Askeri Yargıtay 2. Daire 2016/99 Esas 2016/223 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2016/ 99
Karar No: 2016 / 223
Karar Tarihi: 30.03.2016

(1632 S. K. m. 144) (5237 S. K. m. 50, 52, 62, 257) (5271 S. K. m. 231)

Askeri Mahkemenin 11.3.2014 tarihli, 2013/727 Esas ve 2014/138 Karar sayılı hükmü ile sanığın, 2010-2011 yılları arasında görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle memuriyet görevini kötüye kullanmak suçunu işlediği kabul edilerek eylemine uyan ASCK’nın 144’ncü maddesi delaletiyle TCK’nın 257/1 ve 62'nci maddeleri uyarınca beş ay hapis cezasıyla cezalandırılmasına, CMK'nın 231/5, 6 ve 9'uncu maddesi uyarınca meydana gelen 2.842 TL mağdur zararının ilk taksiti 187 TL olmak üzere geriye kalan kısmının her bir taksit 45 TL olacak şekilde 59 eşit taksitte ödenmesi suretiyle tamamen giderilmesi şartıyla hakkında verilen hapis cezasını havi hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş; bu karar, 2’nci Ordu Komutanlığı Askeri Mahkemesinin itirazın reddine dair 26.6.2014 tarihli, 2013/A-12-227 Karar sayılı duruşmasız işlere ait kararı ile kesinleşmiş; hükümde öngörülen beş yıllık deneme süresi içerisinde sanığın denetim süresi içerisinde katılanın zararını ödememesi üzerine, yeniden yapılan yargılama sonunda Askeri Mahkemece, 2010-2011 tarihleri arasında memuriyet görevini kötüye kullanmak suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 144’ncü maddesi delaletiyle TCK’nın 257/1, TCK’nın 62, 50 ve 52’nci maddeleri uyarınca 3.000 TL adli para cezasıyla cezalandırılmasına, hükmolunan adli para cezasının TCK’nın 52/4’üncü maddesi gereğince yirmi eşit taksitte tahsil edilmesine, karar verilmiştir.

Hüküm; sanık ve müdafi tarafından, esasa yönelik sebepler ileri sürülerek ayrı ayrı temyiz edilmiştir.

Tebliğnamede; hükmün, sübut yönünden bozulmasına karar verilmesi gerektiği yönünde, görüş bildirilmiştir.

Askeri Yargıtay Başsavcılığınca düzenlenen 8.1.2016 tarihli ve 2016/45 sayılı tebliğnamede; hükmü temyiz etmesine rağmen sanığın temyiz istemi ile ilgili görüş bildirilmemiş, Dairemizin 17.2.2016 tarihli, 2016/99-10 Esas ve Karar sayılı ara kararıyla; sanığın temyiz istemine yönelik ek tebliğname düzenlenmesi; düzenlenecek ek tebliğnamenin sanığa tebliğinden sonra dava dosyasının incelemeye devam edilmek üzere Dairemize gönderilmesi için, dosyanın Askeri Yargıtay Başsavcılığına iadesine, karar verilmiştir.

Askeri Yargıtay Başsavcılığınca düzenlenen 26.2.2016 tarihli, 2016/9 sayılı ek tebliğname ile Dairemizin ara kararı yerine getirilerek, dava dosyası temyiz incelemesine devam edilmek üzere Dairemize, iade edilmiştir.

Yapılan incelemede; olay tarihinde sanık J.Yb. H.B.'nin Tunceli-Nazimiye İlçe Jandarma Komutanı olarak görev yaptığı, … İlçe Jandarma Komutanlığı'nda görevli katılan J.Kd.Bçvş. F. B.'nin 2010 ve 2011 yılları içerisinde İlçe Jandarma Komutanı sanık tarafından çeşitli tarihlerde … İlçe Jandarma Komutanlığına bağlı …, …, … ve … Karakol Komutanlıklarında toplam yedi sefer geçici görevlendirme ile görevlendirildiği, bu sebeple katılanın geçici görev yolluğu almak için … İl Jandarma Komutanlığına 9.1.2012 tarihinde başvurduğu, ancak Subay ve Astsubay Atama Yönetmeliği ve Jandarma Genel Komutanlığı Atama Yönergesine göre katılanın geçici görevlendirmeleri yapılmadan önce İl Jandarma Komutanlığına geçici görevlendirmeyle ilgili yazılı herhangi bir teklifin yapılmaması ve bu hususta onayının alınmaması bu nedenle yapılan geçici görevlendirmelerin belirtilen mevzuat hükümlerine uygun olarak yapılmaması sebebiyle J.Kd.Bçvş. F.B.'nin alması gereken 2.842 TL tutarındaki parayı alamadığı, bu suretle sanığın 2010-2011 tarihleri arasında katılanı mevzuat hükümlerine uygun olarak görevlendirmemek ve bu sebeple katılanın geçici görev yolluğu alamamasına sebep olmak suretiyle memuriyet görevini kötüye kullanmak suçunu işlediği gerekçesi ile Askeri Mahkemece sanığın mahkûmiyetine dair hüküm kurulmuş ise de;

ASCK’nın üçüncü babının ‘Hizmet ve vazifenin ihlali’ başlıklı dokuzuncu faslında ‘Umumi surette ihmal ve tekasül’ başlığı altında 144’üncü maddede düzenlenen ve Türk Ceza Kanunu’na atıf suretiyle cezalandırılan memuriyet görevini kötüye kullanmak suçu, bu Kanun’un 12’nci maddesinde tarif edilen bir askeri vazifeyi (hizmeti) yapmakla yükümlü bulunan kişinin (memurun), memurluk görevini Kanun ve nizamın gösterdiği usul ve esaslarından başka surette kullanması biçiminde tanımlanmakta olup, bu suçun oluşumu için memurun; kanuni görev ve yetkisini aşması, Kanun’un belirlediği usul, şekil ve esasa uymaması ve takdir yetkisini amacı dışında kullanması ve tüm bu eylemlerin görevi kötüye kullanma kastı altında gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Bu suçun maddi unsuru ASCK’nın 144’üncü maddesinin atıfta bulunduğu TCK’nın 257/1’inci maddesinin metninde görevinin gereklerine aykırı hareket etmek şeklinde ifade edilmiş olup, bir görevin gereklerine aykırı hareket edilmesi için ise, öncelikle failin görev alanına giren bir işlemin yapılmış olması zorunluluk arz etmektedir. “Görevinin gereklerine aykırı hareket etmek” şeklindeki ibarenin anlamı dikkate alındığında ise, gereklerine aykırı hareket edilen şeyin, bizzat görev değil, bu görev dolayısıyla memura tanınan kudret ve yetki olduğu, anlaşılmaktadır.

19.12.2010 tarihli ve 27790 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren, 8.12.2010 tarihli ve 6086 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile TCK’nın 257’nci maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan görevi kötüye kullanmak suçu, "Kanun’da ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olan ya da kişilere haksız bir menfaat sağlayan kamu görevlisi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır." şeklinde düzenlenmiştir.

TCK’nın 257/1’inci maddesinde tanımlanan suçun oluşabilmesi için, Kanun’a aykırı davranış yetmemekte, bu davranış nedeniyle, “kişilerin mağduriyetine” veya “kamunun zararına” neden olunması ya da “kişilere haksız bir menfaat sağlanması” gerekmektedir. Atılı suç Türk Ceza Kanunu’nda “netice suçu” olarak düzenlenmiş olup, failin, bilerek ve isteyerek görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olma ya da kişilere haksız bir menfaat sağlama kastıyla hareket etmesi gerekmektedir.

Bilirkişinin mütalaasında (Dz. 748-750); sanığın geçici görevlendirme işlemlerinde yaptığı usul hatasının katılana harcırah ödenmesine engel teşkil etmeyeceği, geçici görevlendirilmelerde Jandarma Bölge Komutanlığından onay alınması gerektiği hususunun ayrı bir husus, maliye birimince harcırah tahakkuk ettirilmesinin ve bunun için gerekli belgelerin ikmalinin ayrı bir husus olduğu, İlçe Jandarma Komutanlığınca yapılan görevlendirme tarihlerinin bir çizelge yapılarak İta Amiri konumunda bulunan İl Jandarma Komutanına onaylatılması suretiyle maliye birimine teslim edilmesinin de katılana harcırah ödenmesi için yeterli olacağı, dolayısıyla sanığın geçici görevlendirme işlemlerinde yaptığı usul hatası ile katılana harcırah ödenmemesi arasında bir illiyet bağının bulunmadığı, hususlarını belirtmiş olması yine görev alanında yüzlerce mevzuat bulunan Jandarma sınıfından sanığın, Personel sınıfının ihtisas alanında bulunan ve detay olarak nitelendirilebilecek bir konuda tam anlamıyla bilgi sahibi olamayacak olması, sanığın geçici görevlendirmeye ilişkin mesajları eksiksiz olarak İl Jandarma Komutanlığına bildirmiş olması sebebiyle de yaptığı görevlendirmeleri gizleme çabası içine girmemiş olması, ayrıca katılanın suç tarihlerinde güçlendirilmiş tayın bedeli almış olması da göz önüne alındığında; sanığın, “kişilerin mağduriyeti”, “kamunun zararı” ya da “kişilere haksız bir menfaat sağlanması” söz konusu olmadığı gibi sanığın böyle bir istediğinden bahsetmenin de mümkün olmadığı, bu nedenlerle atılı suçun maddi ve manevi unsur yönlerinden oluşmadığı sonucuna varıldığından, mahkûmiyet hükmünün sübut yönünden bozulmasına, karar verilmiştir.

Sonuç Ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Sanık ve müdafiin temyiz sebeplerine atfen ve resen, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince, mahkûmiyet hükmünün sübut yönünden BOZULMASINA,

30.3.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe uygun olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy