Askeri Yargıtay 4. Daire 2007/1 Esas 2007/1 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 4. Daire
Esas No: 2007/ 1
Karar No: 2007 / 1
Karar Tarihi: 10.01.2007

(1632 S. K. m. 54, 87) (5237 S. K. m. 43, 50, 51, 53, 62, 220, 326, 327, 328, 329, 330, 331, 332, 333, 334, 335, 336, 337, 338, 339) (1632 S. K. m. 30) (353 S. K. m. 9, 13, 17, 22, 71, 74, 75, 138, 217, 218, 221, 251, Ek m. 1, Ek Geç. m. 6) (5271 S. K. m. 64, 182, 299) (1412 S. K. m. 421) (5252 S. K. m. 3, 6) (2709 S. K. m. 141)

Devletin güvenliğine veya siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklamak, emre itaatsizlikte ısrar (iki kez) suçlarından sanık TSK'dan ilişiği kesilmiş P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR ve Devletin güvenliğine veya siyasal yararlarına ilişkin bilgilerini açıklamaya azmettirmek suçundan sanık Sivil Şahıs Mustafa AKSOY hakkında Genelkurmay Başkanlığı Askeri Mahkemesince verilen 3.7.2006 tarih ve 2006/252-216 sayılı hüküm, sanık Nuri Gökhan BOZKIR müdafii ile Askeri Savcı tarafından süresinde temyiz edildiğinden, Askeri Yargıtay Başsavcılığının bozma/onama görüşünü içeren, 18.10.2006 tarih ve 2006/5844 sayılı tebliğnamesine bağlı olarak Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ

Askeri Mahkemece;

1) Sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR'ın, Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığı Muharebe Arama Kurtarma (MAK) Alayı Komutanlığında görevli olduğu sırada;

a) Görevi gereği edindiği ve Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgiler niteliğinde olduğu tespit edilen bilgilerden bir kısmım Nuri Kurs başlığı altında CD içerisine kaydederek (2005 - 16 Şubat 2006 tarihleri arasında) sivil şahıs Kasım ZENGİN'e vermek suretiyle;

Görevi gereği edindiği ve Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararlan bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgiler niteliğinde olduğu tespit edilen bilgilerden bir kısmını Koruma Kursu başlığı altında CD içerisine kaydederek (2005 - 16 Şubat 2006 tarihleri arasında) sivil şahıs Mustafa AKSOY'a vermek suretiyle;

Devletin Güvenliğine Veya Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklamak suçunu işlediği, kabul edilerek, ASCK'nın 54'üncü maddesi atfı ile 5237 Sayılı Türk Ceza Yasasının 329/1'inci maddesi uyarınca, takdiren alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle Altı Yıl Hapis cezası ile cezalandırılmasına; Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri birden fazla kişiye vermek suretiyle, bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda birden fazla suç işlemesi nedeniyle, sanığa verilen hürriyeti bağlayıcı cezanın 5237 Sayılı Türk Ceza Yasasının 43/1'inci maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında artırılarak, Yedi Yıl Altı Ay Hapis cezası ile cezalandırılmasına; 5237 Sayılı Türk Ceza Yasasının 5328 Sayılı Yasa ile değişik 62/1 'inci maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak sonuç olarak Altı Yıl Üç Ay Hapis cezası ile cezalandırılmasına; 5237 Sayılı Türk Ceza Yasasının 50 ve 51'nci maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına; mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar 5237 Sayılı Türk Ceza Yasasının 53/1'inci maddesi uyarınca, bu maddenin a, b, c, d ve e bentlerinde belirtilen hakları kullanmaktan yoksun bırakılmasına; Askeri Ceza Yasasının 30/A, B maddesi uyarınca Türk Silahlı Kuvvetleri'nden çıkarma cezası ile cezalandırılmasına; tutuklama sebepleri ortadan kalkmadığından, sanığın tutukluluk halinin devamına; 17 Şubat 2006 - 20 Şubat 2006 tarihleri arasında nezarette geçirdiği sürelerin, 20 Şubat 2006 tarihinden itibaren tutuklulukta geçirdiği ve geçireceği sürelerin 353 Sayılı Askeri Ceza Yasasının 251'inci maddesi uyarınca verilen hapis cezasından mahsubuna; Ankara 11 inci Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığı suç nedeniyle de tutuklu kalması dikkate alınarak, ileride çifte mahsup durumunun yaşanmaması için, tutukluluk süresinin mahsup edildiği hususunun kararın kesinleşmesini müteakiben Ankara 11 inci Ağır Ceza Mahkemesine bildirilmesine;

b) Sanığa tebliğ edilmiş, Özel Kuvvetler Komutanlığı kışlası içerisine Nöbetçi Amirinin izni olmadan ziyaretçi alınmayacağı hususundaki hizmete ilişkin emre rağmen, 31 Aralık 2005 tarihinde sivil şahısları, kışla içerisindeki MAK Alayı Gazinosuna kadar almak suretiyle, Emre İtaatsizlikte Israr suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK'nın 87/1'inci maddesinin hizmete ilişkin emri hiç yapmayan asker kişiler cümlesi uyarınca, takdiren Bir Ay Hapis cezası ile cezalandırılmasına; 5237 Sayılı Türk Ceza Yasasının 5328 Sayılı Yasa ile değişik 62/1'nci maddesi uyarınca takdiren 1/6 oranında indirim yapılarak. Yirmi Beş Gün Hapis cezası ile cezalandırılmasına; 5237 Sayılı Türk Ceza Yasasının 50 ve 51'inci maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına;

c) Sanığın kışlaya cep telefonu sokmak suretiyle Emre İtaatsizlikte Israr suçunu işlediği belirtilerek cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de; yapılan yargılama neticesinde; suçun sübutu hususunun şüpheli kaldığı kanaatine varıldığından, şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca beraetine;

2) Sanık Sivil Şahıs Mustafa AKSOY'un Devletin güvenliğine ait, niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgileri açıklığa kavuşturmak için sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR'ı azmettirdiği belirtilerek cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de; yapılan yargılama neticesinde suçun manevi unsur itibariyle sübuta erdiği hususunun şüphede kaldığı kanaatine varıldığından, şüpheden sanık yararlanır ilkesi uyarınca sanığın beraetine;

Karar verilmiştir.

Sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR hükmü süresinde, özetle; kurum içerisinden bilirkişi tayininin CMK'nın 64/3'üncü maddesine aykırı olduğu, lehine olan delillerin toplanmayarak savunma hakkının kısıtlandığı, kimseye CD vermediği, evinden çalınmış olabileceği, CD'lerin içeriğinde yer alan bilgilerin birçok açık kaynaktan temin edilebilir olduğu ve bu haliyle gizlilik niteliğini haiz olmadığı, Serdar YÜK isimli şahsın dinlenmesi yolundaki taleplerinin Askeri Mahkemece reddedildiği, TSK'dan ilişiğinin kesilmiş olması sebebiyle Askeri Mahkemenin görevsiz olduğu, verilen cezanın ağır olduğu; aynı eylem nedeniyle oda hapsi cezası alması karşısında, emre itaatsizlikte ısrar suçundan mahkum edilmesinin kanuna aykırı olduğu gerekçeleriyle ve usul, sübut ve noksan soruşturmaya yönelik sebeplerle, ayrıca tahliye talepli ve duruşmalı temyiz incelemesi yapılması istemiyle temyiz etmiştir. (Dz. 2305-2308, Dz. 2339-2357, Dz. 2362 ve bila dizi numaralı 8.8.2006, 21.8.2006 tarihli dilekçeler)

Sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR Müdafii Av. A.Mehmet KOCAOĞLU hükmü süresinde, özetle; sanığın sivil şahıslara suça konu CD’leri vermediği, CD'lerde yer alan bilgilerin gizli olduğunun ortaya konamadığı, bilirkişilerin seçiminin kanuna aykırı olduğu, duruşmaların gizli yapılmasının usule aykırılık oluşturduğu, kararın gerekçesinin yetersiz olduğu, teşdit gerekçesinin de yasaya aykırı olduğu, 5530 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikler karşısında, Askeri Yargıtay'ın görevinin tartışılması gerektiği yönündeki sebeplerle, sanığın tahliyesine ve temyiz incelemesinin duruşmalı yapılmasına karar verilmesi istemiyle temyiz etmiştir. (Dz. 2273, Dz. 2327-2338)

Askeri Savcı, sanık sivil şahıs Mustafa AKSOY hakkında verilen beraet kararını ve sanık Nuri Gökhan BOZKIR hakkında (cep telefonu bulundurma eylemi ile ilgili olarak) emre itaatsizlikte ısrar suçundan verilen beraet kararını; her iki sanığa isnat olunan suçların sübut bulduğu gerekçesiyle, sanıklar aleyhine temyiz etmiştir. (Dz. 2274, Dz.2302)

Temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması istemiyle ilgili inceleme;

353 sayılı Kanunun 5530 sayılı Kanunla değişik 218'inci maddesi uyarınca; on yıl veya daha fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerde sanığın veya katılanın temyiz başvurusundaki istemi üzerine veya resen duruşmalı olarak temyiz incelemesi yapılabilmektedir. Ayrıca, bir yıldan fazla hapis cezasına ilişkin hükümlerde de, Askeri Yargıtay’ın lüzum görmesi halinde, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması mümkündür.

Diğer taraftan, sanık ve müdafiinin temyiz isteminde bulunduğu tarih itibariyle yürürlükte bulunan 353 sayılı Kanunun mülga 218'inci maddesinde ise; ağır cezalı işlerde istem üzerine duruşmalı olarak temyiz incelemesi yapılabileceği düzenlenmiştir. Yürürlükten kaldırılan 1412 sayılı CMUK'un 421'inci maddesinde ağır cezalı işler olarak, ağır hapis ve on yıldan fazla hapis cezası gerektiren cürümler sayılmış iken, 01.06.2005 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 5252 sayılı Kanunun 6'ncı maddesi ile ağır hapis cezası hapis cezasına dönüştürülmüş olup, 5237 sayılı TCK'nın uygulamasında ağır hapis cezasına yer verilmemiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 299'uncu maddesinde ise; on yıl ve daha fazla hapis cezasına ilişkin hallerde temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılabileceği düzenlenmiş bulunmaktadır.

Mevcut yasal düzenlemeler karşısında, tayin olunan cezanın niteliği ve miktarı değerlendirildiğinde, duruşmalı temyiz incelemesine gerek görülmediğinden, sanık ve müdafiinin istemin reddi ile incelemenin dosya üzerinden yapılmasına karar verilmiştir.

Yapılan incelemede;

Sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR'ın Genelkurmay Başkanlığı Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yaptığı, 01 Mart 2004 - 18 Haziran 2004 tarihleri arasında Subay Gayri Nizami Harp Kursunu gördüğü. Ocak 2005 tarihinde Musul'da Türk İrtibat Tim Komutanı olarak görevlendirildiği, 09 Mayıs 2005 tarihinde görevinden döndüğü, 2005 yılı genel atamalarında Özel Kuvvetler Komutanlığı Muharebe Arama Kurtarma (MAK) Alay Komutanlığı 3 üncü Tabur Komutanlığı, 6 ncı Tim Komutanı olarak atandığı, 27 Haziran 2005 tarihinde birliğine katıldığı, 27 Haziran 2005 - 31 Aralık 2005 tarihleri arasında Kara Harp Okulu öğrencilerinin kamp dönemi eğitimlerinde Takım Komutanı olarak görevlendirildiği, bu görevini müteakiben 03-07 Ekim 2005 tarihlerinde Kütahya'da yapılan serbest paraşüt atlayışlarına katıldığı, 05 Ekim 2005 tarihinde eğitimler sırasında sol ayağını kırması üzerine Kütahya Asker Hastanesine kaldırıldığı, 06 Ekim 2005 tarihine kadar ortopedi kliniğinde yattığı, aynı tarihte hakkında Sağlık Kurulu Raporu düzenlendiği, sonunda muayene kaydı ile 1.5 ay hava değişimi verildiği, 09 Kasım 2005 tarihinde Beytepe Asker Hastanesinde muayene edildiği, 22 Kasım 2005 tarihinde hakkında yeniden Sağlık Kurulu Raporu düzenlendiği, kendisine 1 ay istirahat verildiği, hastanede yattığı sırada Birlik Komutanı olan MAK Alay Komutam tarafından hakkında birlikten alınması teklif edilen personel formu düzenlendiği, bu formun 14 Kasım 2005 tarihinde Özel Kuvvetler Komutanlığına gönderildiği,

Sanığın, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesinden yetkili kişilerle irtibata geçerek bilgi alışverişinde bulunması nedeniyle hakkında 04 Ocak 2006 tarihinde soruşturma başlatıldığı, soruşturma sonrasında Tabur Komutanlığı tarafından 04 Ocak 2006 tarihinde dört gün göz hapsi cezası verildiği, 26 Ekim 2005 tarihinde yayınlanan Özel Kuvvetler Komutanlığında görev yapmış olsa dahi askeri ve sivil hiçbir personele Özel Kuvvetler Komutanlığı faaliyetleri hakkında bilgi aktarılmayacağına ilişkin emrin, 17 Ocak 2006 tarihinde sanığa tebliğ edildiği,

Ankara Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından Kasım ZENGİN'in de içerisinde yer aldığı belirtilen bir çete ile ilgili olarak soruşturma yapılırken, sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR'ın da irtibatlı olduğu değerlendirilerek soruşturmaya bu yönde de devam edildiği, 17 Şubat 2006 tarihinde sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR'ın evinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının talimatı üzerine arama yapıldığı, arama sırasında bir adet CD'nin bulunduğu (Kls.l; Dz.462). sanık P.Yzb. Gökhan Nuri BOZKIR'ın 18 Şubat 2006 tarihinde Ankara Emniyet Müdürlüğü ekipleri tarafından gözlem altına alındığı (Kls.3; Dz.856). 20 Şubat 2006 tarihinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ifadesinin tespit edildiği, aynı tarihte Ankara 11 inci Ağır Ceza Mahkemesi Hakimliği tarafından 5237 Sayılı Türk Ceza Yasasının 220 ve 329'uncu maddelerine muhalefet suçundan vicahen tutuklandığı (Kls.2; Dz.520);

Ayrıca, yukarıda belirtilen soruşturma kapsamında yapılan aramalar neticesinde; Ankara Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlar Şube Müdürlüğü görevlileri tarafından takip altında bulundurulan Kasım ZENGİN isimli kişinin yakalanmasını müteakiben bürosunda yapılan aramada, Özel Kuvvetler Komutanlığının faaliyetlerine ait iki adet CD'nin ele geçtiği, yine aynı soruşturma esnasında güvenlik şirketi olan sivil şahıs Mustafa AKSOY'un bürosunda da bir adet Özel Kuvvetler Komutanlığı faaliyetlerini içeren CD'nin bulunduğu,

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 24 Şubat 2006 tarihinde sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR hakkında Devletin Güvenliğine ve Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklamak suçundan görevsizlik kararı verilerek ilgili evrakın Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığına gönderildiği (Kls.2; Dz.565);

28 Şubat 2006 tarihinde Genelkurmay Başkanı tarafından sanık P.Yzb.Nuri Gökhan BOZKIR hakkında Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin belge ve vesikaları tahsis olundukları yerden başka bir yerde kullanmak suçundan soruşturma emri verildiği (Kls.2; Dz.581), bunun üzerine Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından soruşturmaya başlandığı, bu suç nedeniyle soruşturma devam edilirken, sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR hakkında kışlaya misafir kabul etmek ve kışlada cep telefonu bulundurmak suretiyle emre itaatsizlikte ısrar suçundan da 03 Mart 2006 tarihinde soruşturmaya başlandığı (Kls.3; Dz.913);

Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı tarafından soruşturmaya devam edilirken Sivil Şahıs Mustafa AKSOY'u da kapsayacak şekilde soruşturmanın genişletildiği (Kls.2; Dz.617) ve yapılan yargılama sonucunda yukarıda belirtildiği şekilde hüküm tesis edildiği anlaşılmaktadır.

A) Duruşmaların Kapalı Yapılması Bakımından;

Anayasa'nın 141/1'inci maddesi; Mahkemelerde duruşmalar herkese açıktır Duruşmaların bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde karar verilebilir... şeklinde düzenleme içermektedir.

Karar tarihinde yürürlükte bulunan 353 sayılı Kanunun 138'inci maddesi, Askeri Mahkemelerde duruşma her zaman açıktır. Ancak genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasına, askeri mahkeme karar verebilir... hükmünü içermekte, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 182/2'nci maddesinde ise; Genel ahlakın veya kamu güvenliğinin kesin olarak gerekli kıldığı hallerde, duruşmanın bir kısmının veya tamamının kapalı yapılmasını mahkemece karar verilebilir hükmü yer almaktadır.

Bu düzenlemeler karşısında, Askeri Mahkeme tarafından, gerekçeleri gösterilmek suretiyle, duruşmaların tamamının kapalı yapılmasına karar verilmesinde ve yayın yasağı konulmuş olmasında, keza Ceza Muhakemesi Kanununun 182/3'üncü maddesi uyarınca, sanıklar hakkındaki hükmün kapalı duruşmaya son verildikten sonra açık olarak tefhim edilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, sanık Nuri Gökhan BOZKIR ve müdafiinin, bu hususa ilişkin temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

B) Sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR'ın Eylemleri Bakımından;

1) Devletin Güvenliğine Veya Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklamak Suçu:

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, sanığın evinde 1 adet CD, diğer sanık Mustafa AKSOY'dan 1 adet ve Kasım ZENGİN'den 2 adet CD ele geçirilmiştir. Askeri Mahkeme tarafından, sivil şahıslar Kasım ZENGİN ve Mustafa AKSOY'dan ele geçirilen CD'lerin, bu şahıslara sanık tarafından verildiği kabul edilmiş, CD'lerde yer alan bilgilerin niteliğinin tespiti için bilirkişi mütalaasına başvurulmuş, bilirkişiler tarafından; sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR'ın evinde bulunan CD içerisinde gizli kalması gereken nitelikte bilgiler yer almadığı, aynı şekilde. Kasım ZENGİN'in bürosunda bulunan Orijinal Özel Kuvvetler Tanıtım CD'si başlıklı CD içerisinde de özel kuvvetlerin tanıtımının yer aldığı, bu bilgilerin gizliliğinin bulunmadığı değerlendirilmiş (Kls.6; Dz.2018), ancak Mustafa AKSOY'dan ele geçen CD içerisinde, Kasım ZENGİN'in bürosunda bulunan CD'de yer alan bilgilere benzer bilgiler yer almakla beraber, Özel Kuvvetler Komutanlığının Kuruluşu, Teşkilatı ve Görevlerini açıklayan bilgilerin yer aldığı, bu bilgilerin daha detaylı olduğu, bu haliyle de Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgiler niteliğinde olduğu belirtilmiş (Kls.6; Dz.2015. 20171 Kasım ZENGİN'den ele geçen Orijinal Nuri Kurs adlı diğer CD içerisinde de, aynı nitelikte gizli kalması gereken bilgilerin bulunduğu ifade edilmiştir. Bu mütalaa doğrultusunda Mahkemece, Mustafa AKSOY'dan ele geçen CD ile Kasım ZENGİN'den ele geçen Orijinal Nuri Kurs adlı CD içerisindeki bilgilerin bir kısmının. Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgilerden olduğu kabul edilerek, sanığın eyleminin 5237 Sayılı TCK'nın 329/1’inci maddesinde yazılı suçu oluşturduğu değerlendirmesiyle ve TCK'nın 43'üncü maddesinin de tatbiki suretiyle mahkumiyet hükmü kurulduğu anlaşılmaktadır.

353 sayılı Kanunun, Askeri Mahkemelerin genel olarak görevlerini düzenleyen 9'uncu maddesi; Askeri mahkemeler kanunlarda aksi yazılı olmadıkça, asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine veya askeri mahallerde yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler. hükmünü içermektedir. Askeri suç, öğretide ve uygulamada:

(a) Unsurları ve cezalarının tamamı Askeri Ceza Kanununda yazılı olan, başka bir anlatımla Askeri Ceza Kanunu dışında hiçbir Ceza Kanunu ile cezalandırılmayan suçlar,

(b) Unsurları kısmen Askeri Ceza Kanununda, kısmen diğer Ceza Kanunlarında gösterilen suçlar,

(c) Türk Ceza Kanununa atıf suretiyle askeri suça dönüştürülen suçlar,

Olmak üzere üç grupta mütalaa edilmektedir.

5252 sayılı Kanunun 3'üncü maddesi gereğince, mevzuatta 765 sayılı TCK'ya yapılan yollamaların (atıfların) 5237 sayılı TCK'da bu hükümlerin karşılığım oluşturan maddelere yapılmış sayılacağının hüküm altına alınmış olması karşısında, Askeri Ceza Kanununun 54'üncü maddesi ile atıfta bulunmak suretiyle cezalandırdığı Devletin güvenliğine veya siyasal yararlarına ilişkin bilgileri açıklamak suçunun askeri suç olduğu hususunda kuşku bulunmamaktadır.

Askeri Ceza Kanununun 54'üncü maddesi, 353 sayılı Kanunun, 5530 sayılı Kanun ile değişik 13 'üncü maddesinde belirtilen suçlar arasında da bulunmamaktadır.

353 sayılı Kanunun, Askeri Mahkemelerde Yargılanmayı Gerektiren İlginin Kesilmesi başlıklı 17'nci maddesi; Askeri mahkemelerde yargılanmayı gerektiren ilginin kesilmesi, daha önce işlenen suçlara ait davalara bu mahkemelerin bakmak görevini değiştirmez. Ancak, suçun; askeri bir suç olmaması, askeri bir suça bağlı bulunmaması halinde askeri mahkemenin görevi sona erer. şeklindedir.

Anılan düzenlemeye göre; emeklilik, istifa, terhis veya diğer nedenlerle TSK'dan ilişiği kesilen asker kişiler tarafından işlenen suçların, askeri bir suç olmama veya askeri bir suça bağlı bulunmama halleri dışında, Askeri Mahkemelerin davaya bakmak görevi devam edecektir.

Bu durumda. TSK'dan ilişiği kesilmiş de olsa, sanık hakkında, 353 sayılı Kanun'un 17'nci maddesi uyarınca görevsizlik kararı verilemeyeceği gibi, yine 353 sayılı Kanun'un 5530 sayılı Kanun ile değişik 13 ve bu Kanun ile getirilen Ek 6'ncı maddelerinin, uygulama yeri bulunmadığından, sanık ve müdafiinin. Askeri Mahkemenin görevinin sona erdiğine ilişkin temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

Sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR ve müdafii tarafından, yargılama esnasındaki savunmalarında ve temyiz dilekçelerinde; sanığın kesinlikle Kasım ZENGİN'e ve Mustafa AKSOY'a CD vermediği, suça konu CD'lerin Ömer Faruk ÇALIŞKAN isimli asker tarafından sanığın birliğindeki odasından çalınmış olabileceği, ayrıca Ağustos-2004 tarihlerinde sanığa ait bilgisayarın hard diskinin evinden çalındığı, bu hırsızlık olayı nedeniyle suça konu bilgilerin adı geçen sivil şahısların eline geçmiş olabileceği ileri sürülmüştür.

Mahkemece, özellikle sanık Sivil Şahıs Mustafa AKSOY'un beyanı, tanıklar P.Er Ömer Faruk ÇALIŞKAN ile Kasım ZENGİN'in ifadeleri, belirtilen tarihlerde hırsızlık olayına dair hiçbir bilgi ve belge bulunmadığı yolundaki Yıldız Karakol Amirliği ve Ankara Emniyet Müdürlüğü'nün cevabı yazılan ile diğer yan delillere itibar edilerek, bu yöndeki savunmalara itibar edilmemiş ve sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR'ın CD'leri bu iki sivil şahsa verdiği yolunda bir kabule ulaşılmıştır.

Yargılama sırasında toplanan delillerden, suça konu CD'lerin sanık tarafından bu şahıslara verildiği hususunda kuvvetli deliller bulunmakta ise de; ceza yargılamasında esas olan, suçun işlendiğinin her türlü şüpheden uzak bir şekilde ortaya konulmasıdır. Öte yandan savunma hakkının kutsallığı da dikkate alındığında, bireysel veya kamusal savunma makamım işgal eden süjeler tarafından savunmaya yönelik taleplerin titizlikle irdelenerek değerlendirilmesi ve talepler hakkında buna göre karar verilmesi gerekir. Mevcut delillerle olayın sübut bulduğu kabul edilerek, sırf bu nedenle ve usul ekonomisi gerekçesiyle savunma makamı tarafından yapılan tanık dinlenmesine dair bir talebin reddi, bazen adaletin çabukluğa feda edilmesi sonucunu doğurabilir. Bu açıklamalar karşısında. CD'lerin sanıktan çalındığına dair bilgi sahibi olduğu ileri sürülen ve tanık sıfatıyla ifadesine başvurulması istenen (Kls.6; Dz.2268) Serdar YÜK isimli şahsın tanık olarak dinlenmemiş olmasının ve bu yöndeki red kararının (Kls.6; Dz.2269), savunma hakkının kısıtlanması ve noksan soruşturmaya dayalı olarak hüküm kurulmuş olması sebebiyle, bozmayı gerektirdiği; keza, tam olarak hangi hususlarda bilgi sahibi olduğu anlaşılamamakla birlikte, yargılamaya konu olaylar hakkında tanık olarak ifade vermek istediğini belirten ve Ankara 11 inci Ağır Ceza Mahkemesi'nde organize suç örgütü üyesi olmak suçundan yargılandığı anlaşılan sivil şahıs Tamer TOPSAKAL'ın da (Kls.7; Dz.2300). tanık olarak ifadesinin tespit edilmemesinin eksik soruşturma ile hüküm kurulmuş olduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Yargılamaya konu olay açısından, sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR tarafından, sanık sivil şahıs Mustafa AKSOY'a ve sivil şahıs Kasım ZENGİN'e verildiği kabul edilen CD'lerde yer alan bilgilerin, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgiler mahiyetinde olup olmadığının tespiti büyük önem taşımaktadır.

Askeri Mahkemece, CD'lerde yer alan bilgilerin niteliğinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözülmesinin olanaklı olmadığı değerlendirilerek, bilirkişi mütalaasına başvurulmasına ve hazırlık soruşturması esnasında dinlenen bilirkişi heyetinin Mahkemece de bilirkişi olarak tayinine karar verilmiştir.

Soruşturma safahatında, Askeri Savcı tarafından, eylemlerin Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın bütünü ile ilgili, bilgilerin personele aktarımında gerekli önlemlerin alınıp alınmadığı, görevi ihmal gibi durumların varlığı, özel kuvvetler komutanlığının faaliyet konusu içerisinde yahut görevi çerçevesinde bulunup bulunmadığı, hususları da değerlendirilerek birkaç madde başlığı altında genel mahiyette mütalaada bulunmaları istenmiş, bilirkişiler de mevcut bilgileri çerçevesinde bir sonuca ulaşmıştır (Kls.2; Dz.609-612). Mahkemede de; rapor ve mütalaasına başvurulan Bilirkişiler, soruşturma sırasında tespit olunan mütalaalarım tekrarla, sorulan sorular üzerine de. her türlü bilginin istihbarat bilgisi olarak kullanılabileceğini, herhangi bir kaynaktan elde edilen bilgilerin, kurumda mevcut bilgilerle birleştirilip bir analiz yapılması sonucunda, varılan bilginin istihbarat bilgisi haline geldiğini, buna göre açık kaynaklardan elde edilen bilgilerin gizlilik niteliğinin olmadığını, ancak toplanan bilgilerin analizinin yapılması sonucu değerlendirmelerin gizlilik derecesinin olduğunu, değerlendirme sonucu elde edilen bilgilerin başka birisinin eline geçmesi halinde kurum içerisindeki bilginin gizliliğinin ihlal edilmiş olduğunu, gizli bilginin herhangi bir nedenle başka bir kişi ya da bir kurumda bulunmasının, bilginin gizlilik niteliğini ihlal ettiğini ancak bu durumun bilginin gizlilik özelliğini ortadan kaldırmadığını, (CD'lerde yer alan bilgileri duruşma sırasında inceledikten sonra da) Kasım ZENGİN'in evinde bulunan Nuri Kurs adlı CD'de ve Mustafa AKSOY'dan ele geçen CD'de Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgiler niteliğinde bilgiler olduğunu, Kasım ZENGİN'de ele geçen CD'deki bilgilerin bütünüyle Genelkurmay Başkanlığının MY.121/1 İran Stratejik İstihbarat Dokümanı'ndan alındığını gizli gizlilik derecesine sahip olduğunu, bu belgenin gizliliğinin Genelkurmay Başkanlığının 75/1-A yönergesinden kaynaklandığının, yine aynı yönergede, bu bilgilerin deşifre edilmesinin ülke güvenliğini tehdit edecek mahiyette olduğunun belirtildiğini beyan etmişlerdir(Kls.6; Dz. 2014-2020).

Sanık ise savunmalarında; CD'lerde yer alan bilgilerin açık kaynaklardan kolaylıkla elde edilebileceğini, birçok internet sitesinden bu bilgilere ulaşılabileceğini, ülkelerle ilgili bilgilerin CIA'nın resmi internet sitesinde yer aldığım, Özel Kuvvetlerin tanıtımının TRT'de yayınlandığım. Kasım ZENGİN'den ele geçen ve içeriği bilirkişilerce gizli kabul edilmeyen tanıtım CD'si ile Mustafa AKSOY'dan ele geçen CD'deki tanıtım bilgileri arasında fark bulunmadığını, MY.121/1 İran Stratejik İstihbarat Dokümanı'nın 2005 yılından sonra değişikliğe uğradığım. K.K.K.lığı İstihbarat ve İstihbarata Karşı Koyma Talimnamesi uyarınca yapısı değişmiş, hükmü kalmamış bir bilginin gizliliği ortadan kalkar şeklinde bir ilkenin mevcut olduğunu beyan etmiş (Kls.6; Dz.1847. Kls.7; Dz.2015-2019,2355) sanık müdafiinin bu yönde araştırma yapılmasına dair talebinin de Mahkemece reddedildiği (Kls.7; Dz.1859) anlaşılmıştır.

Bilirkişi olarak dinlenilen, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığında görevli Kurmay Kd.Alb.Nurettin ÖZMEN ile Kurmay Kd.Alb.Sedat ÖZÜER ve Genelkurmay Harekat Başkanlığında görevli Kurmay Kd.Alb. Şeref ÖNGAY'ın, İstihbarat ve Harekat konularında uzman, Özel Kuvvetler Komutanlığının işleyişi hakkında bilgi sahibi subaylar olduğu, birikimleri ve nitelikleri itibariyle, bu konularda Bilirkişilik yapmaya yeterli oldukları hususunda kuşku bulunmamaktadır. Ayrıca Askeri Yargıtay 3 üncü Dairesinin 27.12.2005 tarih 2007/1443-1439 sayılı kararında da isabetle belirtildiği gibi, Ceza Muhakemesi Kanununun 64/3'üncü maddesi gereğince, kamu görevlilerinin bağlı bulundukları kurumla ilgili davada bilirkişi olarak görevlendirilemeyeceklerine ilişkin kuralın Türk Silahlı Kuvvetlerinin bütünü ile ilgili olarak değerlendirilmesinin kanunun ruhuna ve maksadına aykırı olacağı açıktır. Bu sebeplerle, mahkemenin gerekçelerini de göstermek suretiyle, bu konuda verdiği ara kararında ve özel kuvvetler komutanlığında görev yapan subaylar dışında bilirkişi atamasının kurum dışı atama şartını yerine getirdiği değerlendirmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, sanık ve müdafiin bu yöndeki temyiz taleplerinin reddi cihetine gidilmiştir.

Ancak; 765 Sayılı Türk Ceza Yasasının konuya ilişkin hükümlerinde olduğu gibi. 5237 Sayılı Türk Ceza Yasasının 326-339'ncu maddelerinde de; açıklanması suç teşkil eden bilgilerin tek bir tipte olmadığı görülmektedir. Örneğin Türk Ceza Yasasının 329'uncu maddesinde bahsi geçen bilgiler, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgilerdir. Türk Ceza Yasasının 336/1'inci maddesinde ise, yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgileri açıklamak suç sayılmıştır. Her iki maddede yer alan bilgilerin niteliği bakımından ortak özelliği; nitelikleri bakımından gizli kalması gereken bilgiler olmalarıdır. Bu bilgiler arasında. Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararlarına ilişkin olup olmama noktasında bir fark bulunmaktadır. Sanık P.Yzb.N. Gökhan BOZKIR'a gizli gizlilik dereceli belgelere nüfuz edebilme yetkisinin verildiği (Kls.3 Dz.810/1), ayrıca sanığa özel kuvvetler komutanlığındaki görevi sırasında yapmış olduğu faaliyetler hakkında Genelkurmay Başkanlığının müsaadesi olmadan hiçbir şekilde, hiçbir kimseye açıklama yapmayacağına ilişkin yemin ettirildiği (Kls.3 Dz.810/2), özel kuvvetler komutanlığının 12 Eylül 2005 tarihli bilgi güvenliği konulu emri (Kls.6 Dz.1883) uyarınca gizlilik dereceli evrakın çalışma amacıyla kontrolsüz olarak kışla dışına çıkarılmayacağının da sanığa tebliğ edildiği anlaşılmaktadır. Yargılama safahatında, bilirkişilere hukuken böyle bir ayırım olduğu, her türlü gizli bilginin Devletin güvenliği veya siyasal yararları ile ilgili olmayabileceği Devletin güvenliği veya siyasal yararları ile ilgili olmamakla birlikte, niteliği itibariyle gizli kalması gereken bazı bilgilerin açıklanmasının da diğer yasal unsurlar da gerçekleşmek koşuluyla cezai yaptırıma bağlanmış olduğu gibi ayrıntılar bildirilmeksizin mütalaalarının tespit olunduğu anlaşıldığından, Bilirkişilere bu farklılık izah edilerek; tam olarak CD'lerdeki hangi bilgilerin niteliği itibariyle gizli olduğu, bu gizli bilgilerin açıklanmaması hususunda yetkili makamların usulüne uygun bir yasaklamasının bulunup bulunmadığı. niteliği itibariyle gizli kalması gerektiği kabul edilen bilgilerin ise Devletin güvenliği veya siyasal yararları ile ne şekilde ilgisinin bulunduğu yahut sadece, yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı belgelerden mi olduğu hususlarında, ayrıntılı ve doyurucu mütalaalarının alınması ve suç vasfının buna göre tespitinin yapılması gerekirken, yapılmamış olması nedeniyle mahkumiyet hükmünün noksan soruşturma yönünden bozulmasını gerektirmiştir.

Bilirkişi mütalaası doğrultusunda Mahkemece, CD'lerdeki bilgilerin Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibariyle gizli kalması gereken bilgiler olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur. TCK'nın 329/1'inci maddesinde; bilgilerin Devletin güvenliğini mi yoksa (iç veya dış) siyasal yararlarını mı ilgilendirdiği seçimlik olarak gösterilmiş olup gizli bir bilginin sadece Devletin güvenliğini veya sadece siyasal yararlarını ilgilendirebileceği, her ikisinin mutlaka bir arada bulunmasının gerekmeyeceği açıktır. Bu durumda Mahkemece; gizli olduğu değerlendirilen bilgilerin Devletin güvenliğini mi. siyasal yararlarını mı, yoksa her ikisini mi ilgilendirdiği ortaya koyulmalı, ayrıca sanık sivil şahıs Mustafa AKSOY'un ifadelerinde belirttiği gibi, CD’lerin güvenlik şirketinin sahibi olan Sivil Şahıs Mustafa AKSOY'un şirketi ile ilgili işlerde kullanmak amacıyla verildiğinin kabulü halinde, aynı CD'de yer alan ve bilirkişilerce, Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından gizli kalması gereken bilgiler niteliğinde olduğu belirtilmiş bulunan, Özel Kuvvetler Komutanlığının Kuruluşu, Teşkilatı ve Görevlerini açıklayan bilgilerin de verilme kastının bulunup bulunmadığı eylemin, TCK'nın 329/3'üncü maddesi ile yaptırım altına alınan fiilin failin taksiri sonucu meydana gelmiş olması halini oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir. Zira, Askeri Mahkemece, CD.lerin sanık P.Yzb.Nuri Gökhan BOZKIR tarafından Mustafa AKSOY'a ve Kasım ZENGİN'e verilmiş olduğu kanaatine varılmış olmakla beraber gerekçeli hükümde, sanığın bu CD’leri ne maksatla vermiş olduğu hususunun tam olarak tespit edilemediğinin bu hususun şüpheli kaldığının belirtildiği görülmekte (Kls.7 Dz.2284), sanık Sivil Şahıs Mustafa AKSOY yargılamanın başından beri ve soruşturma safahatındaki tüm ifadelerinde, bir güvenlik şirketinin sahibi olduğu, sanık Nuri ile samimiyetinin ilerlemesini müteakip şirketi ile ilgili işlerde kullanmak amacıyla kendisinden materyal istediği, sanığın da bir CD getirerek bilgisayarda açtığı ve kendisine yakın koruma ile ilgili resimler gösterdiği bunları personeline sunarsın, eğitim verirsin dediği, CD'yi aldıktan sonra bir kılıf içine koyup bir daha hiç bakmadığı ve bunun karşılığında sanık Nuri'ye herhangi bir menfaat temin etmediği yolunda beyanlarda bulunduğu (Kls.6 Dz. 1851-1853. 2257) anlaşılmaktadır. Bu hukuki değerlendirmeler yapılmaksızın, kanundaki seçimlik hallerin hangisinin gerçekleştiği belirtilmeksizin yahut taksir hali tartışılmaksızın hüküm kurulmasının, gerekçenin yetersizliği nedeniyle, usul yönünden bozmayı gerektirdiği sonucuna ulaşılmıştır.

2) Kışla İçine Ziyaretçi Kabul Edilmek Suretiyle İşlenen Emre İtaatsizlikte Israr Suçu:

Sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR'ın 31 Aralık 2005 tarihinde MAK Alayı Nöbetçi Subayı olarak görevlendirildiği, bu görevini ifa ederken, sivil şahıs Mehmet MEZİR'in, cep telefonuyla sanığı arayarak, arkadaşlarıyla birlikte ziyarete geleceklerini bildirdiği, bunun üzerine sanığın Kışla Nöbetçi Amiri olan P.Bnb. Ümit Yaşar KURT'u telefonla arayıp misafirlerinin geleceğini bildirerek, kışlaya alması için kendisine izin verilmesini istediği, ancak P.Bnb. Ümit Yaşar KURT’un, kışlaya misafir alınmasının yasak olduğu hususundaki emri hatırlatarak sanığa izin vermediği, ayrıca misafirlerinin gelmesinden sonra kendisine de bilgi verilmesini istediği,

Sanığın misafirleri olan Mehmet MEZİR, Yunus YAZAR ve Yunus AYTEN'in saat 20.00 sularında Özel Kuvvetler Komutanlığı kışlasına geldikleri, Nizamiyede görevli P.Kd.Çvş. Umut MERT'in, sanığı arayarak misafirlerinin geldiğini bildirdiği, sanığın ise kendisinden misafirlerini göndermesini istemesi üzerine, Astsb. Umut'un kışlaya misafir almasının yasak olduğunu, Nöbetçi Amirini arayarak izin alması gerektiğini söylediği, aradan yaklaşık 5 dakika zaman geçtikten sonra sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR'ın, P.Kd.Çvş. Umut MERT’i arayarak izin aldığını söylediği, bunun üzerine de P.Kd. Çvş. Umut MERT'in misafirleri MAK Alayına gönderdiği anlaşılmakta olup, Mahkemenin kabulü de bu yöndedir.

Her ne kadar sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR sorgu ve savunmalarında; P.Kd.Çvş. Umut MERT'e misafirlerini kışlaya alması hususunda Nöbetçi Amirinden izin aldığı şeklinde bir beyanda bulunmadığını, izin almak için konuştuğu sırada misafirlerin geldiğini camdan gördüğünü beyan etmiş ise de, mevcut deliller karşısında sanığın, kendisine verilen Kışla içerisine ziyaretçi almaması yönündeki hizmete ilişkin emri hiç yerine getirmeyerek emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği anlaşıldığından, askeri hizmete ilişkin olduğunda kuşku bulunmayan emre rağmen, kışlaya misafir alan sanığın, tüm unsurları ile oluşan atılı suçtan, yasal ve inandırıcı gerekçelerle, alt sınırdan ceza tayin edilip, takdiri indirim de yapılarak yazılı olduğu şekilde cezalandırılmasında; usul, sübut, vasıf, takdir ve uygulama yönlerinden yasaya aykırılık bulunmadığından mahkumiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir.

3) Cep Telefonu Bulundurmak Suretiyle İşlenen Emre İtaatsizlikte Israr Suçu:

Özel Kuvvetler Komutanlığı'nın, İletişim Bilgi Güvenliği konulu, 12 Eylül 2005 tarihli emrinin (Dz.1883). 14 Eylül 2005 tarihinde, MAK Alay Komutanlığı tarafından. Nöbetçi Subaylığına gönderildiği (Dz.1884), emirde makama tahsisli cep telefonları haricinde, Özel Kuvvetler Komutanlığı personelinin telefonlarını kışla ve binalara sokmayacaklarının belirtildiği (Kls.6; Dz. 1881-1883). 12 Eylül 2005 tarihinde makama tahsisliler dışında Özel Kuvvetler Komutanlığı personelinin cep telefonlarını kışla içerisine sokmayacakları hususunda emir yayınlandığı (Kls.3; Dz.811-812). anlaşılmaktadır. Ancak sanığa, olaylar öncesinde, kışlaya cep telefonu sokmanın yasak olduğu hususunda yazılı olarak tebliğ edilmiş bir emrin bulunmadığı görülmekte, ayrıca Tabur Komutanının da, sanığın kışla içerisinde cep telefonu bulundurduğunu gördüğü, sanığa cep telefonu kullanmanın kural ihlali olduğunu beyan etmiş olmasına rağmen, sanık hakkında yasal işlem yapmadığı, Tim Komutanlarının, kışlada cep telefonu bulundurmasına, izin verilip verilmediği hususunun şüpheli kaldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, şüpheden sanığın yararlanacağına ilişkin ceza hukuku genel prensibi karşısında, atılı suçtan sanığın beraetine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmadığı sonucuna ulaşıldığından, Askeri Savcının temyiz sebeplerinin reddi ile beraat hükmünün onanmasına karar verilmiştir.

C) Sanık Sivil Şahıs Mustafa AKSOY'un Eylemi Bakımından;

Her ne kadar sanık sivil şahıs Mustafa AKSOY'un, sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR'ı Devletin güvenliği veya iç veya dış siyasal yararları bakımından niteliği itibarıyla gizli kalması gereken bilgileri açıklamaya azmettirmek suçunu işlediği ileri sürülerek TCK'nın 329/1 'inci maddesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de;

Azmettirme şeklindeki iştirak durumunun gerçekleşebilmesi için, azmettiren kişinin bu kasıt içerisinde hareket etmesinin gerektiği, azmettirmenin ise, belli bir suçu işleme hususunda henüz hiçbir fikri bulunmayan ve dolayısıyla bu yönde suç kararı olmayan failin zihninde bu yönde ciddi anlamda bir suç işleme kararının oluşturulması anlamına geldiği, bu açıdan somut olaya bakıldığında sanık sivil şahıs Mustafa AKSOY'un ...sanık Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR'ı kendisine gizli nitelikte bilgileri getirmesi yönünde yönlendirmesinin bulunmadığı, sadece güvenlik şirketiyle ilgili olarak kullanmak maksadıyla bilgi ve belgeler istediği, bu isteği üzerine sanık Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR'ın kendisine CD getirdiği, CD'de yer alan bilgilerin gizli olduğunu dahi bilmediği... yolundaki istikrarlı savunmalarının aksinin ortaya konamadığı görülmektedir.

Belirtilen hususlar değerlendirildiğinde; Sanık Mustafa AKSOY'un. P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKIR'I suç işlemek için azmettirdiği yönünde yeterli delil bulunmadığı, atılı suçun manevi unsur itibariyle sübuta ermediği, sanığın beraetine karar verilmesinde usul ve esas yönlerinden yasaya aykırı bir yön bulunmadığı kanaatine varılmış, Askeri Savcının temyiz sebeplerinin reddi ile sanık sivil şahıs Mustafa Aksoy hakkında verilen beraat kararının onanması cihetine gidilmiştir.

D) Sanık P.Yzb. Nuri Gökhan BOZKlR'ın Tutukluluğu Bakımından;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun yürürlüğe girmesini müteakip, 353 sayılı Kanunda da bir kısım değişiklikler yapılmış, 5530 sayılı Yasanın 62'nci maddesi ile CMK da yer alan bir kısım hükümlerin tekrarına gerek görülmeyerek kaldırılması cihetine gidilirken, 353 sayılı Kanunun Ek Madde 1’i, 5530 sayılı Yasanın 61’inci maddesi ile, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, CMK'nın bir kısım hükümlerinin uygulanacağı şeklinde değiştirilmiştir. Ancak, 353 sayılı Kanunun, Tutuklama nedenleri başlıklı 71'inci, Tutuklama kararı ile ret kararına itiraz başlıklı 74'uncü, Tutukluluk halinin incelenmesi başlıklı 75'inci maddelerinde olduğu gibi, askeri yargı açısından önem taşıyan bazı hususlarda ayrı ve özel bir düzenlemeye gidildiği görülmektedir.

353 sayılı Kanunun 5530 sayılı Yasanın 22'nci maddesi ile değişik 75'inci maddesinin 4 üncü fıkrası Askeri Mahkeme tutuklu bulunan sanığın duruşmasında tutukluluk halinin devamının gerekip gerekmeyeceğini her oturumda veya koşullar gerektiğinde davanın açılmasından hükmün kesinleşmesine kadar ... karara bağlar şeklindedir. Bu düzenlemeden; Askeri Yargıtay tarafından karar ile beraber sanığın tahliyesi cihetine gidilmesi mümkün ise de, sanık hakkında tayin olunan cezanın miktarı, suçun vasıf ve mahiyeti ile bozma sebepleri nazara alındığında, tutuklama sebeplerinin ortadan kalkmadığı kanaatine ulaşıldığından, sanık ve müdafiinin tahliye taleplerinin reddine karar verilmiştir.

Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1) Sanık Nuri Gökhan BOZKIR'ın ve müdafiinin, temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması yönündeki taleplerinin, 353 sayılı Kanunun 5530 sayılı Kanunun 46'ncı maddesiyle değişik 218/1 'inci maddesi uyarınca REDDİNE;

2) Sanık Nuri Gökhan BOZKlR'ın ve sanık müdafiinin temyizlerine atfen ve resen, 353 sayılı Kanunun 221/1'inci maddesi uyarınca, Devletin Güvenliğine Veya Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklamak suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün, usul ve noksan soruşturma yönlerinden BOZULMASINA;

3) Sanık Nuri Gökhan BOZKIR'ın ve müdafiinin kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanunun 217/2'nci maddesi uyarınca REDDİNE;

Usul ve esas yönlerinden Yasaya uygun bulunan, kışlaya ziyaretçi almak eylemi nedeniyle emre itaatsizlikte ısrar suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün ONANMASINA;

4) Askeri Savcının kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanunun 217/2'nci maddesi uyarınca REDDİNE;

Usul ve esas yönlerinden Yasaya uygun bulunan, sanık Nuri Gökhan BOZKIR hakkında cep telefonu bulundurmak eylemi nedeniyle emre itaatsizlikte ısrar suçundan verilen beraat hükmünün ONANMASINA;

5) Askeri Savcının kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 Sayılı Kanunun 217/2'nci maddesi uyarınca REDDİNE;

Usul ve esas yönlerinden Yasaya uygun bulunan, sanık sivil şahıs Mustafa AKSOY hakkında, Devletin Güvenliğine Veya Siyasal Yararlarına İlişkin Bilgileri Açıklamaya Azmettirmek suçundan verilen beraat hükmünün ONANMASINA;

10.01.2007 tarihinde, tebliğnameye uygun olarak ve oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy