Askeri Yargıtay 2. Daire 2016/76 Esas 2016/115 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2016/ 76
Karar No: 2016 / 115
Karar Tarihi: 10.02.2016


(353 S. K. m. 19, 207, 221) (5237 S. K. m. 50, 52, 62) (1632 S. K. m. 85, 91) (6000 S. K. m. 2)

 

Sanık hakkında daha önce üste fiilen taarruz suçundan tesis edilen beraat hükmü ile üste hakaret suçundan tesis edilen mahkûmiyet hükümlerinin usul yönünden ayrı ayrı bozulmasına ilişkin Dairemizin 15.6.2011 tarihli, 2011/442-457 Esas ve Karar sayılı ilamına uyan Askeri Mahkemece, sanığın, 15.2.2010 tarihinde;

 

1) Karargah Bölük Astsubayı odası önünde, mağdur Mu.Onb. M.K.Y.’ye yönelik olarak, üste fiilen taarruz suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 91/1 (az vahim hâl), TCK’nın 62, 50 ve 52’nci maddeleri uygulanmak suretiyle üç bin Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezanın aylık taksitler hâlinde ve yirmi dört eşit taksitte tahsiline, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi hâlinde geri kalan kısmın tamamının tahsiline, adli para cezasının ödenmemesi hâlinde tayin edilen kısa süreli hapis cezasının tamamen ve kısmen infazına, yasal imkânsızlık nedeniyle erteleme hükümlerinin ve sanığın tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaat hasıl olmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin uygulanmasına yer olmadığına,

 

2) Karargah Bölük Astsubayı odası önünde, mağdur Mu.Onb. M.K.Y.’ye yönelik olarak, üste hakaret suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 85/1 (Birinci cümlesi), TCK’nın 62, 50 ve 52’nci maddeleri uygulanmak suretiyle bin beş yüz Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezanın aylık taksitler hâlinde ve yirmi eşit taksitte tahsiline, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi hâlinde geri kalan kısmın tamamının tahsiline, adli para cezasının ödenmemesi hâlinde tayin edilen kısa süreli hapis cezasının tamamen ve kısmen infazına, yasal imkânsızlık nedeniyle erteleme hükümlerinin uygulanmasına ve sanığın tekrar suç işlemeyeceği yönünde kanaat hasıl olmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına,

 

Karar verilmiştir.

 

Hükümler; sanık tarafından sebep gösterilmeden temyiz edilmiştir.

 

Tebliğnamede; hükümlerin usul yönünden ayrı ayrı bozulmasına karar verilmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

 

Yapılan incelemede; sanığın, koğuşta iken, Mu.Er T.İ.A.’dan, gazinoya gidip kolasını alıp gelmesini istediği, T.İ.A.’nın önce gitmek istememesine karşın sanığın ısrarı üzerine gazinoya giderek kolayı aldığı ve gece dersinin bitiminde koğuşta sanığa verdiği, sanığın “Niye geç kalıyorsun” diyerek T.İ.A.’ya tokat, tekme ve yumrukla vurmaya başladığı, T.İ.A.’nın koşarak koğuştan çıktığı ve Bölük Nöbetçi Astsubayı Mu.Bçvş. Z.Ç.’nin yanına giderek olayı anlattığı, Z.Ç.’nin bölük yazıcısı Mu.Onb. S.Ö.’den sanığı çağırmasını istediği, S.Ö.’nün koğuşa çıkarken karşılaştığı sanığa Z.Ç.’nin kendisini çağırdığını söylediği ve beraberce yazıhaneye doğru ilerledikleri, bu sırada T.İ.A. ile karşılaştıkları ve sanığın elinde kesici bir alet olduğu hâlde “Sen kapıyı çaldın, ben de kapıyı açtım, kapı sana çarptığında dudağın patladı, git öyle ifade ver” dediği, T.İ.A.’nın kabul etmemesi üzerine sanığın “Senin için hiç iyi olmaz, bunun daha sonrası var, seni ikinci kattan atarım, seni keserim” dediği, bu sırada yanlarına gelen mağdur Mu.Onb. M.K.Y.’nin sanığa “Hem çocuğa vuruyorsun, hem de yalan ifade verdiriyorsun” demesi üzerine, sanığın mağdura “Sen ne karışıyorsun, senin ananı bacını sinkaf ederim” diyerek tokatla vurduğu ve tekrar koğuşa gittiği, bu suretle atılı suçları işlediği kabul edilerek ayrı ayrı cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.

 

6000 sayılı Kanun’un 2’nci maddesi ile; 353 sayılı Kanunun 19’uncu maddesi değiştirilmiş olup yapılan bu değişiklik ile, ASCK’nın 91/1’inci maddesinde yazılı suçla ilgili yargılama yapma görevi kurul hâlindeki askeri mahkemeye ait iken, 30.6.2010 tarihinden sonra tek hâkimden kurulu askeri mahkemeye ait olmuştur. Ancak, 353 sayılı Kanuna, 6000 sayılı Kanun ile eklenen Ek-7’nci maddesi ile de; 30.6.2010 tarihinden önce kurulla yargılaması yapılmakta olan davalara kurulla bakılmaya devam edilmesi ve kurulla karar verilerek kesinleşmiş kararlarla ilgili olarak da, yine kurulla karar verilmesi gerektiği, ayrıca 19’uncu maddesinde de bir kimse tarafından işlenmiş müteaddit fiillerin yargılanması görevinin belirlenmesinde en ağır cezayı gerektiren fiilen esas alınacağı hüküm altına alınmıştır.

 

Bu düzenlemelere göre; Askeri Mahkemenin 6000 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce kurulla yargılama yapmaya başlaması karşısında, bozma ilamından sonraki yargılamanın da kurul ile yapılması gerekmekte olup, kurul ile yapılan yargılama esnasında, sanığın bozma ilamına karşı diyeceklerinin istinabe olunan … Askeri Mahkemesinde, mağdur M.K.Y.’nin beyanlarının ise istinabe olunan … Askeri Mahkemesinde tek hakimle tespit edilmesi, 353 sayılı Kanun’un 19’uncu maddesine aykırı ve 207/3’üncü maddesinin (A) ve (D) bentlerine göre mutlak hukuka aykırılık niteliğinde olduğundan mahkûmiyet hükümlerinin usul yönünden ayrı ayrı bozulmasına karar verilmiş, bozma sebebi karşısında diğer yönlerden inceleme yapılmamış, suç tarihinin kısa karar ile gerekçeli hükmün başlık kısmında dosya kapsamına da uygun şekilde 15.2.2010 olarak yazılmasına karşılık, maddi vakanın anlatıldığı bölümde hatalı olarak 12.5.2009 olarak yazılması şeklinde yapılan hataya işaret edilmiştir.

 

Sonuç Ve Karar: Açıklanan nedenlerle;

 

Sanığın temyizine atfen ve resen, mahkûmiyet hükümlerinin, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince, usul yönünden ayrı ayrı BOZULMASINA,

 

10.2.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe uygun olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy