Askeri Yargıtay 1. Daire 2016/227 Esas 2016/259 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2016/ 227
Karar No: 2016 / 259
Karar Tarihi: 13.04.2016

(1632 S. K. m. 85) (5237 S. K. m. 43, 128)

Sanığın, … Komutanlığı Askeri Savcılığınca katılanlar Topçu Yzb. O.G. ve Topçu Alb. H.Ö.S. hakkında yürütülen 2014/598 E. numaralı soruşturma dosyasında müşteki olduğu, sanığın, bu soruşturma kapsamında soruşturmayı yürüten askeri savcının odasına gelerek, 18.02.2014 tarihli "…Askeri Mahkemesi Kıdemli Savcılığına" hitabıyla ve özünü "Sitem ve yakınma" olarak belirttiği iki sayfadan oluşan belgeyi teslim ettiği, söz konusu belgenin 2014/598 E. numaralı soruşturma dosyasına eklendiği, 2014/598 E. numaralı soruşturma dosyasında şüpheli olan Yzb. O.G.'nin kendisi hakkındaki soruşturma dosyasını incelediği esnada, sanığın verdiği belgeyi gördüğü, bu belgedeki ifadeler ile sanığın kendisine hakaret ettiği düşüncesiyle şikâyette bulunduğu, sanığın askeri savcıya sunduğu 18.02.2014 tarihli davaya konu iki sayfadan ibaret belgenin ikinci sayfasında "... Ordumuz hakkında çıkan bu iğrenç haberlere de durup dururken benle uğraşan kafatasçı ve ırkçı komutanlar neden olmuştur. ..." şeklinde beyanda bulunduğu, soruşturma ve kovuşturma aşamasında sanığa bu cümlede kim veya kimleri kastettiği sorulduğunda, katılanlar Topçu Yzb. O.G., Topçu Alb. H.Ö.S. ve Topçu Ütğm. E.K.'yi kastettiğini belirttiği, dosya kapsamında bulunan tüm delillerden anlaşılmaktadır.

Sanığın eyleminin, TCK'nın 128'inci maddesinde düzenlenen "iddia ve savunma dokunulmazlığı" kapsamında olup olmadığı Kurulumuzca tartışılmıştır. Üye ..., bu hususun belirlenebilmesi için sanığın müşteki konumunda bulunduğu, katılanlar hakkında yürütülen soruşturma dosyasındaki ilgili evrakın dosyaya dahil edilmemesinin ve incelenmemesinin noksan soruşturma teşkil ettiği görüşünü ileri sürmüş, Kurulumuzun çoğunluğu tarafından davaya temel oluşturan, sanığın askeri savcıya verdiği dilekçenin ve katılanlar hakkında yürütülen soruşturma sonucunda askeri savcılıkça verilen kararın (İddianame ve KYOK) dosyada mevcut olması karşısında noksan soruşturmanın bulunmadığına Üye …'nin karşı oyu ile oy çokluğuyla karar verilmiştir.

Üste hakaret suçuyla korunan hukuki değer, üst konumunda olan asker kişinin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı ve diğer askerler nezdindeki saygınlığıdır. Üste hakaret suçunun oluşması için, davranışın üst konumunda olan asker kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekir. Sanığın, katılanlar Topçu Yzb. O.G., Topçu Alb. H.Ö.S. ve Topçu Ütğm. E.K.'yi kastederek askeri savcıya verdiği belgede kullandığı "... Ordumuz hakkında çıkan bu iğrenç haberlere de durup dururken benle uğraşan kafatasçı ve ırkçı komutanlar neden olmuştur. ..." şeklindeki ifade, üst durumundaki katılanların bireysel onurunu ve askerliğin itibarı, vakar ve haysiyetini zedeleyebilecek nitelikte olduğu ve katılanları toplum içerisinde küçük düşürme olasılığı yaratabilecek içerik ve yoğunluğa sahip olduğundan, sanığın bu nitelikteki ifadeleri bilinçli olarak kullanması suretiyle üste hakaret suçu maddi ve manevi unsurları yönünden oluşmuş bulunmaktadır.

Sanık savunmalarında ve temyiz dilekçesinde üstlerine hakaret etme kastının bulunmadığını, kendisine uygulanan mobing nedeniyle bu ifadeleri kullandığını, kafatasçı ve ırkçı ifadesinin hakaret niteliğinde olmadığını, doğup büyüdüğü coğrafyada bu tür söylemlerin hakaret olarak kabul edilmediğini, bu nedenlerle mahkûmiyet hükmünün hukuka aykırı olduğunu belirterek bozulmasına karar verilmesini talep etmiş ise de;

Olay TSK bünyesinde ve askeri savcılıkça yürütülen soruşturma esnasında gerçekleştiğinden, bu sözlerin, sanığın iddia ettiği gibi, doğup büyüdüğü coğrafyada hakaret olarak kabul edilip edilmemesinin bir önemi yoktur. Önemli olan belirtilen sözlerin objektif olarak hakaret anlamı taşıyıp taşımadığıdır. Kafatasçılık ibaresinin ırkçılık yerine de kullanılması, ırkçılığın ise Uluslararası Sözleşmeler, Anayasa ve yürürlükteki değişik kanunlarla yasaklanmış olması, ayrıca ırkçılık yapmanın toplum nezdinde küçük düşürücü, itibar ve haysiyeti zedeleyici nitelikte genel kabul görmesi karşısında objektif olarak hakaret anlamı taşıdığı kuşkusuzdur. Bu nedenle sanığın bu yöndeki temyiz sebebi yerinde görülmemiştir.

Sanığın, kendisine uygulanan mobing nedeniyle bu ifadeleri kullandığını belirtmesi, dava konusu ifadeyi, iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kullandığı anlamına geldiği için bu konu Kurulumuzca ele alınmıştır. Yukarıda noksan soruşturma olup olmadığına ilişkin tartışmanın yapıldığı bölümde belirtildiği üzere, dava dosyasında bulunan, davaya temel oluşturan, sanığın askeri savcıya verdiği dilekçe ve katılanlar hakkında yürütülen soruşturma sonucunda askeri savcılıkça verilen karar (İddianame ve KYOK) incelendiğinde katılanlar hakkında yürütülen soruşturma ile ilgili olarak sanığın ileri sürdüğü iddialar ile sanığın katılanlara yönelik olarak kullandığı "... Ordumuz hakkında çıkan bu iğrenç haberlere de durup dururken benle uğraşan kafatasçı ve ırkçı komutanlar neden olmuştur. ..." ifadesi arasında bir bağlantı olmadığı, sanığın bu ifadelerini içeren askeri savcıya verdiği belgede yer verdiği hususların katılanlar hakkındaki soruşturma konularıyla ilgili olarak somut isnatlar içermeyip soyut nitelikte ve genel olarak soruşturmanın etkili bir şekilde yürütülmediğine ve komutanları hakkındaki şikayetlerinin yeteri kadar önemsenmediğine yönelik yakınmalarını içerdiği görülmektedir. Bu nedenle sanığın 18.02.2014 tarihli dilekçesinde yer alan "... Ordumuz hakkında çıkan bu iğrenç haberlere de durup dururken benle uğraşan kafatasçı ve ırkçı komutanlar neden olmuştur ..." ifadesinin TCK'nın 128'inci maddesinde düzenlenen iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında bulunmadığı, Askeri Mahkemenin bu yöndeki kabulünün de yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.

Sanığın, yukarıda belirtildiği şekilde üste hakaret suçunu işlediğini kabul eden Askeri Mahkemece, elverişli kanıtlar ve yeterli gerekçeler ile temel cezayı alt sınırdan belirleyip, sanığın aynı suçu tek bir fiil ile katılanların tamamına karşı işlemesi nedeniyle eyleminin zincirleme suç kapsamında kabul edilerek cezasının asgari oranda artırılmasında, takdiri indirim sebeplerini göz önünde bulundurarak sanığın cezasından indirim yapmak suretiyle mahkûmiyet hükmü kurulmasında; sanığın istememesi nedeniyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin uygulanmamasına karar verilmesinde; sanığın talebi dikkate alınarak alt sınırdan kamuya yararlı bir işte çalıştırılma seçenek yaptırımının tercih edilmiş olmasında usul, sübut, vasıf, takdir ve uygulama yönlerinden hukuka aykırılık görülmediğinden, sanığın temyiz sebeplerinin reddiyle, mahkûmiyet hükmünü onanmasına karar verilmiştir.

Üyeler … ve …, sanığın 18.02.2014 tarihli dilekçesinde yer alan "... Ordumuz hakkında çıkan bu iğrenç haberlere de durup dururken benle uğraşan kafatasçı ve ırkçı komutanlar neden olmuştur. ..." ifadesinin iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında olmadığına dair Askeri Mahkemece gösterilen "... Ordumuz hakkında çıkan bu iğrenç haberlere de durup dururken benle uğraşan kafatasçı ve ırkçı komutanlar neden olmuştur. ..." cümlesinde geçen kafatasçı ve ırkçı komutanlar… şeklindeki tahkir ve tezyif teşkil eden ifadelerin savunma hakkı hudutları içinde kabul edilmesi mümkün değildir." şeklindeki gerekçenin, askeri savcılıkça katılanlar hakkında yürütülen soruşturmada, şikayet konusu olay ve katılanlara isnat edilen eylemler ile bağlantısının olup olmadığının, sanığın eyleminin neden iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamına girmediğinin tartışılmaması nedeniyle, yeterli olmadığı ve bu nedenle mahkûmiyet hükmünün gerekçe yönünden usule aykırılık nedeniyle bozulması gerektiği görüşüyle çoğunluğun onama kararına katılmamışlardır.

Askeri savcı ve katılanlar Topçu Yzb. O.G. ve Topçu Alb. H.Ö.S. vekili, temyiz dilekçelerinde, sanığın eyleminin ASCK'nın 85/3'üncü maddesinde düzenlenen "Resmi makamlara verilip de üzerine muamele cereyan etmiş evrak ile yapılan" üste hakaret suçunu oluşturduğunu ileri sürmüş iseler de;

Sanığın kendisinin müşteki olduğu, katılanlar hakkında askeri savcılıkça yürütülen soruşturma dosyasına konulmak üzere verdiği 18.02.2014 tarihli dilekçesinde, yürütülen soruşturma konularıyla ilgili bir talep bulunmadığı, soruşturmanın yavaşlığından, soruşturmanın askeri savcı tarafından savsaklanması ve kapatılmaya çalışması halinde ilgili yerlere şikayette bulunulacağından, soruşturmanın askeri savcının görev yeminine bağlı kalarak ve sağduyulu bir şekilde yapılması gerekliliğinden bahsedildiği; askeri savcı tarafından sanıktan alınarak soruşturma dosyasına konulan dilekçenin ayrıca bir işleme tabi tutulmadığı görülmektedir. Bu husus tanık olarak dinlenilen Askeri Savcı E.T.'nin yeminli ifadesinden anlaşılmaktadır. Söz konusu dilekçenin sanıktan alınarak soruşturma dosyasına konulması, tek başına bu dilekçeye, "üzerine muamele cereyan etmiş evrak" niteliği kazandırmamaktadır. Bu nedenle, Askeri Mahkemece sanığın eyleminin ASCK'nın 85/3'üncü maddesinde düzenlenen "Resmi makamlara verilip de üzerine muamele cereyan etmiş evrak ile yapılan" üste hakaret suçunu oluşturmayıp, ASCK'nın 85/1'inci maddesinde düzenlenen üste hakaret suçunu oluşturduğunun kabul edilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır. Nitekim benzer bir olayda Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 05.02.1987 tarih ve 1987/20-19 E.K. sayılı kararında da aynı sonuca varıldığı görülmektedir.

Sonuç Ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Sanığın, Askeri Savcının ve katılanlar Topçu Yzb. O.G. ile Topçu Alb. H.Ö.S. vekillerinin kabule değer görülmeyen temyiz istemlerinin, 353 sayılı Kanun’un 217/2’nci maddesi gereğince REDDİNE,

Usul ve esas yönlerinden hukuka uygun bulunan mahkûmiyet hükmünün ONANMASINA,

13.04.2016 tarihinde, tebliğnameye uygun olarak, Üye … ve Üye …'nin karşı oyları ve oyçokluğu ile karar verildi. (¤¤)

Full & Egal Universal Law Academy