Askeri Yargıtay 2. Daire 2016/119 Esas 2016/158 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2016/ 119
Karar No: 2016 / 158
Karar Tarihi: 24.02.2016


(AİHS. m. 6) (2709 S. K. m. 36) (5271 S. K. m. 74) (5237 S. K. m. 50, 52, 62) (1632 S. K. m. 66)

 

Askeri Mahkemece; sanığın, 11.2.2011-1.3.2011 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 66/1-b, 73, TCK’nın 62, 50/1-a ve 52/2’nci maddeleri gereğince 3.000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, bu cezanın yirmi eşit taksit hâlinde tahsiline, sübjektif şartlar oluşmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, cezası tedbire çevrildiği için ertelenmesine yer olmadığına, karar verilmiştir.

 

Hüküm; müdafi tarafından, uygulamaya ilişkin sebepler ileri sürülerek, temyiz edilmiştir.

 

Tebliğnamede; hükmün onanmasına karar verilmesi gerektiği yönünde, görüş bildirilmiştir.

 

Askeri Mahkemece suç tarihlerinde askerliğe elverişli olup olmadığına yönelik resen adli gözlem altına alınan sanık ile ilgili olarak 5.3.2012 tarihli oturumda, Baro’dan CMK'nın 74'üncü maddesi uyarınca müdafi görevlendirilmesi için müzekkere yazılması kararı alınmış ve …. Barosu Başkanlığınca görevlendirilen avukatın, 29.6.2012 tarihli oturumda müdafi olarak duruşmalara kabulüne karar verilmiştir.

 

Bu bağlamda; öncelikle, adli gözlem işlemi nedeniyle CMK'nın 74'üncü maddesi kapsamında atanan müdafiin, hükmü temyiz etme hak ve yetkisinin bulunup bulunmadığı incelenmiştir.

 

Anayasamızın 36/1 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/3-b ve c maddeleriyle, ceza yargılamasında, savunma hakkı güvence altına alınmıştır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile 1136 sayılı Avukatlık Kanununda da, bu hakkın ne şekilde kullanılacağı düzenlenmiştir.

 

Sanık hakkında gerçekleştirilen adli gözlem işlemi nedeniyle, mahkemenin talebi doğrultusunda …. Barosu tarafından Av. H.İ.Y. müdafi olarak görevlendirilmiştir. Sanığın, yargılama sırasında müdafi istememesi ve müdafinin de sadece adli gözlem nedeniyle atanmış olması nedeniyle, müdafinin görevinin adli gözlem işleminin yapılması ile sınırlı olduğu anlaşılmakla birlikte, gerekçeli kararda Av. H.İ.Y.'in müdafi olarak gösterilmesi, sanığın verilen hükmün müdafi tarafından temyiz edileceği düşüncesiyle hareket edip, hükmü temyiz etmemeyi tercih edebilmesinin kuvvetle muhtemel olması ve böyle bir düşünceye kapılmış olmasının da hayatın olağan akışına uygun düşeceği hususu birlikte değerlendirildiğinde; savunma hakkının, dolayısıyla, adil yargılanma hakkının kısıtlanmaması bakımından, müdafiin temyiz isteminin incelenmesi gerektiği, sonucuna varılmıştır.

 

Üye ….., CMK’nın 74/2’nci maddesine göre görevlendirilen müdafiin verilen kararı temyiz yetkisinin bulunmaması nedeniyle, müdafiin temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerektiği yönünde, görüş belirtmiştir.

 

Yapılan incelemede; sanığın, 3.1.2011 tarihinde dört gün yol süresi olmak üzere toplam on dört gün süreyle izne gönderildiği, iznini geçirmek için gittiği ….’de rahatsızlanan sanığa 15.1.2011 tarihinde on gün süreyle istirahat verildiği, müteakiben 25.1.2011 tarihinde …. Devlet Hastanesinden on beş gün süreyle istirahat aldığı, 8.2.2011 tarihinde istirahat bitimine eklenecek iki günlük yol süresi sonunda, 10.2.2011 tarihinde saat 24.00’e kadar Birliğine katılması gerekirken katılmayarak 1.3.2011 tarihinde kendiliğinden dönerek Birliğine katılış yaptığı ve böylece hükme konu edilen tarihler arasında üzerine atılı izin tecavüzü suçunu işlediği, anlaşılmaktadır.

 

Askeri Mahkemece; kovuşturma aşamasında resen adli gözlem altına alınarak hakkında düzenlenmiş olan Sağlık Kurulu Raporu ve Adli Rapor ile suç tarihlerinde askerliğe elverişli olduğu, TCK’nın 32’nci maddesinden faydalanamayacağı belirlenen sanığın, yasal, yeterli ve inandırıcı gerekçelerle atılı suçu işlediği kabul edilerek, alt sınırdan temel ceza tayin edilip, yasal ve takdiri indirim uygulanmak suretiyle mahkûmiyetine karar verilmesinde, adli sicil kaydındaki mahkûmiyet hükmü ve vaka kanaat raporundaki olumsuz değerlendirme göz önüne alınarak, bir daha suç işlemeyeceği kanaati hasıl olmadığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesinde, hükmolunan kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlardan adli para cezasına asgari hadden çevrilmesinde usul, sübut, vasıf, takdir ve uygulama yönlerinden hukuka aykırılık bulunmadığından, müdafiin temyiz sebeplerinin reddi ile mahkûmiyet hükmünün onanmasına, karar verilmiştir.

 

Sonuç Ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

 

Müdafiin kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanunun 217/2’nci maddesi gereğince REDDİNE;

 

Usul ve esas yönlerinden hukuka uygun bulunan mahkûmiyet hükmünün ONANMASINA;

 

24.2.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe uygun olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy