Askeri Yargıtay 2. Daire 2016/275 Esas 2016/315 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2016/ 275
Karar No: 2016 / 315
Karar Tarihi: 04.05.2016

(1632 S. K. m. 82, 85) (5237 S. K. m. 106)

29.1.2015 tarihinde 2 numaralı nizamiyede Nöbetçi Astsubay olarak görevli olan mağdur Uzm.Çvş. G.K.’nin, saat 23.45 sıralarında, nizamiyede nöbetçi olan bazı askerlerin cep telefonlarını nöbetten önce teslim etmemiş olduklarını fark ettiği, bunun üzerine sanığın da bulunduğu dinlenme odasına girerek orada bulunan tüm askerlere telefonlarını teslim etmeleri gerektiğini söylediği, buna rağmen sanığın cep telefonunu vermeyi reddettiği, mağdur Nöbetçi Astsubayın ısrarına rağmen sanığın teskeresine az bir süre kaldığından bahisle cep telefonunu teslim etmediği, bunun üzerine mağdurun, sanığı kolundan tutarak bulundukları odadan dışarıya çıkarmaya çalıştığı, bu esnada sanığın olay yerinden uzaklaşırken mağdura hitaben "kes lan, sen göreceksin, seninle görüşeceğiz" şeklinde sözler söylediği, maddi vakıa olarak dosya kapsamında mevcut tüm delillerden anlaşılmakta olup, Askeri Mahkemenin kabulü de bu yöndedir.

Amir veya üste hakaret suçu, ASCK’nın “Askeri itaat ve inkiyadı bozan suçlar” başlıklı Beşinci Faslında yer alan 85’inci maddesinde düzenlenmiştir.

Anılan maddeyle ast ile üst veya amir arasındaki otorite ve bağlılığın korunması açısından, amir veya üstün, onur, şeref ve saygınlığına yönelik haksız ve kasti saldırılar yaptırıma bağlanırken askeri hizmet ve disiplinin korunması da amaçlanmış olup, hakaret suçu, her ne suretle olursa olsun bir kimsenin şerefine, namusuna, şöhretine, haysiyet ve vakarına yöneltilen kasti ve haksız tecavüzler olarak tanımlanmaktadır.

Bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında; sanığın, üstü konumundaki mağdura hitaben söylediği "kes lan" ve devamında bütünlük arz eden "sen göreceksin, seninle görüşeceğiz" şeklindeki sözlerin, mağdurun bireysel onurunu, vakar ve haysiyetini zedeleyebilecek nitelikte olduğu dikkate alındığında, üste hakaret suçunu oluşturduğu anlaşılmaktadır.

Tebliğnamede; sanığın sarf ettiği “kes lan'' şeklindeki sözlerinin, o anki ruh hâli içerisinde, tehditkar söylemini pekiştirmek amacıyla sarf edildiği, sonuçta sanığın sarf etmiş olduğu sözlerin bir bütün hâlinde, mağdurun iç huzurunu bozabilecek ve onu endişeye sokabilecek mahiyette olduğu, bu nedenle eyleminin üste hakaret suçunu değil, üstü tehdit suçunu oluşturduğu yönünde görüş belirtilmiş ise de;

Amiri veya üstü tehdit suçu, ASCK’nın 82/2’nci maddesinde, “Amir veya üstünü herhangi bir suretle tehdit edenlere, ... cezası verilir. ...” şeklinde düzenlenmiş olup, maddede suçun unsurları konusunda herhangi bir açıklık bulunmadığından, bu suçun unsurlarının, TCK’nın “Tehdit” suçuna ilişkin hükümleri dikkate alınarak belirlenmesi gerekmektedir.

Tehdit, TCK’nın 106/1’inci maddesinde, “Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ... Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehdit etme" şeklinde tanımlanmıştır.

Uyum ve kararlılık gösteren Askeri Yargıtay ve Yargıtay kararlarında, söylenen sözlerin tehdit içerip içermediğinin failin ve mağdurun içinde bulundukları ortama, söylenen sözlere, söylenme nedenine ve söylendiği koşullara göre değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir.

İster sözel, ister herhangi bir eylemsel davranışla gerçekleşsin; önemli olan husus, olayın gerçekleştiği andaki özel koşullara göre eylemin tehdit olarak algılanabilir nitelikte olup olmadığıdır.

Bu açıklamalar ışığında sabit görülen eylem yeniden ele alındığında; sanığın, olay esnasında, açık bir şekilde üstünün hayatına, vücut ve cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden ya da mal varlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından söz etmemesi, olay esnasında söylediği "sen göreceksin, seninle görüşeceğiz" şeklindeki sözlerin, açık veya örtülü de olsa, hangi şekilde zarar verileceği hususunda bir açıklık içermemesi ve soyut nitelikte olması, bu sözünün hemen öncesinde söylediği "kes lan" sözünün de mağdurun iç huzurunu bozup, onu endişeye sevk edecek mahiyette olmaması birlikte değerlendirildiğinde, sanığın sarf ettiği sözlerin tamamının mağdur üzerinde ciddi bir korku yaratabilme açısından sonuç almaya objektif olarak elverişli, yeterli ve uygun olmadığı, dolayısıyla üstü tehdit suçunu oluşturmadığı değerlendirilmiştir.

Nitekim benzer olaylarla ilgili olarak; Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 27.9.2007 tarihli, 2007/96-101 Esas ve Karar sayılı kararında “seninle dışarıda görüşeceğim, sana soracağım, senin için iyi olmayacak.”;3.4.2008 tarihli, 2008/62-61 Esas ve Karar sayılı kararında “Eğer Şirinyer’e düşersem seninle görüşeceğiz.”; Askeri Yargıtay 1'nci Dairesinin 3.7.2013 tarihli, 2013/934-913 Esas ve Karar sayılı kararında “Size göstereceğiz.”; Dairemizin 22.10.2008 tarihli, 2008/2335-2336 Esas ve Karar sayılı kararında “Sen kimsin, sen benim muhatabım değilsin, siz görürsünüz.”, 29.3.2016 tarihli, 2016/165-191 Esas ve Karar sayılı kararında "iki tane çocuğun var, kendine dikkat et."; Askeri Yargıtay 3'ncü Dairesinin 11.11.2008 tarihli, 2008/2645-2636 Esas ve Karar sayılı kararında, “Rütbene mi güveniyorsun, dışarıya çıkalım, dışarıda görüşelim.”; 5.11.2013 tarihli, 2013/1223-1212 Esas ve Karar sayılı kararında, “Yeter lan artık, seninle yetmiş gün sonra Maden'de görüşeceğiz.”; 1.3.2016 tarihli, 2016/120-140 Esas ve Karar sayılı kararında "Yüzbaşım seninle görüşeceğiz." şeklindeki sözlerin üstü/amiri tehdit suçunu oluşturmadığı kabul edilmiştir.

Sonuç olarak, Askeri Mahkemece; toplanan delillere ve oluşan vicdani kanaate göre yasal ve yeterli gerekçeler gösterilmek suretiyle, sanığın üste hakaret suçunu işlediği kabul edilerek, yasal ve inandırıcı gerekçelerle alt sınırdan ceza tayin edilmesinde, olay öncesinde sanığın kolundan tutarak dışarıya çıkartmaya çalıştığı anlaşılan mağdurun bu davranışınınhaksız tahrik olarak kabul edilerek sanığın cezasından alt sınırdan indirim ve azami oranda takdiri indirim uygulanmasında, daha önce işlediği adli suçtan dolayı hakkında verilip açıklanması geri bırakılan hükmün denetim süresi içerisinde atılı suçun işlenmiş olması nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin tatbik edilmemesinde, hükmolunan kısa süreli hapis cezasının alt sınırdan adli para cezasına çevrilerek taksitlendirilmesinde hukuka aykırılık görülmediğinden, sanığın temyiz sebeplerinin reddi ile mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir.

SONUÇ VE KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Sanığın kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanun’un 217/2’nci maddesi gereğince REDDİNE,

Usul ve esas yönlerinden hukuka uygun bulunan mahkûmiyet hükmünün ONANMASINA,

4.5.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe aykırı olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy