Askeri Yargıtay 2. Daire 2016/136 Esas 2016/173 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2016/ 136
Karar No: 2016 / 173
Karar Tarihi: 02.03.2016


(51271 S. K. m. 223) (1632 S. K. m. 87) (AYİBK 09.06.1995 T. 1995/1 E. 1995/1 K.)  

 

Askeri Mahkemece; sanığın, 29.9.2015-6.10.2015 tarihleri arasında işlediği iddia olunan emre itaatsizlikte ısrar suçuna konu eylemin suç teşkil etmemesi nedeniyle, CMK’nın 223/2-a ve 223/9’uncu maddeleri uyarınca derhal beraatine karar verilmiştir.

 

Hüküm; Askeri Savcı tarafından, sanık hakkında duruşma açılarak mahkûmiyet kararı verilmesi gerekirken, duruşma açılmaksızın derhal beraat kararı verilmesinin yerinde olmadığı ileri sürülerek, sanık aleyhine temyiz edilmiştir.

 

Tebliğnamede, hükmün onanmasına karar verilmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

 

Yapılan incelemede, … Askeri Savcılığının 18.11.2015 tarihli, 2015/686-510 Esas ve Karar sayılı iddianamesi ile; sanığın, 20.9.2015 tarihinde 7+2 gün süre ile izne gönderildiği, izne gitmeden önce sanığa izinde hastalanması durumunda İç Hizmet Kanunu’nun 63'ncü maddesine göre sevk alarak muayene olması hususunun sözlü olarak emredildiği, izin kağıdının arkasına da “İzinde bulunacağı süre içinde rahatsızlanırsa Garnizon Komutanlığı, Askerlik Şubesi Başkanlığı, yoksa en yakın Jandarma Komutanlığına müracaat ederek tedavi yaptıracağı, kesinlikle usulsüz rapor alınmayacağı” hususu yazılarak izne çıkmadan önce sanığa imzası karşılığı tebliğ edildiği, bu tebliğe rağmen izin bitim günü olan 20.9.2015 tarihinde herhangi bir sevk almadan … 11 Nolu Aile Sağlığı Merkezinden yedi gün istirahat aldığı, istirahat bitiminde …. Toplum Sağlığı Merkezi 7201071 Aile Hekimliğinden 6 gün daha istirahat aldığı, bu sebeple kendisine tebliğ edilen emirlere aykırı hareket ederek, sevk almadan doğrudan sağlık kuruluşuna müracaat etmek suretiyle emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği iddiasıyla, ASCK’nın 87/1’inci maddesinin birinci cümlesi uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,

 

Askeri Mahkemece; 31.12.2015 tarihli tensip tutanağı ile, iddianamenin kabulüne karar verildikten sonra, CMK’nın 223/9’uncu maddesinde derhal beraat kararı verilebilecek hâllerde durma, düşme veya ceza verilmesine yer olmadığına karar verilemeyeceğinin hükme bağlandığı, madde gerekçesinde de “Davayı sona erdiren kararlar kural olarak duruşma sonunda verilir. Ancak davanın reddi, ortadan kaldırılması veya düşürülmesi, yargılamanın durması, görevsizlik, yetkisizlik ve … derhal beraat kararlarının, duruşma açılmadan, duruşma hazırlığı aşamasında verilmesi olanağı vardır” şeklindeki açıklama karşısında, derhal beraate ilişkin kararın duruşma açılmaksızın da verilebileceği belirtilerek, sanığın durumu hakkında tensip aşamasında değerlendirme yapıldığı, kanunların ve tanzimi tasarrufların düzenlediği saha ve konular hakkında verilen genel nitelikteki emirlere aykırı hareketin emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturmayacağı yönündeki Askeri Yargıtay kararları da dikkate alınarak, sanığa verilen emrin İç Hizmet Yönetmeliğinin 57’nci maddesinin uygulanmasına yönelik olmakla birlikte hizmete ilişkin bir emir olmadığı, sanığın eyleminin emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturmadığı, iddianameye konu eylemin suç teşkil etmediği gerekçeleri ile, CMK’nın 223/2-a ve 223/9’uncu maddeleri uyarınca sanığın derhal beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.

 

Hüküm; yargılama makamının, önüne getirilmiş olan uyuşmazlığı çözen, diğer bir deyişle davanın esası hakkında verdiği kararıdır. 353 sayılı Kanun’da hangi kararların hüküm olduğu belirtilmemiş ise de, aynı Kanunun Ek 1’inci maddesinin atıfta bulunduğu CMK’nın 223’üncü maddesinde; beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararlarının hüküm olduğu belirtilmiş olup aynı maddede, duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verileceği yolundaki düzenleme gereğince, kural olarak davayı sonuçlandıran hükümlerin duruşma açılarak verilmesi gerekmektedir.

 

Gerek 353 sayılı Kanun’da gerekse de 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda, derhal beraat kararlarının hangi hâllerde verileceğine ve bu kararların duruşma hazırlığı aşamasında verilebileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Ancak, CMK’nın 223’üncü maddesinin gerekçesinde, “Davayı sona erdiren kararlar kural olarak duruşma sonunda verilir. Ancak davanın reddi, ortadan kaldırılması veya düşürülmesi, yargılamanın durması, görevsizlik, yetkisizlik ve … derhal beraat kararlarının, duruşma açılmadan, duruşma hazırlığı aşamasında verilmesi olanağı vardır … Fiilin suç oluşturmaması veya yeni bir yasal düzenleme ile suç olmaktan çıkarılması gibi herhangi bir araştırmayı gerektirmeyen hâllerde derhal beraat kararı verilmesi gerekir” şeklinde bir açıklamaya yer verilmiştir.

 

Askeri Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 9.6.1995 tarihli, 1995/1-1 Esas ve Karar sayılı ilke kararında da, yargılama faaliyeti yapılmadan mahkûmiyet dışında derhal verilen kararlar sayılmış ve iddianamede sanık olarak gösterilen kimsede sanık sıfatının bulunmaması, açıkça tanımlandığı şekliyle eylemin suç teşkil etmemesi ve fiilin suç olmaktan çıkması hâllerinde derhal beraat kararı verilebileceği belirtilmiştir.

 

Temyize konu olayda, iddianamede sanık olarak gösterilen kimsede sanık sıfatının bulunmaması ve fiilin suç olmaktan çıkarılması hâllerinin bulunmadığı açıktır.

 

Derhal beraat kararı verilmesini gerektiren ve CMK’nın 223’üncü maddesinin gerekçesinde “fiilin suç oluşturmaması” şeklinde, Askeri Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 9.6.1995 tarihli, 1995/1-1 Esas ve Karar sayılı ilke kararında ise “açıkça tanımlandığı şekliyle eylemin suç teşkil etmemesi” şeklinde belirtilen hâlin gerçekleşmesi için, iddianamede gösterilen fiilin ceza kanunlarında suç olarak tanımlanmamış olması gerekir.

 

Temyize konu olayda, sanığın amirleri tarafından verilen bir emre aykırı davrandığı iddia edilmiş olup bu fiil ASCK’nın 87’nci maddesinde suç olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla bu fiilin ASCK’nın 87’nci maddesinde belirtilen suçu oluşturup oluşturmadığı kapsamında hizmete ilişkin bir emrin mevcut olup olmadığı, sanığın bu emri hiç yapmaması veya itaatten fiilen veya sözle imtina etmesi ya da emir tekrar edildiği hâlde emri yerine getirmemesi hâllerinin ve itaatsizlik kastının bulunup bulunmadığının araştırılıp tartışılarak değerlendirilmesi gerekli olduğundan, ortada derhal beraat kararı verilmesini gerektiren hâlin bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

 

Belirtilen nedenlerle, duruşma açılarak hüküm tesis edilmesi gerekirken, duruşma açılmadan, dolayısıyla taraf teşkili sağlanmadan tensiple beraat hükmü tesis edilmesi hukuka aykırı olduğundan, hükmün usul yönünden bozulmasına karar verilmiştir (Askeri Yargıtay 1’inci Dairesinin 3.2.2016 tarihli, 2016/62-84 Esas ve Karar sayılı kararında tensiple beraat hükmü tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğu kabul edilmiştir).

 

SONUÇ VE KARAR: Açıklanan nedenlerle;

 

Askeri Savcı’nın temyizine atfen ve resen, beraat hükmünün, 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi uyarınca, usul yönünden BOZULMASINA;

 

2.3.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe aykırı olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy