Askeri Yargıtay 4. Daire 2010/749 Esas 2010/787 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2010/ 749
Karar No: 2010 / 787
Karar Tarihi: 24.03.2010

(5271 S. K. m. 231) (1632 S. K. m. 66, Ek m. 10) (5237 S. K. m. 62, 63)

Askeri Mahkemece; sanığın, 23.2.2008-10.4.2008 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK.'nın 66/1-a ve TCK.'nın 62'nci maddeleri uyarınca, sonuç olarak on ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, yolda, nezarette ve tutuklulukta geçirdiği sürelerin hükmedilen ceza süresinden TCK.'nın 63'üncü maddesi uyarınca indirilmesine, yasal imkansızlık nedeniyle cezanın seçenek yaptırımlara çevrilmesine veya ertelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Hüküm; sanık tarafından, annesinin rahatsızlığı nedeniyle eylemini gerçekleştirdiği, dolayısıyla suç işleme kastının bulunmadığı ileri sürülerek, süresinde temyiz edilmiştir.

Tebliğnamede, sanığın usulüne uygun şekilde duruşmaya celp edilmemesinin vicahilik ilkesinin ihlali niteliğinde olduğu ileri sürülerek, hükmün usule aykırılıktan bozulması yönünde görüş ve düşünce bildirilmiştir.

Yapılan incelemede;

Askeri Mahkemece; sanığın, 23.2.2008-10.4.2008 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK.'nın 66/1-a ve TCK.'nın 62'nci maddeleri gereğince, neticeten on ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,

Bu karara, Adli Müşavir tarafından yapılan itiraz üzerine, en yakın Askeri Mahkemenin 23.12.2008 tarihli duruşmasız işlere ait kararı ile sanık hakkında kesinleşmiş mahkumiyet hükmü bulunmasından ötürü HAGB kararının kaldırılmasına karar verilmesi üzerine,

Askeri Mahkemece, tensiple duruşmanın 23.02.2009 tarihinde yapılmasına ve en yakın Askeri Mahkeme’nin 23.12.2008 tarihli duruşmasız işlere ait kararının sanığa tebliğ edilmesine karar verilerek, sanık celp edilmeksizin ve duruşma günü bildirilmeksizin açılan duruşmada;

Sanığın, 23.02.2008 tarihinde çarşı izninden dönmeyerek firar ettiği, 10.04.2008 tarihinde yakalandığı, bu suretle de 23.2.2008-10.04.2008 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, yazılı olduğu şekilde sanığın mahkumiyetine hükmedilmiş ise de;

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, yargılamada hükmün açıklanması sırasında dikkate alınması gereken, davayı ve cezayı ertelememekle birlikte, hükmün açıklanmasını erteleyen, kurulan hükmün sanık hakkında hiçbir hukuki sonuç doğurmamasını sağlayan, beş yıllık denetim süresi içinde kasten bir suç işlenmemesi ve denetimli serbestlik hükümlerine uygun davranılması şartına bağlı olarak davanın düşmesine karar verilmesini sağlayan yeni bir kurum olarak karşımıza çıkmaktadır.

Diğer taraftan, 1632 sayılı ASCK.'ya 5739 sayılı Kanun'un 1'inci maddesiyle (1.3.2008 tarih ve 26803 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren) eklenen Ek-10'uncu maddesinde, ...Bu Kanunda yazılı suçlarla ilgili olarak 4.12.2004 tarihli ve 5271 sayılı CMK.'nın 231'inci maddesinin beş ile on dördüncü fıkralarının uygulanmayacağı hususu düzenlenmiştir.

Bu itibarla, 5739 sayılı Kanun'un yayım tarihi olan 1.3.2008 tarihinde kadar işlenen suçlar bakımından, 5728 sayılı Kanunla değişik 5271 sayılı CMK.'nın 231'inci maddesi kapsamında, koşullarının varlığı halinde, kesinleşmiş olsalar dahi, askeri suçlar bakımından da hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği açıktır.

Sanığın işlediği kabul edilen firar suçunun temadisinin 10.4.2008 tarihinde sona erdiği dikkate alındığında, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılamayacağı hususunda duraksama bulunmamaktadır. Nitekim Adli Müşavirin itirazı üzerine, Askeri Mahkeme’nin hukuka aykırı olarak verdiği hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) karan kaldırılmıştır.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun düzenlendiği CMK.'nın 231'inci maddesine 5560 sayılı Kanun'un 23'üncü maddesiyle eklenen 11'inci fıkrasında, Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yansına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir. şeklinde düzenleme yer almaktadır.

Sanığın hazır bulunduğu oturumda yüzüne karşı verilen HAGB kararının, itirazı inceleyen en yakın Askeri Mahkemece kaldırılması üzerine, Askeri Mahkemenin sadece daha önce tesis ettiği hükmü açıklayacağından bahsetmek mümkün değildir. Zira CMK.'nın 231/11'inci maddesi uyarınca, mahkemenin değerlendirme yaparak takdir hakkını kullanması durumu söz konusu olabilecektir.

Her ne kadar, somut olayda, sırf askeri suçtan mahkumiyet hükmünün verilmiş olması sebebiyle, hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine yasal olarak olanak bulunmamakta ise de; daha önce verilen HAGB kararının kaldırılmasıyla yeniden hüküm kurulması söz konusu olacağından, yargılamanın vicahiliği ve hükmün kolektif verilmesi ilkesi doğrultusunda, hakkında verilen mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakıldığını bilen sanığın duruşmaya celp edilmesi ve mevcut duruma ilişkin beyanlarının tespiti suretiyle hükme varılması gerektiğinden, mahkumiyet hükmünün usule aykırılıktan bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy