Askeri Yargıtay 2. Daire 2006/1784 Esas 2006/1770 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 2. Daire
Esas No: 2006/ 1784
Karar No: 2006 / 1770
Karar Tarihi: 27.12.2006

(1632 S. K. m. 66, 81) (765 S. K. m. 59) (AYDK 05.05.2005 T. 2005/48 E. 2005/43 K.) (AYDK 12.11.1998 T. 1998/156 E. 1998/146 K.) (AYDK 12.02.1998 T. 1998/31 E. 1998/27 K.) (AYDK 12.02.1998 T. 1998/30 E. 1998/26 K.) (AYDK 15.01.1998 T. 1998/8 E. 1998/11 K.)

Askeri mahkemece; sanığın "askerlikten kurtulmak için hile yapmak" suçunu işlediği kabul edilerek ASCK'nın 81 (az vahim hal cümlesi) ve TCK'nın 59'ncu maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Bu hüküm; yaptığı eylemi ile askerlikten 10 gün gibi kısa bir süre birliğinden uzak kaldığını, pişman olarak kıtasına döndüğünü, bu nedenle hapis cezasının paraya çevrilmesi gerektiğini ileri sürmek suretiyle sanık tarafından süresinde temyiz edilmiştir.

Sanığa da bildirilen Tebliğnamede; hükmün onanması yolunda görüş ve istem bildirilmiştir.

Şırnak-Çakırsöğüt 1.J.Kom.Tuğ.Svş.İş.Bl.K.lığı emrinde olmasına karşın, Tugay personel şubesinde yazıcı olarak görev yapmakta iken sanığın, önüne gelen hava değişimi raporlarından etkilenerek ve yararlanarak kendisine GATA Göğüs Hastanesince "akciğer tüberkülozu, prolen mesh takviye" tanısı ile "C/46 SMK beş ay hava değişimi" verildiğini gösteren 11.8.2003 tanzim tarihini ve 2217 karantina numarasını taşıyan sağlık kurulu raporunu ve yine aynı tanı ve karan içeren 11.8.2003 tarihli hasta çıkış belgesini sahte olarak düzenlediği, keza Tortum Askerlik Şubesi Başkanlığınca düzenlenmiş gibi 11.8.2003 tarihli bir üst yazıyı da sahte olarak hazırladığı, bu sahte üst yazının ekine de anılan sağlık kurulu raporunu ve hasta çıkış belgesini iliştirerek bir zarf içinde Şırnak PTT'sinden 1 'inci Jandarma Tugay Komutanlığına postaladığı, bu sahte evrakın 14.8.2003 tarihinde Tugay Genel Evrak Kısmına geldiği, Savaş İstihkam Bölük Komutanlığına havale edildiği, Svş.İş.Bl.K.J.İş.Tğm. İ.A.'nın 15.8.2003 tarihinde bu evrakı gördüğü, gereğinin yapılması ve evrakların askerlik şubesine gönderilmesi hususunda bölük astsubayına talimat verdiği, sanığın 19.8.2003 tarihinde bu sahte hava değişimine istinaden birliğinden ayrıldığı, Svş.İş.Bl. Komutanlığınca 20.8.2003 tarihli bir yazı ile sanığın hava değişimi aldığı belirtilerek, hava değişimi süresi sonunda kıta’sına sevk edilmesinin Tortum Askerlik Şubesi Başkanlığından istenildiği, bu arada sanığın yaptığı bu sahtecilikten korkarak ve pişman olarak durumunu ailesine anlattığı, ailesinin bu hususu telefon ile birliğine bildirdiği, sanığın da 30.8.2003 tarihinde kıta’sına döndüğü toplanan kanıtlardan anlaşılmaktadır.

Askeri mahkemece, sanığın yukarıda ortaya konulan eylemiyle ASCK'nın 81'inci maddesinde yazılı olan "askerlikten kurtulmak için hile yapmak" suçunu işlediği kabul edilerek, yazılı şekilde cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; bilindiği üzere askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçu "netice suçu" olmayıp neticenin gerçekleşmesine ihtiyaç göstermeyen "şekli bir suç" niteliğindedir. Anılan suç, bu yönüyle "tehlike suçu" olup tehlikenin doğmuş olmasını yaptırıma bağlamaktadır. Bu nedenle, yapılan hile ve desisenin neticeyi meydana getirmeye (doğurmaya) elverişli olması gerekli ve yeterlidir. Bu suçun sahte evrak veya hileye elverişli her türlü fiil ve hareketlerle işlenmesi mümkündür. Bu suça konu fiiller değerlendirilirken, hile oluşturabilecek nitelikte olup olmadıklarının tespit edilmesi gereklidir. Bir başka anlatımla, fiil ve hareketlerin bu konuda işlem yapmakla görevli olan kimseleri aldatabilecek nitelik ve kabiliyette olması lazımdır. Yapılan hilenin ortalama dikkat, bellek ve muhakeme yeteneğine sahip bir kişiyi aldatmaya elverişli olması zorunludur. Eylem ve hareketlerin sergileniş, sahte evrakın düzenleniş biçimi itibariyle muhatabını (dairesini) aldatma (kandırma) yeteneğine sahip olmamasına rağmen, muhatabının bu belgeler üzerinde yapılması icap eden inceleme, mukayese ve kontrol işlemlerini özensiz veya dikkatsiz bir şekilde yapması veya hiç yapmaması sonucu (amaçlanan sonuç ve netice meydana gelmiş olsa dahi) muhatap olan kimsenin ihmali hareketlerinin i aldatma yeteneği bulunmayan sahte belgeleri (askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçu açısından) elverişli vasıta haline dönüştürmeyeceği açıktır. Aynı görüş ve değerlendirmeler As.Yrg.Drl.Krl.nun 05.05.2005 gün ve 48-43; 12.11.1998 ve 156-146; 12.02.1998 gün ve 31-27; 12.02.1998 gün ve 30-26 sayılı kararları ile As. Yrg. 2'nci Dairesinin 22.4.2003 gün ve 468-456; 3'ncü Dairesinin 22.1.2002 gün ve 61-60 sayılı kararlarında da ortaya konulmuştur.

Bu açıklamalardan sonra somut olaya dönülüp sahte olarak düzenlenen sağlık kurulu raporuna ve hasta çıkış belgesine bakıldığında sanık kendisini 9.8.2003-19.8.2003 tarihleri arasında hastanede yatmış gibi göstermiştir. Ancak 19.8.2003 günü gelmeden önce bu sağlık kurulu raporu ve hasta çıkış belgesi 14.8.2003 tarihinde Tugay genel evrak kısmına, 15.8.2003 tarihinde de bölük komutanının önüne gelmiştir. Bu durum ve hususlar normal bir şekilde daha ilk bakışta hemen ve kolaylıkla göze çarpmaktadır.

Sanığın, sağlık kurulu raporuna ve hasta çıkış belgesine göre hemen sağlık kuruluna çıkarılması ve karardan sonra bir hafta daha yatırılmış olması hastane prosedürüne aykırı olup, hemen dikkati çekmektedir.

Sağlık kurulu raporunun ve hasta çıkış belgesinin 11.8.2003 ve 12.8.2003 düzenleme tarihleri taşımasına karşın, hemen ve bu tarihten önce askerlik şubesine ulaşması ve askerlik şubesinin 11.8.2003 tarihli üst yazısına konu olmasındaki çarpıklık ve imkansızlık ilk bakışta hemen anlaşılmaktadır.

Sanığın jandarma birliğinde ve jandarma sınıfında bir er olarak görev yapmasından esinlenerek, sağlık kurulu raporunda yer alan tüm askeri tabipleri "jandarma tabip..." olarak göstermiş olması, hatta Tortum Askerlik Şubesinin üst yazısında yer alan şube başkanının sınıfını dahi "J.Kd.Ütğm." olarak yazmış olması derhal göze batmaktadır.

Sağlık kurulu raporunun ön yüzünde konulan tanı "bilateral inguinal herni" iken, arka yüzünde "akciğer tüberkülozu" gibi farklı ve değişik bir teşhise yer verildiği hemen fark edilmektedir.

Anılan sahte rapor ve hasta çıkış belgesi 15.8.2003 tarihinde bölüğe ulaşmasına karşın, sanığın durumu ile ilgili hiçbir inceleme ve araştırma yapılmaksızın sanığın 19.8.2003 tarihinde hava değişimine gönderilmiş olması da bölük idarecilerinin ihmalini göstermektedir.

Sanık, anılan dönemde (9.8.2003-19.8.2003 tarihlerinde) birliğinde fiilen görev yapmaktadır. Başka bir şubede yazıcı olarak görev yapmakta olsa da, tüm özlük işlemleri bölüğü tarafından takip edildiğinden, sanığın askeri hastaneye sevk edilip sevk edilmediği bölük kayıtlarından basit inceleme ile; hatta Tugay personel şubesine bir telefon edilmek suretiyle de hemen ortaya konulacak mahiyettedir.

Tüm bu tespit, saptama ve irdelemeler; sahte olarak hazırlanan sağlık kurulu raporunun, hasta çıkış belgesinin ve Tortum Askerlik Şubesinin üst yazısının içerik ve güncel tarih kronolojisi açısından "kandırabilme" niteliğinin bulunmadığını, bu belgelerin bölük komutanı ve bölük astsubayı vekili tarafından hiç incelenmediğini ortaya koymaktadır. Az önceki tespitleri hiç irdelemeyen bilirkişi Hv.P.Ütğm. Ş.Ö.'nün anılan sahte belgelerde "ikna ve iğfal kabiliyeti" bulunduğuna dair görüşü dosya içeriğine, belgelerin kapsamına ve olağan yaşam tecrübelerine uygun düşmemektedir. Sanığın 19.8.2003 tarihinde hava değişimine gitmiş olması veya gönderilmiş olması sahte olarak düzenlenen belgelerin normal bir dikkat çerçevesinde bölük komutanı ve astsubayınca esasen hiç incelenmemiş olmasından kaynaklanmıştır. Bölük idarecilerinin ihmali hareketlerinin, aldatma yeteneği bulunmayan sahte belgeleri elverişli vasıta hâline dönüştüremeyeceği, buna bağlı olarak da müsnet askerlikten kurtulmak için hile yapmak suçunun unsurları itibariyle oluşmadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, sanığın eyleminin "askerlikten kurtulmak için hile yapmak" suçu olarak vasıflandırılması yasaya aykırı bulunmaktadır.

Ancak benzer olaylara konu olan As. Yrg. Drl.'nun 15.1.1998 gün ve 8-11 ile 3'ncü Dairesinin 22.1.2002 gün ve 61-60 sayılı kararlarında da ayrıntılı olarak irdelenip kabul edildiği üzere; sanığın aldatma yeteneği bulunmayan söz konusu davranışları nedeniyle "19.8.2003 tarihinde birliğinden ayrılıp 30.8.2003 tarihinde geri döndüğü" hususunun da, iddianamede dava konusu yapıldığı dikkate alındığında, sanığın eyleminin 19.8.2003-30.8.2003 tarihleri arasında temadi eden "firar" suçu olarak vasıflandırılması gerektiğinden, hükmün suç vasfındaki isabetsizlik yönünden bozulmasına karar verilmiştir. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy