Askeri Yargıtay 3. Daire 2010/1956 Esas 2010/1953 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2010/ 1956
Karar No: 2010 / 1953
Karar Tarihi: 28.09.2010

(477 S. K. m. 50) (353 S. K. m. 31) (AYDK. 18.10.2007 T. 2007/110 E. 2007/110 K.)

Sanık hakkında 21.03.2009-25.03.2009 tarihleri arasında yakalanmakla sona eren mehil içi izin tecavüzü suçunu işlediği iddiası ile yapılan soruşturma sonucunda, Askeri Savcılığın 02.07.2009 tarihli, 2009/875-673 Esas ve Karar sayılı kararı ile sanığın eyleminin 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kanunu'nun 50/B maddesinde tanımlanan kısa süreli izin süresini geçirme suçunu oluşturduğu kabul edilerek görevsizlik kararı verildiği ve soruşturma dosyasının Kolordu Komutanlığına gönderildiği;

Kolordu Komutanlığı tarafından yapılan Disiplin soruşturması neticesinde sanığın eyleminin yakalanmakla sona eren mehil içi izin tecavüzü suçunu oluşturduğu kabul edilerek, 27.08.2009 tarihli ve 2009/74-1 Esas ve Karar sayılı görevsizlik kararı verildiği ve dava dosyasının soruşturma yapacak makamın tespiti için Milli Savunma Bakanlığına gönderildiği;
Milli Savunma Bakanlığının 17.09.2009 gün ve MAİY: 9190-2321-09 (20-7-09) As. Adl. İşl. Müt. Yet. ve As. Czev. İşl. Ş. sayılı kararı ile sanığın dehalet kastıyla hareket etmediği, kendiliğinden gelmeyip yakalandığı, bu nedenle eyleminin ASCK.'nın 68'inci maddesinde düzenlenen mehil içi yakalanmakla son bulan izin tecavüzü suçunu oluşturabileceği düşüncesiyle sanık hakkındaki soruşturmanın Askeri Savcılık tarafından yapılmasına karar verildiği;

Askeri Savcılığın 06.10.2009 tarihli, 2009/1355-957 Esas ve karar sayılı iddianamesi ile sanığın 21.03.2009-25.03.2009 tarihleri arasında yakalanmakla son bulan mehil içi izin tecavüzü suçunu işlediğinden bahisle kamu davası açıldığı;

Askeri Mahkeme’nin 12.11.2009 tarihli, 2009/1825-1241 Esas ve Karar sayılı kararıyla; sanığın eyleminin 477 sayılı Kanun'un 50/B maddesinde düzenlenen suçu oluşturduğundan bahisle görevsizlik kararı verildiği; Söz konusu görevsizlik kararının, taraflarca süresi içinde temyiz edilmediğinden, 15.12.2009 tarihinde kesinleştiği;

Görevsizlik kararı ile gelen dosyanın Kolordu Komutanlığı Disiplin Mahkemesince yapılan yargılaması sonucunda, 08.03.2010 tarihli, 2010/44-99 Esas ve Karar sayılı hüküm ile sanığın dehalet kastıyla hareket etmediği ve kendiliğinden gelmeyip yakalandığı, bu nedenle eyleminin ASCK.'nın 68'inci maddesinde düzenlenen mehil içi yakalanmakla son bulan izin tecavüzü suçunu oluşturduğu gerekçesi ile Disiplin Mahkemesinin görevsizliğine ve olumsuz görev uyuşmazlığının çözümü için dava dosyasının Askeri Yargıtay Başkanlığına gönderilmesine karar verildiği; bu kararın da itiraz edilmeyerek kesinleştiği;

Tebliğnamede, sanığın eyleminin 477 sayılı Disiplin Mahkemeleri Kanunu'nun 50/B maddesinde tanımlanan kısa süreli izin süresini geçirme suçunu oluşturacağına, bu suçla ilgili davaya bakma görevinin Disiplin Mahkemesine ait olduğuna dair görüş bildirildiği, anlaşılmıştır.

Yapılan incelemede; Ankara'daki Birliğinde askerlik hizmetini yerine getiren sanığın 13.03.2009 tarihinde memleketi İstanbul'da geçirmek üzere yedi gün süre ile izne gönderildiği, daha önce aynı takvim yılında kullandığı izinde yol süresinden yararlandırıldığı için yol süresi hakkı bulunmayan sanığın izin süresi sonunda en geç 20.03.2009 günü bitimine kadar Birliğine dönmesi gerekirken dönmemek suretiyle izin süresini geçirdiği, bir süre sonra 25.03.2009 tarihinde babası ile birlikte asker olduğunu, sağ uyluk kısmından delici-kesici alet ile yaralandığım beyan ederek Gümüşsüyü Asker Hastanesine başvurduğu, tedavisi sırasında kendisinden izin kağıdı veya sevk evrakının istenmesi sonrası, izin kağıdında yapılan inceleme neticesinde izin süresini geçirdiği tespit edilen sanığın Merkez Komutanlığı görevlilerine teslim edildiği tüm dosya kapsamından anlaşılmaktadır.

Uyum ve kararlılık gösteren Askeri Yargıtay kararlarında benimsendiği gibi, şekli ve mütemadi suçlardan olan firar (izin tecavüzü) suçlarında temadi ya iradi (dehalet-teslim) veya gayri iradi (yakalanma) olarak sona erer. Temadinin iradi olarak sona erdiğinin kabulü için, ilgilinin firar durumuna kendi serbest iradesi ile son vermesi, yani kendiliğinden birliğine dönmesi veya bir askeri birliğe veya resmi bir kuruluşa müracaat etmesi gerekmektedir. Uygulamada birliğine veya resmi bir makama henüz teslim olmamakla birlikte, failin kıtasına dönmek veya teslim olmak istediği dış aleme yansıyan davranışlarından anlaşılabiliyorsa, bu halde dahi firar temadisini sona erdirme kastıyla hareket ettiği kabul edilmektedir.

Dava konusu olayda; sanık, yaralanması nedeniyle babası tarafından götürüldüğü devlet hastanesinde kimliğinin sorulması üzerine, üzerinde kimliğinin bulunmadığını ve asker olduğunu beyan etmiştir. Yetkililerinin asker olması nedeniyle kendisine bakamayacaklarını, askeri hastaneye gitmesi gerektiğini söylemeleri üzerine Gümüşsüyü Asker Hastanesine giden sanığın izin kağıdının incelenmesi üzerine izin süresini geçirdiği anlaşılmış ve inzibatlara teslim edilmiştir. Hakkında yakalama kararı olmayan ve güvenlik görevlileri tarafından yakalama işlemi yapılmayan sanığın, izin süresini geçirdiğini ve bu nedenle hakkında işlem yapılacağını bilmesine rağmen asker olduğunu beyan ederek Asker Hastanesine başvurmuş olması karşısında, dehalet kastı ile hareket ettiği kabul edilmelidir. (Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 18.10.2007 tarihli, 2007/110-110 Esas ve Karar sayılı kararında; yaralanması nedeniyle bir yakını tarafından götürüldüğü Devlet Hastanesi’nde kimliğinin sorulması üzerine, üzerinde kimliğinin bulunmadığını ve asker olduğunu beyan eden firari sanığın, dehalet kastıyla hareket ettiği kabul edilmiştir).

Bu durumda sanığın eyleminin diğer unsurların da bulunması halinde 477 sayılı Kanun'un 50/B maddesi kapsamına giren kısa süreli izin süresini geçirme suçunu oluşturacağı ve bu suçla ilgili davaya bakma görevinin disiplin mahkemelerine ait olduğu sonucuna varıldığından, 353 sayılı Kanun'un 31'inci maddesi hükmüne kıyasen Kolordu Komutanlığı Disiplin Mahkemesi'nin görevsizlik kararının kaldırılmasına ve uyuşmazlığın bu şekilde çözümlenmesine karar verilmesi gerekmiştir.(¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy