine, sübuta yönelik sebepler ileri sürülerek, yasal süresi içinde temyiz edilmiş;

Tebliğnamede; oda hapsi ceza yerinden kaçmak suçuna ilişkin mahkûmiyet hükmünün sübut yönünden; zincirleme memuriyet görevini kötüye kullanmak suçuna ilişkin beraat hükmünün noksan soruşturma yönünden bozulması görüşü bildirilmiştir.

1. Oda hapsi ceza yerinden kaçmak suçuna ilişkin mahkûmiyet hükmünün incelenmesinde:

Askeri Mahkemece; sanığın, 12.04.2010 tarihinde mesaiye geç gelmesi sebebiyle, Tabur Komutanı P.Bnb. M.Ö.T. tarafından yazılı savunması alınarak, 14.04.2010 tarihinde yedi gün oda hapsi cezası ile cezalandırıldığı; ceza yazısında, cezanın başlama ve bitiş tarihleri ile nerede ve ne şekilde infaz edileceğinin ve infaz sırasında uyulacak kuralların yer aldığı; söz konusu ceza yazısının, 15.04.2010 tarihinde, sanığa imza karşılığında tebliğ edildiği; ancak, cezaya sanığın itiraz etmesi ve istirahat alması nedeniyle, ceza yazısında belirtilen tarihte, infaza başlanılamadığı; itirazın reddedilmesi ve sanığın almış olduğu istirahatlerin bitmesi üzerine, 27.05.2010 tarihli yazı ile, cezanın infazının, 31.05.2010 tarihinde başlayacağının, emrin bir sureti bizzat verilmek suretiyle, sanığa tebliğ edildiği; sanığın, 31.05.2010 günü saat 15.10'da Tabur Komutanının makam odasının yanındaki boş odaya konularak, oda hapsi cezasının infazına başlandığı; aynı gün, saat 18.45 sıralarında, sanığın önce oda hapsi cezasının infaz edildiği odayı; akabinde de, kışlayı terk ettiği; 02.06.2010 günü saat 09.42 sıralarında, kışlaya gelerek, Tabur Komutanı ile görüştüğü; böylece, oda hapsi ceza yerinden kaçmak suçunu işlediği, kabul edilerek; yukarıda belirtilen şekilde cezalandırılmasına karar verilmiş ise de;

ASCK’nın “Göz veya oda hapsi ceza yerinden kaçmak, infaz şartlarına uymamak, kaçmaya aracı olmak” başlığını taşıyan 77’nci maddesinin birinci fıkrası, “Disiplin Mahkemeleri ile disiplin amirleri tarafından verilen göz veya oda hapsi cezalarının çekildiği yeri terk edenlere veya cezanın diğer infaz şartlarını yerine getirmeyenlere, ... hapis cezası verilir.” hükmünü içermektedir.

16.02.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6413 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanunu’nun 12'nci maddesinin altıncı fıkrasında, oda hapis cezasının;

1. Seferberlik ve savaş zamanında;

a. 6413 sayılı Kanunda belirlenmiş tüm disiplinsizlik hâllerinde disiplin amirleri tarafından ekli (1) sayılı çizelgeye göre verilebileceği;

b. 6413 sayılı Kanuna göre hizmet yerini terk etmeme cezası ile cezalandırılmayı gerektiren disiplinsizlik hâllerinde, disiplin kurulları tarafından on günden otuz güne kadar verilebileceği;

2. Barış zamanında; Türk karasuları dışında bulunan gemilerde görev yapan personele, sadece buralarda bulunduğu süre içinde işledikleri ve hizmet yerini terk etmeme cezası ile cezalandırılmayı gerektiren disiplinsizlikler için gemi komutanı tarafından, 6413 sayılı Kanunun 14'üncü maddesinde belirlenmiş esaslar çerçevesinde verilebileceği;

Hüküm altına alınmıştır.

Aynı Kanunun Geçici 1’inci maddesinde “Bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihte yerine getirilmekte olan oda ve göz hapsi cezalarının infazına derhâl son verilir.” hükmüne yer verilmiş; Geçici 2’nci maddesi ile de, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce görevdeki subaylar, astsubaylar, uzman jandarmalar, uzman erbaşlar ile sözleşmeli erbaş ve erler hakkında disiplin mahkemeleri ve disiplin amirlerince verilen oda ve göz hapsi cezalarının aynı sürelerde “hizmet yerini terk etmeme” cezasına dönüştürüldüğü, düzenlenmiş bulunmaktadır.

Yine Aynı Kanunun 45’inci maddesinin beşinci fıkrasında “16/6/1964 tarihli ve 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkında Kanunun 1 inci maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde yer alan “Disiplin mahkemesi” ibaresi “Disiplin mahkemesi savaş zamanında” şeklinde değiştirilmiştir.” hükmüne yer verilmiştir.

Bu yasal düzenlemelerden; oda hapsi cezasının, barış zamanında, sadece Türk karasuları dışında bulunan gemilerde görev yapan personele, sadece buralarda bulunduğu süre içinde işledikleri ve hizmet yerini terk etmeme cezası ile cezalandırılmayı gerektiren disiplinsizlikler için gemi komutanı tarafından verilebileceği ve sanığa verilmiş olan oda hapsi cezası, hizmet yerini terk etmeme cezasına dönüştürülmüş olduğu anlaşıldığından, sanığın oda hapsi ceza yerinde bulunmasını gerektiren hukuki sebep ortadan kalkmış; dolayısıyla dava konusu eylem, daha sonra yürürlüğe giren Kanunun sonucu olarak, ASCK’nın 77’nci maddesinin kapsamı dışında kalmış bulunmaktadır. Diğer bir ifadeyle barış zamanında Türk karasuları dışında bulunan gemilerde görev yapan personel dışında oda hapsi cezası verilemeyeceği için, oda hapsi ceza yerinden kaçmak eylemi, barış zamanında Türk karasuları dışında bulunan gemilerde görev yapan personel dışındakiler açısından suç olmaktan çıkartılmıştır.

TCK’nın 7’nci maddesinin birinci fıkrasında, “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. İşlendikten sonra yürürlüğe giren kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı da kimse cezalandırılamaz ve hakkında güvenlik tedbiri uygulanamaz. Böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar.” hükmü öngörülmüştür. 353 sayılı Kanunun 220’nci maddesinin ikinci fıkrasının (J) bendinde ise; hükümden sonra yürürlüğe giren kanun, suçun cezasını azaltmış ve mahkemece suçluya ceza tayininde artırma sebebi kabul edilmemiş veya yeni bir kanun ile fiil suç olmaktan çıkarılmış ise, Askeri Yargıtay tarafından davanın esasına hükmedileceği belirtilmektedir.

Sanığın eylemini gerçekleştirdiği sırada yürürlükte olan Kanun uyarınca oda hapsi cezası verilmesinde bir engel ve hukuka aykırılık olmadığı ve dolayısıyla suçun unsurlarının oluştuğu ileri sürülebilir ise de; ASCK’nın 77’nci maddesinin korumakta olduğu hukuki menfaatin dikkate alınması ve kanun koyucunun bu suçla korunan hukuki menfaat alanını daraltmış olması karşısında; sanığa verilmiş olan oda hapsi cezasının başka bir cezaya dönüştürülmesinin, suçun maddi unsurlarının oluşmasına engel olduğu kabul edilmiştir.

Bu sebeple;

Sanığın eyleminin, Türk Silahlı Kuvvetleri Disiplin Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra, oda hapsi ceza yerinden kaçmak suçunu oluşturmadığı sonucuna varılarak; mahkûmiyet hükmünün, esas yönünden bozulmasına ve ASCK'nın 77’nci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen oda hapsi ceza yerinden kaçmak eylemi, barış zamanında Türk karasuları dışında bulunan gemilerde görev yapan personel dışındakiler açısından suç olmaktan çıkartılmakla, sanığın derhal beraat etmesini gerektiren durumun ortaya çıkmış olduğu gözetildiğinde, bu bozma nedeninin yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediği kabul edilerek, sanığın beraatına karar verilmiştir.

2. Zincirleme memuriyet görevini kötüye kullanmak suçuna ilişkin beraat hükmünün incelenmesinde:

Askeri Mahkemece; sanığın, 14.04.2010 tarihinde, katılan M.K. ile mağdurlar Ü.A., C.G., U.K., M.Ö., N.K., B.Y., O.A., O.Y., M.H.R., N.A.E., Ö.U.K. ve H.K.'yi hiç muayene etmeksizin, Şanlıurfa Devlet Hastanesi Acil Polikliniğine sevk etmek suretiyle görevinin gereklerine aykırı davrandığı kabul edilmekle birlikte, katılan ve mağdurların aynı gün veya ertesi gün muayene edilmiş olmaları dikkate alınarak, sanığın bu görevinin gereklerine aykırı davranışı sonucunda somut bir mağduriyetin meydana gelip gelmediği hususunun şüpheli kaldığı belirtilerek şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca sanığın beraatına karar verilmiş ise de;

Sanığın muayene etmeme eylemi sonucunda, katılan ve mağdurlardan istirahati veya bazı askeri hizmetlerden muafiyeti gerektirir rahatsızlığı olanların, geç muayene edilmeleri nedeniyle belli bir süre askeri hizmete devam etmek zorunda kalmış olmaları veya tedavi ve iyileşme süreçlerinin uzamış olması halinde katılan ve mağdurların mağduriyetleri söz konusu olabileceğinden; katılan ve mağdurların şikâyetleri ve daha sonra yapılan muayeneleri sonucunda konulan tanılar dikkate alınarak, sanığın muayene etmeme eyleminin, mağdurların sağlık durumlarında herhangi bir mağduriyete yol açıp açmadığı hususunda, katılan ve mağdurların rahatsızlıkları ile ilgili uzman doktorların bilirkişi olarak mütalaasına başvurulması gerekirken; sadece katılan ve mağdurların muayene edilmiş olduklarından somut bir mağduriyetin meydana gelip gelmediği hususunun şüpheli kaldığından bahisle beraat kararı verilmesi;

GATA Asker Hastanesi Baştabipliğince tanzim olunan 27.01.2012 tarihli ve 841 numaralı Sağlık Kurulu Raporu ile, sanık hakkında “Kronik nitelik kazanmış uyum bozukluğu” tanısıyla "TSK’da görev yapamaz" kararı verildiği dikkate alındığında; söz konusu sağlık kurulu raporun, aslının veya onaylı suretinin, dava dosyasına dâhil edilmesi ve sanığın askerliğe elverişsizlik halinin suç tarihi olan 14.04.2010 tarihini kapsayıp kapsamadığının; bu tarihte, TCK’nın 32/1-2’nci maddelerinden yararlanıp yararlanamayacağının ve rahatsızlığının tabip olarak görevini yapmasını ve hasta muayene etmesini etkileyip etkilemeyeceğinin, ek sağlık kurulu raporuyla belirlenmesi gerekirken, bu konuda herhangi bir araştırma yapılmaksızın hüküm kurulması;

Noksanlık teşkil ettiğinden, beraat hükmünün noksan soruşturma yönünden bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy