Askeri Yargıtay 3. Daire 2016/240 Esas 2016/265 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2016/ 240
Karar No: 2016 / 265
Karar Tarihi: 26.04.2016

(1632 S. K. m. 66) (5237 S. K. m. 50, 53) (353 S. K. m. 220) (5271 S. K. m.231)

Askeri Mahkemece; sanık hakkında, haklı ve inandırıcı gerekçelerle, atılı suçu işlediği kabul edilerek alt sınırdan ceza tayin edilip, takdiri indirim hükmü uygulanmak suretiyle mahkûmiyet kararı verilmesinde, yasal imkânsızlık sebebiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve cezanın ertelenmesine yer olmadığına karar verilerek hapis cezasının beş ay süreyle kamuya yararlı bir işte çalıştırılma seçenek yaptırımına çevrilmesi suretiyle cezalandırılmasında usul, sübut, vasıf, takdir ve uygulama yönlerinden, aşağıda belirtilen hatalar dışında bozmayı gerektiren bir hukuka aykırılık görülmemiştir.

Öncelikle, TCK’nın 53/1’inci maddesinde belirtilen hak yoksunluklarının, hapis cezasına mahkûmiyetin sonucu olarak ortaya çıktığı, TCK’nın 50/5’inci maddesinde “Uygulamada asıl mahkûmiyet, bu madde hükümlerine göre çevrilen adli para cezası veya tedbirdir” düzenlemesine yer verildiği, temyize konu hükümde sanığa verilen hapis cezasının (TCK’nın 50/1-f maddesinde belirtilen) kamuya yararlı bir işte çalışma seçenek yaptırımına çevrildiği, buna göre asıl olanın sanığa verilen cezanın (tedbirin) “kamuya yararlı işte çalışma” tedbiri olması sebebiyle, hapis cezasına mahkûmiyetin neticesi olarak ortaya çıkan hak yoksunluğuna dair kararın hukuka aykırı olduğu, 353 sayılı Kanun’un 220/2’nci maddesinin kıyasen tatbiki suretiyle hükmün, bu kısmın çıkarılması suretiyle düzeltilerek onanması gerektiği,

Yine, hapis cezasının kamuya yararlı bir işte çalışma tedbirine çevrilmesine dair kararda Kanunun madde numarasına yer verilmediği, bu hata sebebiyle de 353 sayılı Kanun’un 220/2-H maddesinin kıyasen tatbiki suretiyle hükmün, bu kısmın başına “TCK'nın 50/1-f maddesi gereğince” ibaresi eklenmek suretiyle düzeltilerek onanması gerektiği sonucuna varılmıştır.

Tebliğnamede, Askeri Mahkemece hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesine gerekçe olarak belirtilen “tayin olacak cezanın gelecekte sanık üzerindeki etkileri” şeklindeki gerekçenin dışında, kamuya yararlı işte çalıştırılma seçenek yaptırımının uygulanmasına ilişkin bir gerekçe gösterilmediği ve sadece sanığın rızasının göz önüne alındığı, sanığın askerlik hizmeti esnasında uyum sorunu yaşaması sonucunda uyum bozukluğu tanısı konularak askerliğe elverişli olmadığının saptanması, kamuya yararlı işte de aynı türden sıkıntılar yaşama olasılığının bulunması, bu konuda herhangi bir araştırma yapılmamasına karşın sanığın tespit edilen ifadesinde iş yeri sahibi olduğunu belirtmesi ve aylık kazancının 2.000 TL olduğunu belirtmesi ve ayrıca temyiz dilekçesinde cezanın paraya çevrilmesi hususundaki talebinin olması hususları bir bütün hâlinde ele alındığında, sanık hakkında yapılan uygulamada takdir hatasının bulunduğu ve mahkûmiyet hükmünün uygulama yönünden bozulması gerektiği ileri sürülmüştür.

Ancak, TCK’nın 50/1’inci maddesine göre, kısa süreli hapis cezası, suçlunun kişiliğine, sosyal ve ekonomik durumuna, yargılama sürecinde duyduğu pişmanlığa ve suçun işlenmesindeki özelliklere göre seçenek yaptırımlardan birisine çevrilebilecektir. Bu seçenek yaptırımlardan (tedbirlerden) birisi de kamuya yararlı işte çalışma olup, bu tedbirin tercih edilmesi sanığın gönüllü olması şartına bağlıdır. Diğer yandan, sanığın talebine ve yukarıdaki ölçütlere göre tercih edilecek seçenek tedbirlerden birisinin diğerine göre, hele de bu tedbirlerin adli para cezasına göre daha ağır olduğunu ileri sürmeye imkân bulunmamaktadır. Somut olayda sanık, sorgu ve savunmasının tespiti sırasında “…CMK’nın 231'inci maddesinin uygulanmasına itirazım yoktur…” şeklinde; mahkûmiyeti hâlinde cezanın kamuya yararlı bir işte gönüllü olarak çalışma tedbirine çevrilmesini isteyip istemediğinin sorulması üzerine de, “Herhangi bir itirazım yoktur. Kabul ediyorum.” şeklinde beyanda bulunmuştur.

Buna göre, sanığın kimlik tespiti sırasında işyeri sahibi olduğunun ve aylık kazancının 2.000 TL olduğunun belirlenmiş olması, sanık hakkında bu tedbirin uygulanmasına engel teşkil etmemektedir. Gerek hapis veya adli para cezasının, gerekse hapis cezasına alternatif yaptırımlar olarak Yasada yer verilen diğer seçenek tedbirlerin nihayetinde suç karşılığı olarak tatbik edildiği, bütün bunlarla amaçlananın; sosyal durumuna, kişiliğine ve diğer şahsi hâllerine göre sanığın cezalandırılması olduğu, bu seçeneklerin sırf sanığın şahsi tercihlerine ve takdirine bağlı olmadığı, aksi düşünce ve kabulün suç ve ceza felsefesine ve Kanunun maksadına aykırı düşeceği, buna göre yeterli maddi geliri ve imkânı bulunan tüm sanıklara verilen hürriyeti bağlayıcı cezaların adli para cezasına çevrilmesi ve bu durumdaki sanıklara başkaca bir külfet yüklenmemesi gibi bir misyonun üstlenilmesinin ceza hukukunun ilkeleriyle ve “ceza” veya “seçenek tedbir” kavramlarıyla bağdaşmayacağı, tüm bu nedenlerle sanık hakkında verilen hapis cezasının, gönüllü olduğu (rızasının bulunduğu) da dikkate alındığında, kamuya yararlı bir işte çalışma tedbirine çevrilmiş olmasında hukuka aykırılık bulunmadığı, bu arada sanığın temyiz dilekçesinde de esasen sadece cezasının adli para cezasına çevrilmesi yönünde somut ve tek bir talebinin bulunmadığı, cezanın paraya çevrilmesine ve ertelenmesine dair talepte bulunduğu hususları dikkate alınarak, tebliğnamede belirtilen görüşe iştirak edilmemiştir.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle;

Sanığın kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanun’un 217/2’nci maddesi uyarınca REDDİNE;

Hapis cezasına mahkûmiyetin neticesi olarak hükmedilmesi gereken, TCK’nın 53/1’inci maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına karar verilmiş olması ve seçenek tedbire çevirmeye dair kısımda Kanun madde numarasının gösterilmemiş olması sebebiyle hukuka aykırı olan mahkûmiyet hükmünün, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi uyarınca, sanığın temyizine atfen ve resen BOZULMASINA;

Bozma nedenleri yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, mahkûmiyet hükmünün, 353 sayılı Kanun'un 220’nci maddesi uyarınca “Sanığın hapis cezasına mahkûmiyetinin kanuni sonucu olarak TCK’nın 53/1’inci maddesindeki haklardan yoksun bırakılmasına” dair kısmın hükümden çıkarılması ve 353 sayılı Kanun’un 220/2-H maddesi uyarınca, sanığın beş ay süreyle kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına dair kısmının başına “TCK’nın 50/1-f maddesi gereğince” ibaresinin eklenmesi suretiyle, düzeltilerek ONANMASINA;

26.4.2016 tarihinde, tebliğnameye aykırı olarak ve oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy