Askeri Yargıtay 2. Daire 2016/107 Esas 2016/148 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2016/ 107
Karar No: 2016 / 148
Karar Tarihi: 24.02.2016


(1632 S. K. m. 51, 50, 87) (5237 S. K. m. 50, 52, 62) (5271 S. K. m. 231, 303) (353 S. K. m. 207, 217, 220, 221, 222) (1412 S. K. m. 322) (AYİBK 05.03.2004 T. 2004/1 E. 2004/1 K.)

 

Önceki mahkûmiyet hükmünün uygulama yönünden bozulmasına ilişkin Dairemizin 23.1.2013 tarihli, 2013/88-167 Esas ve Karar sayılı ilamına uyan Askeri Mahkemece; sanığın, 8.6.2009 tarihinde, emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği kabul edilerek, ASCK’nın 87/1 (Birinci cümle), TCK’nın 62, 50 ve 52’nci maddeleri uygulanmak suretiyle beş yüz Türk Lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, cezanın aylık taksitler hâlinde ve on eşit taksitte tahsiline, taksitlerden birinin zamanında ödenmemesi hâlinde geri kalan kısmın tamamının tahsil edileceğinin ve ödenmeyen adli para cezasının hapse çevrileceğinin sanığa bildirilmesine, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaat oluşmaması nedeniyle CMK’nın 231/5’inci maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmiştir.

 

Hüküm; sanık tarafından, olay ve atılı suçla ilgisinin olmadığı, arkadaşları ile sohbet etmekle birlikte bira içmediği, yeterince araştırma ve inceleme yapılmadan verilen kararın hakkaniyete uygun olmadığı ileri sürülerek temyiz edilmiştir.

 

Tebliğnamede; sanık hakkında tayin edilen hapis cezasının otuz günden az süreli olması dikkate alınarak, TCK’nın 50/3’üncü maddesinin amir hükmü gereğince zorunlu olarak kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlara çevrilmesi gerekirken, TCK’nın 50/1-a maddesi gereğince takdiren çevrilmiş olması hukuka aykırı olduğundan, mahkûmiyet hükmünün bozulmasına, ancak bu hukuka aykırılık yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 353 sayılı Kanun’un 220/2-H madde ve bendi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

 

Aynı hüküm ile; atılı suçtan J.Er S.U. hakkında tesis edilen mahkûmiyet hükmü ile J.Er E.D. ve J.Er O.G. hakkında tesis edilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kararlara karşı kanun yoluna müracaat edilmemiştir.

 

Yapılan incelemede; sanığa, kışla içerisinde ve dışarısında alkollü içki içilmesi, üzerinde veya başka bir yerde bulundurması ve kışlaya sokulmasının yasak olduğuna dair emrin suç tarihinden önce tebliğ edilmesine rağmen, hakkında daha önce verilen mahkumiyet hükmünü temyiz etmeyen J.Er G.D.’nin, 8.6.2009 tarihinde kendi aralarında topladıkları parayı vererek sivil iki vatandaştan bira getirmelerini istediği, sivil şahısların dokuz adet bira getirdikleri, sanık ve J.Er G.D. ile J.Er S.U., J.Er E.D. ve J.Er O.G.’nin kışla içerisinde bira içtikleri, yat yoklamasından sonra saat 23:00 sıralarında yatakta olmadıkları tespit edilerek arandıkları, sanık ve adı geçen askerlerin, tabur binası yanında bulunduklarının öğrenilmesi üzerine, olay yerine gelen .... Nöbetçi Subayı tarafından yapılan kontrolde, sanık ve diğer askerlerin alkol aldıklarının tespit edildiği dosya kapsamındaki kanıtlardan anlaşılmaktadır.

 

Dairemizin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen bozma ilamından sonra, sanık alkol almadığını, atılı suçu işlemediğini beyan etmiş ve aynı yöndeki sebeplerle hükmü temyiz etmiş ise de; bozma ilamından önce tespit edilen sorgusunda, iddianamede yazılan hususların tamamının doğru olduğunu belirtmesi, haklarında verilen hüküm ve kararlara karşı kanun yoluna başvurmayan E.D., S.U., O.G. ve G.D.’nin sanığın bira içtiğine dair anlatımları karşısında, kendisine tebliğ edilen emre rağmen, kışla içerisinde alkollü içki içen sanığın ASCK’nın 87/1’inci maddesinin 1’inci cümlesindeki “Hizmete ilişkin emri hiç yapmayan” hükmü kapsamında tanımlanan emre itaatsizlikte ısrar suçunu işlediği sonucuna ulaşıldığından, sanığın temyiz sebepleri kabule değer bulunmamıştır.

 

Askeri Mahkemece; oluşa ve dosya içeriğine uygun düşen gerekçeler gösterilmek suretiyle, sanığın atılı suçu işlediği sabit görülerek, karar yerinde gösterilen haklı ve inandırıcı gerekçelerle, alt sınırdan temel ceza tayin edilerek, takdiri indirim maddesinin uygulanmasında ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemesinde herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

 

Ancak, daha önce hapis cezasına mahkûm olmayan sanık hakkında tayin edilen hapis cezasının, otuz günden az olması nedeniyle, TCK’nın 50/3’üncü maddesinin amir hükmü gereğince, zorunlu olarak TCK’nın 50/1’inci maddesindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerekirken, sanığın sosyal ve ekonomik durumu ile suçun işlenmesindeki özellikler nazara alınarak, günlüğü yirmi Türk Lirası üzerinden hesap edilmek suretiyle TCK’nın 50 ve 52’inci maddeleri gereğince adli para cezasına çevrilmesine karar verildiği görülmüştür.

 

Tebliğnamede; bu husus nedeniyle, 353 sayılı Kanun’un 220/2-H madde ve bendi uyarınca, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiş ise de;

 

353 sayılı Kanun’dan önce yürürlükte bulunan 1631 sayılı Kanun’da, Askeri Yargıtay’ca davanın esasına hükmedilecek üç hâlden birisi olarak “Kanun yanlış tatbik edilmişse” şeklinde bir düzenleme mevcut iken, 1631 sayılı Kanunu yürürlükten kaldıran 353 sayılı Kanunun, 220/2-H madde, fıkra ve bendinde, “Kanunun madde numarası yanlış yazılmış ise” Askeri Yargıtay’ca hükmün bozulmasından sonra davanın esasına hükmedileceği düzenlenmiştir.

 

Yine 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun 322/3’üncü maddesi ile 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 303/1-c maddesinde de, “Mahkemece sabit görülen suçun unsurları, niteliği (vasfı) ve cezası hükümde doğru olarak gösterilmiş olduğu hâlde, sadece kanunun madde numarası yanlış yazılmış ise” Yargıtay’ca davanın esasına hükmedileceği düzenlenmiştir.

 

Mevcut bu düzenlemelere nazaran, hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilebilmesi için, mahkemenin uygulamasının doğru olması, ancak sadece kanun madde numarasının yanlış yazılması gerekmektedir. Kanun maddesinin yanlış uygulanması, düzelterek onama yapılabilecek hâllerden olmayıp 353 sayılı Kanunun 207/2’inci maddesindeki tanımlamaya göre hukuka aykırılık niteliğindedir.

 

Bu açıklamalara göre, temyize konu hükme bakıldığında, Askeri Mahkemece, sanık hakkında tayin edilen yirmi beş günlük hapis cezasının, sanığın sosyal ve ekonomik durumu ile suçun işlenmesindeki özellikler nazara alınarak, TCK’nın 50 ve 52’nci maddeleri uygulanmak suretiyle adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi karşısında, hükümde kanun madde numarasının yanlış yazılması (TCK’nın 50/3’üncü maddesi yerine TCK’nın 50/1-a maddesinin yazılması) hâlinin bulunmadığı, dolayısıyla 353 sayılı Kanunun 220/2-H madde, fıkra ve bendinin tatbik edilmesi için gereken şartın gerçekleşmediği anlaşılmaktadır.

 

Öte yandan, 353 sayılı Kanun’un 221 ve 222’nci maddelerinde, Askeri Yargıtay’ın temyiz edilen hükümde, esasa dokunacak derecede hukuka aykırı hâllerin bulunup bulunmadığını inceleyerek, hükmü etkileyecek nitelikte hukuka aykırılıklar varsa, temyiz edilen hükmü bozacağı hüküm altına alınmıştır.

 

Askeri Mahkemece, TCK’nın 50/3’üncü maddesi uyarınca zorunlu olarak seçenek yaptırımlardan birisine çevrilmesi gereken yirmi beş günlük hapis cezasının, soyut nitelikte gerekçeler gösterilerek adli para cezasına çevrilmesine karar verilmesi şeklindeki hukuka aykırılık hükmü etkileyecek nitelikte olmadığından, bozma sebebi yapılmamıştır.

 

Öte yandan, sanığın atılı suçu haklarındaki hüküm ve kararlara karşı kanun yoluna başvurmayan E.D., S.U., O.G. ve G.D. ile birlikte işlediği, eylemin müteaddit şahıslar ile birlikte toplu olarak gerçekleştirildiği dikkate alındığında, sanığa verilen temel cezanın ASCK’nın 51/C ve 50’nci maddeleri gereğince artırılması gerekirken artırılmaması hukuka aykırı ise de; aleyhe temyiz bulunmadığından, Askeri Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kurulu’nun 5.3.2004 tarihli, 2004/1-1 Esas ve Karar sayılı ilke kararı uyarınca bozma sebebi yapılmayan bu hukuka aykırılığa işaretle yetinilmiştir.

 

Belirtilen nedenlerle, tebliğnamede ileri sürülen görüşe iştirak edilmeyerek, sanığın kabule değer bulunmayan temyiz sebeplerinin reddi ile mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir.

 

Üye ….; otuz gün ve daha az hapis cezasının, takdiren seçenek yaptırımlara çevrilmeyeceğine yönelik yasal bir hüküm bulunmadığından, yirmi beş günlük hapis cezasının Askeri Mahkemece TCK’nın 50’inci maddesi gereğince takdiren adli para cezasına çevrilmiş olmasında hukuka aykırı bir yön bulunmadığı görüşüyle, karara ayrışık gerekçe ile katılmıştır.

 

Sonuç Ve Karar: Açıklanan nedenlerle;

 

Sanığın, kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanun’un 217/2’nci maddesi gereğince REDDİNE,

 

Usul ve esas yönlerinden hukuka uygun bulunan mahkûmiyet hükmünün ONANMASINA,

 

24.2.2016 tarihinde, tebliğnamedeki görüşe aykırı olarak, Üye …  ayrışık gerekçesi ve sonuçta oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy