Askeri Yargıtay 2. Daire 2017/32 Esas 2017/48 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2017/ 32
Karar No: 2017 / 48
Karar Tarihi: 15.02.2017

(1632 S. K. m. 66) (5237 S. K. m. 62)

Sanık hakkında evvelce verilen mahkûmiyet hükümlerinin, Dairemizin 16.9.2015 tarihli, 2015/423-433 Esas ve Karar sayılı ilamıyla noksan soruşturma yönünden ayrı ayrı bozulması üzerine, bozma ilamına uyularak sürdürülen yargılama sonucunda, Askeri Mahkemece; sanığın,

1) 2.7.2013-14.8.2013 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-b ve TCK’nın 62/1 maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına;

2) 23.11.2013-4.12.2013 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-b ve TCK’nın 62/1 maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına;

3) 7.12.2013-10.3.2014 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-a ve TCK’nın 62/1 maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına;

Karar verilmiştir.

Hükümler; sanık tarafından, esas ve uygulamaya; müdafi tarafından, esasa ilişkin sebepler ileri sürülerek, ayrı ayrı temyiz edilmiştir.

Tebliğnamede; hükümlerin noksan soruşturma yönünden ayrı ayrı bozulmasına karar verilmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

1) 2.7.2013-14.8.2013 tarihleri arasında işlediği izin tecavüzü ve 7.12.2013-10.3.2014 tarihleri arasında işlediği firar suçlarından tesis edilen mahkûmiyet hükümlerine ilişkin yapılan değerlendirmede:

Sanığın, 24.6.2013 tarihinde 2 gün yol ve 5 gün izin süresi tanınarak gönderildiği izinden 1.7.2013 günü bitimine kadar Birliğine katılması gerekirken katılmadığı, 14.8.2013 tarihinde kendiliğinden Birliğine katıldığı, müteakiben 4.12.2013 tarihinde bir başka suçtan yakalanmasının ardından 5.12.2013 tarihinde teslim edildiği Fatih Askerlik Şubesince 1 gün yol süresi verilerek Birliğine sevk edilen sanığın, 6.12.2013 günü saat 24.00’e kadar Birliğine katılması gerekirken katılmadığı, 10.3.2014 tarihinde yakalandığı, dosya kapsamındaki kanıtlardan anlaşılmaktadır.

Askeri Mahkemece; hukuka uygun, yeterli ve inandırıcı gerekçeler gösterilmek suretiyle, sanığın atılı suçları işlediği kabul edilerek, temel cezaların alt sınırdan tayin edilip, her iki suçtan verilen cezada takdiri indirim yapılmasında, yasal ve yeterli gerekçelerle hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve erteleme hükümlerinin tatbik edilmemesinde, hükümlünün kişilik özellikleri dikkate alınarak hükmolunan cezaların kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlara çevrilmemesinde, usul, sübut, vasıf, takdir ve uygulama yönlerinden hukuka aykırılık bulunmadığından, sanığın ve müdafiin temyiz sebeplerinin reddi ile mahkûmiyet hükümlerinin ayrı ayrı onanmasına karar verilmiştir.

2) 23.11.2013-4.12.2013 tarihleri arasında işlediği kabul edilen izin tecavüzü suçundan tesis edilen mahkûmiyet hükmüne ilişkin yapılan değerlendirmede:

21.8.2013 tarihinde ….. Hastanesince 3 ay hava değişimi verilen sanığın hava değişimi süresinin sonunda, 20.11.2013 tarihinde müracaat ettiği ….. Askerlik Şubesince 21.11.2013 tarihinden itibaren 1 gün yol süresi verilerek ve sevk belgesinde katılacağı tarihin 23.11.2013 olduğu belirtilerek Birliğine sevk edildiği, 4.12.2013 tarihinde yakalandığı, dosya kapsamındaki kanıtlardan anlaşılmaktadır.

Askeri Mahkemece; hukuka uygun, haklı ve inandırıcı gerekçelerle, sanığın, atılı suçu işlediği kabul edilerek, alt sınırdan temel ceza tayin edilip, takdiri indirim uygulanmak suretiyle mahkûmiyet kararı verilmesinde, yasal ve yeterli gerekçelerle hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve erteleme hükümlerinin tatbik edilmemesinde, hükümlünün kişilik özellikleri dikkate alınarak hükmolunan cezanın kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlara çevrilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte;

….. Askerlik Şubesince 21.11.2013 tarihinden itibaren 1 gün yol süresi verilerek Birliğine sevk edilirken, 23.11.2013 tarihinde Birliğine katılması gerektiği bildirilen sanığın, 23.11.2013 tarihi sonuna kadar Birliğine katılması gerekirken katılmadığı göz önünde bulundurularak, suç başlangıç tarihinin 24.11.2013 olarak belirlenmesi gerekirken, 23.11.2013 tarihi olarak belirlenmesi hukuka aykırı bulunup, hükmün bozulmasına karar verilmiş; suçun hukuki niteliğine ve ceza uygulamasına herhangi bir etkisi bulunmayan ve ayrıca tespiti bir araştırma yapılmasını da gerektirmeyen bu hukuka aykırılığın, 353 sayılı Kanun’un 220/2-F maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün görülerek, sanığın ve müdafiin kabule değer görülmeyen temyiz isteminin reddi ile, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Tebliğnamede; “…Yapılan incelemede; ….. Komutanlığınca, sanık muayene edilmeden sadece dosya incelenmek suretiyle verilen Ek Raporun, Askeri Yargıtay 2’nci Dairesinin bozma ilamında belirtilen hususları karşılamadığı sonucuna varılmıştır.

Bu itibarla; sanığın suç tarihlerinde askerliğe elverişlilik ve cezai ehliyeti konusunda ortaya çıkan kuşkunun giderilmesi bakımından sanığın adli gözlem altına alınmasının sağlanarak, Askeri Yargıtay 2’nci Dairesinin bozma ilamında belirtilen hususları irdeleyen ve belirtilen kuşkuları açıklığa kavuşturan Adli Rapor ve Sağlık Kurulu Raporu temin edilerek hüküm verilmesi gerekirken, bozma ilamında belirtilen hususları karşılamayan Ek Rapora dayanılarak hüküm verilmesinin noksan soruşturma teşkil ettiği anlaşıldığından mahkûmiyet hükümlerinin noksan soruşturma yönünden ayrı ayrı bozulmasına karar verilmesi gerektiği değerlendirilmiştir.” şeklinde görüş bildirilmiş ise de;

Dairemizin 16.9.2015 tarihli, 2015/423-433 Esas ve Karar sayılı ilamı üzerine Askeri Mahkemece sürdürülen yargılama sırasında ….. Hastanesince düzenlenen 23.12.2015 tarihli Ek Raporda (Dz. 300); “GATA Sağlık Kurulunun 24.10.2014 gün ve 17337 sayılı raporu ile ‘sık tekrarlayan uyum bozukluğu B/16 F1 askerliğe elverişli değildir’ tanı ve kararı verilen sanığın askerliğe elverişsizlik hali TSK SYY'nin ilgili maddesinde belirtildiği gibi 'uyum bozukluğunun tekrarlayıcı nitelikte olduğunun değerlendirildiği' 24.10.2014 tarihinden itibaren başlamaktadır. Dolayısıyla sanığın askerliğe elverişsizlik hali suç tarihlerini (01.07.2013-14.08.2013, 23.11.2013-04.12.2013, 07.12.2013-10.03.2014) kapsamamaktadır. Uyum bozukluğu; kişinin yargılama yeteneğini etkileyen bir rahatsızlık değildir. Kişinin işlediği fiilin hukuki anlam ve sonuçlarını algılamasını veya bu fiille ilgili olarak davranışlarını yönlendirme yeteneğini azaltmaz. Dolayısıyla suç tarihlerinde (01.07.2013-14.08.2013, 23.11.2013-04.12.2013, 07.12.2013-10.03.2014) TCK’nın 32/1-2 maddelerinden faydalanamaz” yönünde tıbbi kanaat bildirildiği görülmektedir.

Dairemizin bozma ilamından sonra sanık tekrar adli gözlem altına aldırılmamış ise de; 10.11.2014 tarihli Adli Raporun ve 24.10.2014 tarihli ….. Sağlık Kurulu Raporunun düzenlenmesinden önce sanığın 21.10.2014-27.10.2014 tarihleri arasında ….. Psikiyatri Kliniğinde yatırılmak suretiyle adli gözlem altında tutulduğu, 23.12.2015 tarihli Ek Raporun bu işlemin devamı niteliğinde olduğu ve belirtilen tarihlerde yapılan adli gözlemde tespit edilen bulgulara dayanılarak düzenlendiği anlaşılan Ek Raporun sanığın suç tarihlerinde askerliğe elverişli olup olmadığı ve cezai ehliyetinin bulunup bulunmadığı hususundaki şüpheyi giderecek nitelikte ve yeterli olduğu sonucuna varıldığından, tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.

SONUÇ VE KARAR: Açıklanan nedenlerle;

1) Sanığın ve müdafiin kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanunun 217/2’nci maddesi gereğince REDDİNE;

Usul ve esas yönlerinden hukuka uygun bulunan 2.7.2013-14.8.2013 tarihleri arasında işlediği izin tecavüzü ve 7.12.2013-10.3.2014 tarihleri arasında işlediği firar suçlarından tesis edilen mahkûmiyet hükümlerinin ayrı ayrı ONANMASINA;

2) Sanığın ve müdafiin kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanunun 217/2’nci maddesi gereğince REDDİNE;

Suçun başlangıç tarihinin hatalı olarak tespiti yönünden hukuka aykırı bulunan 23.11.2013-4.12.2013 tarihleri arasında işlediği kabul edilen izin tecavüzü suçundan tesis edilen mahkûmiyet hükmünün, sanığın ve müdafiin temyiz istemine atfen ve resen, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince BOZULMASINA;

Ancak, bozma sebebi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 353 sayılı Kanun’un 220/2-F maddesi gereğince, hükmün, hatalı olarak yazılan suç başlangıç tarihinin "24.11.2013" şeklinde değiştirilmek ve diğer kısımları aynen muhafaza edilmek suretiyle, DÜZELTİLEREK ONANMASINA;

15.2.2017 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe aykırı olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy