Askeri Yargıtay 1. Daire 2017/57 Esas 2017/76 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2017/ 57
Karar No: 2017 / 76
Karar Tarihi: 15.02.2017


(1632 S. K. m. 66) (5237 S. K. m. 32)

 

Sanığın, 10.06.2007 tarihinden itibaren on beş gün süre ile kanuni izne gönderildiği, bu izninde dört gün de yol süresi tanındığı, izin ve yol süresi sonunda 30.06.2007 tarihine kadar Birliğine katılması gerekirken katılmadığı, 16.05.2008 tarihinde kasten adam öldürme suçundan tutuklanarak cezaevine kapatıldığı, böylece 30.06.2007-16.05.2008 tarihleri arasında izin tecavüzü suçunu işlediği kabul edilerek mahkûmiyetine karar verilmiş ise de;

 

Sırf askeri suç olan, atılı suçun, sanık tarafından işlenebilmesi için, sanığın suç tarihlerinde askerliğe elverişli olup olmadığına ilişkin kuşkunun giderilmesi gerekmektedir.

 

Kovuşturma aşamasında, sanığın, ceza sorumluluğunun ve askerliğe elverişlilik durumun belirlenmesi amacıyla, psikiyatri uzmanı bir bilirkişinin mütalaası doğrultusunda adli gözlem altına alınmasına karar verildiği, …Asker Hastanesi Psikiyatri Kliniğinde yapılan adli gözlem işlemi sonucunda, Sağlık Kurulunun 14.11.2014 tarihli raporu ile sanık hakkında “Disosyal kişilik bozukluğu” tanısıyla “Suç tarihlerinde (30.06.2007-16.05.2008) askerliğe elverişlidir. Halen barışta askerliğe elverişli değildir, seferde görev yapar" kararı verildiği, Psikiyatri Uzmanı tarafından aynı doğrultuda düzenlenen Adli Raporda da, sanığın cezai ehliyetinin tam olduğunun ve TCK’nın 32’nci maddesinden yararlanamayacağının belirtildiği görülmektedir (Dz.166 ve 170).

 

Sağlık Kurulu Raporunda, sanığın suç tarihlerinden önce işlediği firar suçundan hakkında verilmiş beş aylık hapis cezası ve bu cezanın infaz edildiğinden bahsedildiği, ancak adli sicil kaydından bahsedilmediği görülmektedir.

 

Oysa, sanığa ait adli sicil kaydında, sanık hakkında suç tarihinden önce kesinleştiği ve infazının yapıldığı anlaşılan hapis ve adli para cezalarına ilişkin mahkûmiyet hükümlerinin bulunduğu anlaşılmaktadır (Dz.142 ve 206).

 

TSK Sağlık Yeteneğine göre, sanığın askerliğe elverişsizlik durumunun tespitinde söz konusu hükümlerin dikkate alınması gerektiğinden, adli sabıka kaydında yer alan, sanığın suç tarihlerinden önce işlediği suçlara ilişkin hükümler ile infaz evraklarının dosyaya ithal edilmesinin ardından, sanığın suç tarihlerinde askerliğe elverişli olup olmadığı hususunda bu hükümlerin de değerlendirildiği Ek Rapor aldırılması gerekli görüldüğünden, mahkûmiyet hükmünün noksan soruşturma yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

 

Tebliğnamede, sanığın 16.05.2008 tarihinde adam öldürme suçundan cezaevine kapatıldığına ilişkin belgelerin e-imzalı olduğu ve yakalama tutanağının bulunmadığı, suç temadisinin tespiti bakımından, yakalama tutanağı ile tutuklama kararlarının aslının veya onaylı suretlerinin dosyaya ithal edilmemiş olmasının da noksanlık olduğu belirtilmiş ise de;

 

Askeri Savcılığın 02.09.2013 tarihli müzekkeresine istinaden …Cumhuriyet Başsavcılığının 15.11.2013 tarihli cevabi yazısında, sanığın 16.05.2008 tarihinde adam öldürme ve basit yaralama suçlarından dolayı cezaevine kapatıldığı belirtilerek, ekinde müddetnamenin gönderildiği; yine askeri mahkemenin talebi üzerine …Ceza Mahkemesi tarafından gönderilen 30.04.2014 tarihli yazı ekindeki 20.02.2012 tarihli, 2011/99 E. ve 2012/40 K. sayılı gerekçeli hükümde, sanığın 16.05.2008 tarihinde işlediği atılı suçlardan dolayı aynı gün tutuklandığı belirtilerek, bu tarihten itibaren tutuklulukta geçirdiği sürelerin cezasından mahsubuna karar verildiği ve bu kararın Yargıtay tarafından 05.03.2015 tarihinde onanmak suretiyle kesinleştiği anlaşılmaktadır (Dz.63 ve 99).

 

Bu belgelerin e-imzalı olduğu görülmekle birlikte, belgelerin içeriğinde, sanığın 16.05.2008 tarihinde adam öldürme ve basit yaralama suçlarından dolayı yakalanarak tutuklandığı hususunda bir tereddüt olmaması, ayrıca bu kayıtlarla uyumlu olacak şekilde sanığa ait 06.05.2015 tarihli adli sicil kaydında, 16.05.2008 tarihinde işlediği atılı suçlardan dolayı … Ceza Mahkemesinin 20.02.2012 tarihli, 2011/99 E. ve 2012/40 K. sayılı hükmü ile 15 yıl hapis cezasına mahkûm edildiğinin belirtilmiş olması karşısında, sanığın 16.05.2008 tarihinde işlediği adli suçlardan dolayı aynı gün tutuklandığı ve firar eyleminin bu tarihte sona erdiği hususunda tereddüt bulunmadığı değerlendirildiğinden, tebliğnamede bu konu ile ilgili ileri sürülen husus noksanlık olarak görülmemiş ve bozma nedeni yapılmamıştır. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy