Askeri Yargıtay 2. Daire 2016/168 Esas 2016/207 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2016/ 168
Karar No: 2016 / 207
Karar Tarihi: 23.03.2016

(1632 S. K. m. 130) (5271 S. K. m. 231) (353 S. K. m. 221) (765 S. K. m. 59) (647 S. K. m. 4) (AYDK 12.2.2009 T. 2009/5 E. 2009/14 K.) (AYDK 11.6.2009 T. 2009/82 E. 2009/78 K.) (AYDK 28.10.2010 T. 2010/98 E. 2010/104 K.)

Hükümlü hakkında …Askeri Mahkemesince verilen ve 6.2.2008 tarihinde kesinleşen, ancak infaz aşamasında duruşmasız işlere dair bir kararla açıklanması geri bırakılan 30.10.2007 tarihli, 2007/751-459 Esas ve Karar sayılı mahkûmiyet hükmü ile ilgili olarak hükümlünün denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği bilgisini içeren sabıka kaydına istinaden duruşma açılıp taraf teşkili yapıldıktan sonra yapılan yargılama sonucunda Askeri Mahkemece; 6.5.2009 tarihli, 2007/751 Esas, 2009/131 Evrak ve 2009/223 Müt. Karar sayılı duruşmasız işlere dair kararla açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanmasına, hükümlünün 23.11.2004 tarihinde askeri eşyayı kasten terk suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 130/1 ile mülga 765 sayılı TCK’nın 59/2 ve 647 sayılı Kanunun 4/1’inci maddeleri uyarınca 825 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, karar verilmiştir.

Hüküm; hükümlü tarafından, uygulamaya ilişkin sebeplerle temyiz edilmiştir.

Tebliğnamede; hükmün, usul yönünden bozulmasına karar verilmesi gerektiği hususunda görüş bildirilmiştir.

Yapılan incelemede; Askeri Mahkemenin 30.10.2007 tarihli, 2007/751-459 Esas ve Karar sayılı hükmü ile hükümlünün, 23.11.2004 tarihinde askeri eşyayı kasten terk suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 130/1 ile mülga 765 sayılı TCK’nın 59/2 ve 647 sayılı Kanun’un 4/1’inci maddeleri uyarınca 825 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezasının 647 sayılı Kanun’un 6’ncı maddesi uyarınca ertelenmesine karar verildiği, hükmün Dairemizin 6.2.2008 tarihli, 2008/286-279 Esas ve Karar sayılı kararıyla onanmak suretiyle kesinleştiği;

İnfaz aşamasında, 5728 sayılı Kanun ile değişik CMK’nın 231’inci maddesi kapsamında lehe Kanun değerlendirmesi yapılarak, Askeri Mahkemenin 6.5.2009 tarihli, 2007/751 Esas, 2009/131 Evrak ve 2009/223 Müt. Karar sayılı kararıyla, 30.10.2007 tarihli, 2007/751-459 Esas ve Karar sayılı hükmün, açıklanmasının geri bırakılmasına, sanığın beş yıl süre ile denetime tabi tutulmasına karar verildiği ve kararın 15.6.2009 tarihinde kesinleştirildiği;

Denetim süresi içinde kasıtlı suç işlediği kabul edilen hükümlü hakkında, CMK’nın 231/11’inci maddesi uyarınca duruşma açılmak ve taraf teşkil edilmek suretiyle yapılan duruşmalı yargılama neticesinde, Askeri Mahkemece; hükmün açıklanmasına karar verildikten sonra yukarıda yazılı olduğu şekilde hükme varıldığı;

Anlaşılmaktadır.

1) Uyum ve kararlılık gösteren Askeri Yargıtay ve Yargıtay kararlarında benimsenip, vurgulandığı gibi; kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünde değişiklik (uyarlama) yargılaması, asıl ceza yargılamasının bütünüyle sonuçlanıp, hükmün kesinleşmesinden sonra yürürlüğe giren bir ceza yasasının, kesinleşmiş mahkûmiyet hükmüne, dolayısıyla infaza etkisinin bulunup bulunmadığının saptanmasına ilişkin ve esas itibarıyla infazı ilgilendiren ve etkileyen bir yargılama faaliyetidir. Bu bağlamda, sonraki yasanın lehe sonuç doğurup doğurmadığının saptanması, lehe ise uygulanması ile sınırlı kendine özgü bir yargılamadır. Bu yargılamada asli ceza yargılaması sürecinde kesinleşmiş bulunan önceki kararın dışına çıkılamayacak, karardaki suça konu sabit eyleme uygulanması olanağı bulunan yeni yasadaki hükümler bütünüyle tatbik olunduktan sonra, yeni yasanın lehe sonuç doğurduğunun saptanması hâlinde, hükümlünün bu sonuçtan faydalanması için, infaza konu olabilecek nitelikte bir hüküm kurulmasıyla yetinilecek, aksi saptandığında ise "Önceki hükümde değişikliğe yer olmadığına", başka bir ifade ile uyarlama davasının reddine karar verilmesi gerekecektir.

Uyarlama yargılaması faaliyeti esnasında, suç olduğu evvelce saptanan eylemin sübutu, vasfı ve kanuni unsurlarıyla ilgili bir değerlendirme yapılması kesin hüküm dokunulmazlığı ilkesine aykırı olacaktır.

Bu itibarla; sadece hükmün infazını ilgilendiren bir konu hakkında karar verilirken, önceki hükmün içeriğini tartışılır hâle getiren ve sabit görülen eylemle ilgili yeniden ve tekrar hüküm tesis edildiği izlenimini uyandıracak uygulamalardan kaçınılması gerekmektedir (Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 12.12.2013 tarihli, 2013/117-119; 18.12.2008 tarihli, 2008/208-202; 12.2.2009 tarihli, 2009/5-14; 11.6.2009 tarihli, 2009/82-78 ve 28.10.2010 tarihli, 2010/98-104 Esas ve Karar sayılı ilamlarında da aynı görüşlere yer verilmiştir).

Yapılan açıklamalar ışığında, Askeri Mahkemenin 6.2.2008 tarihinde kesinleşen, ancak infaz aşamasında duruşmasız işlere dair kararla açıklanması geri bırakılan 30.10.2007 tarihli, 2007/751-459 Esas ve Karar sayılı mahkûmiyet hükmü ile ilgili olarak hükümlünün denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği bilgisini içeren sabıka kaydına istinaden, tensip tutanağı ile duruşma açılıp taraf teşkili yapıldıktan sonra yapılan yargılama işlemleri ve gerekçeli hüküm incelendiğinde;

Her muhakeme işleminde hükümlüye sanık sıfatı verildiği, sanık sıfatı ile kimliğinin tespit edildiği; kısa karar bölümünde Askeri Mahkemenin 30.10.2007 tarihli, 2007/751-459 Esas ve Karar sayılı kararından bahsedilmekle birlikte hükmün kesinleştiği belirtilmeyerek 6.5.2009 tarihli, 2007/751 Esas, 2009/131 Evrak ve 2009/223 Müt. Karar sayılı duruşmasız işlere ait kararın kesinleştiğinden bahsedilmekle yetinildiği ve 6.5.2009 tarihli, 2007/751 Esas, 2009/131 Evrak ve 2009/223 Müt. Karar sayılı gerekçeli kararı ile verilen hükmün, açıklanması şeklinde karar verilip akabinde hüküm kurulduğu; gerekçeli hükmün başlık kısmında, içeriğinde ve kısa kararda hükümlünün sanık olarak nitelendirildiği, iddia kısmında 30.10.2007 tarihli, 2007/751-459 Esas ve Karar sayılı hükmün kesinleştiği belirtilmesine rağmen gerekçe bölümünde delillerin yeni baştan değerlendirmeye tabi tutulduğu, sübut tartışılıp maddi vakıa kabulü ile vasıflandırma yapıldığı ve uygulama gerekçelerinin gösterildiği; görülmektedir.

Yukarıda açıklandığı üzere; Askeri Mahkemenin, onanmak suretiyle kesinleşen bir eylemle ilgili olarak, yeniden delilleri tartışıp hukuki değerlendirmede bulunması, eylem hakkında yeni baştan hüküm tesis etmesi, kesin hükmün bağlayıcılığı ve dokunulmazlığı ilkesine aykırı düşmekte ve usule aykırılık teşkil etmektedir.

2) Askeri Mahkemece; … 5'inci Asliye Ceza Mahkemesinin 11.1.2011 tarihli, 2010/450 Esas ve 2011/54 Karar sayılı hükmünden hareketle hükümlünün, CMK’nın 231’inci maddesinde öngörülen beş yıllık deneme süresi içerisinde "Ruhsatsız Ateşli Silahlarla Mermileri Satın Alma, Taşıma veya Bulundurma" suçundan adli para cezası ile cezalandırıldığı ve kararın 2.4.2013 tarihinde kesinleştiği kabul edilerek, açıklanması geri bırakılan hükmün, CMK’nın 231/11’inci maddesi uyarınca açıklanmasına karar verilmiştir.

CMK'nın 231/11'inci maddesinde, "Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması hâlinde, mahkeme hükmü açıklar…" hükmü yer almaktadır.

Görüldüğü üzere, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanması için, öncelikle, kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinin denetim süresi içinde gerçekleşmesi gerekmektedir.

Doktrinde ve yargı kararlarında kabul edildiği üzere, denetim süresinin başlangıcı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşme tarihidir.

Askeri Mahkemenin 6.5.2009 tarihli, 2007/751 Esas, 2009/131 Evrak ve 2009/223 Müt. Karar sayılı kararıyla, 30.10.2007 tarihli, 2007/751-459 Esas ve Karar sayılı hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve hükümlünün beş yıl süre ile denetime tabi tutulmasına karar verildiği, taraflarca itiraz edilmediği kabul edilerek, kararın, 15.6.2009 tarihinde kesinleştirildiği, bu durumda hükümlü hakkındaki denetim süresinin 15.6.2009 tarihinde başladığı anlaşılmaktadır.

Bu bağlamda, açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanabilmesi için kasten işlenmesi gereken yeni suçun, 15.6.2009 tarihinden sonra işlenmiş olması gerekmektedir.

Askeri Mahkemece hükmün açıklanmasına esas alınan … 5'inci Asliye Ceza Mahkemesinin 11.1.2011 tarihli, 2010/450 Esas ve 2011/54 Karar sayılı hükmüne ve 16.6.2014 tarihli adli sicil kaydına bakıldığında; hükümlünün, 1.6.2007 tarihinde işlediği “yaralama, ruhsatsız silahlarla mermileri satın alma veya taşıma veya bulundurma” suçlarından adli para cezası ve hapis cezaları ile cezalandırıldığı, hükümlerin 2.4.2013 tarihinde kesinleştiği, adli sicil kaydındaki diğer bilgilerin ise hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarına ilişkin olduğu, başkaca mahkûmiyetine dair kayıt bulunmadığı (temyize konu suça ilişkin kayıt hariç) anlaşılmaktadır.

Bu itibarla; Askeri Mahkemece, hükmün açıklanmasına esas alınan yukarıda belirtilen suçun CMK’nın 231’inci maddesinde öngörülen beş yıllık denetim süresi başlamadan önce işlenmiş olduğu ve adli sicil kaydına göre, hükümlünün 15.6.2009 tarihinde veya sonrasında işlediği başkaca herhangi bir suçu bulunmadığı da dikkate alındığında, hükümlünün CMK’nın 231/11’inci maddesi kapsamında denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlediğinden bahsetmek mümkün olmadığından, CMK’nın 231/11’inci maddesinde yer alan yasal şartlar gerçekleşmeden hükmün açıklanmasına karar verilmesi hukuka aykırılık teşkil etmektedir.

Yukarıda belirtilen sebeplerle; hükmün usul yönünden bozulmasına karar verilmiş, bozma sebebinin niteliği karşısında, diğer yönlerden inceleme yapılmamıştır.

Sonuç Ve Karar: Açıklanan nedenlerle;

Hükümlünün, temyizine atfen ve resen mahkûmiyet hükmünün, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince usul yönünden BOZULMASINA;

23.3.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe sebepte farklı sonuçta uygun olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy