Askeri Yargıtay 3. Daire 2016/217 Esas 2016/241 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2016/ 217
Karar No: 2016 / 241
Karar Tarihi: 19.04.2016

(1632 S. K. m. 87) (353 S. K. m. 227) (5271 S. K. m. 219, 221, 222)

Sanığın, 26-27 Ocak 2014 günü nöbet çizelgesinde gece yedek nöbetçisi olarak belirlendiği, 1 Nu.lı nöbet yeri 00.30-02.30 nöbetçisi Mu.Er. U.U.’nun rahatsızlanması üzerine, Nöbetçi Subay Mu. Üçvş. A.D. tarafından yedek nöbetçilerden önce Mu. Onb. E.H.’nin görevlendirildiği, adı geçenin gündüz nöbetçi onbaşılık nöbeti tuttuğunun bildirilmesi üzerine, bu defa sanığın görevlendirildiği, Nöbetçi Onbaşı Mu.Çvş. T.B.’nin koğuşa giderek sanığı uyandırdığı ve nöbete gitmesi gerektiğini söylediği, sanığın, nöbete gitmeyeceğini söylemesi üzerine Nöbetçi Onbaşı’nın durumu Nöbetçi Subayı’na ilettiği, Nöbetçi Subay’ın koğuşta bulunan sanığı telefonla arayarak nöbete gitmesini söylediği, sanığın “yorgunum, gidemem” demesi üzerine, “telefonu kapat” deyip koğuşa gittiği, akabinde koğuşta da sanığa “nöbete gitmesini” söylediği, sanığın ise “gidemem” dediği, Nöbetçi Subay’ın, “neden?” diye sorması üzerine sanığın “terhisine 15 gününün kaldığını, üst devre olduğunu, nöbete gidebilecek alt tertiplerinin bulunduğunu” söyleyerek nöbete gitmeyi reddettiği, Nöbetçi Subay’ın bunların mazeret olmadığını, yaptığının suç olduğunu belirtmesi karşısında sanığın, bu defa “rahatsız olduğunu” söylediği, Nöbetçi Subay’ın revire çıkma talebi olup olmadığını sorduğunda ise böyle bir talebi olmadığını söylediği, Nöbetçi Subay’ın tekrar “nöbete gitmesi gerektiğini, yaptığının suç olduğunu” hatırlatmasına rağmen, sanığın, “gitmeyeceğim” diyerek nöbet hizmetine gitmediği böylece sanığın hizmete ilişkin olduğu hususunda tereddüt bulunmayan nöbet görevine gitmesi hususunda Nöbetçi Subay tarafından birkaç kez verilen emre rağmen, nöbete gitmeyeceğini ısrarla söylemek suretiyle ASCK’nın 87/1’inci maddesinin ikinci cümlesi anlamında emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği kabul edilerek, mahkûmiyet hükmü kurulduğu görülmektedir.

Askeri Mahkemece bozma ilamına uyularak devam edilen yargılamada, yazılan talimata istinaden 353 sayılı Kanun’un 227/son maddesi gereğince, sanığın diyeceklerinin tespit olunmaksızın temyize konu mahkûmiyet hükmünün verildiği görülmekle birlikte;

Askeri Mahkemece; hükümlünün dosyada bilinen adresine davetiye çıkartılarak duruşmaya gelmemesi hâlinde zorla getirileceğinin, delillerin ortaya konulmasına başlanılacağının ve hakkında yakalama emri çıkartılacağının bildirildiği, tebligatın “muhatap gösterilen adreste tanınmıyor” notu düşülerek iade edilmesi üzerine, yokluğunda karar verildiği, daha sonra hükmün tebliği için adrese dayalı nüfus kayıt sisteminden tespit edilen adreste tebligatın yapıldığı, tebliğnamenin de aynı adreste tebliğ edildiği anlaşılmaktadır.

Bu anlamda; sanığın tebligat çıkartılan adreste tanınmadığı bildirilmesine karşın, adrese dayalı nüfus kayıt sistemindeki adresinden araştırılmaksızın ve buna bağlı olarak bozmaya karşı diyecekleri tespit edilmeksizin hakkında hüküm verilmesi, 353 sayılı Kanun’un 207/3-H maddesi kapsamında savunma hakkının kısıtlanması mahiyetinde hukuka kesin aykırılık teşkil ettiğinden, mahkûmiyet hükmünün usul yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

Üye; 5271 sayılı CMK’nın 219, 221 ve 222’nci maddelerine göre, duruşma tutanaklarının hâkim ve katip tarafından imzalanmasının zorunlu olduğu, beyanları Askeri Mahkemece verilen mahkûmiyet hükmüne esas alınan tanık Mu.Çvş. T.B.’nin ifadesinin usulüne uygun olarak alınmamış olmasının mutlak nitelikte hukuka aykırılık teşkil ettiği, bu nedenle, hâkim ve tutanak kâtibinin e-imza ibarelerinin mevcut olduğu tanığın ifadesinin tespit edildiği istinabe duruşma tutanağının, görevli memurca, “Güvenli elektronik imzalı aslı ile aynıdır.” şerhi düşülmeden, keza mühür ve imza ile onaylanmadan gönderilmesi nedeniyle, ortaya çıkan bu esaslı usul hatasının da bozma sebebi yapılması gerektiği görüşüyle, çoğunluğun kararına ayrışık gerekçe ile katılmıştır.

Bozma sebebi karşısında, tebliğnamedeki uygulamaya ilişkin eksiklikler hususunda bir değerlendirme yapılmamıştır.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle;

Usul yönünden hukuka aykırı bulunan uyarlama mahkûmiyet hükmünün, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince, sanığın temyizine atfen ve resen BOZULMASINA;

19.4.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe sebepte farklı sonuçta uygun olarak, Üyenin ayrışık oyu ve sonuçta oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy