Askeri Yargıtay 1. Daire 2016/231 Esas 2016/250 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2016/ 231
Karar No: 2016 / 250
Karar Tarihi: 07.04.2016

(353 S. K. m. 218) (1632 S. K. m. 48, 146) (5237 S. K. m. 66, 67, 72, 85)

Temyiz incelemesinin duruşmalı yapılması talebi ile ilgili yapılan incelemede;

353 sayılı Kanun’un 218/1 nci maddesine göre, 1 yıldan fazla ve 10 yıldan az süreli hapis cezalarına ilişkin hükümlerin temyiz incelemesi, Askeri Yargıtay’ın lüzum görmesi halinde duruşmalı yapılabilmektedir. Hükümde yer alan sonuç ceza para cezası olduğundan ve ancak hapis cezasına konu hükümlerin duruşmalı olarak incelenmesi mümkün olacağından müdafiin talebi yasal engel nedeniyle kabul edilmemiştir.

Yapılan incelemede;

Sanığın, … 2’nci Hd.Tb. 7’nci Hd.Bl. … Kışla Hd.Tk.K.lığı emrinde askerlik hizmetini yaparken, emre itaatsizlikte ısrar suçundan hükümlü P.Çvş. İ.K.’nin, 23.05.2007 tarihinde …’de bulunan Gözetleme Kulesinde 15.00-17.00 saatleri arasında silahlı nöbetçi olduğu, talimatlara göre nöbet tuttuğu silahının yarım dolduruşta bulunması gerekirken, sesler duyması üzerine kendisine zimmetli 105641 seri numaralı G3 piyade tüfeğini emre aykırı olarak tam dolduruşa getirip nöbetini bu şekilde tuttuğu, nöbetini devrettikten sonra tam dolduruşta bulunan silahı ile birlikte intikale başladığı, nizamiye girişinde silahından şarjörü çıkartarak hücum yeleğine koyduğu, bu şekilde bir süre yürüdükten sonra, elinde bulunan telsizi yere düşürdüğü, yere düşen telsizin ikiye ayrılması üzerine silahını yol kenarında bulunan müteveffa Tnk.Er Ö.O. ile mağdur Topçu Er İ.A.’nın üzerine oturdukları sacla kaplı kum havuzunun duvarına dayayarak, telsizin dağılan parçalarını birleştirdiği ve denemek için karakol santraline gittiği, bu sırada olay yerine gelen sanığın, sırtı müteveffa ile mağdura dönük bir şekilde kum havuzunun duvarında oturan tanık P. Er B.P.’nin yanına oturduğu, duvara dayalı silahı fark ederek, kime ait olduğunu anlamak için seri numarasına bakmak amacıyla sol eliyle silahın tetik tertibatından tuttuğu, havaya kaldırdığı sırada, silahın ateşlendiği ve namludan çıkan merminin, Tnk.Er Ö.O.’nun sağ omuz ekleminin arka yüz 3 cm alt kısmından girip ön yüzden çıktığı ve aynı hizada boynun sağ kısmından başlayarak kas, yağ ve yumuşak dokuyu parçalayıp ölümüne ve namlu alevinin de, Topçu Er İ.A.’nın sağ elini hafifçe yakarak basit bir şekilde yaralanmasına sebebiyet verdiği, suçta kullanılan 105641 seri numaralı G-3 piyade tüfeğinin atışına mani veya kendiliğinden ateş almasına neden olabilecek mekanik herhangi bir arızasının bulunmadığının (Dz. 119) ve atışın, uzak atışa yakın “yakın atış” mesafesinden yapıldığının tespit edildiği anlaşılmaktadır (Dz.123).

Askeri Mahkemece; olayın kasten meydana gelmemesi, nasıl meydana geldiğinin orada bulunan tanıklarca da anlaşılamaması ve sanığın, eline aldığı silahta şarjör takılı olmaması nedeniyle dolu olmadığını zannetmesi dikkate alınarak, eylemin bilinçli taksirle değil, basit taksirle ölüme ve yaralamaya sebebiyet vermek suçunu oluşturduğu kabul edilerek ve askeri suçlara ilişkin yargılamaların ASCK’nın 48'inci maddesi uyarınca şikayete tabi bulunmaması gözetilerek ASCK’nın 146’ncı maddesi delaletiyle 5237 sayılı TCK’nın 85/2’nci maddesi gereğince, kendisine verilen emir ve talimatlara riayet etmeyip başkasına ait olan silahı gereksiz yere alıp tetik düşürmesi sonucu silahın patlamasına neden olduğu olaydaki taksire dayalı kusurunun ağırlığı gözetilerek temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılmak ve sonuçta takdiri indirim yapılmak suretiyle tayin olunan hapis cezasının gerekçeleri gösterilmek suretiyle alt sınırdan adli para cezasına çevrilerek yasanın tanıdığı üst süre ile taksitlendirilmesinde (Para cezasının tespitine yönelik aşağıda açıklanan ancak aleyhe temyiz olmadığından bozma sebebi teşkil etmeyen uygulama hatası bulunmakla birlikte); hazine zararının tazminine karar verilmesinde, yasal şartları karşılamadığından CMK'nın 231'inci maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmamasında hukuka aykırılık bulunmadığı; TCK'nın 66 ve 67'nci maddelerinde düzenlenen dava zamanaşımı süresinin TCK’nın 85/2 ve TCK'nın 66/d maddeleri gözetildiğinde onbeş yıllık süreye tabi olduğu, bu sürenin suç tarihi olan 23.05.2007 tarihinde başladığı ve son olarak 01.10.2015 tarihli mahkûmiyet hükmü ile kesilip yeniden başlayıp devam ettiği gözetildiğinde zamanaşımının dolmuş olduğu söylenemeyeceğinden, müdafiin tüm temyiz sebeplerinin reddiyle, usul ve yasaya uygun bulunan mahkûmiyet hükmünün onanmasına karar verilmiştir.

Askeri mahkemece belirlenen iki yıl altı ay hapis cezasının TCK’nın 50 ve 52’nci maddeleri gereğince günlüğü yirmi TL dan hesap edilerek sonuçta 18.000 TL. adli para cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; TCK’nın72'nci maddesi uyarınca yıl olarak belirtilen sürelerin takvim yılı esas alınarak belirlenmesinin gerektiği bu nedenle bir yılın sanık lehine 365 gün üzerinden olmak üzere iki yıllık sürenin 730 gün ve ayrıca altı aylık sürenin de bir aylık sürenin 30 gün olarak hesaplanması ile sonuçta sanık hakkında 18.200 TL. olarak para cezasının belirlenmesi gerekirken hatalı olarak 18.000 TL. olarak tespiti hukuka aykırı olmakla birlikte; sanık lehine olan bu durumun aleyhe temyiz bulunmaması nedeniyle bozma sebebi yapılmadığına işaret olunmuştur.

Sonuç Ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Sanık müdafiinin, temyiz incelemesinin duruşmalı olarak yapılması isteminin, 353 sayılı Kanun’un 218/1’inci maddesi uyarınca REDDİNE;

Müdafiinin kabule değer görülmeyen temyiz nedenlerinin, 353 sayılı Kanun’un 217/2’nci maddesi gereğince REDDİNE;

Usul ve esas yönlerinden hukuka uygun bulunan mahkûmiyet hükmünün ONANMASINA;

Tebliğnameye uygun olarak, 07.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy