Askeri Yargıtay 2. Daire 2016/269 Esas 2016/303 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2016/ 269
Karar No: 2016 / 303
Karar Tarihi: 27.04.2016

(5237 S. K. m. 32) (5271 S. K. m. 7, 150, 188, 215, 217) (353 S. K. m. 256)

18.4.2012 günü 8 günü yol olacak şekilde toplam 18 gün süre ile kanuni izne gönderilen sanığın, izinde iken …Devlet Hastanesinden 2.5.2012 tarihinde 10 gün istirahat raporu alması sonucu, istirahat süresi sonunda dönüş için tanınması gereken 3 günlük yol süresi sonunda en geç 15.5.2012 tarihine kadar Birliğine katılması gerekirken katılmadığı, daha sonra 19.11.2012 tarihinde kendiliğinden gelerek Birliğine katıldığı, böylece 15.5.2012-19.11.2012 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediği kabul edilerek, yapılan adli gözlemi sonucu TCK’nın 32/2’nci maddesinden yararlanmasının uygun olduğu kararına istinaden yukarıda yazılı olduğu şekilde mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmaktadır.

Askeri Mahkemece, yapılan muhakeme işlemleri incelendiğinde;

3.2.2014 tarihinde yapılan duruşmada yüklenen suç nedeniyle yasal hakları hatırlatıldıktan sonra müdafi talebi bulunmadığını beyan eden sanığın sorgu ve savunmasının tespit edildiği, 28.2.2014 tarihinde yapılan duruşmada dinlenen psikiyatri uzmanı bilirkişinin sanığın cezai ehliyetinin tespiti bakımından adli gözlem altına alınmasının uygun olacağı mütalaası üzerine CMK'nın 74'üncü maddesi uyarınca görevlendirilen müdafiin duruşmaya katıldığı ve sanığın adli gözlem altına alınmasına karar verildiği;

Adli gözlem işlemi tamamlandıktan sonra düzenlenen … Hastanesi Sağlık Kurulunun 25.3.2014 tarihli, 612 sayılı Sağlık Kurulu Raporunun bulgular ve tanı ve karar bölümleri incelendiğinde; "geçirilmiş depresif bozukluk" tanısı konan sanığın, suç tarihlerinde ve hâlen askerliğe elverişli olduğu, yüklenen suçtan ötürü 5237 sayılı TCK'nın 32/2’nci maddesinden yararlanmasının uygun olacağı", şeklinde karara yer verildiği;

Askeri Mahkemece; kısmi maluliyet içinde bulunan sanığın, 3.2.2014 tarihinde yapılan duruşmada yüklenen suç nedeniyle tespit edilen sorgu ve savunmasının geçersiz olması nedeniyle müdafiin katılımı ile sorgu ve savunmasının yeniden tespit edilmesi gerekirken, yargılamaya devam edildiği;

Sanığın gelir durumu ve kamuya yararlı bir işte çalışma seçenek yaptırımının mahiyetinin ve bu müesseseden yararlanmak isteyip istemediğinin tespiti için istinabe olunan … 3'üncü Asliye Ceza Mahkemesine zorunlu müdafi atandıktan sonra sanığın beyanlarının tespiti hususunda bir bilgilendirme yapılmadığı gibi, İstinabe Mahkemesince sanığa Baro tarafından görevlendirilecek müdafie ödenecek ücretin yargılama giderlerinden sayılacağı ve mahkûmiyeti halinde kendisinden tahsil edileceğinin hatırlatıldığı ve müdafi talebi bulunmadığını beyan eden sanığın, istenen hususlarda beyanlarının tespit edildiği;

13.3.2015 tarihinde yapılan ve hükme varılan duruşmada yazılı belgelere karşı hazır bulunan müdafie diyecekleri sorulmadan sanığın yokluğunda hükme varıldığı;

Görülmektedir.

Yapılan adli gözlemi sonucunda, TCK’nın 32/2’nci maddesinden faydalanabileceğine karar verilen sanığın sorgu ve savunmasının, CMK’nın 150/2’nci maddesi uyarınca atanan zorunlu müdafiin hazır olduğu duruşmada tespit edilmesi gerekirken, müdafi yokluğunda 3.2.2014 tarihinde yapılan duruşmada tespit edilen sorgu ve savunmaya itibar edilerek hüküm kurulması, CMK’nın 74/2, 150/2 ve 188/1’inci maddelerine; 13.3.2015 tarihinde yapılan ve hükme varılan duruşmada yazılı belgelere karşı hazır bulunan müdafie diyeceklerinin sorulmaması, CMK’nın 215 ve 217’nci maddelerine; seçenek yaptırımlarla ilgili sanığın beyanlarının tespit eden İstinabe Mahkemesince, müdafi ücretinin mahkûmiyeti halinde kendisinden tahsil edileceği hususların bildirilmiş olması da 353 sayılı Kanun’un 256’ncı maddesine aykırı olduğu gibi, savunma hakkının kısıtlanmasına yol açan bu durumlar 353 sayılı Kanun’un 207/3-H maddesi gereğince, mutlak bozma nedeni kabul edilmiş ve usul yönünden hukuka aykırı bulunan mahkûmiyet hükmünün bozulmasına karar verilmiştir.

Diğer taraftan, sanığın yüklenen izin tecavüzü suçunun düzenlendiği ASCK’nın 66/1-b maddesinde, bu suçun oluşabilmesi için failin özürsüz olması şartı aranmakta olup, özür kavramı Kanunda tanımlanmamış olmakla birlikte, Askeri Yargıtay’ın yerleşik kararlarında, TCK'nın 32/2’nci maddesi kapsamında değerlendirilen sanıkların bu tür rahatsızlıkları yasal ve geçerli özür olarak kabul edilmektedir.

Askeri Mahkemece; somut olayda asker kişi sıfatı bulunduğu kabul edilen sanığın, belirtilen tarihler arasında özürsüz olarak izin süresini geçirmek suretiyle yüklenen suçu işlediği kabul edilerek hükme varılmış ise de;

Sanık hakkında adli gözlem sonrasında düzenlenmiş olması gereken adli raporun dava dosyasında bulunmamaktadır. Söz konusu adli gözlem işlemi sonucunda sanık hakkında düzenlenen adli raporun dava dosyasına ithalini müteakiben, … Devlet Hastanesinin 30.12.2011 tarihli, 3439 sayılı raporuyla orta depresif nöbet tanısı ile 20 gün istirahat, yine aynı hastanenin 2.5.2012 tarihli ve 7834 sayılı raporuyla ile uyum bozukluğundan 10 gün istirahat alan, ayrıca savunmalarında psikolojisinin bozuk olduğunu, ailevi ve psikolojik nedenlerden dolayı izninden zamanında dönemediğini beyan eden sanığın, TCK'nın 32/2’nci maddesi kapsamında değerlendirilen psikiyatrik rahatsızlığının mazeret olarak kabul edilip edilemeyeceğinin tartışılmasından sonra bir karar verilmesi gerektiğinden, mahkûmiyet hükmünün noksan soruşturma yönünden de bozulmasına karar verilmiştir.

Sonuç Ve Karar: Açıklanan nedenlerle;

Sanık ve müdafiin temyizlerine atfen ve resen mahkûmiyet hükmünün, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince usul ve noksan soruşturma yönünden BOZULMASINA;

27.4.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe uygun olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy