Askeri Yargıtay 3. Daire 2008/2415 Esas 2008/2418 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2008/ 2415
Karar No: 2008 / 2418
Karar Tarihi: 22.10.2008

(5237 S. K. m. 32, 57) (1632 S. K. m. 117) (765 S. K. m. 46) (5271 S. K. m. 223)

Sanığın, 1.7.2005 tarihinde P.Onb. K.G.'nin boğazından ve yakasından tutarak kafasını duvardaki askılığın tahtasına vurarak yaralamak suretiyle asta müessir fiil suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasının yapılan yargılaması sununda,

Askeri mahkemece; Her ne kadar M.D'nin, 1.7.2005 tarihinde 'asta müessir fiil' suçunu işlediği iddiası ve eylemine uyan ASCK'nın 117/1'inci maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talebiyle kamu davası açılmışsa da, yapılan yargılama neticesinde sanık hakkında Güzelyalı Asker Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği tarafından TCK'nın 32/1'inci maddesinden yararlanabileceğine dair adli rapor tanzim edildiği anlaşıldığından, TCK'nın 32/1'inci maddesi uyarınca akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan sanığa ceza verilmesine yer olmadığına, sanık hakkında, TCK'nın 57'nci maddesi uyarınca koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbiri uygulanmasına, sanığın, toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığı ve azaldığı anlaşılıncaya kadar yüksek güvenlikli bir sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınmasına,

Karar verilmiştir.

Hüküm, komutan tarafından özetle; sanık hakkında düzenlenen sağlık kurulu raporunda, TSK SYY'nin 15'inci maddesi (A) bendi 2'nci fıkrası uyarınca, Tek hecme halinde geçirilmiş Psikotik bozukluk tanısıyla, TCK'nın 32/1'inci maddesinden yararlanacak derecede ruhi maluliyeti bulunduğuna ve suç tarihlerinde ve halen askerliğe elverişli olduğuna karar verildiği, oysa, TSK SYY'nin 15'inci maddesi (A) bendi 2'nci fıkrasında, Bu fıkraya gireceklerin askerlik çevresine uyumlarının bozulmamış olması, çalışma güç ve verimlerinin azalmamış olması gereklidir şeklinde açıklama bulunduğu, ayrıca, Psikotik bozukluk şeklindeki ruhi hastalıkların tatbikatta TCK'nın 32/1'inci maddesinde yer alan akıl hastalıkları içinde değerlendirilmediği, bu nedenlerle raporun kendi içerisinde çelişkili olduğu ve kesin vicdani kanaat oluşturmaya yeterli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek tesis edilen hükmün, eksik tahkikatla tesis edilmiş olması nedeniyle kanuna aykırı olduğu ileri sürülerek, süresinde ve sanık aleyhine temyiz edilmiştir.

Tebliğnamede, sanığın suç tarihinde cezai ehliyetinin bulunmadığının anlaşılması üzerine, sanık hakkında 5237 TCK'nın 32/1'inci maddesi gereğince ceza tayinine yer olmadığına dair karar verilmesi durumunda dahi, verilen kararda bazı hususların tereddüte mahal vermeyecek şekilde ve gerekçeli olarak ortaya konulması kanuni zorunluluk olduğundan, gerekçeli kararda, sadece sanık hakkında kamu davası açıldığından bahsedilerek, müsnet suçun sübut bulup bulmadığı hususunda bir değerlendirme yapılmaması ve neticeye ulaşılmaması, sanığın haksız tahrike ilişkin savunmalarının irdelenmemesi, eylemin tahrik altında işlenip işlenmediği hususunda bir değerlendirme yapılmaması nedenleriyle, hükmün usul yönünden bozulmasına karar verilmesi istenilmiştir.

Yapılan incelemede;

Askeri mahkemece; sanık P.Kd.Üçvş. M.D.'nin, olay tarihinde bölük ikmal astsubaylığı görevine vekalet ettiği, 1.7.2005 günü saat 11.30 sularında, 2'nci Avcı Eğt.Tb.K.lığı garajında, garaj deposundaki malzemeleri O.U.'ya zimmet yapmakta olduğu, mağdur Onb. K.G.'nin de garaj deposunun yedek sorumlusu olması nedeniyle aynı yerde bulunduğu, sanığın yangın söndürme cihazlarının zimmetini yaptığı sırada, mağdurun, bir tane yangın söndürme cihazının tabur komutanının aracına ait olduğunu O.U.'ya söylediği, sanığın buna sinirlenerek, mağdura konuşmamasını ve oturuşunu düzeltmesini söylediği, mağdurun oturduğu yerden kalktığı, sanığın mağdura esas duruşa geçmesini söylediği, mağdurun tam olarak esas duruşa geçmediğini görmesi üzerine, diğer erbaş ve erlere dönerek mağduru Bölük Komutanına götürmelerini söylediği, M.A.'nın mağduru götürmek için hareketlendiği sırada, mağdurun kamuflajlı eğitim elbisesini giymek için garaj odasına girdiği, sanığın da arkasından garaj odasına girdiği, mağdurun boğazından ve yakasından tutarak kafasını duvardaki askılığın tahtasına vurduğu, mağdurun kafasının arkasının kanadığı, kafasını tutarak dışarı çıktığı, olaydan sonra birlik revirinde yapılan muayenesinde, kafasının arka tarafında kenarları düzgün olmayan keşi ve sol ön kol bileğinde sıyrık bulunduğunun tespit edildiği, hayati tehlikesinin bulunmadığının, dört gün mutat iştigalden uzak kalacağının belirtildiği, bu suretle sanığın, asta müessir fiil suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davasının yapılan yargılamasında,

Adli gözlem altına aldırılan sanığın, Güzelyalı Asker Hastanesi Baştabipliğinin 7.4.2006 tarihli ve 589 sayılı sağlık kurulu raporu ile, Tek hecme halinde geçirilmiş psikotik bozukluk tanısıyla, Durumu S YY madde 15 dilim A fıkra 2'ye uyar, sınıfı görevini yapar, suç tarihlerinde ve halen askerliğe elverişli olduğunun; aynı hastanenin adli raporu ile de, Suç tarihlerinde hastalık belirtilerinin mevcut olduğu, hastalığın etkisiyle hareket ettiği, gerçeği test edemediği, bu nedenlerle, suç tarihlerinde şuur ve harekat serbestisinin tamamen etkilendiği,... TCK'nın 32'nci maddesinin 1'inci fıkrasından yararlanacağının belirlenmesi üzerine,

Her ne kadar M.D.'nin, 1.7.2005 tarihinde 'asta müessir fiil' suçunu işlediği iddiası ve eylemine uyan ASCK'nın 117/1'inci maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talebiyle kamu davası açılmışsa da, yapılan yargılama neticesinde sanık hakkında Güzelyalı Asker Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Kliniği tarafından TCK'nın 32/1'inci maddesinden yararlanabileceğine dair adli rapor tanzim edildiği anlaşıldığından, TCK'nın 32/1'inci maddesi uyarınca akıl hastalığı nedeniyle işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılayamayan sanığa ceza verilmesine yer olmadığına, sanık hakkında, TCK'nın 57'nci maddesi uyarınca koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbiri uygulanmasına, sanığın, toplum açısından tehlikeliliğinin ortadan kalktığı ve azaldığı anlaşılıncaya kadar yüksek güvenlikli bir sağlık kurumunda koruma ve tedavi altına alınmasına şeklinde karar verilmiş ise de;

Öğretide ve uygulamada, fiili işlediği sırada şuurunu veya harekat serbestisini tamamen kaldıracak derecede akıl hastalığına duçar olan sanık hakkında 765 sayılı TCK'nın 46'ncı maddesinin uygulanabilmesi için, öncelikle, sanığın üzerine atılı bulunan suçu işleyip işlemediğinin belirlenmesi, işlemediğinin saptanması halinde Beraatine, işlediğinin anlaşılması halinde ise, Ceza verilmesine yer olmadığına ve aynı zamanda Koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbirine karar verilmesi gerektiği benimsenmiştir.

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 15.4.2008 tarihli, 2008/1-22 Esas ve 2008/80 Karar sayılı kararında da belirtildiği gibi, yeni ceza adalet sistemimizde akıl hastalığı, kusuru ortadan kaldırması nedeniyle, ceza sorumluluğunu ortadan kaldıran nedenlerden birisi olarak düzenlenmiştir. Buna göre, ortada tüm unsurlarıyla oluşmuş bir suç bulunmakta ise de, akıl hastası olduğu saptanan sanık, işlemiş bulunduğu fiilin anlam ve sonuçlarını algılayamayacak durumda olduğundan, bu suçun işlenmesinden dolayı hukuki anlamda kınanamaz, yani sorumlu tutulamaz. Dolayısıyla, 5237 sayılı TCK'nın 32/1'inci maddesi gereğince, bu durumdaki sanığa ceza tayin edilmesi mümkün olmadığından, 5271 sayılı CMK'nın 223/3-a maddesi gereğince, Ceza verilmesine yer olmadığı hükmünün verilmesi gerekir. Ancak, sanığa ceza verilemiyor olması, sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nın 57'nci maddesi gereğince güvenlik tedbiri uygulanmasına engel değildir.

Akıl hastası olduğu belirlenenler hakkında verilmesi gereken hükümler açısından, 765 sayılı TCK'nın 46/1 'inci maddesi ile 5237 sayılı TCK'nın 32/1'inci maddesi arasında fark bulunmamaktadır. 765 sayılı TCK'nın 46/3'üncü maddesinde yer alan, Muhafaza ve tedavi altında bulundurma müddeti şifaya kadar devam eder. Yalnız maznuna isnat olunan suç, ağır hapis cezasını müstelzim ise bu müddet bir seneden az olamaz. şeklindeki düzenlemenin bir benzerine, 5237 sayılı TCK'nın 57/2'nci maddesinde ve Sağlık kurulu raporunda, akıl hastalığının ve işlenen fiilin niteliğine göre, güvenlik bakımından kişinin tıbbi kontrol ve takibinin gerekip gerekmediği, gerekiyorsa bunun süre ve aralıkları belirtilir. biçiminde yer verilmiş olması, akıl hastalığının saptanması durumunda yapılacak uygulamanın sınırlarını belirleme açısından, işlenen fiilin bir suçu oluşturup oluşturmadığını, eğer oluşturuyor ise suç vasfının belirlenmesini ve gerek sübuta ve gerekse vasfa ilişkin gerekçeli değerlendirmenin hükme dercedilmesini zorunlu kılmaktadır.

Bu nedenlerle, askeri mahkemece; öncelikle suçun sübutuna ve vasfına ilişkin değerlendirme yapıldıktan sonra sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinden, davanın esasıyla ilgili bir karara varılmadan, Her ne kadar M.D.'nin, 1.7.2005 tarihinde 'asta müessir fiil' suçunu işlediği iddiası ve eylemine uyan ASCK'nın 117/1'inci maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verilmesi talebiyle kamu davası açılmışsa da,... şeklindeki ifadelerle doğrudan TCK'nın 32/1'inci maddesi gereğince ceza verilmesine yer olmadığına ve 57'nci maddesi gereğince koruma ve tedavi amaçlı olarak güvenlik tedbiri uygulanmasına karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu sonucuna varıldığından, hükmün usul yönünden bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy