Askeri Yargıtay 1. Daire 2016/235 Esas 2016/253 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2016/ 235
Karar No: 2016 / 253
Karar Tarihi: 07.04.2016

(1632 S. K. m. 137)

Askeri Mahkemece; sanık Ter.J.Er K.K.'nin olay tarihinde … İlçe J.K.lığı emrinde askerlik vazifesini yaptığı, sanığa önceden teslim edilen 742325 plakalı Mitsubishi L-200 marka askeri araç ile 25.08.2014 tarihinde J.Astsb.Kd.Çvş. M.C.A.'nın … iline yapacağı idari hizmet devriyesine görevlendirildiği, birlikte … İlçe J.K.lığından çıkış yaptıktan sonra sırasıyla … Devlet Hastanesi, … Cumhuriyet Başsavcılığı ve … İlçe J.K.lığına uğradıkları, ardından … istikametine doğru yola çıktıları, … yolu üzerinde ilerledikleri sırada sol taraftan yola atlayan köpeğin J.Astsb.Kd.Çvş. M.C.A. tarafından fark edildiği ve tanığın, sanık K.K.'yi "köpek var" diyerek ikaz ettiği, sanığın direksiyonu aniden sağa kırması sonucunda askeri aracın lastiklerinin yol dışında bulunan mucura girdiği, bundan dolayı sanığın direksiyon hâkimiyetini kaybettiği, askeri aracın yol dışına çıkarak takla attığı, sanık ve tanığın yaralandığı, olay yerine gelen trafik polislerince kaza tespit tutanağı tanzim edildiği, askeri araçta meydana gelen zararın büyüklüğü nedeniyle aracın hurdaya ayrıldığı ve toplamda 23.888,50 TL hazine zararı meydana geldiği maddi vaka olarak kabul edilmiştir.

Mahkeme; sanığın eyleminin yola atlayan köpeğe vurmamak maksadıyla direksiyonu sağa kırmaktan ibaret olduğu, (tanık J.Astsb.Kd.Çvş. M.C.A.'nın ikazı sonucunda bu şekilde bir davranışta bulunan sanığın, tanığın ikazı olmasa köpeği görmeyeceğinin ve bu şekilde ani bir davranışı hiç gerçekleştirmeyeceğinin de ihtimaller dâhilinde bulunduğu, diğer taraftan askeri aracın yine de köpeğe çarparak hasar görebileceği) sanığın direksiyonu kırmak şeklindeki eyleminin ceza hukuku anlamında hakaret kabul edilemeyen refleks olarak vasıflandırılması gerektiği, tüm bunların dışında; canlı bir varlık olan köpeğin yaşam hakkının, askeri araçtan daha önemsiz olduğunun kabul edilemeyeceği hususları birlikte dikkate alındığına, sanığın yüklenen suç açısından kastı bulunmadığı gerekçesiyle beraat kararı verilmiştir.

ASCK’nın “Tekasül dolayısıyla esliha ve harp malzemesinden bir şeyin hasara uğramasına sebep olanlar” başlığını taşıyan 137’nci maddesi; “Vazife veya hizmette tekâsül dolayısıyla bir gemi veya tayyarenin veya esliha ve harp malzemesinden birinin mühimce hasara uğramasına sebep olan ... kadar hapsolunur.” şeklinde düzenleme içermekte olup,

Bu maddede yazılı suçun oluşabilmesi için;

1) Hasar uğrayan malzemenin harp malzemesi olması,

2) Harp malzemesinin kendisine tevdi ve teslim edilen kişinin vazife ve hizmette göstereceği tekasül sonucu hasara uğramış olması ve

3) Meydana gelen hasarın mühimce olması, unsurlarının birlikte gerçekleşmesi gereklidir.

ASCK’nın 137’nci maddesinde, gemi, uçak, silah veya harp malzemesinin mühimce hasara uğratılması yaptırıma bağlanmış olup; Askeri Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarıyla, harp malzemesi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin muharebe gücüne tesir eden ve birlik TMK (Teşkilat, Malzeme ve Kadro) kitaplarında gösterilen bütün ordu malları olarak kabul edilmektedir.

ASCK'nın 137’nci maddesindeki anlamıyla “Tekâsül”, failin mecbur olduğu nezaret, gözetim, dikkat ve özen vazifesinde lakayt davranması anlamına gelmektedir. Failin tekâsülünün bulunup bulunmadığı, her somut olayda failin içinde bulunduğu hâl ve şartlara göre tespit edilmelidir. Bu noktada, failin hizmetteki tecrübesi ve görevinin gerektirdiği sorumluluk derecesi de dikkate alınmalıdır. Öte yandan, tekâsülün kasttan farkı, neticenin istenmemiş olması, kaza ve mücbir sebepten farkı da fiilin iradi olmasıdır. Görevde tekâsülden (kayıtsızlıktan) söz edebilmek için, failin eylem sırasında olumsuz sonucun doğabileceği ihtimalini düşünmesi, fakat sonucu istememesi gerekir.

Öncelikle bu suç kasıtla işlenebilen bir suç değildir. Bu suç taksirle işlenebilen bir suçtur. Bu nedenle somut olayda sanığın taksirli bir hareketinin olup olmadığının ortaya konulması gerekmektedir.

Sanık, yanında bulunan araç komutanı J.Astsb.Kd.Çvş. M.C.A.'nın ''köpek var'' şeklindeki ikazı üzerine, köpeği görerek ona çarpmamak için bir refleksle direksiyonu kırması sonucu çok kısa sürede gelişen olaylar sonucu araç devrilmiştir. Adli Müşavir tarafından sanığın olay sırasında muhtemelen aracı hızlı kullandığından, hızlı kullanmasının kazaya olan etkisinin bilirkişi tarafından değerlendirilmemiş olduğundan bahisle hüküm temyiz edilmiş ise de; Araç Sürücüsü Genel Talimatında idari araçlar için normal karayolundaki hız sınırının 80 km olduğu (Dz.7); aracın hızını kaydeden cihazın yapılan sorgulaması sonucunda; en son hızının 82.04 km olduğu (Dz.18), yol durumuna göre sürüş sırasında hızda çok küçük bir fazlalığın her zaman mümkün olabileceği de göz önünde bulundurulduğunda, sanığın refleks ile gerçekleştirdiği hareketinden dolayı kusurlu bir davranışta bulunduğundan söz etmek mümkün değildir. Zira bütün şoförler önüne çıkan canlı veya cansız bir cisme çarpmamak için direksiyonu başka bir yöne kırar. Maddi olayda da sanık bunu yapmıştır. Yolda seyir halinde olan ve belli bir hızı olan aracın hakimiyetinin bu tür beklenilmeyen bir durumda kaybedilmesi normaldir. Nitekim sanıkta yol kenarında bulunan mucura aracı kaptırmış ve olay gerçekleşmiştir. Bu sebeple sanık hakkında verilen beraat kararının, kusurlu (taksirli) bir davranışının olmaması sebebiyle hukuka uygun olduğu anlaşıldığından, Adli Müşavirin temyiz sebeplerinin reddiyle, beraat hükmünün onanmasına karar verilmiştir.

KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Adli Müşavirin kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanun’un 217/2’nci maddesi gereğince REDDİNE;

Usul ve esas yönlerinden hukuka uygun bulunan beraat hükmünün ONANMASINA;

Tebliğnameye uygun olarak, 07.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy