Askeri Yargıtay 2. Daire 2016/126 Esas 2016/165 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2016/ 126
Karar No: 2016 / 165
Karar Tarihi: 02.03.2016


(1632 S. K. m. 144) (5237 S. K. m. 50, 52, 62, 257) (353 S. K. m. 16, 221)

 

Askeri Mahkemece; sanığın, 2.3.2006-17.12.2008 tarihleri arasında ihmal suretiyle memuriyet görevini kötüye kullanmak suçunu işlediği kabul edilerek ASCK’nın 144’üncü maddesi delaletiyle, TCK’nın 257/2, 62, 50 ve 52’nci maddeleri gereğince 1.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, bu cezanın yirmi eşit taksit hâlinde sanıktan tahsiline, eylemi ile sebebiyet verdiği 7,959,12 TL Hazine zararının 353 sayılı Kanun’un 16’ncı maddesi gereğince sanıktan tahsiline, Hazine zararı üzerinden hesaplanan 543,68 TL nispi harcın sanıktan alınmasına, karar verilmiştir.

 

Hüküm; sanık ve müdafi tarafından sübuta ilişkin sebepler ileri sürülerek, temyiz edilmiştir.

 

Tebliğnamede; hükmün, sübut yönünden bozulmasına karar verilmesi gerektiği yönünde, görüş bildirilmiştir.

 

Yapılan incelemede; sanığın, suç tarihlerinde atandığı Karargâh Bölük Komutanlığı görevine ilaveten Tabur İkmal Subayı olarak görevlendirildiği, bu görevini P.Bnb. U.A.'dan 2.3.2006 tarihinde teslim alıp, başka bir suçtan dolayı tutuklandığı 17.12.2008 tarihine kadar fiilen yürüttüğü, bu görevi kapsamında kendisine Birlik envanterinde bulunan ordu mallarının dağıtım belgesi ve el senedi ekleriyle teslim edildiği, sanığın görevli olduğu Birliğin büyük bir kısmı ile Şırnak iline intikal ettiği, söz konusu görevleri yanında sanığın Tabur Komutanlığı, Tabur Harekât ve Eğitim Subaylığı görevlerini de vekaleten yürüttüğü, Tabur İkmal Subaylığı görevi süresince tevdi olunan ordu mallarını ast kademe mal sorumlularına fiilen teslim edip buna ilişkin el senetlerini kabz ve muhafaza etmesi, Ordu Mal Yönetmeliği çerçevesinde belirli dönemlerde Tabur Malzeme Envanterini fiilen yapıp buna ilişkin belgeleri tanzim ve muhafaza etmesi, Tabur Komutanlığına tertip veya Tabur Komutanlığından başka Birlik ve makamlara iade olunan sair ordu mallarını Birlik ikmal kayıt kütüğüne düzenli olarak kayıt edip takip etmesi gerekirken bu işlemleri yapmadığı, 17.12.2008 tarihinde başka bir suçtan dolayı tutuklanması sebebiyle sanığın sorumlu olduğu malzemelerin tespit, sayım ve envanterine başlandığı, bu maksatla 23.12.2008 tarihinde emirle teşkil edilen heyet marifetiyle yapılan tespit ve sayım işlemlerinin 16.2.2009 tarihli tutanak ile tespit edildiği, bu işlemler neticesinde sanığın sorumluluğunda olan birçok kalem ve miktarda malzeme veya bu malzemelere ait belgelerin eksik olduğunun tespit edilerek sanık hakkında soruşturma başlatıldığı, yapılan yargılama sonucunda ve dinlenen bilirkişi beyanları doğrultusunda sanığın görevini ihmal etmesi sonucunda 7,959,12 TL tutarında Hazine zararının meydana geldiği, bu şekilde sanığın; ikmal subayı ve mal sorumlusu sıfatıyla ilgili mevzuat ve talimatların ahkâmına göre tanzim ve muhafaza etmesi zorunlu olan kayıtları tutmamak, mal dağıtım, iade ve sarflarına ilişkin kayıtları tanzim ve muhafaza etmemek, kendisine teslim edilen ve mal sorumlularına ve kullanıcılarına teslim etmek ve ilgili evrakı bu kişilere imzalatarak bu evrakı muhafaza etmesi gerekirken gözetim, denetim ve muhafaza sorumluğu olan belge ve kayıtları tutmak görevlerinde gerekli dikkat ve özeni göstermeyerek savsamada bulunması sonucu kamunun 7959,12 TL tutarında zararına sebep olmak suretiyle, atılı suçu işlediği kabul edilerek belirtilen şekilde mahkûmiyetine dair hüküm kurulduğu, anlaşılmaktadır.

 

Genel ve tamamlayıcı nitelik taşıyan ihmal suretiyle memuriyet görevini kötüye kullanmak suçunun düzenlendiği TCK’nın 257/2’nci maddesinin metni incelendiğinde, bu suçun maddi unsurunun “kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevin gereklerini yapmakta ihmal veya gecikme göstererek, kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olma ya da kişilere haksız bir menfaat sağlama” olduğu görülmektedir.

 

Bu itibarla, ihmal suretiyle memuriyet görevini kötüye kullanma suçu, kanunda ayrıca suç olarak tanımlanan hâller dışında, görevin gereklerini yapmakta ihmal ve gecikme gösterilmesinin yanı sıra görevin gereğine aykırı hareket etmenin neticesinde “kişilerin mağduriyetine veya kamunun zararına neden olunması ya da kişilere haksız bir menfaat sağlanması” şartlarının oluşmasının aranması nedeniyle bir zarar suçu olarak düzenlenmiştir.

 

Nitekim, bu husus madde gerekçesinde “kamu görevinin gereklerine aykırı olan her fiili cezai yaptırım altına almak, suç ve ceza siyasetinin esaslarıyla bağdaşmamaktadır. Bu nedenle, görevin gereklerine aykırı davranışın belli koşulları taşıması hâlinde, görevi kötüye kullanma suçunu oluşturabileceği kabul edilmiştir. Buna göre, kamu görevinin gereklerine aykırı davranışın, kişilerin mağduriyetiyle sonuçlanmış olması veya kamunun ekonomik bakımdan zararına neden olması ya da kişilere haksız bir menfaat sağlamış olması hâlinde görevi kötüye kullanma suçu oluşabilecektir” şeklinde vurgulanmıştır.

 

Öte yandan, anılan suçun oluşumu için genel kast yeterlidir. Ancak, manevi unsurun oluştuğunun kabulü için öncelikle memurun bilerek ve isteyerek kanunun suç saydığı sonuca yönelmesi, başka bir anlatımla görevini yapmama veya mevzuatta öngörülen biçimde yerine getirmeme veya geciktirme olgusunu kasten istemesi gerekmektedir. Kastın varlığı değerlendirilirken kamu görevlilerinin görevlerini en iyi şekilde ve aksaksız olarak yerine getirmeleri esas olmakla birlikte, sadece görevin gereği gibi yapılmamış olmasına dayanılarak görevi ihmal suçunun oluştuğundan söz edilemez. Bu nedenle, suç işleme kastı değerlendirilirken, memurun eyleminin niteliği ve ağırlığı, görev koşulları, deneyim ve olanakları göz önünde bulundurulmalıdır.

 

Yapılan açıklamalar ışığında, somut olaya dönüldüğünde; görevli olduğu Tabur Komutanlığının, iç güvenlik harekâtı görevi kapsamında … iline intikali sebebiyle, sanığın Karargâh Bölük Komutanlığı görevi ile birlikte Tabur İkmal Subaylığı, Tabur Komutanlığı, Tabur Harekât ve Eğitim Subaylığı görevlerini de vekâleten yürütmesi, Tabur İkmal Subaylığı görevi ile ilgili herhangi bir kurs görmemiş olması, Birliğin esas konuşlu olduğu yerde ve iç güvenlik görevi nedeniyle konuşlu olduğu yerlerde unsurlar ve malzemeler bulunması nedeniyle ikmal sisteminin ikiz görevliler kanalıyla yürütülmesinin özellikle Birlik envanterlerinin yapılması, ikmal kayıtlarının tutulması konularında güçlük yaratması, ….’da kalan Birlik personeli içerisinde tek subay olması ve bu nedenle temsil, protokol ve Birliğe katılış yapan yeni personellerle ilgilenme dâhil bir çok görevinin bulunması; sanığa İkmal Subaylığı görevini devreden tanık P.Yb. U.A.’nın; Tabur Komutanlığının …’den …’a taşınmasının üzerinden bir buçuk yıl geçmesi nedeniyle saymanlığa ikmal yönünden bağlanma sürecinin uzamış olması, LYS sistemine o tarihlerde yeni geçilmesi ve … K.lığı saymanlığının uzun süre teftiş kurulunca denetlemeye tabi tutulması sebebiyle envanter yönünden dağıtım ve iade belgelerinin işlenmesinde gecikmeler yaşanması, kendilerinden önceki Birliğin malzemelerinin Birlik tam olarak lağvedilemediği için kendi envanterlerine dahil edilmesi ve bu malzemeleri saymanlıktan sildirmeye çalışmalarının envanter sürecini uzatmış olması, iç güvenlik görevi aldıkları 2005 yılı Kasım ayından itibaren Birliklerine değişik yerlerden ve saymanlıklardan iç güvenlik malzeme akışı olması, bu akışın intikale başlamadan bir hafta öncesine kadar devam etmesi nedeniyle hem devir teslim hem de saymanlıkla envanter işlerini uzatmış olmasının, zimmet açığına yol açmış olabileceği yönündeki yeminli anlatımı; sanığın izin ve özellikle istirahat raporları nedeniyle Birliğinden uzak kaldığı süreler, kayıp olduğu belirtilen malzemelerin evrak üzerinde mi, yoksa gerçekten mi kayıp olduğu hususunda kesin bir kanaat edinilememesi, soruşturmanın başlamasından kovuşturma sonlandırılıncaya kadar Birlik içerisinde yaptırılan sayımlarda her defasında bulunan malzemeler olması, malzemelerin bulunması ile birlikte Hazine zararı miktarının önemli ölçüde azalması ve sonuç olarak ortaya çıkan Hazine zararının miktarı bir bütün halinde değerlendirildiğinde; sanığın üzerine atılı suçu işleyip işlemediği konusunda oluşan şüphenin tam olarak giderilemediği, dava dosyasında atılı suçun manevi unsuru itibarıyla oluştuğunu ispatlayan ve sanığın mahkûmiyetine yeterli hukuka uygun delillerin bulunmadığı dikkate alınarak, “şüpheden sanık yararlanır” ilkesinden yararlandırılması suretiyle, Askeri Mahkemece sanığın beraatına karar verilmesi gerektiği sonucuna varıldığından mahkûmiyet hükmünün sübut yönünden bozulmasına, karar verilmiştir.

 

Bozma nedeni karşısında, 18.6.2014 tarihinde yapılan duruşmaya ilişkin tutanakta üye hâkimlerin imzalarının bulunmamasına yönelik eksikliğe işaretle yetinilmiştir.

 

Sonuç Ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

 

Sanığın ve müdafiin temyizlerine atfen ve resen 353 sayılı Kanun’un 221/1’inci maddesi gereğince mahkûmiyet hükmünün sübut yönünden BOZULMASINA;

 

2.3.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe uygun olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy