Askeri Yargıtay 3. Daire 2016/216 Esas 2016/240 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2016/ 216
Karar No: 2016 / 240
Karar Tarihi: 19.04.2016

(2709 S. K. m. 141) (5237 S. K. m. 32) (5271 S. K. m. 225, 230)

Sanığın, 18.3.2014 tarihinde …adresine üç gün izne gönderildiği, 2014 yılında kullandığı bir önceki izninde yol süresi tanındığından bu izninde yeniden yol süresi verilemeyeceği, ayrılış saati bilinmediği için sanık lehine hareketle 18.3.2014 tarihi saat 24.00’de başlayan izin bitiminde, en geç 21.3.2014 tarihi saat 24.00’de Birliğine katılması gerekirken aynı tarihte …Devlet Hastanesi’nin raporu ile beş gün istirahat verildiği, 25.3.2014 tarihinde sona eren istirahat bitiminde … için tanınacak bir gün yol süresi sonunda en geç 26.3.2014 tarihi saat 24.00’de Birliğine katılması gerekirken katılmadığı, 31.3.2014 tarihinde …Devlet Hastanesi’nin raporu ile beş gün istirahat verildiği, 2.4.2014 tarihinde adli bir suçundan çıkartılan yakalama emri gereğince emniyet birimlerince yakalandığı, …Cumhuriyet Başsavcılığındaki sorgusunu takiben teslim edildiği …Askerlik Şubesi tarafından 3.4.2014 tarihinde bir gün yol süresi verilerek ve “5 Nisan 2014 tarihinde Birliğime katılacağım.” şeklindeki bildirim yazısı ile Birliğine sevk edildiği, en geç 5.4.2014 günü bitimine kadar Birliğine katılması gerekirken katılmadığı, 8.9.2014 tarihinde …Askeri Mahkemesinin yakalama emri gereği yakalandığı anlaşılmış; Mahkemece de maddi olay, 31.3.2014 tarihli rapor belirtilmeksizin, bu şekilde kabul edilmiştir.

İzin tecavüzü suçu ile ilgili inceleme:

Askeri Mahkemece; sübut bulduğu kabul edilen izin tecavüzü suçunun temadisi, izin sırasında alınan ilk istirahat süresini takiben, sanığın Birliğine dönüş için tanınacak yol süresinin bitiminde başlatılmış; 2.4.2014 tarihinde yakalanması ile sonlandırılmıştır. Ancak, başlayan izin aşımı sürecinde 31.3.2014 tarihinde başvurulan …Devlet Hastanesi’nin raporu ile verilen beş günlük istirahate gerekçeli kararda hiç yer verilmemiş; başlayan suç temadisini etkileyip etkilemeyeceği hakkında değerlendirme ve gerekçelendirme yapılmamıştır. Gerçekleşen eylemlerin varlığı ve etkilerinin tartışıldığı, maddi olayın bu suretle daha açık ve net olarak ortaya konulduğu bir gerekçenin varlığı ise temyiz denetiminde aranan bir unsur olduğundan, yeterli gerekçeyi içermeyen mahkûmiyet hükmünün öncelikle bu yönden hukuka aykırı olduğu kabul edilmiştir.

Yine, 31.3.2014 tarihli istirahat raporunda belirtilen rahatsızlığın öncesi, gelişimi, seyahat edilmesine engel olup olmayacağı hususunda bilirkişi olarak atanan uzman bir doktorun mütalaasının alınması akabinde özür, suç temadisi bitim tarihi ve böylece maddi olayın hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesinden sonra hukuki değerlendirme yapılması gerektiğinden, mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

Firar suçu ile ilgili inceleme:

Askerlik Şubesi tarafından yol süresi verilerek Birliğine sevk edilen sanığın, zamanında Birliğine katılmayıp izinsiz uzaklaşması eylemi firar suçunu oluşturmaktadır.

Askeri Mahkemece; Birlik Komutanlığının sevki sonrasında düzenlenen …Eğitim Hastanesinin 2.3.2015 tarihli ve 2899 sayılı Sağlık Kurulu raporunda “uyum bozukluğu” tanısı konularak askerliğe elverişli olmadığı, yine aynı Hastanenin 11.11.2015 tarihli ve 287 sayılı ek raporunda, askerliğe elverişsizlik hâlinin suç tarihlerini kapsamadığı, TCK’nın 32/1 ve 32/2’nci maddelerinden yararlanmasının uygun olmadığı ve madde kullanımının bağımlılık düzeyinde olmadığı belirtilen sanığın, haklı ve yerinde gerekçelerle atılı suçu işlediği kabul edilerek, kanunun öngördüğü alt sınırdan temel cezanın tayini, takdiri indirimin uygulanması, öncelikle objektif imkânsızlık bulunmakla birlikte, dosya içeriğine uygun şekilde ileride suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmayarak hükmün açıklanmasının geri bırakılmaması, daha önce kasıtlı bir suçtan üç aydan fazla hapis cezası ile mahkûm edilmiş olması dikkate alındığında hapis cezasının ertelenmemesi, yasada öngörülen ölçütlere, sosyal ve ekonomik durumuna göre takdir ederek, kısa süreli hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi suretiyle kurulan mahkûmiyet hükmünde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Ancak, sanığın yakalanması ve işlemlerinin tamamlanması akabinde …Askerlik Şubesine teslim edildiği, …-… arasında bir gün yol süresi verilmekle birlikte, “5 Nisan 2014 tarihinde Birliğime katılacağım.” şeklindeki bildirimin de yapıldığı, bu hâliyle en geç 5.4.2014 tarihi saat 24.00’e kadar Birliğine katılması gerektiğinden, suç başlangıç tarihinin 6.4.2014 olarak kabul edilmesi gerekirken, Askeri Mahkemece verilen bir gün yol süresinin bitiminde suç başlangıç tarihinin “5.4.2014” olarak kabulü hukuka aykırı olduğundan, mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiş; bu hatanın, suçun hukuki niteliğinin tayinine ve ceza uygulamasına bir etkisi bulunmayıp, dosyadaki bilgi ve belgelerin dışında hiçbir araştırma yapılmasına ve takdire gerek duyulmayacak şekilde tespiti mümkün olduğundan, 353 sayılı Kanun’un 220/2-F maddesi gereğince, söz konusu hukuka aykırılığın düzeltilmesi yoluna gidilmiştir.

Firar suçunun mazeret kabul etmeyen niteliği, Sağlık Kurulu raporunun içeriği ve ek raporda da madde kullanımının değerlendirmesinin yapılması, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmaması hâlinde öncelikle hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesi yönündeki istemi gözetildiğinde, müdafiin bu yöndeki temyiz nedenleri de kabule değer görülmemiştir.

Tebliğnamede; Anayasa’nın 141/3, CMK’nın 230/1 ve 225/1’inci maddeleri dikkate alınarak, sanığın 31.3.2014 tarihinde aldığı belirtilen beş günlük istirahatının, gerekçede gösterilmemesi ve bu durumun atılı suçları nasıl etkilediğine ilişkin hiçbir değerlendirme yapılmamasının, gerekçesizlik yönünden hukuka aykırılık oluşturduğu görüşü belirtilmiş ise de, sanığın emniyet birimlerince yakalanması ve işlemlerinin tamamlanması akabinde, teslim edildiği Konak Askerlik Şubesi tarafından yol süresi verilerek Birliğine sevk edilmesi ile ikinci eylemin başladığı, zamanında katılmamakla yeni bir suçun oluştuğu gözetildiğinde, bu görüşe iştirak edilmemiştir.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle;

1) Usul ve noksan soruşturma yönünden hukuka aykırı kurulan izin tecavüzü suçu ile ilgili mahkûmiyet hükmünün, müdafiin temyiz nedenlerine atfen ve resen, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi uyarınca BOZULMASINA;

2) Suç başlangıç tarihinin hatalı olarak tespiti yönünden hukuka aykırı bulunan firar suçu ile ilgili mahkûmiyet hükmünün, müdafiin temyizine atfen ve resen, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince BOZULMASINA;

Bozma sebebi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 353 sayılı Kanun’un 220/2-F maddesi gereğince, hükümde hatalı olarak yazılan suç başlangıç tarihinin “6.4.2014” şeklinde değiştirilmesi ve diğer kısımlarının aynen korunması suretiyle mahkûmiyet hükmünün DÜZELTİLEREK ONANMASINA;

19.4.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe izin tecavüzü suçu yönünden kısmen uygun; firar suçu yönünden aykırı olarak ve oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy