Askeri Yargıtay 2. Daire 2016/51 Esas 2016/82 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2016/ 51
Karar No: 2016 / 82
Karar Tarihi: 27.01.2016


(5271 S. K. m. 176, 190)

 

Askeri Mahkemece; sanığın, 14.3.2014-30.4.2014 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-a, TCK’nın 62, 63, 50/1-a ve 52/2’nci maddeleri gereğince altı 6.000 Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, hükmedilen adli para cezasının yirmi dört ayda eşit taksit hâlinde tahsil edilmesine, 1.10.2014-26.12.2014 tarihleri arasında tutuklulukta geçirdiği sürelerin cezasından mahsubuna, yasal imkânsızlık nedeniyle hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasına ve cezanın ertelenmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.

 

Hüküm; müdafi tarafından, kararın usul ve yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek temyiz edilmiştir.

 

Tebliğnamede; hükmün, usul ve uygulamaya ilişkin gerekçesizlik yönlerinden bozulmasına karar verilmesi gerektiği yönünde, görüş bildirilmiştir.

 

Yapılan incelemede; sanığın, 14.3.2014 tarihinde Birliğinden firar ettiği, 30.4.2014 tarihinde kendiliğinden dönerek Birliğine katıldığı, böylece 14.3.2014-30.4.2014 tarihleri arasında firar suçunu işlediği kabul edilerek, belirtilen şekilde mahkûmiyetine karar verilmiş ise de;

 

Dava dosyası incelendiğinde; Askeri Mahkemece, 1.10.2014 tarihinde yapılan ilk oturuma ait duruşma tutanağında, iddianamenin ve duruşma gününün, herhangi bir tarih belirtilmeksizin sanığa tebliğ edildiğinin ifade edildiği, ancak bir haftalık yasal savunma süresinin geçtiğinden bahsedilmediği, ardından iddianame okunduktan sonra sanığın sorgu ve savunmasına geçildiği; sanığın Birliği Komutanlığınca düzenlenen tebliğ-tebellüğ belgesine göre, 20.6.2014 tarihinde sanığa tebliğ edilen evrakın … Askeri Mahkemesine ait 18.6.2014 tarihli ve 2014/651-545 E.K. sayılı gerekçeli hükmü olduğu, iddianamenin ve duruşma gününün tebliği için Askeri Mahkemece, sanığın Birlik Komutanlığına yazılan ve ekinde iddianame bulunduğu görülen müzekkerenin tarihi 20.6.2014 olup, 18.6.2014 olmadığı, bu müzekkerede de sanığa tebliğ edilmesi için gönderilmiş olan iddianamenin tarih, esas ve karar numaralarının ve hangi Askeri Savcılığa ait olduğunun yazılmadığı, dolayısıyla sanığa tebliğ edilmesi için gönderilen iddianamenin hangi iddianame olduğunun belirlenemediği, buna göre iddianamenin sanığa usulüne uygun olarak tebliğ edilmediği, anlaşılmaktadır.

 

CMK’nın 176/4’üncü maddesi uyarınca iddianamenin tebliği ile duruşma günü arasında bir haftalık yasal savunma süresi bulunması, bu süreye uyulmamış ise, yine CMK’nın 190/2’nci maddesi uyarınca sanığa, savunmasının hazırlayabilmesi için duruşmaya ara verilmesini istemeye hakkı olduğu hatırlatılması gerekirken, bu hakkı hatırlatılmadan sanığın sorgu ve savunmasının tespit edilmiş olması, CMK’nın 176/4 ve 190/2’nci maddelerine aykırılık teşkil etmektedir. Savunma hakkının kısıtlanması mahiyetinde olan bu durum, 353 sayılı Kanun’un 207/3-H maddesi gereğince mutluk bozma nedeni olduğundan mahkûmiyet hükmünün usûl yönünden bozulmasına, karar verilmiştir.

 

Bozma nedeni karşısında diğer yönlerden inceleme yapılmamıştır.

 

Sonuç Ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

 

Müdafiin temyizine atfen ve resen, mahkûmiyet hükmünün 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince, usul yönünden BOZULMASINA,

 

27.1.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe uygun olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy