AskeriYargıtay
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2016/ 219
Karar No: 2016 / 243
Karar Tarihi: 19.04.2016
(5271 S. K. m. 191) (353 S. K. m. 207)
Sanığın, Birliği Komutanlığınca 19.9.2014 tarihinde saat 08.20'de 12 gün izin ve 6 gün yol olmak üzere toplam 18 gün süre ile kanuni izne gönderildiği, izinden en geç 7.10.2014 günü 08.20 ye kadar dönerek Birliğine katılması gerekirken dönmediği, müteakiben 24.10.2014 günü saat 14.48de dayısı refakatinde Birliğine katıldığı, ancak aynı gün saat 15.15de Birliğini izinsiz terk ettiği ve 11.11.2014 tarihinde kendiliğinden gelerek Birliğine katıldığı, böylece 7.10.2014-11.11.2014 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu kabul edilerek hakkında mahkûmiyet kararı verilmiş ise de;
Sanığın istinabe yolu ile ifadesinin tespit edildiği
Asliye Ceza Mahkemesinde yapılan 1.9.2015 tarihli duruşmada, sorgu ve savunmasının tespitinden önce iddianamenin okunmadığı görülmekle; CMKnın 191/3-b maddesine aykırılık teşkil eden bu durumun savunma hakkının kısıtlanmasına neden olduğu ve 353 sayılı Kanunun 207/3-H maddesi uyarınca hukuka kesin aykırılık nedeni oluşturduğu açık olduğundan;
Ayrıca, hakkında
Hastanesinin 27.6.2014 tarihli ve 17100 sayılı raporu ile Uyum bozukluğu tanısı ile 21 gün hava değişimi,
Asker Hastanesinin 11.8.2014 tarihli raporu ile Uyum bozukluğu tanısı ile 10 gün istirahat raporlarının bulunduğu ve aynı Hastanenin 3.12.2014 tarihli ve 12639 sayılı raporu ile Uyum bozukluğu tanısı ile askerliğe elverişli olmadığına dair rapor düzenlenmiş olduğu dikkate alındığında; suç tarihleri itibariyle cezai ehliyet durumunun herhangi bir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi için, psikiyatri uzmanı bir bilirkişiye muayene ettirilmesi ve gerek görüldüğü takdirde adli gözlem altına alınmasından sonra hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği sonucuna varıldığından;
Mahkûmiyet hükmünün, usul ve noksan soruşturma yönlerinden bozulmasına karar verilmiştir.
Sanığın, 24.10.2014 günü saat 14.48'de Birliğine dayısı A.Ü. refakatinde giriş yaptığı ve aynı gün yarım saat bile geçmeden saat 15.15te birliğinden ayrıldığı Dz.5de bulunan tutanak içeriği ile sabit olup, dayısının nezaretinde kıtasına dönmüş olan sanık açısından sürenin kısalığı da gözetildiğinde, kıtasına katılışı esnasında dehalet kastı ile hareket etmediği, dolayısıyla yenilenen bir kastının olmadığı sonucuna varıldığından, tebliğnamede belirtilen noksan soruşturmaya yönelik aksi düşünceye iştirak edilmemiştir.
Sonuç: Açıklanan nedenlerle;
Usul ve noksan soruşturma yönlerinden hukuka aykırı olan mahkûmiyet hükmünün, 353 sayılı Kanunun 221/1inci maddesi uyarınca, sanığın temyizine atfen ve resen BOZULMASINA;
19.4.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe kısmen uygun olarak ve oybirliği ile karar verildi. (¤¤)
Full & Egal Universal Law Academy