Askeri Yargıtay 2. Daire 2016/294 Esas 2016/332 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2016/ 294
Karar No: 2016 / 332
Karar Tarihi: 11.05.2016

(1632 S. K. m. 134) (5237 S. K. m. 204) (353 S. K. m. 9, 17)

Sanık hakkında, 21.5.2010 tarihli, Bl.Kh.:4068-23-09 sayı ve “haftalık silah sayım raporu” konulu Tugay Komutanlığına hitaplı üst yazıda Bl.Komutanı Bnb. A.B. isminin üzerine kendi imzasını atmakla şekli anlamda resmi belgede sahtecilik suçunu işlediğinden bahisle, TCK’nın 204/1’inci maddesi uyarınca cezalandırılması talebi ile kamu davası açıldığı, yapılan yargılama neticesinde, Askeri Mahkemece; yazılı olduğu şekilde beraat hükmü tesis edildiği, gerekçeli hükmün tebliği aşamasında, Birlik Komutanlığının 8.12.2014 tarihli cevabi yazısı ve eklerinden sanığın 3.3.2014 tarihinde kendi isteği ile emekli olduğu anlaşılmaktadır.

Askeri mahkemelerin görevini belirleyen, 353 sayılı Kanun’un “Genel Görev” başlıklı 9’uncu maddesi; “Askeri mahkemeler kanunlarda aksi yazılı olmadıkça, asker kişilerin askeri olan suçları ile bunların asker kişiler aleyhine yahut askerlik hizmet ve görevleri ile ilgili olarak işledikleri suçlara ait davalara bakmakla görevlidirler.” hükmünü içermektedir. Sanığın işlediği iddia edilen suçun unsurları ve cezasının TCK’da düzenlenmesi, ASCK’da anılan maddeye yapılmış bir atıf da olmaması nedeniyle, askeri suç sayılmaması ve askeri bir suça da bağlı bulunmaması karşısında, 3.3.2014 tarihi itibariyle emekli olduğu, böylelikle TSK’dan emekli olmak suretiyle asker kişi sıfatı kalkmış olan sanığın, Askeri Mahkemede yargılanmasını gerektirir ilginin, 353 sayılı Kanun’un 17’nci maddesi uyarınca ortadan kalktığı, bu durumda sanığa atılı suçla ilgili yargılama görevinin “Adliye Mahkemesine” ait olduğu, temyiz de dâhil olmak üzere, tüm yargılama aşamalarında, kamu düzeniyle ilgili olan “Yargılama görevinin” resen ve öncelikle dikkate alınacağı açık olduğundan, Askeri Savcının temyizine atfen, sanık hakkında tesis olunan beraat hükmünün, görev yönünden bozulmasına, karar verilmiştir.

4) Sanıklar Alb. U.Ç., Bnb. Ş.G., Bnb. B.Ö. ve Bçvş. Y.P. hakkındaki zincirleme hakikate muhalif evrak tanzim etmek suçu yönünden yapılan incelemede:

Sanıklar Alb. U.Ç., Bnb. Ş.G., Bnb. B.Ö. ve Bçvş. Y.P.’nin haftalık silah sayımına ilişkin ast birliklerden düzenlenerek gelmesi gereken silah sayım raporları olmadığı hâlde, üst birliğe göndermek için yapılan silah sayımları sonucu envanterde kayıtlı silah miktarının tam ve doğru olduğuna yönelik hakikate muhalif resmi belge tanzim etmek ve üst birliğe göndermek suretiyle zincirleme hakikate muhalif evrak tanzim etmek suçunu ayrı ayrı işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasının yürütülen yargılaması sonucunda; Askeri Mahkemece sanıkların hakikate muhalif evrak tanzim etmek şeklinde bir eylem gerçekleştirme kasıt ve iradesini taşımadıkları, atılı suçun manevi unsurunun oluşmadığı kabul edilerek, sanıkların ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği anlaşılmaktadır.

ASCK’nın 134’üncü maddesinde yer alan suçun oluşabilmesi için; askeri hizmete ilişkin bir konuda üst ve amirlerini kandırma şuur ve iradesiyle hareket edilerek, bu kişilere hakikate aykırı bilgiler içeren rapor, belge, takrir veya layiha sunulması ya da gerçeğe aykırı olduğu bilinmesine karşın bu nitelikteki evrakın üst ve amirlere takdimine neden olunması gerekmektedir.

Bununla birlikte, suçun oluşumu için manevi unsurun da varlığı, sanığın eylemini iradi olarak arzuladığı sonucu elde etmek amacıyla bilerek ve isteyerek yaptığının hiçbir kuşku ve tereddüde yer vermeyecek biçimde ortaya konulması gerekmektedir.

Somut olayda, her haftanın Cuma gününe kadar, Birlik Komutanları ve Nöbetçi Amirleri tarafından Tugay Komutanlığına bildirilmiş bir vukuatın olmadığı, Tugay Komutanlığına ulaşan sayım sonuçlarında da herhangi bir vukuat bildiriminin yapılmadığı, dolayısıyla sanıkların, ast birliklerden gelen silah sayım tutanaklarının gerçeği yansıtıp yansıtmadığını bilmelerinin mümkün olmadığı, ast birliklerden raporların gelmemesi veya eksik gelmesi durumunda da, sanıklar tarafından silah sayılarının tam olduğu bilgisini içeren ve üst komutanlığa gönderilen silah sayım raporlarının gerçeğe aykırı olarak düzenlenip verilmesi veyahut bunların gerçeğe aykırı olduğu bilinerek üstlere takdim edilmesi kastıyla hareket edildiğinin söylenemeyeceği, kaldı ki dava konusu tabancanın eksikliğinin ast birlik tarafından Tugay Komutanlığına bildirilmesi üzerine bu hususta gerekli işlemlerin sanıklar tarafından yapılarak üst komutanlığa bilgi verildiği, bu nedenle sanıklarda atılı suç kastı bulunduğunun en azından şüpheli kaldığı sonucuna varıldığından, Askeri Savcının temyiz nedenlerinin reddi ile haklarında tesis edilen beraat hükümlerinin ayrı ayrı onanmasına karar verilmiştir.

SONUÇ VE KARAR: Açıklanan nedenlerle;

1) Askeri Savcının kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanun’un 217/2’nci maddesi uyarınca REDDİNE;

Usûl ve esas yönlerinden hukuka uygun bulunan, sanıklar Bnb. A.B., Ütğm. H.Ö., müstafi Uzm.Çvş. K.Z., Alb. U.Ç., müstafi Bnb. Ş.G., Bnb. B.Ö. ve Bçvş. Y.P. hakkındaki beraat hükümlerinin ayrı ayrı ONANMASINA;

2) Askeri Savcının temyizine atfen ve resen sanık Bkm.Bçvş. B.Ö. hakkında verilen ve hukuka aykırı bulunan beraat hükmünün, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince görev yönünden BOZULMASINA;

11.5.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe kısmen aykırı olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy