Askeri Yargıtay 3. Daire 2016/35 Esas 2016/57 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2016/ 35
Karar No: 2016 / 57
Karar Tarihi: 26.01.2016


(1632 S. K. m. 66, 119) (5237 S. K. m. 73) (353 S. K. m. 217, 221)

 

Sanık P.Kd.Bçvş. E.G.’nin, 6.2.2015 tarihinde Birliğe yeni katılan acemi erlerin katılış işlemlerini gazinoda P.Uzm.Çvş. Ü.Ö. ile beraber yaptığı, gazinonun kalabalıklığı nedeniyle gürültülü bir ortam olduğu, olay günü nöbetçi uzman çavuş olarak görevli olan M.Ç. ve T.Ş’nin, güncellenmiş asker listelerini almak için gazinoya geldikleri, kendi aralarında konuşurken sanık E...’nin, “Arkadaşlar gürültü yapmayın, dışarıda konuşun.” dediği, daha sonra kayıt işlemlerine devam ettiği, bir süre sonra diğer sanık P.Uzm.Çvş. H.T.’nin yüksek sesle telefonla konuşarak gazinoya geldiği, bunun üzerine sanık E...’nin, sanık H...’ye “Gürültü yapma, telefonla dışarıda konuş, Uzman Çavuş’um senin yüzünden kayıt işlemi yapamıyoruz.” tarzında beyanda bulunduğu, sanık H..’nin “Emredersiniz komutanım” dediği, ancak aynı şekilde telefonla konuşmaya devam ettiği, sanık E...’nin yine aynı şekilde uyarıda bulunmasına rağmen sanık H.’nin “Emredersiniz komutanım” dediği hâlde konuşmaya devam ettiği, bunun üzerine sanık E…’nin sinirlendiği ve kalkarak “Çık dışarıya Uzman Çavuş’um” dediği, sanık H... ve diğer uzman çavuşların dışarıya çıktıkları, kısa bir süre sonra sanık E...’nin de dışarıya çıktığı, bir süre gazinonun önünde sanıklar arasında konuşmalar geçtiği, devamında her iki sanığın da astsubay odasına gittikleri ve kapının kapandığı, bu esnada yanlarında kimse olmadığı, odadan yüksek sesler geldiği, Ü.Ö. ve diğer uzman çavuşların ayırma maksatlı olarak içeri girdiklerinde sanık E…’nin ve sanık H…’nin pencere kenarında, her iki sanığın birbirlerinin yakasından tuttuklarını gördükleri ve sanıkları ayırdıkları maddi vaka olarak anlaşılmakta olup, Askeri Mahkemenin kabulü de bu yöndedir.

 

Asta müessir fiil suçu yönünden yapılan incelemede:

 

Öncelikle, yargılama sırasında ve temyiz dilekçesinde, Üçvş. H.T.’nin tanık olarak dinlenmesi talep edilmiş ve bu talebin yerine getirilmemiş olmasını noksan soruşturma teşkil ettiği ileri sürülmüş ise de; bu kişinin olay hakkında görgü ve bilgi sahibi olmayıp, sanık P.Uzm.Çvş. H.T. hakkındaki önceki bazı olaylarla ilgili olarak dinletilmesinin talep edilmiş olması karşısında, bu temyiz sebebi kabul değer görülmemiştir. Ayrıca, olayın oluş şekli dikkate alındığında, sanığın eyleminin ASCK’nın 119’uncu maddesinin sınırlarını aştığı sonucuna varılmıştır.

 

Askeri Mahkemece; sanık P.Kd.Bçvş. E.G.’nin, tüm unsurları ile oluşan atılı suçtan yasal ve inandırıcı gerekçelerle alt sınırdan ceza tayin edilip, haksız tahrik nedeniyle kanuni ve takdiri indirim uygulanmak ve hükmolunan hapis cezası yerinde gerekçelerle alt sınırdan uzaklaşarak para cezasına çevrilmek suretiyle mahkûmiyetine karar verilmesinde usul, sübut, vasıf, takdir ve uygulama yönlerinden hukuka aykırılık bulunmadığından, temyiz sebeplerinin reddiyle, mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir.

 

Üste fiilen taarruz suçu yönünden yapılan incelemede:

 

Askeri Mahkemece; tanıkların, sanık P.Uzm.Çvş. H.T.’nin üstü konumunda olan diğer sanığa vurduğunu veya ittirdiğini görmedikleri, pencereye doğru itişme olduğunu söyleyen tanık M.Ç.’nin sanığın bizzat ittirdiğini görmediğini beyan ettiği, katılan sanık P.Kd.Bçvş. E.G. hakkında herhangi bir adli rapor bulunmadığı, yakadan tutmanın asta müessir fiili engellemek maksatlı olabileceği ve bu yönde şüphe bulunduğu, tanıkların ayırdıktan sonra sanık P.Uzm.Çvş. H.T.’nin “Bir ana-avrat küfretmediğiniz kaldı” sözlerini duymuş olmaları, olayın makam odasında kapı kapalı gerçekleşmesi hep birlikte değerlendirildiğinde, sanık H…’nin yüklenen suçu işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, cezalandırılmasına yetecek derecede somut delillerin elde edilemediğinden beraat kararı verilmiş ise de;

 

Somut olay incelendiğinde; tanıkların aşamalardaki beyanları arasında detaya ilişkin çelişkiler bulunduğu ve tanık anlatımlarının birbirleriyle örtüşmediği görülmekle birlikte, olay esnasında sanıkların bulunduğu odaya ilk olarak girdiği anlaşılan tanık P.Uzm.Çvş. Ü.Ö.’nün, kapıyı açtığında sanıkların birbirlerinin yakasından tuttuklarını gördüğü yönündeki istikrarlı anlatımı, tanık Uzm.Çvş. M.Ç.’nin, itişme olduğunu gördüğü yolundaki beyanı, tanık Uzm. Çvş. T.Ş.’nin, sanıkları ayırdıkları sırada birbirlerini hafifçe tutmakta olduklarına dair beyanları ile tüm deliller topluca değerlendirildiğinde, sanık P.Uzm.Çvş. H.T.’nin, üstü konumundaki diğer katılanı yakasından tutup ittirmek suretiyle üste fiilen taarruz suçunu işlediği anlaşılmakla, beraat hükmünün esas (sübut) yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

 

Sonuç: Açıklanan nedenlerle;

 

1) Sanık P.Kd.Bçvş. E.G. ve müdafiin kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanun'un 217/2’nci maddesi uyarınca REDDİNE;

 

Usul ve esas yönlerinden hukuka uygun bulunan mahkûmiyet hükmünün ONANMASINA;

 

2) Üste fiilen taarruz suçundan verilen ve esas (sübut) yönünden hukuka aykırı olan beraat hükmünün, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi uyarınca, katılan sanık P.Kd.Bçvş. E.G., müdafi ve Askeri Savcının temyizlerine atfen ve resen BOZULMASINA;

 

26.1.2016 tarihinde, tebliğnameye uygun olarak ve oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy