Askeri Yargıtay 3. Daire 2016/203 Esas 2016/227 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2016/ 203
Karar No: 2016 / 227
Karar Tarihi: 03.05.2016

(1632 S. K. m. 82)

…K.lığında geçici görevli olan katılan (Ter.) Topçu Atğm. N.E.’nin, 22.1.2014 tarihinde akşam yemeği sırasında gazinoda Karakol daimi personelinin pasta yediğini gördüğü ve Topçu Er S.U.’dan istihkak olarak dağıtılan pastadan istediği, pasta istihkakının ertesi gün olduğunun söylenmesi üzerine, Jandarma personelinin yediğini söyleyerek kendisinin neden yiyemediğini sorduğu, Topçu Er S.U.’nun, aşçının yanına giderek pasta alıp katılana verdiği, katılanın “Neden Topçu’ya böyle davranılıyor?” dediği sırada gazinoya giren sanık Uzm.J.V. Kad.Çvş. H.K.’nın “Ne oluyor burada?” dediği, katılanın sorusunu tekrarladığı, sanığın ayrım yapılmadığını belirttiği, tartışma sırasında sanığın katılana “Sen buradan ateş idareye gidene kadar başına çorap örerim ve ben bunu yapabilir miyim?” şeklinde sözler sarf etmek suretiyle üstü tehdit suçunu işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı,

Askeri Mahkemece, sanığın,“Sen buradan ateş idareye gidene kadar başına çorap örerim ve ben bunu yapabilir miyim?” şeklindeki sözlerinin tehdit olarak değerlendirilemeyeceği, bu sözlerin katılanın hayatının veya vücut bütünlüğünün tehlikeye maruz bırakılacağının, suç teşkil eden bir fiilin işleneceğinin, herhangi bir kötülüğün, haksızlığın gerçekleştirileceğinin bildirilmesi anlamına gelmediği belirtildikten sonra, atılı suçun unsurları itibarıyla oluşmadığı kabul edilerek, beraat kararı verildiği görülmektedir.

ASCK’nın 82/2’nci maddesinin 1’inci cümlesinde “Amir veya üstünü herhangi bir suretle tehdit edenlere ...cezası verilir.” düzenlemesi yer almakta olup, “Üstü ve amiri tehdit” suçunun kanuni ve maddi unsurlarını, TCK’nın “Tehdit” suçunu yaptırıma bağlayan 106’ncı maddesinde aramak gerekmektedir.

Madde gerekçesinde, tehdidin koruduğu değerin kişilerin huzur ve sükûnu olduğu, kişilerde bir güvensizlik duygusunun meydana gelmesinin engellenmesinin amaçlandığı, kişinin karar verme ve hareket etme hürriyetinin korunduğu, suçun oluşması bakımından tehdit konusu kötülüğün gerçekleşip gerçekleşmemesinin bir öneminin bulunmadığı, failin söz ve davranışlarının muhatabı üzerinde ciddi şekilde korku ve endişe yaratacak uygunluk ve yeterlilik içerip içermediğinin her somut olayda araştırılması gerektiği ifade edilmiştir.

İster sözel, ister herhangi bir eylemsel davranışla gerçekleşsin; önemli olan husus, olayın gerçekleştiği andaki özel koşullara göre eylemin tehdit olarak algılanabilir nitelikte olup olmadığıdır.

Tehdide araç kılınan saldırı ve zarar tehlikesi haksız olmalı ve hukuken korunan bir değere yönelik bulunmalıdır. Bir kötülük olarak kabul edilebilecek olmak ve tedirginlik yaratmaya elverişli bulunmakla birlikte, doğması muhtemel zarar ya da kötülük tehlikesi haklı ve meşru bir sebebe dayandığı takdirde, yani kişi kendisine ait bir hak ya da yetkiyi kullanacağını bildirdiği hâllerde bu durum muhatabı tarafından haksızlık ya da kötülük olarak algılanabilecek ise de, bir haksızlık oluşturması mümkün değildir.

Bu kapsamda, sanığın, olay esnasında açık bir şekilde üstünün hayatına, vücut ve cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da mal varlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından söz etmemesi, “Sen buradan ateş idareye gidene kadar başına çorap örerim ve ben bunu yapabilir miyim?” şeklindeki sözlerin, bir kimseye haberi olmadan kötü duruma sokucu davranışta bulunmak, alt etmek için gizlice plan yapmak anlamlarına geldiği de göz önüne alındığında, açık veya örtülü de olsa, hangi şekilde zarar verileceği hususunda bir açıklık içermemesi ve soyut nitelikte olması dikkate alındığında, sanığın söylediği sözlerin katılan üzerinde ciddi bir korku yaratabilme açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olmadığı ve dolayısıyla, sanığın fiilinin üstü tehdit suçunu oluşturmadığı sonucuna varılarak Askeri Mahkemece atılı suçun unsurlarının oluşmadığından bahisle sanık hakkında beraat kararı verilmiş olmasında bir hukuka aykırılık bulunmadığından, aksi yöndeki temyiz sebeplerinin reddi ile beraat hükmünün onanmasına karar verilmiştir.

Sonuç: Açıklanan nedenlerle;

Adli Müşavirin kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanun’un 217/2’nci maddesi gereğince REDDİNE;

Usul ve esas yönlerinden hukuka uygun bulunan beraat hükmünün ONANMASINA;

12.4.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe uygun olarak ve oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy