Askeri Yargıtay 3. Daire 2007/2571 Esas 2007/2586 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 3. Daire
Esas No: 2007/ 2571
Karar No: 2007 / 2586
Karar Tarihi: 04.12.2007

(5237 S. K. m. 205, 257) (1632 S. K. m. 77, 144, 162, 165, 171) (765 S. K. m. 59, 72, 79, 240, 275, 339, 342, 343, 344, 345, 348) (647 S. K. m. 4, 6) (353 S. K. m. 95) (5252 S. K. m. 9) (Yargıtay 6 CD 29.11.1984 T. 1984/6544 E. 1984/8653 K.)

Askeri mahkemece; sanığın,

1) 14.3.2004 tarihinde oda hapsi ceza yerinden kaçmak suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK'nın 77/1, 765 sayılı TCK'nın 59/2 ve 647 sayılı Kanunun 4/1'inci maddeleri uyarınca, 275,00 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına,

2) 9.4.2004-27.7.2004 tarihleri arasında memuriyet görevini kötüye kullanmak suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK'nın 144, 765 sayılı TCK'nın 240 (İkinci cümle), 59/2, 647 sayılı Kanunun 4/1 ve 765 sayılı TCK'nın 72'nci maddeleri uyarınca, 2.016,00 YTL adli para cezası ile cezalandırılmasına, iki ay on beş gün süreyle memuriyetten yoksun bırakılmasına ve bu feri cezasının yerine geçmek üzere aynı süreyle açığa çıkarılmasına,

647 sayılı Kanunun 6'ncı maddesi uyarınca, cezasının ertelenmesine,

karar verilmiştir.

Hükümler, müdafii tarafından Müvekkilim, özel eşyalarım almak üzere kendi odasına gittiği sırada İl Jandarma Komutanı tarafından yakalanmış olup, oda hapsi ceza yerinden kaçma suçunu işleme kastıyla hareket etmemiştir. Müvekkilim, memuriyet görevini kötüye kullanmak suçunu da işlememiştir. Deliller incelendiğinde, mesleki tecrübesizlik nedeniyle bu olayların ortaya çıktığı anlaşılacaktır. Kendi dosyası ile karışıklık, askeri mahkemece, müvekkilimin suç işleme kastı olarak değerlendirilmiştir. Ekspertiz raporunda, defter ve kayıtlarda yapılan tahrifatın kimin eli ürünü olduğunun belirlenemeyeceği bildirilmiştir. diye beyanda bulunularak, süresinde temyiz edilmiştir.

Tebliğnamede, oda hapsi cezası yerinden kaçmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün onanması, memuriyet görevini kötüye kullanmak suçundan kurulan mahkumiyet hükmünün de, suç vasfının belirlenmesinde hata yapıldığı, sanığın eyleminin 765 sayılı TCK'nın 348 ve 5237 sayılı TCK'nın 205'inci maddelerinin ihlali niteliğinde bulunduğu, eski ve yeni kanundan hangisinin lehe olduğu konusunda değerlendirme yapılmak suretiyle yeniden hüküm kurulması gerektiği belirtilerek, bozulması istenilmiştir.

1) Oda hapsi ceza yerinden kaçmak suçuyla ilgili olarak yapılan incelemede;

Sanık J.Üçvş. H.K.'nın, Rize İl Jandarma Komutanlığı Personel Şube Müdürlüğünde Personel İşlem Astsubayı olarak görev yaparken,

12.3.2004 tarihinde Yat yoklamasını usulüne uygun biçimde almamak şeklindeki disiplin tecavüzü niteliğindeki eyleminden dolayı, İl Jandarma Komutanı tarafından usulünce savunması alındıktan sonra, ASCK'nın 162, 165, 171'inci maddeleri uyarınca, disiplin ceza kararı ile verilen iki gün oda hapsi cezasının infazı için, 13.3.2004 tarihinde saat 09.00'da Karargah ve Servis Bölük Komutanlığına ait disiplin odasına kapatıldıktan sonra, 14.3.2004 günü saat 00.50'de İl Jandarma Komutanı tarafından yapılan kontrolde, disiplin odasını terk ettiğinin ve kendi çalışma (görev) yeri olan Personel İşlem Astsubayı odasında bulunduğunun tespit edildiği,

Böylece, ASCK'nın 77/1'inci maddesi kapsamına giren oda hapsi ceza yerini terk etmek suçunu işlediği,

anlaşılmıştır.

Suçun kanuni tanımındaki unsurlarını bilerek isteyerek gerçekleştiren, diğer bir anlatımla, disiplin ceza yerini bilerek ve isteyerek terk etmiş olan sanığın, özel eşyalarını almak için bu şekilde hareket etmiş olmasının (saikin), genel kasıtla işlenebilen üzerine atılı bu suçun oluşumuna bir etkisi bulunmadığından, müdafiin temyiz sebepleri yerinde görülmemiştir.

Bu itibarla, askeri mahkemece, karar yerinde gösterilen yasal ve haklı gerekçelerle, sanığın üzerine atılı disiplin ceza yerini terk etmek suçunun yukarıda anlatıldığı şekilde sübuta erdiğinin kabulüyle, alt sınır üzerinden temel ceza tayin edilmek ve hapis cezasının adli para cezasına çevrilmek suretiyle mahkumiyetine karar verilmesinde isabetsizlik görülmediğinden, bu suçtan kurulan ve hukuka uygun bulunan hükmün onanması gerekmiştir.

2) Memuriyet görevini kötüye kullanmak suçu ile ilgili olarak yapılan incelemede;

Olay tarihinde Rize İl Jandarma Komutanlığı Personel Şube Müdürlüğünde Personel İşlem Astsubayı olarak görev yapmakta olan sanık J.Üçvş. H.K.'nın,

Disiplin ceza yerini terk etmek suçuyla ilgili soruşturmayı yapmak üzere muhakkik olarak görevlendirilen Asayiş Şube Müdürü J.Bnb. H.K. tarafından 353 sayılı Kanunun 95/2'nci maddesi gereğince hazırlanan, İl Jandarma Komutanı tarafından imzalanan 9.4.2004 tarihli ve PER:7200-269-04/844 (3699) sayılı üst yazıya bağlanarak 48'inci İç Güvenlik Tugay Komutanlığı Askeri Mahkemesine gönderilmek üzere 12.4.2004 tarihinde Giden Evrak Kayıt Defterine kaydedilen suç evrakını (mahkeme dosyasını), görevinin sağladığı kolaylıktan yararlanarak alıp masasının çekmecesinde gizleyerek alıkoymak suretiyle askeri adli makamlara ulaşmasını engellediği,

Aradan üç ay kadar bir süre geçtikten sonra, Temmuz 2004'te, İl Jandarma Komutanı tarafından, söz konusu suç evrakının akıbeti hakkında bilgi istenilmesi ve Trabzon'daki adli makamlarla yapılan telefon görüşmesinde, sanığa ait suç evrakının ulaşmadığının öğrenilmesi ve bu sırada izinli bulunan sanıkla irtibata geçilip, kendisinden de, henüz askeri mahkemeye çağrılmadığına dair bilgi edinilmesi üzerine, İl Jandarma Komutanlığına ait kayıtların gözden geçirilmesi sırasında karargaha gelen sanığın, evrak kayıt ve zimmet defterleri üzerinde bazı yazıların üzerini daksille kapatıp, kendi suç evrakıyla ilgili tarih ve sayıları yazarak tahrifat yapmak suretiyle, J. Er A.B. hakkında izin tecavüzü suçundan düzenlenip 13.4.2004 tarihli yazıyla askeri mahkemeye gönderilmiş olan suç evrakını, kendi suç evrakıymış gibi göstermeye ve bu suretle eylemini örtbas etmeye çabalamış olmakla beraber, disiplin ceza yerini terk etmek suçundan düzenlenen suç evrakının aslının ve suretinin, masasının çekmecesinde ele geçirilip Rize İl J.K.lığının 27.7.2004 tarihli yazısıyla 48'inci İç Güv. Tuğ. K.lığı Askeri Mahkemesine gönderilerek, üç ayı aşan bir süreyi bulan gecikmeyle yeniden işleme konulduğu.

Maddi bir olay olarak sabit görülmüştür.

Askeri mahkemece, sanık üstçavuşun bu şekilde sübuta eren eyleminin, 765 sayılı TCK'nın 240'ıncı maddesinde yazılı memuriyet görevini kötüye kullanmak suçunu oluşturduğu kabul edilerek hüküm kurulmuş ise de;

Gerek mülga 765 sayılı TCK'nın 240 ve gerekse 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 257/1'inci maddesiyle, yasada yazılı hallerin, diğer bir ifadeyle kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hallerin dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir kazanç sağlayan memur (kamu görevlisi) cezalandırılmaktadır.

Bu tür bir fiil ve harekette bulunan memurun (kamu görevlisinin) eylemi, kanunda ayrıca suç olarak tanımlanmışsa, (özel bir düzenlemeyle yaptırım altına alınmışsa), artık, görevin kötüye kullanılmasını yaptırma bağlayan ve genel bir düzenleme niteliğinde bulunan 765 sayılı TCK'nın 240 ya da 5237 sayılı TCK'nın 257/1'inci maddesinin değil, kanuni ve maddi unsurları (tipiklik) itibarıyla kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hangi özel düzenlemenin kapsamına giriyorsa, kanunun o maddesinin uygulanması gerekmektedir.

Tebliğnamede, yetkili amir ve üstlerince hakkında düzenlenen suç evrakını, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle çalışma masasının çekmecesine gizleyerek bekleten ve bu suretle görevinin gereklerine aykırı hareket eden sanık üstçavuşun eyleminin, 765 sayılı TCK'nın 348'inci maddesi kapsamına giren resmi evrakı gizlemek suçunu oluşturduğu ileri sürülmüş ise de;

765 sayılı TCK'nın Evrakta sahtekarlık suçları arasında yer alan 348'inci maddesi Bir kimse tamamen veya kısmen bir varakanın aslını veyahut aslın ziyaı takdirinde kanunen makamına kaim olan suretini ortadan kaldırır veyahut bozar ve bundan umumi veya hususi bir zarar neşet ederse 339, 342, 343, 344 ve 345 'inci maddelerde bildirilen farklara göre mezkur maddelerde yazdı cezalarla cezalandırılır. hükmünü içermekte olup, bu madde ile, ammenin itimadı (kamunun güvenliği) korunmak istenmektedir. Ortadan kaldırılan veya bozulan (gizlenen, saklanan) belgenin, 765 sayılı TCK'nın 339, 342, 343, 344 ve 345'inci maddeleri kapsamına giren ve amme itimadını sağlamaya yönelik başlı başına hukuki sonuç doğurucu nitelikte bir belge olması halinde ancak, 348'inci maddede düzenlenen resmi belgeyi gizlemek suçundan söz etmek mümkün olabilecektir.

Sanık üstçavuş hakkında oda hapsi ceza yerini terk etmek suçundan dizi pusulasına bağlanarak hazırlanan mahkeme dosyası içerisinde yer alan; üzerinde tebliğ ve tebellüğ tarih ve imzaları bulunan Disiplin Odası Özel Talimatı, birlik komutanlığı görevlilerince düzenlenip imzalanmış olan 14.3.2004 tarihli olay tespit tutanağı, Rize İl J.K.lığının 15.3.2004 tarihli Muhakkik Görevlendirme Emri, Muhakkik J.Bnb. H.K. tarafından düzenlenip imzalanmış olan sanığa ait nüfus cüzdan sureti, tanıklar J.Mu. Üçvş. T.A. ve J.Kd. B.Çvş. O.C. ile sanık J.Kd. Çvş. (Üçvş.) H.K.'nın, muhakkik tarafından alınmış olan 22.3.2004 tarihli ifade tutanakları, yine muhakkik tarafından düzenlenmiş olan vak'a kanaat raporu, dizi pusulası ve suç dosyasının, muhakkik tarafından il J.K.lığına ve Rize İl J.K.lığından da 48'inci İç Güv. Tuğ. K.lığına gönderilmesine ilişkin 5.4.2004 ve 9.4.2004 tarihli yazıların hiçbirinin, başlı başına amme itimadını sağlamak şeklinde hukuki sonuç doğuran birer belge (evrak) niteliğinde bulunmadıkları açık olup, birlik komutanlığınca hazırlanan ve içerisinde bu nitelikte herhangi bir belge bulunmayan bu mahkeme dosyasının (suç evrakının) ortadan kaldırılması ya da bozulması (gizlenmesi), 765 sayılı TCK'nın 348'inci maddesi kapsamına giren resmi belgeyi gizlemek suçunu oluşturmayacaktır.

Sanık üstçavuşun, yukarıda anlatıldığı şekilde memuriyet görevinin gereklerine de aykırı hareket etmek suretiyle gerçekleştirmiş olduğu eylemin, kanunda ayrıca düzenlenmiş olan hangi suça vücut vereceği konusuna gelince;

765 sayılı TCK'nın Amme İdaresi (Devlet Yönetimi) aleyhine işlenen suçlar arasında yer alan 275'inci maddesinde Bir kimse cürmü teşkil eden ecsam ve eşyayı ve o sıfatı haiz bulunmak itibarıyla Hükümet dairelerinde saklanan evrak ve vesikaları veya mahkemelere ve resmi dairelere tevdi olunan ve bir memurun memuriyeti icabınca yanında bulunan senetleri ve sair mühim evrakı ortadan kaldırır veya bozar ve yok eder yahut tahrif ve tağyir eylerse.....hapsolunur.

Eğer bu cürmün faili memuriyeti iktizasınca bu ecsam ve eşyayı yahut evrak ve vesikaları elinde bulundurmak vazifesiyle mükellef bulunan memurun kendisi ise... cezalandırılır ve eğer bundan dolayı vukua gelecek zarar hafif olur ve fail bu ecsam ve eşya ve evrak ile vesika ve senetlerden kendisi için bir güna fayda ihtihsal etmezden ve hakkında takibata başlanmaz.dan evvel onları değiştirmeksizin iade ve teslim ederse birinci surette... kadar hapsolunur. denilmekte olup, askeri mahkemeye tevdi olunmak (gönderilmek) üzere görevli muhakkik tarafından hakkında düzenlenen ve resmi dairelerde (gerek Rize İl J.K.lığı karargahında ve gerekse ilgili askeri adli makamlarda) usulünce saklanması gereken suç evrakını (dosyasını) alıp gizleyen (bozan) sanık üstçavuşun eylemi, 275'inci maddenin 2'nci fıkrası kapsamına giren suçu oluşturmuş bulunmaktadır.

Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 29.11.1984 tarihli ve 6544/8653 sayılı içtihadında da belirtildiği gibi;

765 sayılı TCK'nın 275'inci maddesinde öngörülen suç Hükümet dairelerinde bulunan her türlü belgeyi yok etmektir. Bu belgelerin mutlaka hukuki sonuç doğurucu nitelikte olmaları zorunlu olmayıp Hükümet dairelerinde saklanmalarına gerek duyulmaları yeterlidir ve bu nedenle suçun hukuki konusu Devlet yönetimidir. Buna karşılık 765 sayılı TCK'nın 348'nci maddesindeki belgelerin hukuki sonuç doğurucu olmaları zorunludur ve 275'inci maddeye oranla daha sınırlıdırlar. Yasanın anılan 348'inci maddesi bu nitelikteki belgelerin bütünlüğüne ve kullanılırlıklarına karşı eylemleri kamu güvenini (amme itimadını) sarstıkları için suç saymıştır. Başka bir deyişle, bu suçların hukuki konusu kamu güvenidir.

Bu durum karşısında eğer 765 sayılı TCK'nın 348'inci maddesi kapsamına giren bir belge Hükümet dairelerinden birine ve bu arada, adliyeye teslim edilmiş ve yok edilmişse (gizlenmişse, bozulmuşsa), aynı eylemde hukuki konuları ayrı iki ihlal, yani TCK'nın 275 ve 348'inci maddelerine aykırı hareket edileceğinden, 765 sayılı TCK'nın 79'uncu maddesi karşısında daha ağır hükmü içeren 348'inci maddesi uygulanacaktır. Eğer belge, 765 sayılı TCK'nın 348'inci maddesindeki belgelerden değilse. Hükümet dairesine teslim edildiğinden sadece 765 sayılı TCK'nın 275'inci maddesi uygulanacaktır. Belgeler birden çok ve bir kesimi 765 sayılı TCK'nın 348 ve bir kesimi de 275'inci maddenin kapsamına giriyorsa, mekanik açıdan tek görüşte olan eylem, hukuk açısından çok olup, suçların maddi içtima kurallarına göre, 765 sayılı TCK'nın 275 ve 348'inci maddeleri kapsamına giren iki ayrı suç oluşacaktır.

Sanık üstçavuşun 765 sayılı TCK'nın 275'inci maddesi kapsamına giren eyleminin, 1.6.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın Resmi belgeyi bozmak, yok etmek ve gizlemek başlığını taşıyan ve Gerçek bir resmi belgeyi bozan, yok eden veya gizleyen kişi,..ile cezalandırılır. Suçun kamu görevlisi tarafından işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır hükmünü içeren 205'inci maddesinin 2'nci cümlesi kapsamına giren resmi belgeyi gizlemek suçunu oluşturması da göz önüne alınarak, askeri mahkemece, 5252 sayılı Kanunun 9/3'üncü maddesi hükmü doğrultusunda, suçun işlendiği tarihte yürürlükte bulunan 765 sayılı TCK'nın 275'inci maddesi ile sonradan yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın 205'inci maddesinden hangisinin lehe sonuç doğurduğunun karar yerinde tartışılıp, sanığın hukuki durumunun bu şekilde belirlenmesinden sonra hüküm kurulması gerekirken, suç niteliğinin tayininde hata yapılarak memuriyet görevini kötüye kullanmak suçundan 765 sayılı TCK'nın 240'inci maddesi gereğince mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırı bulunmuştur. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy