Askeri Yargıtay 4. Daire 2007/1950 Esas 2007/1947 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2007/ 1950
Karar No: 2007 / 1947
Karar Tarihi: 04.12.2007

(1632 S. K. m. 11, 82) (5237 S. K. m. 62) (765 S. K. m. 191) (5237 S. K. m. 106)

Askeri mahkemece; sanığın, 10.2.2004 tarihinde üstü tehdit suçunu işlediği sabit görülerek, ASCK'nın 82/2 (ikinci cümlesi) ve TCK'nın 62'nci maddeleri uyarınca, on ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş olup, hüküm sanık tarafından, mağdurun üstü olmadığı, kıdeminin ondan yüksek olduğu, olayın bir anlık kızgınlıkla gerçekleştiği, bu olay sebebiyle çok sevdiği mesleğinden atıldığı, mağdurla barıştıkları ve onun herhangi bir şikâyetinin bulunmadığı, tayin olunan cezanın paraya çevrilip ertelenmesi gerektiği ileri sürülerek temyiz edilmiştir.

Olay tarihinde, karakol komutanı J.Astsb.Hasan T.Y., Uzm.J.III. Kad.Çvş. K.M.K. ve sivil şahıs A.P.'nin, mağdur K.M.K.'nın odasında oturdukları, sanığın da odaya geldiği, daha önceki bir olay nedeniyle, J.Astsb. H.T.Y.'nin eğitim programını düzenli takip etmesi hususunda sanığı ikazı sırasında, K.M.K.'nın, eğitim programlarını İl Jandarma Alay Komutanlığından getirtebileceğim söyleyerek söze karıştığı, bunun üzerine sanığın K.M.K.'ya sen ne karışıyorsun oğlum dediği, K.M.K.'nın bana oğlum diyemezsin şeklindeki uyarısı üzerine ortamın gerginleştiği ve yaşanılan tartışma sırasında, K.M.K.'nın siktir git, şerefsiz diyerek küfrettiği, sanığın K.M.K.'nın üzerine yürüdüğünü gören H.T.Y. ve A.P.'nin araya girerek sanığı dışarı çıkardıkları, karakol komutanı J.Astsb. H.T.Y.'nin odaya geri döndüğü sırada, sanığın belindeki silâhı çıkararak tam dolduruş hâline getirdiğinin duyulduğu, bunun üzerine H.T.Y. ve A.P.'nin müdahalesi ile sanığın elindeki silâhın alındığı tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Sanığın, yargılamanın başından beri tüm savunmalarında; Uzm. J. Çvş. K.M.K.'nın kendisinin üstü olmadığı, kendisinden yaşça küçük olduğu, kendisinin 1993 yılı, mağdurun ise 1994 mezunu olduğu, K.M.K.'ya hitaben sen dışarı çıkamayacaksın diyerek silâhı çıkarıp tam dolduruş hâline getirmediği, karakol komutanının bir şey yapacağını düşünerek belinden silâhını aldığı yolunda beyanlarda bulunduğu görülmektedir.

Tanıklar A.P. ve H.T.Y.'nin anlatımları karşısında, sanığın odada bulunduğu sırada, sen dışarı çıkmayacaksın yahut sen dışarı çıkamayacaksın şeklinde sözler sarf etmediği açık olmakla beraber, odadan çıkartılmasını müteakip, mağdur K.M.K.'nın siktir git, şerefsiz demesi üzerine; belindeki, kendisine askeri hizmetlerde kullanması için teslim edilen Baretta marka silâhını çıkartarak tam dolduruş hâline getirdiği, bu tanık ifadelerini destekleyen sair tanıklar M.K. ve B.E.'nin anlatımları ile de belirlenmiş olması karşısında; sanığın silâhı çıkarıp tam dolduruş hâline getirmediği, karakol komutanının bir şey yapacağını düşünerek belinden silâhını aldığı yolundaki savunmalarına itibar edilmemiştir.

Uyum ve kararlılık gösteren Askeri Yargıtay kararlarında da kabul edildiği üzere, ASCK'nın 82/2' nci maddesinde yazılı Tehdit suçunun yasal unsurlarının TCK'nın 191'inci ve 5237 sayılı TCK'nin 106'ncı maddesinde aranması gerektiği, objektif olarak ciddî bir mahiyet arz eden tehdidin somut olayda muhatabı üzerinde etkili olmasının gerekmediği, sanığın şahsî tabancasını belinden çıkarması ve tam dolduruş hâline getirilmesi şeklindeki eyleminin dahi tek başına objektif olarak muhatabının iç huzurunu bozucu ve mağdur üzerinde ciddî bir korku yaratmaya elverişli nitelikte olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır.

Ancak; 1993 yılında uzman çavuşluğa nasbedilen ve almış olduğu hapis cezalan sebebiyle iki kere kademe ilerlemesi yapamaması ihtimal dâhilinde bulunan sanığın, hazırlık soruşturması sırasında dosyaya intikal eden belgelerden anlaşıldığı kadarıyla en son nasıp tarihinin 13.9.2000 olması karşısında, 1994 mezunu olmasına rağmen, son nasıp tarihî 30.8.2003 olan ve Uzm. J.III. Kad Çvş. rütbesini taşıyan K.M.K.'nın astı konumunda bulunduğu düşünülebilirse de, yargılama sırasında suçun vasfı açısından önem taşıyan bu hususun J.Gn. K.lığı Personel Başkanlığından sorulmak suretiyle sanık ile mağdur arasındaki astlık ve üstlük durumlarının tespit edilmemiş olması noksan soruşturma niteliğinden görüldüğünden hükmün bu sebeple bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Diğer taraftan; sanığın olay sırasında amirini tehdit etmekte kullandığı Baretta marka tabancanın kendisine hizmet gereği teslim edildiği, bu nedenle eylemini, hizmet sebebiyle kendisine tevdi ve teslim edilmiş tabancayla, hizmetin icrası sırasında gerçekleştirdiği açık olduğundan; tebliğnamedeki, ASCK'nın 82/2'nci maddesinin ikinci cümlesinde gösterildiği şekilde suçun yasal artırıcı unsurunun gerçekleşmediği, silâhı çekip tam dolduruş hâline getirme eylemindeki silâhın, somut olarak yapmaya başlanacak ya da yapılmakta olan bir görev veya hizmetin icabı olarak taşınmadığı, bu nedenle ASCK'nın 11'inci maddesindeki silâhlı unsurunun var olmadığı, somut olayın ASCK'nın 82/2'nci maddesinin ilk cümlesinde yer alan üstü tehdit suçu olarak uygulamasının yapılması gerektiği yolundaki görüşe de iştirak edilmemiştir.

Bozma sebepleri karşısında, sanığın ilk olarak K.M.K.'ya oğlum diyerek saygısızca davrandığı hususunda kuşku yok ise de, mağdur K.M.K.'nın bu eylemle orantısızlık oluşturacak şekilde siktir git, şerefsiz sözünü kullanmasının, sanığın haksız tahrik hükümlerinden yararlandırılmasını gerektirdiğine, keza yargılama sırasında hakkında çıkarılan gıyabî tevkif müzekkeresi sebebiyle, 1.1.2006 tarihinde nezarete alındığı ve bu müzekkerenin vicahiye çevrilmemesi neticesinde, 2.1.2006 tarihinde salıverildiği anlaşılan sanığın, nezaret altında geçirdiği sürenin cezasından mahsup edilmesi gerektiğine işaretle yetinilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy