Askeri Yargıtay 4. Daire 2007/2020 Esas 2007/2014 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2007/ 2020
Karar No: 2007 / 2014
Karar Tarihi: 18.12.2007

(1632 S. K. m. 66, 117) (5237 S. K. m. 66, 67) (765 S. K. m. 59, 102, 104, 230) (647 S. K. m. 4, 6) (5271 S. K. m. 223) (353 S. K. m. 220) (YCGK. 27.04.1999 T. 1999/6-82 E. 1999/81 K.)

Askeri mahkemece;

1) Sanık Tnk.Yzb.U.B.'nin, 5.2.2001 tarihinde asta müessir fiil suçunu işlediği kabul edilerek, eylemine uyan ASCK'nın 117/1 (teşdiden), 765 sayılı TCK'nın 59/2 ve 647 sayılı Kanunun 4'üncü maddeleri uyarınca 300 (üç yüz) YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, hükmolunan bu cezanın 647 sayılı Kanunun 6'ncı maddesi gereğince ertelenmesine;

2) Sanık Tbp. Yzb. A.Y. hakkında, 5.2.2001 tarihinde işlediği iddia olunan memuriyet görevini ihmal suçuyla ilgili olarak; suç tarihinden itibaren, müsnet suç için 765 sayılı TCK'nın 102/4 ve 104/2'nci maddelerinde öngörülen dava zamanaşımını kesen sebeplerin en sonuncusundan itibaren beş yıllık dava zamanaşımı süresinin 5.3.2007 tarihinde dolmuş olduğunun kabulüyle, CMK'nın 223/8'inci maddesi gereğince kamu davasının düşmesine, karar verilmiştir.

Bu hükümler, yasal süresi içinde; sanık Tnk. Yzb. U.B. tarafından sebep gösterilmeksizin; mağdur terhisli P.Er B.Y. tarafından özetle; istinabe mahkemesince tespit edilen ifadesinde belirttiği hususları tekrarla, kasıtlı olarak kendisini döven ve çenesini kıran sanık Tnk. Yzb. U.B.'ye verilen cezanın, insan vicdanını sızlatacak tarzda olduğu gibi, diğer sanık Tbp. Yzb. A.Y. hakkında verilen kararın da, yasalara aykırı olduğu öne sürülerek, temyiz edilmiştir.

1) Sanık Tnk. Yzb. U.B. tarafından işlendiği kabul olunan asta müessir fiil suçu hakkında yapılan inceleme:

5.2.2001 tarihinde, 34'üncü İç. Güv. Tuğ.1'inci İç. Güv. Tb. Kh. ve Kh.Des.Bl.K.lığı görevini vekaleten yürüten sanığın, sabah tekmilini aldıktan sonra bölüğü spor alanına götürdüğü, burada spor hazırlıkları amacıyla bölükteki erlerin tüfeklerinin çattırılmasını müteakip, bölüğün emir ve komutasını Lv.Atğm. V.D.'ye bıraktığı, bölükteki erlerin ısınma hareketlerini yapmaları amacıyla silah çatılarının bulunduğu yerden uzaklaştırıldığı, bu esnada, sanığın, silah çatılarından birinin bozuk olduğunu görmesi nedeniyle, bu çatıdaki silahların sahiplerini yanına çağırdığı, silah sahiplerinden üçünün gelmesine rağmen, dördüncü silahın sahibinin gelmemesi üzerine, silahın seri numarasının okunduğu, mağdur P.Er B.Y.'nin silahın kendisine ait olduğunu anlayınca sanığın yanına gittiği, Tnk. Yzb. U.B.'nin zamanında silahın başına gelmemesi nedeniyle mağdurun yüzüne ve çenesine vurduğu, bu eylemi sonucunda, anglus mandıbula fraktörü tespit edilen mağdurun, anılan yaralanma neticesinde hayati tehlike geçirmediği, uzuv zaafı ve uzuv tadiline uğramadığı, söz söylemesinde müşkülat çekmediği, 45 gün iş ve güçten kaldığının belirlendiği, mağdur tanığın tutarlı anlatımları, bu anlatımları doğrulayan doktor raporu ile tanık beyanları ve diğer dosya kapsamına nazaran maddi vakıa olarak kabul edilerek, sanığın mahkumiyetine karar verilmiş ise de;

Öncelikle bir dava şartı olan zamanaşımı yönünden yapılan incelemede; ASCK'nın 49'uncu maddesinin atfı gereğince sanığa atılı asta müessir fiil suçuna ilişkin olarak, dava ve cezanın düşmesi hususlarında Türk Ceza Kanununun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. 1.6.2005 tarihinde 5237 sayılı TCK'nın yürürlüğe girmesi nedeniyle, dava zamanaşımı bakımından yapılan lehe kanun değerlendirmesinde, 765 sayılı TCK'nın dava zamanaşımına ilişkin hükümlerinin, 5237 sayılı TCK hükümlerine göre sanık lehine hükümler içerdiği anlaşılmaktadır.

Asta Müessir Fiil suçunun unsurlarının ve cezasının gösterildiği ASCK'nın 117/1 'inci maddesinde 2 yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. 765 sayılı TCK'nın 102/4 maddesi gereğince 5 yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren suçlarda, 5 yıl geçmesiyle kamu davası ortadan kalkmaktadır. Yine 765 sayılı TCK'nın 104'üncü maddesine göre, dava zamanaşımı, mahkumiyet hükmü, yakalama, tevkif, celp veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda sanığın sorguya çekilmesi, sanık hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar veya Cumhuriyet savcısı tarafından mahkemeye yazılan iddianame ile kesilmekte ve bu halde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeğe başlamaktadır.

İnceleme konusu davada, sanığa yüklenen suçun dava zamanaşımı süresi, suç tarihi olan 5.2.2001 tarihinde başlamış olup, 5 yıllık bu süre, sanığın en son adli makamlar huzurunda sorguya çekildiği 4.3.2002 tarihinde kesilmiştir. Bu tarihten itibaren yeniden işlemeye başlayan süre 4.3.2007 tarihinde dolmuş olduğundan ve söz konusu tarihten önce 765 sayılı TCK'nın 104'üncü maddesinde sayılan, dava zamanaşımını kesici başkaca bir işlem yapılmadığından, sanık hakkındaki kamu davasının, 765 sayılı TCK'nın 102 ve 104'üncü maddeleri uyarınca, 5271 sayılı CMK'nın 223/8 ve 353 sayılı Kanunun 220/C maddeleri gereğince düşürülmesine karar verilmiştir.

Askeri mahkemece; istinabe olunan 2'inci Kor. K.lığı Askeri Mahkemesince, 4.3.2002 tarihinde sorgusu tespit olunmadan önce, sanıktan, duruşmalardan vareste tutulmayı isteyip istemediğinin sorulmamasının usule aykırı olduğunun kabulüyle, sanığın 20.9.2002 tarihinde, sorgusunun tekrar tespit ettirilmiş olması; dava zamanaşımını kesen bir muamele niteliğinde değildir. Çünkü, iradesi dışında, istinabe mahkemesince yerine getirilmeyen usulü bir işlemin sanık aleyhine sonuç doğuracağını kabul etmek mümkün bulunmamaktadır. (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 27.4.1999 tarih ve 82/81 E. K. sayılı kararında; sorgusunda, sanığa CMUK'un 135'inci maddesindeki haklarının hatırlatılmamasının, zamanaşımının kesilmesi yönünden sonuca etkili olmadığı ve sanık aleyhine sonuç doğurmayacağı kabul edilmiştir).

Kaldı ki; 4.3.2002 tarihli duruşmada, sorgusunun tespitinden önce, iddianame okunmadan, sanığa, Ağrı 12'nci Mknz. P.Tuğ. K.lığı Askeri Mahkemesinin talimatının okunduğu, bu talimatta, sanığın duruşmalardan vareste tutulma talebi olduğu takdirde sorgusunun alınması yönünde açıklamanın mevcut olduğu görülmekle, süre talebinde bulunan ve müteakip duruşmada savunmasını yapan sanığın, duruşmalardan vareste tutulma yönündeki iradesini ortaya koyduğu, dolayısıyla ortada herhangi bir usulü eksikliğin de bulunmadığı açıktır.

2) Sanık Tbp. Yzb. A.Y. hakkında memuriyet görevini ihmal suçundan verilen düşme kararı ile ilgili yapılan inceleme;

Sanığa atılı görevini ihmal suçunun unsurlarının ve cezasının gösterildiği (ASCK'nın 144'üncü maddesi delaletiyle) 765 sayılı TCK'nın 230/1'inci maddesinde, üç aydan bir yıla kadar hapis cezası öngörülmüştür. 765 sayılı TCK'nın 102/4'üncü maddesi gereğince 5 yıldan fazla olmayan hapis cezasını gerektiren suçlarda, 5 yıl geçmesiyle kamu davası ortadan kalkmaktadır. Yine 765 sayılı TCK'nın 104'üncü maddesine göre, dava zamanaşımı, mahkumiyet hükmü, yakalama, tevkif, celp veya ihzar müzekkereleri, adli makamlar huzurunda sanığın sorguya çekilmesi, sanık hakkında son tahkikatın açılmasına dair olan karar veya Cumhuriyet savcısı tarafından mahkemeye yazılan iddianame ile kesilmekte ve bu halde zamanaşımı, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeğe başlamaktadır.

Somut olayda, 765 sayılı TCK'nın zamanaşımına ilişkin hükümleri çerçevesinde; zaman aşımını kesen sebeplerden en sonuncusu olan sanık sorgusunun, 5.3.2002 tarihinde tespit edildiği, bu tarihten sonra zamanaşımını kesen başkaca bir işlem yapılmadığı, 5 yıllık dava zamanaşımının 5.3.2007 tarihi itibarı ile dolmuş olduğu anlaşıldığından; askeri mahkemece, CMK'nın 223/8'inci maddesi uyarınca, sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, mağdurun temyiz talebinin reddiyle, düşme hükmünün onanmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy