Askeri Yargıtay 2. Daire 2016/32 Esas 2016/110 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2016/ 32
Karar No: 2016 / 110
Karar Tarihi: 10.02.2016


(1632 S. K. m. 47, 66, Ek m. 8) (5237 S. K. m. 50, 52, 62) (353 S. K. m. 221) (ANY. MAH. 05.07.2012 T. 2012/9 E. 2012/103 K.)

 

Dairemizin 16.4.2014 tarihli, 2014/303-407 E.K. sayılı ilamı ile sanık hakkında evvelce verilen uyarlamaya ilişkin mahkumiyet hükmünün usul yönünden bozulmasına karar verildikten sonra yapılan yargılama neticesinde Askeri Mahkemece; hükümlünün, 26.12.2007-15.1.2009 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-b, TCK’nın 62/1 ve 50/1-f maddeleri gereğince beş ay süre ile kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verilmiştir.

 

Hüküm; hükümlü tarafından esasa ve uygulamaya ilişkin sebepler ileri sürülerek, temyiz edilmiştir.

 

Tebliğnamede; hükmün usul yönünden bozulması gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

 

Yapılan incelemede; hükümlünün, 26.12.2007-15.1.2009 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediğinden bahisle ASCK’nın 66/1-b ve TCK’nın 62/1’inci maddelerinin tatbiki suretiyle verilen on ay hapis cezasına ilişkin mahkûmiyet hükmü, Dairemizin 25.5.2011 tarihli, 2011/385-395 Esas ve Karar sayılı ilamı gereğince, atılı suçun başlangıç tarihinin 27.12.2007 olarak değiştirilmesi suretiyle düzeltilerek onanmıştır.

 

Hükmün infaz aşamasında iken, Anayasa Mahkemesinin 5.7.2012 tarihli, 2012/9-103 Esas ve Karar sayılı kararıyla; ASCK’nın 47’nci maddesinin birinci fıkrasının, 4551 sayılı Kanun'un 12’nci maddesi ile değiştirilen (A) bendinin birinci ve ikinci cümlelerinin, 5329 sayılı Kanun'un 1’inci maddesiyle eklenen Ek-8’inci maddesinin ikinci fıkrasının "sırf askeri suçlar ile bu Kanun’un Üçüncü Babının Dördüncü Faslında yazılı suçlar hakkında, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar ile ..." bölümünün ve 5739 sayılı Kanun'un 1’inci maddesiyle eklenen Ek-10’uncu maddesinin ikinci fıkrasının izin tecavüzü suçu yönünden Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi karşısında; infaza devam edilip edilmeyeceği hususunda Askeri Savcılığın yaptığı taleple (Dz. 82) ilgili olarak, … Askeri Mahkemesinin 12.7.2012 tarihli, 2009/1024 Esas ve 2012/349 Müt. Karar sayılı duruşmasız işlere dair kararı ile infazın durdurulmasına karar verildiği (Dz. 83);

 

Hükümlü hakkında lehe Kanun değerlendirmesi yapmak için dava dosyasının yeniden esasa kayıt edilerek, duruşma açılmak suretiyle yapılan lehe Kanun değerlendirmesinde; ... Askeri Mahkemesinin 29.4.2013 tarihli, 2013/1053-225 Esas ve Karar sayılı kararı ile hükümlünün; 27.12.2007-15.1.2009 tarihleri arasında izin tecavüzü işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-b, TCK’nın 62/1, 50 ve 52’nci maddeleri gereğince 6.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği (Dz. 195-196);

 

Hükümlünün temyizi üzerine lehe Kanun değerlendirmesine ilişkin kararın Dairemizin 16.4.2014 tarihli, 2014/303-407 Esas-Karar sayılı kararı ile usûl yönünden bozulmasına karar verildiği (Dz.217-218);

 

Bozma kararına uyularak devam edilen yargılama sonunda, temyize konu hüküm ile; hükümlünün, 26.12.2007-15.1.2009 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-b, TCK’nın 62/1 ve 50/1-f maddeleri gereğince beş ay süre ile kamuya yararlı bir işte çalıştırılmasına karar verildiği, anlaşılmaktadır.

 

... Askeri Mahkemesinin 29.4.2013 tarihli, 2013/1053-225 Esas ve Karar sayılı hükmünün usul yönünden bozulmasına karar verilen Dairemizin 16.4.2014 tarihli, 2014/303-407 Esas-Karar sayılı ilamında da ayrıntıları ile izah edildiği üzere;

 

Uyum ve kararlılık gösteren Askeri Yargıtay ve Yargıtay kararlarında benimsenip, vurgulandığı gibi; kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünde değişiklik (uyarlama) yargılaması, asıl ceza yargılamasının bütünüyle sonuçlanıp hükmün kesinleşmesinden sonra ve ancak infazdan önce yürürlüğe giren bir ceza yasasının, kesinleşmiş mahkûmiyet hükmüne, dolayısıyla infaza etkisinin bulunup bulunmadığının saptanmasına ilişkin ve esas itibarıyla infazı ilgilendiren ve etkileyen bir yargılama faaliyetidir.

 

Önceki kesinleşmiş hükmü yeniden ele almaya olanak tanıyan bu istisnai yetki, hükmü veren hâkim veya mahkemeye sadece lehe Kanun konusuyla sınırlı bir uyarlama yetkisi vermekte, bu yolla gerek olağan, gerekse olağanüstü Kanun yolu denetimine konu olabilecek hukuka aykırılıkların giderilmesi mümkün görülmemektedir. Uyarlama yargısı için kesin hükmün yeniden ele alınmasına olanak tanıyan bir Kanun hükmü bulunmadıkça, talep vukuunda hükme el atılması, kesin hükmün dokunulmazlığı ilkesi ile bağdaşmaz. Hükümlülerin hukuki durumlarının incelenmesi ve değerlendirilmesi işleminin uyarlama davası adı verilen tali davada ele alınmasının ön şartı ise, lehe Kanun değişikliğinin mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra gerçekleşmiş olmasıdır.

 

Askeri Mahkemece; lehe Kanun değerlendirmesi sonucu tesis edilen temyize konu 12.8.2015 tarihli, 2014/1058 Esas ve 2015/713 Karar sayılı gerekçeli hükümde; daha önce kesinleşmiş olan 25.8.2009 tarihli, 2009/1024-371 Esas ve Karar sayılı hükümdeki maddi olaylarla ilgili olarak anılan karara atıf yapılarak değişen / iptal edilen yasal düzenlemeler gözetilmek suretiyle lehe Kanun değerlendirmesi yapılıp, kısa kararda ve hüküm fıkrasında önceki hükümlerin uyarlandığından bahsedilmek suretiyle uygulama yapılması ve netice cezanın belirlenmesi gerekirken; asıl olan kısa kararda (hüküm fıkrasında) önceki hükmün uyarlandığından bahsedilmeksizin, hükümlü sıfatında olmasına rağmen “sanık” sıfatı kullanılarak önceki kesinleşmiş hükümden bağımsız olarak ikinci bir hüküm kurulduğu izlenimi verecek ve infazda karışıklığa yol açacak şekilde hüküm fıkrası yazılmasının usul yönünden hukuka aykırı olduğu sonucuna varılmıştır.

 

Bu itibarla; mahkûmiyete ilişkin uyarlama hükmünün, değinilen sebeplere dayalı olarak usule aykırılık sebebiyle bozulmasına karar verilmiştir.

 

Ayrıca; bozma ilamına karşı diyeceklerinin talimat mahkemesince tespiti esnasında hükümlünün; mahkumiyeti halinde hapis cezasının öncelikle para cezasına çevrilmesini talep ettiği, zira maddi durumunun ödemeye elverişli olduğunu, bu mümkün olmadığı takdirde kamuya yararlı bir işte çalışmayı kabul ettiğini belirtmesine rağmen, Askeri Mahkemece; “…sanığın kendi beyanı, ekonomik ve diğer halleri göz önüne alındığında adli para cezasını ödeyebilecek durumda olmadığı anlaşıldığından verilen hapis cezası… adli para cezasına çevrilmemiştir…” şeklindeki dosya kapsamına uygun düşmeyen gerekçelerle cezasının kamuya yararlı bir işte çalıştırılma cezasına çevrilmesinin uygulama yönünden hukuka aykırı olduğuna;

 

Öte yandan; Dairemizin 25.5.2011 tarihli, 2011/385-395 Esas ve Karar sayılı ilamı ile suçun başlangıç tarihinin 27.12.2007 olarak değiştirilmesi suretiyle düzeltilerek onanmasına karar verilmesine rağmen, temadi başlangıç tarihinin gerekçeli hükmün hüküm fıkrasına 26.12.2007 olarak yazılmasının hatalı olduğuna ve hükümlünün infazda geçirdiği sürelerin cezasından mahsup edilmesi gerektiğine işaret edilmekle yetinilmiştir.

 

Sonuç Ve Karar: Açıklanan nedenlerle;

 

Hükümlünün temyizine atfen ve resen hukuka aykırı bulunan mahkûmiyet hükmünün, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince usul yönünden BOZULMASINA;

 

10.2.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe uygun olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy