Askeri Yargıtay 3. Daire 2009/1052 Esas 2009/1033 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2009/ 1052
Karar No: 2009 / 1033
Karar Tarihi: 21.04.2009

(5271 S. K. m. 231) (1632 S. K. m. 79) (5237 S. K. m. 35, 62)

Kendini askerliğe yaramayacak hale getirmeye teşebbüs suçundan sanık (Ter.) Topçu Er Erdal YAKUT hakkında Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesince tesis olunan 02.12.2008 tarihli, 2008/576-1214 Esas ve Karar sayılı mahkumiyete ilişkin hükmün, yasal süresi içinde sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dava dosyası, Askeri Yargıtay Başsavcılığının onama istemini içeren 24.03.2009 tarihli ve 2009/3104 sayılı tebliğnamesine bağlı olarak Dairemize gönderilmekle incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Askeri Mahkemece; sanığın,

14.10.2007 tarihinde kendini askerliğe yaramayacak hale getirmeye teşebbüs suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK'nın 79/1, TCK'nın 35 (1/2 oranında indirim yapılarak) ve 62/1'inci maddeleri gereğince, beş ay hapis cezası ile cezalandırılmasına,

CMK'nın 231'inci maddesi uyarınca, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına takdiren yer olmadığına,

Karar verilmiştir.

Hüküm, sanık müdafii tarafından yasal süresi içerisinde ve özetle; müvekkilinin annesinin göğüs kanseri olması, nişanlısı ile aralarında problemler bulunması ve ayrıca üst devrelerinin baskı yapması nedeniyle girdiği psikolojik bunalım sonucu verdiği ani bir karar ile kendisini ikinci kattan aşağı attığı, keza GATA Sağlık Kurulunun 20.05.2008 tarihli ve 2008/1955 sayılı Sağlık Kurulu Raporuna göre askerliğe elverişli olduğunun tespit edildiği hususları göz önüne alındığında, atılı suçun manevi unsur (kast) yönünden oluşmadığı ileri sürülerek temyiz edilmiştir.

Tebliğnamede, usul ve esas yönlerinden hukuka uygun bulunan hükmün onanmasına karar verilmesi istenilmiştir.

Yapılan incelemede;

Halen terhisli bulunan sanığın, Topçu ve Füze Ok.Gös.Tatb.A.Gös. ve Eğt.Tb. 12 mm. ÇNRA Bt.K.lığı emrinde askerlik hizmetini yerine getirirken, 14.10.2007 günü saat 07.30 sıralarında bulunduğu 2'nci kattaki koğuşun penceresinden dışarıya bakmakta olduğunu gören Topçu Onb. Abidin KARACA'nın Niye dışarıya bakıyorsun? diye sorduğu, sanığın, Hiç şeklinde karşılık vermesi üzerine, Onbaşı Abidin'in bu kez Bayram olduğundan bir beklediğin mi var diye merak ettiğimden sordum dediği, sanık Er'in ise Hiç, canım sıkılıyor, öylesine bakıyorum diye cevap verdiği, bu konuşmalardan kısa bir süre sonra sanığın süratle koşarak gelip, sol omzu ile camı kırmak suretiyle yerden yüksekliği 4,85 m. olduğu tespit edilen koğuş penceresinden kendisini aşağıya attığı, dışarıda bulunanlarca çağrılan ambulans ile önce Kışla Revirine ardından da Polatlı Devlet Hastanesine sevk edildiği, uygulanan ilk tedaviler sonrasında ayak bileğinde ve sağ kolunda kırıklar tespit edilmesi üzerine, ileri tetkik ve tedavisi için sevkinin yapıldığı Ankara GATA Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Kliniğinde 14.10.2007 - 31.10.2007 tarihleri arasında tedavi gördükten sonra, anılan Hastanenin 31.10.2007 tarihli ve 2007/902 sayılı Sağlık Kurulu Raporu ile Sağ Tibia Plafond Kırığı + Sağ Patella Kırığı + Sağ Dirsek Olekranon Kırığı tanısıyla SMK'lı olarak iki ay hava değişimine gönderildiği (Dz.70), bu rahatsızlıkları nedeniyle iki ayrı defada olmak üzere üç ay hava değişimi kullanan sanığın, suç tarihinde (14.10.2007) ve halen ortopedik yönden askerliğe elverişli olduğunun GATA Hastanesi Baştabipliğinin 30.05.2008 tarihli ve 2008/1955 sayılı Sağlık Kurulu Raporuyla tespit edildiği (Dz.114), sanık savunmaları (Dz. 107-108), tanıklar Topçu Çvş. Mustafa BOLAT (Dz.42, 103), Topçu Er Adil İMAÇ (Dz.43-94), Topçu Er İslam PEKKESKİ (Dz.44-45, 94) ve Topçu Onb. Abidin KARACA (Dz.46-47, 123)'nın yeminli ifadeleri, olay tespit tutanakları (Dz.30-32), fotoğraflar (Dz.25-28), tedavi gördüğüne dair raporlar (Dz.9, 62, 70, 80) ile dosyada mevcut diğer belgelerden anlaşılmakla,

Maddi bir olay olarak sabit görülmüştür.

Askeri Mahkemece, olay öncesinde bazı arkadaşlarının yanında askerliğin zor geldiğini, askerlikten sıkıldığını ve askerlikte zamanın geçmediğini söylediği, keza tuttuğu günlükte de askerlikten şikayetçi olduğunu belirten ifadelere yer verdiği dikkate alınarak, sanığın, kendini askerliğe yaramayacak hale getirmeye teşebbüs etmek özel kastıyla atılı suçu işlemiş olduğu kabul edilerek, yazılı olduğu şekilde mahkumiyetine karar verilmiş ise de;

Askeri Yargıtay’ın yerleşik kararlarında belirtildiği üzere, ASCK'nın 79'uncu maddesinde düzenlenen Kendini askerliğe yaramayacak hale getirmek suçunun oluşması için, Asker kişinin kendisini kasten sakatlaması veya herhangi bir suretle kısmen veya tamamen askerliğe yaramayacak hale getirmesi veya getirtmesi şeklinde tanımlanan maddi unsurunun yanında, sanığın, askerlikten kurtulmak özel kastı ile kendini sakatlaması veya herhangi bir biçimde askerliğe yaramayacak hale getirmesi, eylemi bu özel kast altında gerçekleştirmesi ve bu durumun (Manevi unsurun) hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde ortaya konması gerekmektedir.

Bu açıklamalardan sonra temyiz incelemesine konu davaya bakıldığında, olay tarihinde henüz 3-3,5 aylık asker olması nedeniyle geride bir yıla yakın askerlik hizmetinin daha bulunması, tanıklardan Topçu Er İslam PEKKESKİ'nin ... Konuşmalarımızda askerliği sevmediğini, askerlik yapamadığını bana anlatmıştır ... (Dz.44-45, 94) ve Topçu Çvş. Mustafa BOLAT'ın ... Bu olaydan önceki günlerde koğuşta bulunduğum sırada sanık arkadaşlarıyla konuşurken kendisine zarar vereceğini, askerliğin zor geldiğini anlatıyordu ... (Dz.42, 103) şeklinde sanığın askerlikten şikayetçi olduğuna dair beyanlarının bulunması, keza, tuttuğu günlükte de ... Bu lanet olası askerliğim benim bitmez ... elimden geldiği kadar buradan uzak olmak için her şeyi yapacam ama zamanı var...Şunu kafama koydum. 2'nci katı gözüme kestirdim. Bir gün ya Allah deyip atlıcam, zamanını bekliyom ... (Dz.35-40) şeklinde ifadelere yer vermiş olması hususları ilk bakışta sanığın müsnet suçu işlemiş olabileceği yönünde kuşku uyandırmakla birlikte;

Soruşturma evresinde ifadesi tespit edilmeyen sanığın, ilk kez 13.05.2008 tarihinde Askeri Mahkemece huzurda tespit olunan sorgu ve savunmasında ... Ailevi sorunlarım vardı. Annem göğüs kanseri tedavisi görüyordu. Nişanlımla aramda sorunlarım vardı ... Üst tertiplerimiz birliğimizde bize baskı yapıyor ... Olay günü pencereden bilinçli olarak atlamadım, ikinci katta bulunan koğuşumuzun penceresi kapalı vaziyetteydi. Sorunlarımın etkisi ile sıkılıp bunaldığım için yaklaşık beş metre geriden pencereye doğru koştum, direkt atladım. Nasıl olduğunu hatırlamıyorum ... şeklinde beyanlarda bulunduğu gibi, tuttuğu günlükte askerlikten memnuniyetsizliğine dair ifadeler yanında, ... Allaha yalvarıyorum al canımı diye kalbim dursun ayağım kırılsın diyorum ... Herkes üstüme gelio ben ne yapcam çok bunalıyom ... Çok yalnızım ... Ama stres bunalım beni yoruyor beni, yıkılıyorum ... Mutsuzluğum var ... Çıldırıyorum ... Az kaldı çıldırmama ... Akşam yalvarıyorum, Allahım kurtar beni diye, nafile ... Bilmiom kafayı yesen bundan daha iyi ölsem hepsinden iyi ama olmuyor ölemiom bişey olmuyor ... gibi karamsar ruh halini gösteren sözcük ve ibarelere yer vermiş olması, hepsinden önemlisi uygulamada bu suçu işleyen erbaş ve erlerin ayak, bacak, el, kol ve parmaklar gibi vücudun ölüm sonucunu doğurmayacak uzuv ve organlarına zarar vermeye çalıştıkları bilinmesine rağmen, yerden 4,85 metre yükseklikteki bir mesafede sol omzuyla vurup, kapalı olan pencere camını kırarak, kafası önde olacak şekilde ve kontrolsüz olarak atlamak şeklinde gerçekleştirdiği eylemde, beton zemine çarpma/çakılma sonucunda ölüm meydana gelmesinin ihtimal dahilinde bulunması hususları birlikte değerlendirildiğine, her ne kadar intihar etmek istediği yönünde açık beyanı bulunmasa da, gerek özel yaşantısında gerekse askerlik hizmeti sırasında bazı sıkıntıları bulunan sanığın, intihar etmek amacıyla hareket ettiği, kendini askerliğe elverişsiz hale getirme kastıyla hareket ettiğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin ve yeterli delil bulunmadığı, başka bir deyişle, sanığın atılı suçu işleme kastıyla hareket ettiği hususunun kuşkulu olup, mevcut delil durumunun kuşkuyu ortadan kaldıracak nitelikte olmadığı sonucuna varıldığından, şüpheden sanık yararlanır Ceza Yargılaması Hukukunun genel prensibinden hareketle, sanık hakkında beraat kararı verilmesi gerekirken, aksi düşünceyle tesis edilen mahkumiyet hükmünün (esas) sübut yönünden bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.

Nitekim inceleme konusu somut olayla aynı olmamakla birlikte büyük oranda benzerlik gösteren bazı olaylar nedeniyle, Askeri Yargıtay Dairelerince sanıklar tarafından gerçekleştirilen 4,75 m. yükseklikten kafası önde olacak şekilde atlamak (4'üncü D.nin 09.12.2003 tarihli, 2003/1155-1154 E. ve K.); (Yüksekliği belli olmamakla birlikte) Çatıdan atlamak (4'üncü D.nin 19.02.2002 tarihli, 2002/197-191); 6,5 m. yükseklikte 3'üncü kat dış penceresinde düşmek/atlamak (2'nci D.nin 13.11.2002 tarihli, 2002/1015 E.); Görev yaptığı subay misafirhanesinin 2 veya 3'üncü katından atlamak, 4'üncü D.nin 14.09.2004 tarihli, 2004/1057-1042 E. ve K.); Hareket halindeki trenden bilinçli olarak atlamak (2'nci D.nin 27.10.2004 tarihli, 2007/1300-1290 E. ve K.); Kendisini 2,5 m. yükseklikteki yemekhanenin merdiven boşluğundan atmak (3'üncü D.nin 02.10.2007 tarihli, 2007/2090-2083 E. ve K.); Bulunduğu binanın 3'üncü katından (yaklaşık 8,25 m.) kendini atmak (2'nci D.nin 26.03.2008 tarihli, 2008/781-783 E. ve K.) şeklindeki eylemlerin kendini askerliğe yaramayacak hale getirmeye teşebbüs suçunu oluşturmayacağı kabul edilmiştir.

Her ne kadar tanık Topçu Onb. Abidin KARACA'nın yeminli ifadesinin tek hakimden kurulu Askeri Mahkemece tespit edilmiş olması usule aykırı ise de; sanığın samimi ikrarı, diğer tanıkların usulüne uygun tespit olunan ifadeleri, olay tespit tutanakları ve diğer dosya kapsamından sanığın 1'inci kat penceresinden atlamak suretiyle kendini yaraladığı anlaşılmış, keza, adı geçenin anlatımının da pencereden atlamaya ilişkin olup, bu hususta herhangi bir tereddüt bulunmaması karşısında bozma sebebi yapılmayan bu usule aykırılığa işaret ve tenkit etmekle yetinilmiştir.

Sonuç ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Esas (sübut) yönünden hukuka aykırı bulunan mahkumiyet hükmünün, müdafiin temyizine atfen ve resen, 353 sayılı Kanun'un 221/1 'inci maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.04.2009 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe aykırı olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy