Askeri Yargıtay 2. Daire 2016/116 Esas 2016/155 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2016/ 116
Karar No: 2016 / 155
Karar Tarihi: 24.02.2016


(1632 S. K. m. 137) (353 S. K. m. 217)

 

Askeri Mahkemece; sanığın, 18.12.2014 tarihinde hizmette tekâsül ile harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet vermek suçunu işlediği iddiasıyla açılan kamu davası nedeniyle yapılan yargılama sonunda; sanığın tekasülü bulunmadığından ve atılı suç manevi unsur itibarıyla oluşmadığından sanığın beraatine karar verilmiştir

 

Hüküm; Askeri Savcı tarafından, atılı suçun oluştuğu ileri sürülerek, sanık aleyhine temyiz edilmiştir.

 

Tebliğnamede; beraat hükmünün onanması gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

 

Yapılan incelemede; … Jandarma Komando Özel Harekat Tabur Komutanlığı emrinde görevli olan sanığın, 18.12.2014 tarihinde …ilçesi … Köyünde terör örgütüne ait silah ve malzemelerin tespit edilerek ele geçirilmesi amacıyla bölgeye gelen personelin güvenliğini sağlamakla görevlendirildiği, aramalar sonrası ele geçen malzemelerin araca yüklendiği sırada, zimmetinde bulunan …. seri numaralı …. (…) makineli tüfeğini yolun kenarına bırakarak diğer personele yardım ettiği, bir süre sonra Kirpi aracının geri manevra yaparken sanığa zimmetli olan makineli tüfeğin üzerinden geçtiği, olay nedeniyle silahta 5.854,00 TL tutarında Hazine zararı meydana geldiği,

 

Böylece sanığın, zimmetinde bulunan makineli tüfeği yanından ayırıp, Kirpi aracının geçiş güzergahı üzerindeki yola bırakmak suretiyle hizmette tekâsül ile harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet vermek suçunu işlediği iddiasıyla ASCK’nın 137'nci maddesi gereğince cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı,

 

Yapılan yargılama sonucu Askeri Mahkemece; göreve gidilen bölgenin terör örgütü elemanlarınca kullanıldığına ilişkin duyum alınan hassas bir bölge olduğu, sanığın narkotik-kaçakçılık personelinin yakın emniyetini sağlamakla görevlendirilmesine karşın, Tim Komutanının bilgisi dahilinde bölgeyi bir an önce terk etmek maksadıyla telaşlı bir şekilde silah ve malzemelerin araçlara yüklenmesine iştirak ettiği, sanığın silahını yol kenarına bırakmasının hatalı olduğu, ancak suç kastıyla hareket etmeyip, mutlak anlamda tekasülünden de söz edilemeyeceği, özellikle suçun manevi unsuru itibariyle oluşmadığı kabul edilerek sanığın beraatine karar verildiği anlaşılmaktadır.

 

ASCK'nın 137 nci maddesinde düzenlenen “hizmette tekasülle harp malzemesinin mühimce hasarına sebebiyet vermek” suçunun teşekkülü için, sanığın hizmet veya vazife hâlinde olması, hasara uğrayan askeri eşyanın gemi, teyyare, esliha ve harp malzemesinden biri olması ve hasarın tekasül sonucu meydana gelip mühimce olması gerekmektedir.

 

Buradan anlaşılacağı üzere, atılı suçun oluşabilmesi için failin meydana gelen zarara neden olma açısından kusurunun bulunması zorunludur.

 

Somut olayda, sanığın üzerine zimmetli olan makineli tüfeği yolun kenarına bıraktığı, askeri aracın geri manevra yaparken silahın üzerinden geçmesi sonucu makineli tüfekte meydana gelen hasarın mühimce olduğu görülmekle birlikte;

 

Dosyadaki delillerden, operasyon birliklerinin 18.12.2014 tarihinde saat 2:00 sıralarında faaliyetlerine başladıkları, 12:50 sıralarında operasyonun sona erdiği ve ele geçirilen malzemelerin araçlara yüklenmesinin öğleden sonraya kadar devam ettiği, uzun süren faaliyet nedeniyle personelin yorgun olduğu, ayrıca görev yapan birliklerin bölücü terör örgütü tarafından pek çok defa bu bölgede taciz edildiği anlaşılmaktadır.

 

Sanığın da aralarında bulunduğu personelde, bölgenin bu özelliği nedeniyle ele geçirilen malzemelerin ivedilikle araçlara taşınıp, bir an önce bölgenin terk edilmesi gerektiği yönünde bir düşüncenin oluştuğu, bunun üzerine Tim Komutanının müsaadesi ile sanığın ele geçen malzemelerin taşınmasına yardımcı olduğu, bu sırada malzemeleri daha kolay ve çabuk taşıyabilmek amacıyla silahını yol kenarına koyduğu anlaşılmaktadır.

 

Diğer taraftan, makineli tüfeğin hasara uğramasının başlı başına sanığın ihmalinden kaynaklanmadığı, Kirpi aracının, herhangi bir kılavuz olmaksızın geri manevra yapmasının da sonuca doğrudan etkili olduğu, zira bu esnada sanığın ve diğer personelin silahı kurtarmak için çaba gösterdiği, ancak aracın altında kalma ihtimali nedeniyle geri çekilmek durumunda kaldıkları anlaşılmaktadır.

 

Bu deliller karşısında, bölgenin ve icra edilen görevin özellikleri göz önüne alındığında, olayda sanığın tekasülünün bulunduğunu ve silahının zarara uğrayabileceğini öngörerek, böyle bir düşüncesiyle hareket etmiş olduğunu her türlü şüpheden uzak bir şekilde söylemek mümkün görülmemektedir.

 

Bu nedenlerle, Askeri Mahkemece, yapılan yargılama sonunda toplanan delillere ve edinilen vicdani kanaate göre, karar yerinde gösterilen, oluşa ve dosya içeriğine uygun gerekçelerle, sanık hakkında beraat hükmü tesis edilmesinde isabetsizlik görülmediğinden, Askeri Savcının temyiz sebeplerinin reddi ile beraat hükmünün onanmasına karar verilmiştir.

 

Sonuç Ve Karar: Açıklanan nedenlerle;

 

Askeri Savcının kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanun’un 217/2’nci maddesi gereğince REDDİNE,

 

Usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunan beraat hükmünün ONANMASINA,

 

24.2.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe uygun olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy