Askeri Yargıtay 3. Daire 2016/54 Esas 2016/72 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2016/ 54
Karar No: 2016 / 72
Karar Tarihi: 02.02.2016


(5237 S. K. m. 21) (353 S. K. m. 221)

 

Sanığın, hakkında disiplinsizlik nedeniyle tutanak düzenleyen aynı birlikte görevli mağdur Hv.Svn.Çvş. N.Z.’ye husumet beslediği, 24.9.2012 tarihinde mağdura ait cep telefonunu yatağının altından gizlice aldığı ve kendisininmiş gibi göstererek telefonu Hv.Svn.Onb. M.Y’ye saklaması için verdiği, mağdur ve arkadaşlarının cep telefonunu ararken M.Y.’nin telefonu getirip mağdura teslim ettiği, bu suretle üstünün bir şeyini çalmak suçunu işlediği sabit görülerek mahkûmiyet hükmü kurulmuş ise de;

 

Sanık savunmalarında (Dz.7, 55, 83), eşofman ile nöbete gittiğinden dolayı hakkında tutanak düzenleyen ve oda hapsi cezası almasına neden olan Hv.Svn.Çvş. N.Z.’ye zarar vermek istediğini, onun da ceza alması için Bölük Komutanına teslim etmek amacıyla, N.Z.’nin yorganın içinde sakladığını bildiği cep telefonunu aldığını, Bölük Komutanı birlikte olmayınca telefonu çay ocağında görevli M.Y’ye verdiğini ve saklamasını söylediğini, olaydan 4-5 gün önce de askerlere telefonlarını N…’ye emanet etmemeleri, N…’nin de telefonunu alarak Komutana vereceği hususundan bahsettiğini, olay günü de daha önceden C.G.’ye telefonu aldığını söylediğini, daha sonra C...’nin yanına gelip telefonun kendisine ait olduğundan bahsederek alıp almadığını sorduğunu, ona inanmadığı için almadığını söylediğini, herkes bir anda telefonu aramaya başlayınca M.Y.’nın telefonun onda olduğu, kendisinin ona verdiği ve saklamasını söylediğinden bahsederek telefonu Nurettin’e iade etiğini beyan etmektedir.

 

Mağdur N.Z. ifadelerinde (Dz.3, 79), Birlik Komutanlığındaki ifadesinin doğru olduğunu, hakkında tutanak düzenlediği sanığın buna sinirlenip Hv.Svn.Onb. Y.D’nin yanında kendisinin açığını görünce hemen komutana bildireceğini, askerliğini uzattıracağını söylediğini, tek açığı cep telefonu olduğundan temkinli davranmaya çalıştığını, ancak 24.9.2012 tarihinde akşam yatağının altına baktığında telefonun olmadığını gördüğünü, telefonu ararken M.Y’nin telefonu F...’nin saklaması için kendisine verdiğini söyleyerek cep telefonunu iade ettiğini beyan etmektedir.

 

Tanık M.Y. ifadesinde (Dz.118), “N.Z.ve F. arasında önceden gelen bir husumet vardı. F.., N...’nin telefon kullandığını biliyordu. Kendisine de telefonu alacağını, komutana vereceğini söylemişti. Daha sonra N…’nin yastığının altında bulunan telefonu almış, N… ‘nin de telefonun alındığını fark edince durumu komutanlara bildirmiş. Fırat, telefonu teslim etmeden yakalandı, hırsızlık ile suçlandı.”;

 

Tanık C.G. ifadesinde (Dz.128), “olay günü F.A isimli arkadaşımızın cep telefonu kaybolmuştu. Tüm aramalara rağmen bulamadık, durumu komutanlara söyledik. Komutanların çalanın mahkemeye verileceğini söylemesi üzerine, telefonu çalan F.A., bana vermesi için telefonu M.Y’ye vermiş, ben telefonu aldım, durumu komutanlara ilettik….” şeklinde beyanlarda bulunmuşlardır.

 

TCK’nın 21/1’inci maddesinde kastın, “Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.” şeklindeki tanımı da gözetildiğinde, tanık M.Y’ye, sanığın cep telefonunu ona verirken ne söylediği, kendisininmiş gibi gösterip göstermediği, bu telefonu daha önceden tanıyıp tanımadığı ve kime ait olduğunu bilip bilmediği, telefonu kime teslim ettiği sorularının da yöneltilerek;

 

Yine tanık C.G’ye, sanığın savunmalarında bahsettiği şekilde, daha önceden askerlere telefonlarını N...’ye emanet etmemeleri, N…’nin telefonunu alarak Komutana vereceği hususundan bahsedip bahsetmediği, olay günü de daha önceden kendisine telefonu aldığını söyleyip söylemediği, daha sonra kendisinin sanığın yanına gelip telefonun kendisine ait olduğundan bahsederek alıp almadığını sorup sormadığı, telefon aranırken M.Y’nin telefonu kime verdiği ve verirken neler söylediğinin sorularak bir daha ifadelerinin tespit edilmesi, akabinde suç kastının değerlendirilmesi gerektiğinden,

 

Ayrıca, atılı suç tarihinden önce sanık hakkında firar suçundan on ay hapis cezası verildiği ve bu hapis cezasının infaz edildiği, üste fiilen taarruz suçundan hakkında mahkûmiyet hükmü verildiği, akıbetinin dosya içerisinden belli olmadığı, adli sicil kaydında çok sayıda hırsızlık, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak ve yaralama suçlarından verilen mahkûmiyet hükümlerinin bulunduğu gözetildiğinde, mahkûmiyet hükümlerine ait gerekçeli kararlar ve varsa infaz belgeleri de getirtilerek, öncelikle sanığın psikiyatri uzmanı bir bilirkişiye muayenesi sağlanıp, suç tarihinde askerliğe elverişli olup olmadığı, suç tarihinde ve hâlen ceza ehliyeti konusunda ortaya çıkan kuşkunun giderilmesi için mütalaasının tespiti, gerek görüldüğü takdirde adli müşahede altına aldırılarak hazırlanacak adli rapor ve sağlık kurulu raporunun dosyaya eklenmesi gerektiğinden;

 

Noksan soruşturma yönünden hukuka aykırı bulunan mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

 

Sonuç: Açıklanan nedenlerle;

 

Noksan soruşturma yönünden hukuka aykırı bulunan mahkûmiyet hükmünün, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi uyarınca, sanığın temyiz nedenlerine atfen ve resen BOZULMASINA;

 

2.2.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe uygun olarak ve oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy