Askeri Yargıtay 4. Daire 2009/167 Esas 2009/273 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2009/ 167
Karar No: 2009 / 273
Karar Tarihi: 10.02.2009

(1632 S. K. m. 82, 90) (5237 S. K. m. 62, 63, 106) (5271 S. K. m. 230) (765 S. K. m. 59, 191) (353 S. K. m. 221, 226)

Üstü tehdit suçundan sanık (Ter.) Tnk. Er Recai DOĞAN hakkında Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesince tesis edilen 7.6.2007 tarihli ve 2007/404-490 sayılı mahkumiyet hükmü, sanık tarafından süresinde temyiz edildiğinden, Askeri Yargıtay Başsavcılığının bozma görüşünü içeren, 23.12.2008 tarihli ve 2009/200 sayılı tebliğnamesine bağlı olarak Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ

Askeri Mahkemece; sanığın, 1.5.2003 tarihinde üstü tehdit suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK'nın 82/2 ve TCK'nın 59/2'nci maddeleri uyarınca, sonuç olarak beş ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin hükmün, Dairemizin 25.4.2006 tarihli ve 2006/672-671 sayılı ilamı ile noksan soruşturma yönünden bozulması üzerine, bozma ilamına uyulmasını müteakip yapılan yargılama sonucunda, sanığın 1.5.2003 tarihinde üstü tehdit suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK'nın 82/2 ve TCK'nın 62'nci maddeleri uyarınca, sonuç olarak beş ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 21.2.2004-29.7.2004 tarihleri arasında tutuklukta geçen sürelerinin TCK'nın 63'üncü maddesi gereğince cezasından mahsubuna karar verilmiştir.

Bu hüküm, sanık tarafından, atlı suçu işlemediği ileri sürülerek temyiz edilmiştir.

Yapılan incelemede;

Olay tarihinde 9'uncu Zırhlı Tugay Komutanlığı 1 'inci Obüs Bölük Komutanlığında görevli temyize gelmeyen diğer sanık Topçu Er İkram ATİK ile 1'inci Tank Tabur G/K 2'nci Tank Bölük Komutanlığında görevli sanık Tnk.Er Recai DOĞAN'ın, 1.5.2003 tarihinde Erbaş ve Er Gazinosuna kendi aralarında yüksek sesle tartışıp-itişerek girdikleri sırada bağlı Birlikler Nöbetçi Astsubayı olarak görevli olan ve o esnada gazinonun hemen girişinde bulunan bilardo masasında bilardo oynamakta olan mağdur Ord.Tekns.Üçvş. Hasan TÜRKOGLU'na çarptıkları, Nöbetçi Astsubayının her iki sanığa dikkatli olmalarını ve boğuşmamalarını söyleyerek uyarması üzerine, önce sanık Recai DOĞAN'ın el-kol hareketleri de yaparak Komutanım, bizimle uğraşma, üzerimize gelme, biz psikopatız şeklinde bağırarak karşılık verdiği, bu arada sanık İkram ATİK'in de sanık Recai DOĞAN'ın yanında bulunduğu, sanıkların bu tavırları ve sözleri karşısında Astsb.Üçvş. Hasan TÜRKOĞLU'nun bir üstünüzle konuşuyorsunuz, el-kol hareketi yapmayın, esas duruşta konuşun, hakkınızda tutanak tutacağım diyerek her iki sanığı tekrar uyarmaya çalıştığı, ancak bu defa sanık İkram ATİK'in aynı şekilde el-kol hareketleriyle ve bağırarak Komutanım, sen bizim tutanağımızı tutamazsın, ben yarın 'zine gidiyorum, ben psikopatım, başımıza bela olma diyerek karşılık verdiği, bunun üzerine Nöbetçi Astsubayının sanıklardan kimliklerini söylemelerini istediği, sanıkların kimliklerini söylememeleri üzerine Nöbetçi Astsubayının sanıklar hakkında tutanak düzenlemek için gazinodan ayrılıp ikinci katta bulunan Nöbetçi Astsubay odasına çıktığı, hemen arkasından Astsubayı takip eden her iki sanığın Astsubay fark etmeden odaya girdikleri ve kapıyı içeriden sürgüledikleri, arkasını dönünce sanıkların odaya girdiklerini gören mağdur Astsubayın sizi görmek istemiyorum, hakkınızda tutanak tutacağım, odadan çıkın şeklindeki sözleri karşısında, sanıkların Komutanım bizim tutanağımızı tutma, başımıza bela olma, kendimizi jiletleriz şeklinde ve el-kol hareketleri yaparak aynı tavırlarını devam ettirdikleri ve dışarı çıkmadıkları, bu durum karşısında Astsb.Üçvş. Hasan TÜRKOĞLU'nun dışarı çıkmak için kapıya yöneldiği anda kapının sürgüsünün içeriden kapatılmış olduğunu fark ederek kapıyı kim sürgüledi, amacınız nedir? diye sorduğunda, sanıkların cevap vermedikleri, mağdur Astsubayın olayın daha vahim bir hal almasından çekinerek, sanıklara tamam, sizin tutanağınızı tutmayacağım, şimdi gidebilirsiniz demesi üzerine her iki sanığın sağ olun, verin elinizi ayağınızı öpelim diyerek mağdurun elini öpmeye çalıştıkları, mağdurun sanıklara izin vermediği, daha sonra sanıkların odadan dışarıya çıktıkları dosya kapsamındaki kanıtlardan anlaşılmaktadır.

Sanık savunmalarında atılı suçu işlemediğini ileri sürmüş ise de; mağdur Ord.Tekns.Üçvş. Hasan TÜRKOĞLU'nun anlatımlarının, olayın en önemli görgü tanığı olduğu anlaşılan (Ter.) Ord.Çvş. Ömer YAVUZ'un yeminli beyanları ile doğrulanmış olması karşısında (Dz.466), maddi vakıanın yukarıda belirtildiği şekilde gerçekleştiği, sanıkların savunmalarına itibar edilmemesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.

Askeri Mahkemece, 9'uncu Zırhlı Tugay Komutanlığı 1 'inci Obüs Bölük Komutanlığında görevli sanık Topçu Er İkram ATİK ile 1'inci Tank Tabur G/K 2'nci Tank Bölük Komutanlığında görevli sanık Tnk. Er Recai DOĞAN'ın, 1.5.2003 tarihinde Erbaş ve Er Gazinosuna kendi aralarında yüksek sesle tartışıp-itişerek girdikleri sırada bağlı Birlikler Nöbetçi Astsubayı olarak görevli olan ve o esnada gazinonun hemen girişinde bulunan bilardo masasında bilardo oynamakta olan mağdur Ord.Tekns.Üçvş. Hasan TÜRKOGLU'na çarptıkları, Nöbetçi Astsubayının her iki sanığa dikkatli olmalarını ve boğuşmamalarını söyleyerek uyarması üzerine, önce sanık Recai DOĞAN'ın el-kol hareketleri de yaparak Komutanım, bizimle uğraşma, üzerimize gelme, biz psikopatız vb. şeklinde bağırarak karşılık verdiği, bu arada sanık İkram ATİK'in de sanık Recai DOĞAN'ın yanında bulunduğu, sanıkların bu tavırları ve sözleri karşısında Astsb.Üçvş. Hasan TÜRKOĞLU'nun bir üstünüzle konuşuyorsunuz, el-kol hareketi yapmayın, esas duruşta konuşun, hakkınızda tutanak tutacağım diyerek her iki sanığı tekrar uyarmaya çalıştığı, ancak bu defa sanık İkram ATİK'in aynı şekilde el-kol hareketleriyle ve bağırarak Komutanım, sen bizim tutanağımızı tutamazsın, ben yarın izine gidiyorum, ben psikopatım, başımıza bela olma diyerek karşılık verdiği, bunun üzerine Nöbetçi Astsubayının sanıklardan kimliklerini söylemelerini istediği, sanıkların kimliklerini söylememeleri üzerine Nöbetçi Astsubayının sanıklar hakkında tutanak düzenlemek için gazinodan ayrılıp ikinci katta bulunan Nöbetçi Astsubay odasına çıktığı, hemen arkasından Astsubayı takip eden her iki sanığın Astsubay fark etmeden odaya girdikleri ve kapıyı içeriden sürgüledikleri, arkasını dönünce sanıkların odaya girdiklerini gören mağdur Astsubayın sizi görmek istemiyorum, hakkınızda tutanak tutacağım, odadan çıkın sözleri karşısında, sanıkların Komutanım bizim tutanağımızı tutma, başımıza bela olma, kendimizi jiletleriz şeklinde ve el-kol hareketleri yaparak aynı tavırlarını devam ettirdikleri ve dışarı çıkmadıkları, bu durum karşısında Astsb.Üçvş. Hasan TÜRKOĞLU'nın dışarı çıkmak için kapıya yöneldiği, bu anda kapının sürgüsünün içeriden kapatılmış olduğunu fark ederek kapıyı kim sürgüledi, amacınız nedir diye sorduğunda, sanıkların cevap vermedikleri, mağdur Astsubayın olayın daha vahim bir hal almasından çekinerek, sanıklara tamam, sizin tutanağınızı tutmayacağım, şimdi gidebilirsiniz demesi üzerine her iki sanığın sağ olun, verin elinizi ayağınızı öpelim diyerek mağdurun elini öpmeye çalıştıkları, mağdurun sanıklara izin vermediği, daha sonra sanıkların odadan dışarıya çıktıkları... kabul edilip böylece her iki sanığın eylem ve irade birliği içerisinde davranarak kendilerini önce uyaran, daha sonra tutanak düzenleyeceğini söyleyen bağlı Birlikler Nöbetçi Astsubayı Ord.Tek.Astsb.Üçvş. Hasan TÜRKOGLU'na karşı el-kol hareketleri yaparak ve bağırarak tehdit içeren sözler söylemeleri, mağdur Astsubayın arkasından giderek ona fark ettirmeden odadan içeri girip kapıyı içeriden sürgülemeleri ve aynı söz ve davranışlarını oda da devam ettirmeleri şeklindeki eylemleriyle, üstü tehdit suçunu işlediklerinden bahisle mahkumiyetlerine karar verildiğinin belirtilmiş olması karşısında tebliğnamede ileri sürülen, gerekçeli hükümde genel olarak maddi vaka ortaya konulmakla birlikte, sanığın hangi sözlerinin suç teşkil ettiğinin diğer bir ifade ile sanığın suç teşkil eden eyleminin ne olduğunun açık olarak ortaya konulmadığı, tehdit içeren söz söylemek şeklinde soyut bir ifade kullanmış olmasının 5271 sayılı CMK'nın 230/1-c maddesine göre usule aykırılık teşkil ettiği yolundaki görüşe iştirak edilmemiştir.

Ancak her ne kadar Askeri Mahkemece, yukarıda belirtildiği şekilde gerçekleştiğinde kuşku bulunmayan maddi vakıada, sanığın üstü tehdit etmek suçunu işlediğinin kabulü ile yazılı olduğu şekilde mahkumiyeti cihetine gidilmiş ise de;

Amiri veya üstü tehdit suçunu düzenleyen ASCK'nın 82/2'nci maddesi; Amir veya üstünü herhangi bir suretle tehdit edenlere, ...cezası verilir... düzenlemesini içermekte, uyum ve kararlılık gösteren Askeri Yargıtay kararlarında, ASCK'nın 82/2'nci maddesinde yazılı tehdit suçunun unsurlarının TCK'nın 191'inci maddesinde aranması gerektiği kabul edilmektedir. Tehdit, mülga 765 sayılı TCK'nın 191'inci maddesinde Bir kimsenin... başkasını ağır ve haksız bir zarara uğratacağını bildirmesi biçiminde tanımlanmış iken, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 106/1'inci maddesi ile doktrinde ve uygulamada belirlenen anlam ve kapsama uygun olarak, Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden veya malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit etme... biçiminde değiştirilmiştir. Tehdidin koruduğu hukuki değer kişilerin huzur ve sükunudur.

ASCK'nın 90'ncı maddesi ise; Bir amiri veya mafevkini zorla ve tehdit ile hizmet emrini ifadan menetmeğe, yahut hizmete müteallik bir muameleyi yapmak veya yapmamak için zorlamağa kalkışan mukavemet cürmünü yapmış olur. hükmünü içermektedir. Maddede, bir amiri veya üstü zorla ve tehditle hizmet emrini yapmaktan alıkoymaya kalkışma ve bir amiri veya üstü zorla ve tehditle hizmete ilişkin bir işlemi yapması veya yapmaması için zorlamaya kalkışma biçimindeki eylemlerin üst veya amire mukavemet suçunu oluşturduğu açıklanmıştır. Bu suçla, korunmak istenen hukuki menfaat, amir veya üst konumundaki kişilerin askeri hizmet ile ilgili görevlerini herhangi bir engelle karşılaşmadan yapmasını sağlamak suretiyle askeri hizmetin yerine getirilmesinde sürekliliği güvence altına almaktır.

Yapılan açıklamalar ışığında somut olay irdelendiğinde; sanıkların olay günü nöbetçi subay olarak görev yapan ve disiplinsizliklerini görerek görev ve yetkisi dahilinde önce ikaz eden, ancak disiplinsiz davranışlarına devam etmeleri üzerine haklarında yasal işlem yapmak üzere tutanak düzenlemek isteyen mağdura karşı sarf ettikleri kendilerini jiletleyeceklerine, kendilerine zarar vereceklerine ilişkin sözlerin tehdit niteliği bulunmadığı gibi, mağdurun tutanak tutmasını diğer bir ifade ile görevinin gereğini yapmasını engelleme amacı ile söylenmiş sözler olması karşısında, eylemlerinin ASCK'nın 90/1'inci maddesinde düzenlenen mukavemet suçu kapsamında olduğu anlaşıldığından mahkumiyet hükmünün suç vasfı yönünden bozulmasına, bozmanın 353 sayılı Kanun'un 226'ncı maddesi gereğince; aynı olay nedeniyle aynı şekilde cezalandırılan ve hükmü temyiz etmeyen Topçu Er İkram ATİK'e de sirayet ettirilmesine karar verilmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1) Sanık Recai DOĞAN'ın temyizine atfen ve resen mahkumiyet hükmünün, 353 sayılı Kanun'un 221/1'inci maddesi uyarınca suç vasfı yönünden BOZULMASINA;

2) 353 sayılı Kanun'un 226'ncı maddesi uyarınca bozmanın, hükmü temyiz etmeyen sanık Terhisli Topçu Er İkram ATİK'e de SİRAYET ETTİRİLMESİNE;

10.02.2009 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe kısmen uygun olarak ve oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy