Askeri Yargıtay 3. Daire 2016/108 Esas 2016/148 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2016/ 108
Karar No: 2016 / 148
Karar Tarihi: 08.03.2016


(5237 S. K. m. 301) (5271 S. K. m. 212) (353 S. K. m. 221)

 

27.10.2014 tarihinde, bölük gazinosunda yazılı sınav yapılırken, katılan Tnk.Ütğm. F.Y.’nin, sanığı sınav kurallarına uygun davranması yönünde ikaz etmesi üzerine, katılanla sanık arasında tartışma başladığı, tartışmanın başlangıcında katılanla sanık arasında 3-5 metre mesafe olduğu, katılanın ikazları nedeniyle sanığın sinirlenerek elindeki kalemi kırdığı ve katılana “Ben bir ananın evladıyım, sen de bu rütbeleri taşıyorsan beni buradan gönderirsin, hadi vursana vur” gibi sözler söylediği, ayrıca ayağa kalkarak “Benim üzerime geliyorsunuz, ben size ne yaptım, benimle neden uğraşıyorsunuz” dediği, bu sırada katılanın sanığa doğru yaklaştığı, sanığın da katılana doğru yavaş yavaş bir iki adım attığı, aynı zamanda “Beni askere gönderenin de, askerlik yaptıranın da anasını avradını sikeyim” dediği, tanık Tnk.Asb.Kd.Çvş. U…’nun, sanığı katılana 1-2 metre mesafe kala tuttuğu, sanığın katılana yönelik saldırı mahiyetinde bir eyleminin olmadığı, buna ilişkin tanığa bir direnişinin de bulunmadığı kabul edilerek, yukarıda belirtildiği şekilde hükümlerin verildiği anlaşılmaktadır.

 

1)  Hizmet Esnasında Üste Fiilen Taarruz suçu yönünden yapılan incelemede:

 

Askeri Mahkemece duruşmada dinlenen tanıklar A.B., A.A., R.Y., İ.O., F.Y. ve keza sanığa müdahale ettiği anlaşılan U.V.’nin hazırlık ifadelerinde; “Sanığın katılanın üzerine yürüdüğünü” beyan ettikleri, kovuşturma aşamasında tespit edilen ifadelerinde ise, “Üzerine yürüdüğünü görmedim” ya da “Üzerine yürümedi” şeklinde hazırlık ifadeleriyle çelişkilerin şekilde beyanda bulundukları, ancak CMK’nın 212/2’nci maddesi gereğince tanıkların hazırlık ifadeleri ile kovuşturma aşamasındaki ifadeleri arasındaki çelişkilerin giderilmediği, tanıklar İ.O. ve F.Y. yönünden ise çelişkinin tam olarak giderildiğini söylemenin mümkün olmadığı gözetildiğinde;

 

Maddi olayın doğru şekilde delilleri ile ortaya konularak tespiti, yani sanığın icra hareketlerinin atılı suça teşebbüs suçunu oluşturup oluşturmadığının değerlendirilmesi bakımından, tanıkların ifadeleri arasındaki çelişkiler giderilmeksizin ve dolayısıyla maddi olay açıklığa kavuşturulmaksızın mahkûmiyet hükmü kurulması eksiklik olduğundan, hükmün suçun sübutunun tespitine yönelik noksan soruşturma nedeniyle bozulmasına karar verilmiştir.

 

Ayrıca, oturum itibariyle irad edilen delillere ve alınan kararlara karşı hazır bulunan taraflara söz verilmesi gerektiği açık ise de; duruşma gününden haberdar olan ve müteakip duruşmaya katıldığı anlaşılan katılanın oturumda usulünce irad edilen delillere karşı beyanlarının tespit olunduğu, katılmadığı oturumlara dair beyanlarının tespit olunmasında zorunluluk bulunmadığı, katılanın yargılamanın her aşamasında bulunduğu oturum itibariyle, o aşamaya kadar elde edilen deliller ve verilen kararlara karşı beyanda bulunma hakkının olduğu, bu hakkın mahkemece resen gözetilmesinin gerekmediği açık olduğundan tebliğnamedeki aksi yöndeki görüşe iştirak edilmemiştir.

 

2)  Hizmet Esnasında Üste Hakaret suçu yönünden yapılan incelemede:

 

Askeri Mahkemece; sanığın, “Beni askere gönderenin de, askerlik yaptıranın da anasını avradını s…eyim” şeklindeki sözlerinin TCK’nın 301/1, 2’nci maddelerinde düzenlenen, devletin kurum ve organlarını aşağılama suçunu oluşturabileceği kabul edilerek görevsizlik kararı verilmiş ise de;

 

“Hakaret” suçunda suç kastının belirlenmesi önem kazanmaktadır. Söylenen sözlerin hakaret teşkil edip etmediği ve suçun ihlal ettiği hukuki konu saptanırken atılı iddiaya yönelik sözlerin hangi şartlar altında söylendiği, failin ve mağdurun içinde bulundukları durum ile hakaret teşkil ettiği ileri sürülen sözlerin sarf edilme sebebinin irdelenmesi gerekir. Kastın, olayın bir bütün olarak değerlendirilmesi sonucu ortaya konulması zorunludur.

 

Somut olayda, katılan Tnk.Ütğm. F.Y.’ın, sanığı sınav kurallarına uygun davranması yönünde ikaz etmesi üzerine, katılanla sanık arasında tartışma başladığı, sanığın katılan ile aralarında geçen bu tartışma esnasında, sinirlenerek, "Beni askere gönderenin de, askerlik yaptıranın da anasını avradını s…eyim” şeklindeki sözleri, o an itibariyle aralarında sorun yaşadığı katılana yönelik olarak söylediği hususunda bir tereddüt bulunmamaktadır. Bu anlamda, sözlerin içeriğini geniş yorumlayarak sonuca ulaşmak mümkün değildir. Atılı eylem açısından suçun sübutu ve unsurlarının bulunması hâlinde TCK’nın 301’inci maddesinde düzenlenen devletin kurum ve organlarını (askeri teşkilatı) aşağılama suçunu değil, sanık ile katılan arasında bulunan astlık üstlük ilişkisi de dikkate alındığında, ASCK’nun da düzenlenen hizmet esnasında üste hakaret suçunu oluşturabileceği sonucuna varıldığından, hukuka aykırı bulunan görevsizlik kararının bozulmasına karar verilmiştir.

 

Sonuç: Açıklanan nedenlerle,

 

Usul yönünden hukuka aykırı olan, hizmet esnasında üste fiilen taarruza teşebbüs suçuna ilişkin beraat hükmünün tebliğnameye uygun,

 

Görev yönünden hukuka aykırı olan, hizmet esnasında üste hakaret suçuna ilişkin görevsizlik hükmünün tebliğnameye aykırı olarak,

 

353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi uyarınca, Askeri Savcının temyizine atfen ve resen ayrı ayrı BOZULMASINA;

 

8.3.2016 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy