Askeri Yargıtay 3. Daire 2017/5 Esas 2017/26 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2017/ 5
Karar No: 2017 / 26
Karar Tarihi: 10.01.2017


(5271 S. K. m. 223) (2803 S. K. m. 3, 4, 7, 15) (353 S. K. m. 209)

 

Askeri Mahkemece; sanığın, üste fiilen taarruza teşebbüs ve üste hakaret suçlarını işlediği iddiası ile açılan kamu davasında, müsnet suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak inandırıcı delillere ulaşılamadığı kabul edilerek, CMK’nın 223/2-e maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatına karar verilmiş; bu hükümler, Askeri Savcı tarafından esasa, katılan vekili tarafından ise, usul ve esasa ilişkin nedenler ileri sürülerek temyiz edilmiştir.

 

Katılan vekilinin temyiz istemine ilişkin inceleme:

 

28.4.2016 tarihli oturumda sanığın yüzüne karşı, katılan J.Asb.Bçvş. …’un yokluğunda tefhim olunan kısa karar ve daha sonra tebliğ edilen gerekçeli hükmün hüküm bölümünde, katılanın başvurabileceği kanun yolu, süresi, şekli ve merci yönünden herhangi bir açıklama bulunmamakla birlikte, 24.5.2016 tarihinde gerekçeli hükmün tebliği anında katılana bu hususlara ilişkin ayrıntılı bilgi verildiği, 353 sayılı Kanun’un 209/1’inci maddesinde bir hafta olarak düzenlenen temyiz süresinin 31.5.2016 günü mesai saati bitiminde sona erdiği, katılan vekilinin ise, 3.6.2016 tarihinde işlem gören aynı tarihli dilekçesi ile hükümleri temyiz ettiği dikkate alındığında, süresi içinde yapılmayan temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

 

Yapılan incelemede:

 

11.9.2015 tarihinde İdari İşlem Kısım Amirliği odasında bulunan sanık ve J.Asb.Bçvş. …’un aralarında geçen konuşmada, sanığın, J.Asb.Bçvş. …’a “Ben gavurca mı konuşuyorum lan düdük” şeklinde karşılık verdiği ve üzerine doğru yürüdüğü, tanıkların sanığı tutarak odadan çıkarttıkları, bu suretle üste fiilen taarruza teşebbüs ve üste hakaret suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açılmıştır.

 

Askeri Mahkemece; sanığın savunması, tanıklar M.A. ve H.A.’ın, herhangi bir fiziki ya da sözlü saldırı olmadığına ilişkin ifadeleri, sanık aleyhine beyanda bulunan tanık K.Ş.’ün ise olay esnasında idari işler odasının dışında olması birlikte gözetilerek, somut olayın gerçekleşip gerçekleşmediğinin her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ortaya konulamadığı belirtilerek beraat hükümleri kurulmuş ise de;

 

Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 3.11.2016 tarihli ve 2016/53-78,17.11.2016 tarihli ve 2016/62-81 sayılı kararlarında da ayrıntılı olarak açıklandığı üzere, 27 Temmuz 2016 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 25 Temmuz 2016 tarihli ve 668 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler ile Bazı Kurum ve Kuruluşlara Dair Düzenleme Yapılması Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararname ile 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’nun 3, 4, 7/c, 15’inci maddelerinde değişiklikler yapılmış; aynı Kararnamenin 19’uncu maddesi ile 2803 sayılı Jandarma Teşkilat, Görev ve Yetkileri Kanunu’na “Diğer kanunlarda bu kanuna aykırı hükümler bulunması hâlinde bu kanun hükümleri uygulanır.” düzenlemesini içeren Ek 7’nci madde ilave olunmuştur.

 

Üste fiilen taarruza teşebbüs ve üste hakaret suçlarından yargılanmakta olan sanığın, Uzm.J.VI.Kad.Çvş rütbesinde jandarma personeli olduğu ve kamu düzenine ilişkin olan görev hususunun öncelikle dikkate alınması gerekliliği gözetildiğinde, kamu davasına konu edilen eylemlerin kanunlarla tevdi edilmiş askeri bir görevden kaynaklanmadığı, bu anlamda askeri mahkemelerde yargılanamayacağı kabul edildiğinden, beraat hükümlerinin bozulmalarına karar verilmiştir. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy