Askeri Yargıtay 2. Daire 2009/383 Esas 2009/379 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2009/ 383
Karar No: 2009 / 379
Karar Tarihi: 04.03.2009

(1632 S. K. m. 144) (765 S. K. m. 59, 64, 65, 80, 240)

Müteselsilen memuriyet görevini kötüye kullanmak suçuna iştirak suçundan sanık Em. Plt.Kur.Yb. Osman AYMELEK hakkında Kara Kuvvetleri Komutanlığı Askeri Mahkemesince verilen 20.08.2008 tarihli ve 2008/341-738 Esas ve Karar sayılı mahkumiyet hükmü, sanık ve müdafii tarafından süresinde temyiz edildiğinden, Askeri Yargıtay Başsavcılığının onama istemini içeren, 15.01.2009 tarihli ve 2009/1181 sayılı tebliğnamesine bağlı olarak Dairemize gönderilen dava dosyası incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Sanık hakkında daha önce verilen mahkumiyet hükmünün, Dairemizin 27.06.2007 tarihli ve 2007/1112-1114 Esas ve Karar sayılı ilamı ile lehe kanun değerlendirmesi yapılması için uygulama yönünden bozulması üzerine Askeri Mahkemece bozmaya uyularak yapılan kovuşturma sonunda; sanığın, AĞUSTOS 2002-01 MAYIS 2003 tarihleri arasında müteselsilen memuriyet görevini kötüye kullanmak suçuna iştirak suçunu işlediği kabul edilerek ASCK'nın 144'ücü maddesi delaletiyle TCK'nın 240 (1'inci cümle), 80 ve 59/2'nci maddeleri uyarınca 11 ay 20 gün hapis, 333 YTL adli para ve 2 ay 27 gün süreyle memuriyetten yoksun kalma cezaları ile cezalandırılmasına, hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönündeki taleplerin takdiren reddine karar verilmiştir.

Hüküm; sanık tarafından, müsnet suçu işlemediği, kendisinin memur olmaması nedeniyle böyle bir suça iştirakinin söz konusu olamayacağı, asıl suçu işleyenler hakkında hükmün açıklanması geri bırakılmasına rağmen kendisinin suça iştirak eden olarak bu haktan istifade ettirilmemesinin uygun olmadığı, ileri sürülerek, sanık müdafii tarafından ise, herhangi bir sebep gösterilmeksizin süre tutum dilekçesi ile temyiz edilmiştir.

Tebliğnamede; hükmün onanması gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

Yapılan incelemede; suç tarihlerinde Mamak Askeri Ceza ve Tutukevinde zimmet suçundan tutuklu bulunan sanığın aynı cezaevinde tutuklu bulunan Ceyda AKTAŞ ile duygusal ilişkiye girdiği, ona yazdığı mektuplarda bir numaralı mektubun birinci sayfasında ...Yalçın'ın bana karşı boynu bükük......Yalçın'da hiç problem yok, bir telefon ettiğimde gelecek endişe etme...

...02 MAYIS Cuma günü yanımıza gelirler, 03 MAYIS'ı da birlikte geçirirler, 04 MAYIS'ta da gider... şeklinde ibarelerin bulunduğu, aynı mektuplardan üç numaralı mektubun birinci sayfasında başlayan ve ikinci sayfada devam eden ...Yalçın sürekli peşimde. Telefona çıkıyorum, telefonlarımı dinliyor. Sana araba için uğraşıyorum, nakdi artırmak için uğraşıyorum, hep kulak misafiri. En son baklayı ağzından çıkardı, senin orada süper bir parti, dörtlü çete toplantısı, vur patlasın, çal oynasın, balonlar, şapkalar, süsler, ışıklı çubuklar, yanan maytaplar, doğum günü partisi, fotoğraf, tam bir şenlik ve ...gece seninle kalması karşılığında bir bilgisayar. Yalçın da şokta, ne yapacağını şaşırdı. Hem istiyor, hem korkuyor. Kararsızlık o yüzden. Bu arada bir cep telefonu aldık, Adem'den üst modelini istemiş. Adem bana söyledi, olmaz dedim... şeklinde ibarelerinin bulunduğu, mektupta yer alan hususların tanık Ceyda AKTAŞ'ın huzurda tespit edilen yeminli beyanında doğrulandığı, ayrıca sanığın oğlu (Dz.755) Mehmet Barkın AYMELEK için bayan tutuklu koğuşunda düzenlenecek yaş günü partisi nedeniyle oğlunun 01 MAYIS 2003 tarihinde İstanbul'dan Ankara'ya geliş ve daha sonra İstanbul'a dönüş biletlerinin Ulusoy Şirketinde rezerve edildiğinin anlaşıldığı (Dz.490, 491), tanık Ceyda AKTAŞ'ın yaş pastanın geldiği yönündeki ifadesi, Ceyda AKTAŞ'ın koğuşunda yaş ve kuru pastanın bulunması (Dz.153) ile bilet rezervasyonlarının söz konusu doğum günü partisinin yapılması için organizasyon olduğunu doğruladıkları, öte yandan sanık Yalçın SARİ'nin nöbetini, doğum gününe planlandığı ve 02 MAYIS 2003 tarihine yazdırdığı (Dz.100), olayın ortaya çıkmasından sonra bu nöbetin değiştirildiği ve sanık Yalçın SARİ'nin yerine İs.Üçvş. İrfan YUKARIKIR'ın nöbetçi olarak görevlendirildiği (Dz.103), bu deliller karşısında sanığın, diğer sanık Yalçın SARİ ile bayan tutuklu koğuşunda doğum günü organize ettiklerinin, ancak tanık Ceyda AKTAŞ'ın şikayeti ve sanığın 01 MAYIS 2003 tarihinde Ankara Kapalı Cezaevine nakledilmesi üzerine organizasyonun gerçekleştirilmediğinin sabit olduğu, ayrıca tutuklu Ceyda AKTAŞ'ın rızasıyla sunduğu sanık tarafından kendisine yazılmış mektuplar (Dz.136), sanıklar Mehmet Baha AYSU, Ligar AVCI ile Mustafa TURAN'ın ikrarları ve diğer deliller bir arada değerlendirildiğinde; statülerinin farklı olması nedeniyle görüşmelerine izin verilmemesi gerekirken, sanığın tutuklu Ceyda AKTAŞ'ın sayısı tam olarak tespit edilememekle birlikte en az iki kez bayan koğuşunda görüştükleri, bir defasında birlikte pide yedikleri, birlikte dilekçe yazdıkları, avukatlarla görüşme saatinde de ayrıca görüştükleri, bunun dışında yönetmelik hükümlerine aykırı olarak tutuklu Ceyda AKTAŞ'ın koğuşuna beslenme rejimi dışında gıdaların alındığı, kedi bulundurulmasına müsaade edildiği, kedinin aşısının yapılması için sanık tarafından veteriner getirtildiği anlaşılmış olup, Mahkemenin kabulü de bu yöndedir.

MSYT/453-1 (A) numaralı Askeri Ceza ve Tutukevlerinin Yönetimine ve Cezaların İnfazına Dair Yönetmeliğinin konuya ilişkin 46, 54-E, 70 ve 73'üncü maddelerine aykırı olarak sanığın tutuklu Ceyda AKTAŞ ile istediği zaman görüşebilmesi, bayan tutuklu koğuşunda birlikte dilekçe yazabilmesi, onun kedisine aşı yaptırmak için veteriner getirtebilmesi, bu fiillerini oğlunun doğum günü partisini bayan tutuklu koğuşunda organize etmeye kadar götürmesi hususlar birlikte değerlendirildiğinde cezaevinde istediği gibi davranabilme güç ve imkanına sahip olduğu, kendisi için adeta cezaevinin fiziki sınırlarının dışına çıkmak haricinde hiçbir sınırlamanın uygulanamadığı, sanığın bu imkanı infaz Astsubayı olarak yönetmelik hükümlerini uygulamakla görevli bulunan diğer sanık Astsb. Yalçın SARİ'yi görevini yerine getirmemeye azmettirerek sağladığı ve Yalçın SARİ'nin müteselsilen memuriyet görevini kötüye kullanmak suçuna azmettiren sıfatı ile iştirak ettiği kabul edilip, karar yerinde gösterilen yasal, haklı ve inandırıcı gerekçelerle, lehe kanun değerlendirilmesi yapılarak mahkumiyet hükmü kurulmasında hükmedilen hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmemesi ve ertelenmemesinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmemesinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

As. Yrg. Drl. Krl. nun 01.07.2004 tarihli ve 2004/108-106 Esas ve Karar sayılı ilamında açıklandığı üzere, memuriyet görevini kötüye kullanma suçuna asli failin memur olduğunu bilmeleri şartıyla memur olmayan kişilerin de TCK'nın 64 ve 65'inci maddeleri çerçevesinde iştirak edebileceğinin doktrinde kabul edilmesi, sanığın daha önceki mahkûmiyet hükümleri esasen dava konusu suçun işlenmesinden önce kesinleşmemiş olmakla birlikte, suçların niteliği, ağırlığı ve suç işleme eğilimi göz önüne alındığında ilerde suç işlemeyeceği yönünde kanaat edinilemediği gerekçesi ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasından istifade ettirilmemesinde, başka suçtan tutuklu bulunması nedeniyle hakkında çıkartılan vicahi tutuklama müzekkeresinin infazına hiç başlanılmamış olması nedeniyle (Dz.957) hapis cezasından bu nedenle herhangi bir mahsup işlemi yapılmamasında hukuka aykırılık bulunmaması karşısında, sanık ve müdafiinin temyiz nedenleri kabule değer bulunmayarak mahkumiyet hükmünün onanmasına karar vermek gerekmiştir.

Sonuç ve Karar: Açıklanan nedenlerle; sanık ve müdafiinin kanunen kabule değer görülmeyen temyiz nedenlerinin 353 sayılı Kanunun 217/2'nci maddesi gereğince REDDİNE; mahkumiyet hükmünün ONANMASINA; 04.03.2009 tarihinde, tebliğnameye uygun olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy