Askeri Yargıtay 2. Daire 2008/2098 Esas 2008/2152 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2008/ 2098
Karar No: 2008 / 2152
Karar Tarihi: 24.09.2008

(1632 S. K. m. 90) (5237 S. K. m. 62) (5271 S. K. m. 231)

Askeri mahkemece; sanığın, 11.04.2006 tarihinde mukavemet suçunu işlediği sabit görülerek ASCK'nın 90/1 ve 5237 sayılı TCK'nın 62/1 inci maddeleri uyarınca neticeten 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Hüküm; sanık tarafından, mağdurun kendisine söylediği sözler üzerine kendisinin de gelme üstüme şeklinde konuştuğundan, hakkında az vahim hal fıkrasının uygulanmamasının hatalı olduğundan bahisle yasal süresi içinde temyiz edilmiştir.

Tebliğnamede; hükmün, suç vasfı yönünden bozulması gerektiği yönünde görüş bildirilmiştir.

Yapılan incelemede; askeri mahkemece; sanığın, 11 Nisan 2006 tarihinde, nöbetçi Uzman Çavuş A.K. tarafından H.B. ve S.Ç. aracılığı ile cep telefonunu iade etmesi yönünde emir verilmesine rağmen, emrin gereğini yerine getirmediği, daha sonra Uzman Çavuş A.K.'nın da bulunduğu garaj odasına giderek Ne var, üç defa adam yolluyorsun, sen kimsin benim telefonumu istiyorsun, kimse benim telefonumu alamaz şeklinde sözler söylediği, bunun üzerine Uzman Çavuş tarafından telefonunun bölük komutanının emri üzerine toplandığının, sadece kendisinin telefonunun toplanmadığının söylendiği, bu sözler üzerine sinirlenerek cep telefonunu masanın üzerine fırlattığı, daha sonra Uzman Çavuş'un üzerine yürüdüğü, başı ile kafasını ittirdiği, bu sırada masaya bıraktığı telefonu almaya kalktığı, olay yerinden uzaklaştırılırken İfademi yazacaksın, herkes yazıyor zaten, yaz şeklinde sözler sarf ettiği, maddi vaka olarak sübuta erdiği kabul edilerek, bu suretle üstünü zorla hizmet emrini ifadan men etmeye çalışarak mukavemet suçunu işlediği sabit görülerek mahkûmiyetine karar verilmiş ise de,

Sanığın şoför olması nedeniyle birlik dışında taşımasına müsaade edilen, ancak birliğe döndüğünde garaja teslim etmesi gereken cep telefonunu, nöbetçi Uzman Çavuş A.K. tarafından, diğer askerler H.B. ve S.Ç. aracılığı ile iade etmesi yönünde emir verilmesine rağmen, askeri hizmete ilişkin bulunduğu konusunda bir tereddüt bulunmayan bu emrin gereğini yerine getirmemek, garaja giderek vermeyeceğini sözle de ifade etmek şeklindeki eylemi emre itaatsizlikte ısrar suçunu oluşturmaktadır. Sanığın kendisine yönelik hizmet emrine karşı eylemi burada sona ermiştir. Müteakiben, kendisinden istenen cep telefonunu masaya attıktan sonra üstü konumunda bulunan mağdur Uzman çavuş A.K.'yi omzundan ve başı ile kafasından ittirmesi eylemleri ise, üste fiilen taarruz suçunu oluşturmaktadır. Sanığın, cep telefonunun Uzman çavuş A.K. tarafından asker vasıtası ile defalarca istenmiş olması nedeniyle onun bulunduğu garaja gidip, bu öfkesini Ne var, üç defa adam yolluyorsun, sen kimsin benim telefonumu istiyorsun, kimse benim telefonumu alamaz şeklinde sözlerle ifade ederek elindeki cep telefonunu önündeki masaya fırlatması ile birlikte mukavemete konu olan cep telefonunu teslim etmeme fiili sona ermiştir. Sanığın telefonu vermemek üzere bir amiri veya mafevkini zorla ve tehdit ile hizmet emrini ifadan menetmeye yahut hizmete müteallik bir muameleyi yapmak ve yapmamak için zorlamaya kalkışmak şeklinde bir eylemi, pasif yada aktif bir direnmesi söz konusu değildir. Emre itaatsizlikte ısrar suçunun gerçekleşmesinden sonra üstü olan Uzman Çavuş'un üzerine yürüyerek başı ile kafasını ittirmesi ise tamamen kendisinden cep telefonunun Uzman Çavuş tarafından geri istenerek, alınmasına duyduğu öfkeden kaynaklanmaktadır. Dolayısı ile sanığın eylemleri, mukavemet suçunu değil, birbirini takip eden, ancak birbirinden bağımsız emre itaatsizlikte ısrar ve üste fiilen taarruz suçlarını oluşturmaktadır. Bu nedenlerle sanık hakkında mukavemet suçundan tesis olunan mahkûmiyet hükmünün (sanık hakkında aleyhe temyiz bulunmadığı hususuna da işaret olunarak) suç vasfı yönünden bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

Yeniden yapılacak yargılamada 5728 sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Sağlamak Amacıyla Çeşitli Kanunlarda Ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un 562'nci maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun'un 231'nci maddesi hükümlerine göre değerlendirme yapılması gerektiğine de işaret edilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy