Askeri Yargıtay 1. Daire 2016/138 Esas 2016/175 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2016/ 138
Karar No: 2016 / 175
Karar Tarihi: 09.03.2016


(AİHS m. 6) (2709 S. K. m. 38) (5271 S. K. m. 116, 119, 127, 134, 223) (353 S. K. m. 217) (5237 S. K. m. 133)

 

… İlçe Jandarma Komutanlığı … Jandarma Karakol Komutanlığı emrinde görevli tanık Uz.J.II.Kad.Çvş. Y.K’nin 02.03.2013 tarihinde saat 20.00 civarında katılan … İlçe Jandarma Komutanı J.Bnb. E.Y'ye müracaat ederek yaklaşık bir hafta önce … Jandarma Karakol Komutanlığı rütbeli gazinosunda sanık Uzm.J.V.Kad.Çvş. İ. B. ile birlikte yalnız otururken, kendisine ait cep telefonundan daha önce kaydetmiş olduğu ses kaydını dinlettiğini, bu ses kaydının bölük komutanının yaptığı toplantıya ait olduğunu söylediğini, kayıt içerisinde Karakol Komutanı J.Bçvş. A.Y'nin "Çoluğum çocuğum var, yalan mı söylüyorum" şeklinde konuşmasının olduğunu, İlçe Jandarma Komutanı J.Bnb. E.Y'nin de "Sen yalan söylemiyorsan ben mi söylüyorum" şeklinde karşılık verdiğini beyan ettiği ve bu hususa ilişkin katılan tarafından ifadesinin alındığı (Dz.1-3), katılanın bu ifadeyle birlikte dilekçeyle 04.03.2013 tarihinde …Cumhuriyet Başsavcılığına sanık Uzm.J.V.Kad.Çvş. İ.B. hakkında şikayette bulunduğu, sanığa ait tüm elektronik cihaz, araç ve malzemelere el konulması, üzerinde, eşyalarında, çalışma odasında, aracında, konutunda arama yapılması, hukuksuz elde edilen kayıtların soruşturma sonrası imha edilmesi talebinde bulunduğu (Dz.4-6);

 

… Cumhuriyet Başsavcılığının 13.03.2013 tarih ve 2013/22890 sayılı arama, el koyma işlemine onay talebi ve kriminal inceleme konulu talebi üzerine (Dz.14), … 25'inci Sulh Ceza Mahkemesinin 13.03.2013 tarihli ve 2013/84 değişik iş nolu kararı ile, sanığın, evinde, işyerinde, şahsına ait ve kullanımında olan eşya üzerinde kendisine ait cep telefonları, başka bir ses ya da görüntü kaydedici cihaz yada veri kaydedici bulunup bulunmadığı araştırılmak üzere 13.03.2013 tarihinden itibaren gündüzleyin bir defaya mahsus olmak üzere (üç gün içerisinde) CMK'nun 116 ve 119'ncu maddeleri gereğince suç delillerinin ele geçirilmesi amacıyla arama yapılmasına izin verilmesine, arama neticesinde ele geçen bilgisayarların programları ve teferruatları ile bilgisayar kütüklerinde arama yapılmasına, suç unsuru bulunması halinde bilgisayar kayıtlarından kopya çıkarılmasına ve bu kayıtların çözülerek metin haline getirilmesi için CMK'nun 134/1'inci maddesi uyarınca izin verilmesine, bilgisayar, bilgisayar programları ve bilgisayar kütüklerine şifrenin çözülememesinden dolayı girilememesi ve gizlenmiş bilgilere ulaşılamaması halinde çözümün yapılabilmesi ve gerekli kopyaların alınabilmesi için CMK'nun 134/2'nci maddesi uyarınca el konulmasına, gerekli işlemler yapıldıktan sonra el konulan bilgisayar ve teferruatlarının gecikme olmaksızın sahibine geri verilmesine, arama sonucu ele geçirebilecek başkaca suç delilleri henüz belli olmadığından bu aşamada CMK'nun 127'nci maddesi uyarınca karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği (Dz.15,16);

 

Bu karar uyarınca, 14.03.2013 tarihinde sanık Uzm.J.V.Kad.Çvş. İ.B.'nin üst, iş yeri ve ev araması yapıldığı, sanığın üzerinde bulunan Nokia marka, 6303 model siyah renkli, etiketinde IC:661U-RM638, 357394/04/337118/2 ve 0598029 yazılı cep telefonuna el konulduğu, cep telefonun hafıza kartı bölümünde hafıza kartının bulunmadığı, cep telefonunun içerisinde bulunan bir adet vodafone marka, üzerinde 8990029300249676854 N164162 yazılı ve 64 KB'lı sim kartına el konulduğu, evinde bulunan iki adet bilgisayara ve iki adet USB belleğe el konulduğu (Dz.17;18);

 

… Başsavcılığı … Memur Suçları Soruşturma Bürosunun 15.03.2013 tarih ve 2013/22890 sayılı talebi üzerine (Dz.21), … 29'uncu Sulh Ceza Mahkemesinin 15.03.2013 tarihli ve 2013/291 değişik iş nolu kararı ile, sanığın, üzerinde, işyerinde ve evinde yapılan aramada el konulan cep telefonu, sim kart, iki adet bilgisayar ve iki adet USB bellek hakkında el konulmasının onanmasına, el konulan bilgisayar harddiskleri ve iki adet USB belleğin birebir kopyalarının alınarak bilgisayarlar, harddiskler ve USB belleklerinin sahibine iadesine, alınan imajlar ile el konulan cep telefonu ve sim kartın … Emniyet Müdürlüğü Kriminal Laboratuvarında CMK 134'üncü maddesi ve devamı gereğince inceleme yapılmasına izin verilmesi kararı verildiği (Dz.22);

 

Sanığın, usulsüz yapılan el koyma işleminin iptalini talep etmesi üzerine (Dz.32), … 27'nci Asliye Ceza Mahkemesinin 21.03.2013 tarihli ve 2013/193 değişik iş nolu kararı ile, sanığın, itirazının kabulüne, … 25'inci Sulh Ceza Mahkemesinin 13.03.2013 tarihli ve 2013/84 değişik iş sayılı, sanık İ. B'nin adresinde gündüzleyin bir defaya mahsus olmak üzere arama yapılmasına ve elde edilecek bilgisayar, bilgisayar programları ve gizli bilgilere el konulmasına ilişkin kararı ile … 29'uncu Sulh Ceza Mahkemesinin 15.03.2013 tarihli ve 2013/291 değişik iş sayılı sanığın üzerinde ve evinde yapılan aramada bulunan bilgisayar ve telefon gibi elektronik cihazlara el konulmasının onanmasına ve üzerinde inceleme yapılmasına izin verilmesine ilişkin kararların kaldırılmasına, adli emanette kaydı yapılan malzemelerin sanığa iadesine karar verildiği (Dz.34);

 

Bu karar uyarınca, sanığın üzerinde ve evinde yapılan aramada bulunan ve emanete alınan, cep telefonunun, sim kartın, iki adet bilgisayar ve iki adet USB belleğin, sanığa 05.04.2013 tarihinde teslim edildiği (Dz.37);

 

… Cumhuriyet Başsavcılığının 18.04.2013 tarihli ve 2013/22890 Soruşturma, 2013/16112 Esas, 2013/4745 İddianame numaralı iddianamesi ile, sanığın, 04.03.2013 tarihinde, … İlçe Jandarma Komutanlığında, katılan J.Bnb. E.Y’nin yapmış olduğu bir toplantı esnasında, katılandan habersiz olarak toplantıda konuşulan özel ya da genel tüm konuşmaların kendisine ait 0505 556 58 64 numaralı hat ve 357394/04337118/2 IC:661U-RM638 IMEI numaralı cep telefonu ile gizlice kaydettiği, kaydettiği bu konuşmaları daha sonra tanık Y.K’ye dinlettiği, böylece kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaları kaydetmek, kişiler arasındaki aleni olmayan konuşmaların kaydedilmesi suretiyle elde edilen verileri hukuka aykırı olarak ifşa etmek ve aleni olmayan söyleşiyi kayda almak suçlarını işlediği iddiasıyla kamu davası açıldığı (Dz.43);

 

… 32’nci Asliye Ceza Mahkemesi’nin 09.05.2013 tarihli, 2013/172-203 E.K. sayılı kararı ile iddianamede belirtilen suçlar hakkında görevsizlik kararı verilerek, dava dosyasının yargılama yapmakla görevli ve yetkili … Askeri Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verildiği (Dz.54, 55), bu kararın taraflarca temyiz edilmemekle 31.05.2013 tarihinde kesinleştiği (Dz.58);

 

Askeri Mahkemece; tanıklardan sadece Y.K’nin, sanığın kendisine ses kaydı dinlettiğini beyan ettiği, diğer tanıkların ses kaydı yapıldığından haberleri olmadıklarını beyan ettikleri, sanığa ait cep telefonuna el konulmasının ardından yaptırılan inceleme sonucunda düzenlenen Uzmanlık Raporu’nda suç tarihi olan 04.03.2013 tarihinde oluşturulmuş ses ve video dosyasının tespit edilemediği, sim kartın resim, ses, video ve benzeri dosyaları kaydetme özelliği bulunmadığından üzerinde inceleme yapılmadığı, cep telefonuna takılı hafıza kartı bulunmadığı şeklinde tespitlerin yapıldığı, tanık Y. K’nin verdiği ifadenin tüm bu sebeplerle şüpheli kaldığı, bu nedenle şüpheden sanık yararlanır ilkesi gereğince, suçların sanık tarafından işlendiğinin sabit olmadığı kabul edilerek, sanık hakkında ayrı ayrı beraat kararı verildiği görülmektedir.

 

Günümüz ceza muhakemesinde geçerli olan ispat sistemi, vicdani delil sistemidir. Temel özelliği, her şeyin delil kabul edilmesi ve delillerin de serbestçe değerlendirilmesi olan vicdani delil sistemi; mahkûmiyet için tam bir inanış, başka bir deyişle suçluluk konusunda vicdani kanaat aradığından, esasen şüpheye dayalı cezalandırmayı yasaklamakta ve şüpheden sanık yararlanır ilkesine uygulama alanı yaratmaktadır. Anayasanın 38/4’üncü ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2’nci maddelerinde düzenlenmiş bulunan suçsuzluk karinesi, suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kişinin suçsuz sayılması gerektiğini ifade etmektedir. Bu karine uyarınca, suçsuz olduğu varsayılan kişinin suçlu kabul edilmesi için kesin hükümle mahkûm olması, mahkûmiyet için de fiilin ispatlanması, yani şüphenin bertaraf edilmesi gerektiğinden, şüpheden sanık yararlanır ilkesi suçsuzluk karinesinin bir uzantısı ve ona koşut bir ilke olarak karşımıza çıkmaktadır. Suçsuzluğu olasılık içinde bulunan bir kimsenin adli hataya uğratılmasını önleme esasına dayanan şüpheden sanık yararlanır ilkesi, tarihsel ve evrensel bir ilke olarak günümüz ceza muhakemesi hukukunun değişmezleri ve vazgeçilmezleri arasındadır.

 

Askeri Yargıtay ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarında da çarpıcı ve doyurucu bir şekilde ifade edildiği üzere; “Ceza yargılamasının amacı hiçbir duraksamaya yer vermeden maddi gerçeğin ortaya çıkarılmasıdır. Bu araştırmada, yani gerçeğe ulaşmada mantık yolunun izlenmesi gerekir. Gerçek; akla uygun ve realist, olayın bütününü veya bir parçasını temsil eden kanıtlardan veya kanıtların bütün olarak değerlendirilmesinden ortaya çıkarılmalıdır. Yoksa bir takım varsayımlara dayanılarak sonuca ulaşılması, Ceza Yargılamasının amacına kesinlikle aykırıdır. Ceza Yargılamasında kuşkunun bulunduğu yerde, mahkûmiyet kararından söz edilemez. Bu ilke evrenseldir”.

 

Çağdaş hukuk, tam inanışa ve dolayısıyla mahkûmiyete yeter delil bulunmaması halinde beraat kararı verilmesini kabul etmiştir. Mahkûmiyete yeter delil olmaması sebebiyle beraat kararı verilmesi ilkesi, şüpheden sanığın yararlanması şeklinde ifade edilmektedir. Şüpheden sanık yararlanır ilkesi, sadece maddi sorun bakımından geçerli olan ve temel olarak sanığın fiilinin ispatı konusundaki şüpheyi sanık lehine sayan bir ilkedir. Gerçekten de, her ceza uyuşmazlığında hukuki sorundan önce çözümlenmesi gereken maddi sorun, eylemin bir kişi tarafından meydana getirilip getirilmediğini ilgilendirir. Eylemin kendisine yüklendiği kişi tarafından meydana getirilmiş olduğu sonucuna varabilmek için de, bunun ispat edilmesi gerekir. İspat için de, maddi sorunu çözmeye yetkili makamın şüphesini yenmiş olması şarttır. Yetkili makamın şüphesini yenmesi, sanığın suçlu veya suçsuz olduğu konusunda vicdani kanaat ölçütünün tatmin edilmesine bağlıdır. İspat için yenilmesi gereken şüphe, tasavvuru mümkün her türlü şüphe değil, sadece, doğru olabileceğine dair akla ve mantığa uygun gerekçe gösterilebilen şüphedir. Başka bir ifadeyle, vicdani kanaate ulaşılırken yenilmesine çalışılan şüphe, gerekçeye dayanan şüphedir. Gerekçeye dayanan şüphe de, mümkün olan değil, muhtemel bulunandır. Yani, akıl ve mantık kullanılarak ve dolayısıyla tecrübe kurallarından yararlanılarak gerçek olma ihtimalinin bulunduğu ortaya konulabilen şüphedir.

 

Bu açıklamalardan sonra maddi olaya bakıldığında, sanık Uzm.J.V.Kad.Çvş. İ.B. tüm aşamalarda tespit edilen savunmalarında, toplantıda yada başka bir yerde İlçe Jandarma Komutanı J.Bnb. E.Y. ile ilgili hiç bir kayıt yapmadığını, şikayetten bir süre önce kayıt olduğu iddia edilen toplantıda toplam beş kişi olduklarını, karşılıklı konuşmalar sırasında daha önceki konuşmalarda çelişkiler olduğunun konuşulduğunu, toplantıdan birkaç gün sonra … Jandarma Karakol Komutanlığı Misafirhanesinde Uz.J.II.Kad.Çvş. Y.K. ile sohbet ettiğini, bu sohbet sırasında Bölük Komutanı E.Y.'nin toplantıda konuşmalar arasında çelişkiler yaşanması nedeniyle bundan sonraki konuşmalarımızı kayıt altına almamız gerekiyor dediğini söylediğini beyan ettiği (Dz.38,40, 153,154);

 

Katılan J.Bnb. E.Y. yeminsiz ifadelerinde özetle; 21.02.2013 ve 23.02.2013 tarihlerinde İlçe Jandarma Komutanlığının makam odasında sanığın da bulunduğu kişilerin kendisiyle dertleşmek istediklerini, bu odada gerçekleşen konuşmaların İ.B. tarafından kaydedildiğinin ve kaydedilen bu konuşmaları şahsi telefonu ile Y.K'e dinlettiğini tanık Y.K. tarafından kendisine söylendiğini, sanığın cep telefonuna el konulması amacıyla adliye mahkemesine başvurduğunu, dinleme cihazlarına el konulduğunu, daha sonra el koyma kararının kaldırıldığını ve görevsizlik kararı verildiğini, dinleme cihazları üzerinde gerekli incelemelerin yapılamadığını beyan ettiği (Dz.7,141);

 

Tanık Uz.J.II.Kad.Çvş. Y.K. yeminli ifadelerinde özetle; sanık ile aynı bölüğün karakolunda birlikte çalıştıklarını, sanığın Mart ayı başlarında karakoldaki dinleme odasına geldiğini, burada devamlı kullandığı cep telefonunu çıkararak kendisine yaklaşık iki dakikalık ses kaydı dinlettiğini, bu konuşmada Bölük Komutanının sesini duyduğunu, odaya birisi girence ses kayıt cihazını kapattığını, bu konuşmayı toplantı sırasında kaydettiğini söylediğini, konuşmanın sadece otuz saniyelik bölümünü net olarak duyduğunu beyan ettiği (Dz.1-3,36,166,167);

 

Tanık J.Kd.Bçvş. A.Y. yeminli ifadesinde özetle; Bölük Komutanı odasında personel ile ilgili sorunları görüşmek amacıyla toplantı yaptıklarını, söz konusu ses dinleme olayı ile ilgili görgü sahibi olmadığını, olayı sonradan öğrendiğini, dinlemenin içeriği ile ilgili bilgi sahibi olmadığını ve dinlemeyi de görmediğini beyan ettiği (Dz.167);

 

Tanık J.Bçvş. M.K. yeminli ifadesinde özetle; … İlçe Jandarma Komutanlığında, Bölük Komutanı makam odasında toplantı yapıldığını, toplantıya sanık İsmail, katılan E.Y., J.Kd.Bçvş. A.Y., J.Kd.Çvş. K.G. ve kendisinin katıldığını, toplantıda resmi olarak ses kaydı yapılmadığını, İ.B'nin o gün toplantıda konuşulanları kayıt altına aldığına dair bilgiye ve görgüye dayalı bilgisinin bulunmadığını, ses kaydını dinlettiğine ilişkin de bilgisinin bulunmadığını beyan ettiği (Dz.172);

 

Tanık J.Kd.Çvş. K.G. yeminli ifadesinde özetle; Söz konusu toplantıya katıldığını, toplantıda askeri meseleler görüşüldüğünü, odada beş kişi olduklarını, ancak konuşmaları tam olarak hatırlamadığını, dinleme olayından sonradan haberdar olduğunu, kendisine herhangi bir şey dinletilmediğini beyan ettiği (Dz.174);

 

Askeri Mahkemece 12.06.2014 tarihinde yapılan duruşmada CMK'nun 127'nci maddesi uyarınca suç konusu olan 0505 556 58 64 numaralı hatta ait sim kartına ve … İMEİ nolu cep telefonuna el konulmasına ve el konulma işlemine müteakip dinlemenin olup olmadığının tespiti için gerekli yerlere müzekkere yazılmasına karar verildiği (Dz.179);

 

Bu karar uyarınca, sanığa ait … İMEİ nolu cep telefonuna teslim alındığını, ancak … numaralı hatta ait sim kartının daha önceki el koyma kararı uyarınca … Cumhuriyet Başsavcılığınca el konulduğunu, bu sırada yeni sim kart aldığını, eski sim kartı teslim edilince bu kartı imha etmesi nedeniyle yeni sim kartının teslim alındığı (Dz.183);

 

… Kriminal Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan 12.11.2014 tarihli, ve 2014/288(Veri inc.Ks.), 2014/118(Ses İnc.Ks.) numaralı Uzmanlık raporunda;

 

"… marka … model "…" İMEİ nolu cep telefonunda, a(2) Mevcut ve silinmiş alanlarında, kullanıcı tarafından cep telefonunun ses kaydetme özelliği kullanılarak oluşturulabilen ses dosyası tespit edilememiştir. a(3) Mevcut ve silinmiş alanlarında, kullanıcı tarafından cep telefonunun video kaydetme özelliği kullanılarak oluşturulabilen video dosyası tespit edilememiştir. a(5) Mevcut ve silinmiş alanlarında, ilgi yazı ekinde belirtilen suç tarihi olan 04.03.2013 tarihinde oluşturulmuş ses ve video dosyası tespit edilememiştir. a(6) … marka … model cep telefonlarında depolama alanı olarak telefon hafızası ve hafıza kartı kullanılabilmektedir. Kullanıcının tercihine bağlı olarak cep telefonuyla oluşturulan video, ses, resim vb. dosyalar telefon hafızasına kaydedilebileceği gibi hafıza kartına da kayıt edilebilmektedir. Söz konusu cep telefonunda takılı hafıza kartı bulunmadığı görülmüştür.

 

b. SIM kartın resim, ses, video vb. dosyaları kaydetme özelliği bulunmadığından üzerinde her hangi bir inceleme yapılmamıştır.

 

Ses incelemesi; 4: Lahika 1'de gönderilen "…" seri nolu CD içerisinde tespit edilen ses ve video dosyaları hassas dinleme yapılarak incelenmiş ve içeriklerinde iddianamede belirtilen olayla ilgili herhangi bir konuşma kaydı olmadığı tespit edilmiştir." şeklinde tespitlerin bulunduğu anlaşılmıştır.

 

Sanığın atılı suçları işlediğinin şüpheli kaldığı, suçları işlediğine dair her türlü şüpheden uzak, kesin, yeterli ve inandırıcı delillere ulaşılamadığı görülmektedir.

 

Bu bağlamda sanığın suçsuzluk karinesini ortadan kaldıracak güçte delil elde edilememiş olması karşısında, “Şüpheden sanık yararlanır” evrensel hukuk ilkesi gereğince iddianamede atılı suçların sanık tarafından işlendiğinin sabit olmaması nedeniyle, CMK’nın 223'üncü maddesi gereğince atılı suçlardan ayrı ayrı beraatına karar verilmesinin hukuka uygun olduğu kanaatine varılarak, Askeri Savcının temyiz nedenlerinin reddiyle, beraat hükümlerinin ayrı ayrı onanmasına karar verilmiştir.

 

Tebliğnamede; suç tarihi olarak, 04.03.2013 tarihi esas alınmış ise de; tanık Y.K.’nin, katılan J.Bnb. E.Y’ye başvurduğu ilk tarihin 02.03.2013 olması, tanığın 02.03.2013 tarihli, katılan tarafından tespit edilen ilk ifadesine ait tutanakta, yaklaşık bir hafta önce sanığın kendisine ses kaydını dinlettiğini beyan etmesi, 04.03.2013 tarihinin, katılanın … Cumhuriyet Başsavcılığı’na şikayet dilekçesini verdiği tarih olması (Dz.1-6), yargılama sırasında Askeri Mahkemece tespit edilen katılanın ifadesinde, ses kaydı yapıldığı iddia olunan toplantıların 21.02.2013 ve 23.02.2013 tarihlerinde yapıldığını beyan etmesi (Dz.141) karşısında, iddia olunan ses kaydetme olayının 04.30.2013 tarihinde değil, bu tarihten daha önce, 21.02.2013 ve/veya 23.02.2013 tarihlerinde gerçekleşmiş olabileceği; dolayısıyla, Askeri Mahkemece, yargılama aşamasında, sanığa ait söz konusu ses kaydının yapıldığı iddia edilen cep telefonu hakkında, CMK’nın 127’nci maddesi kapsamında verilen el koyma kararı sonrasında, …Kriminal Daire Başkanlığının 12.11.2014 tarihli Uzmanlık Raporunda yapılan “Mevcut ve silinmiş alanlarında ilgi yazı ekinde belirtilen suç tarihi olan 04.03.2013 tarihinde oluşturulmuş ses ve video dosyası tespit edilememiştir” şeklindeki tespitin, maddi olayı ortaya koymak anlamında yeterli olmadığı;

 

Sanığa ait, ses kaydetme eyleminin yapıldığı iddia olunan cep telefonu üzerinde, 21.02.2013-04.03.2013 tarihlerini kapsayacak şekilde teknik inceleme yapılarak, mevcut ve silinmiş alanlarda oluşturulmuş ses veya video dosyalarının olup olmadığının belirlenmesi, bu tür dosyaların tespit edilmesi durumunda teknik olanaklar imkan veriyorsa içeriklerinin incelenmesi gerekirken, bu hususların yerine getirilmemiş olmasının noksan soruşturma teşkil ettiği, söz konusu hususların ortaya konmasını müteakip sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinin uygun olacağı, dolayısıyla sanık hakkındaki beraat hükmünün noksan soruşturma yönünden bozulmasına karar verilmesi gerektiği yönünde görüş bildirilmiş ise de;

 

… Kriminal Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan 12.11.2014 tarihli, ve 2014/288(Veri inc.Ks.), 2014/118(Ses İnc.Ks.) numaralı Uzmanlık raporunda;

 

"… marka … model "…" İMEİ nolu cep telefonunun incelemesine ilişkin, a(2) bölümünde, "Mevcut ve silinmiş alanlarında, kullanıcı tarafından cep telefonunun ses kaydetme özelliği kullanılarak oluşturulabilen ses dosyası tespit edilememiştir." şeklindeki tespiti karşısında, cep telefonunda mevcut ve silinmiş alanlarında ses kaydetme özelliği kullanılarak oluşturulabilen ses dosyası bulunmadığı bildirildiğinden, 21.02.2013-04.03.2013 tarihlerini kapsayacak şekilde teknik inceleme yapılması yönündeki tebliğnamedeki görüşe iştirak edilmemiştir.

 

SONUÇ VE KARAR: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

 

Askeri Savcının kabule değer görülmeyen temyiz sebeplerinin, 353 sayılı Kanun’un 217/2’nci maddesi uyarınca REDDİNE;

 

Usul ve esas yönlerinden hukuka uygun bulunan beraat hükümlerinin ayrı ayrı ONANMASINA;

 

Tebliğnameye aykırı olarak 09.03.2016 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy