Askeri Yargıtay 1. Daire 2016/116 Esas 2016/137 Karar
Karar Dilini Çevir:
AskeriYargıtay
Dairesi: 1. Daire
Esas No: 2016/ 116
Karar No: 2016 / 137
Karar Tarihi: 24.02.2016


(2709 S. K. m. 40) (1632 S. K. m. 47, Ek m. 8, 10) (5271 S. K. m. 34, 231, 232, 263) (353 S. K. m. 195, 197, 209, 221) (AYDK 30.06.2011 T. 2011/79 E. 2011/75 K.)

 

Temyize konu teşkil eden uyarlama mahkûmiyet hükmünün, hukuken hüküm ifade etmesi için, bu kararın dayanağı olan ve yeniden ele alınan … Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 21.04.2011 tarihli, 2011/939-99 E.K. sayılı gerekçeli hükmünün önceden usulüne uygun şekilde kesinleşmiş olması gerektiğinden öncelikle bu hususun tespit edilmesi zorunluluğu bulunmaktadır.

 

T.C. Anayasası’nın 40/2’nci maddesi, CMK’nın 34/2, 231/2 ve 232/6’ncı maddeleri ile 353 sayılı Kanun’un 195, 197 ve 209/1’inci maddelerindeki hükümler göz önüne alınarak, ilgililerin yüzlerine karşı verilen kararların tefhiminden sonra, duruşmayı yöneten Askeri Hâkim tarafından hazır bulunanlara varsa hangi kanun yoluna, hangi mercilere, hangi sürede ve ne şekilde başvurabileceklerinin anlatılması, ilgililerin yokluğunda verilen kararlarda ise, kanun yolu, mercii, şekli ve sürelerine ilişkin haklarının ne olduğunun bu konuda yapılacak tebligat işlemine esas olmak üzere karara (Hükümlerde hüküm fıkrasına) açık ve anlaşılır biçimde yazılması, kararda bu konuda bir açıklama yapılmamış ise, bir sureti (Parçası) tarih ve imza karşılığı ilgiliye verilecek olan tebliğ mazbatasında veya tebligat için yazılan yazıda kanun yolu, mercii, şekli ve sürelerine ilişkin haklarının ne olduğunun belirtilmesi gerekmektedir.

 

Kanun yolu incelemesi, yargılamanın devamı ve kanun yollarına başvurma da savunmanın bir parçası olup, yargılanan kişinin savunma hakkını bu aşamada da kullanabileceği dikkate alındığında, “Adil yargılanma hakkının” bir gereği olarak, yargılanan kişiye kanun yolu, mercii, şekli ve sürelerinin ne olduğunun açıkça bildirilmesi zorunlu bulunmaktadır. Aksi takdirde yargılanan kişinin “Haklarını öğrenme hakkı” ihlal edilmiş olacaktır. Haklarını bilmeyen bir kimsenin de, bundan feragat ettiğinin veya kanun yoluna başvuru süresini geçirdiğinin kabul edilmesi hukuka uygun olmayacaktır.

 

Askeri Mahkemenin 21.04.2011 tarihli, 2011/939-99 E.K. sayılı mahkûmiyet hükmü, taraflarca yasal süresi içerisinde temyiz edilmediğinden bahisle, 04.06.2011 tarihinde kesinleştirilmiş ise de;

 

Askeri Yargıtay Daireler Kurulunun 30.06.2011 tarihli ve 2011/79-75 E.K. sayılı ilamında belirtildiği üzere; ilgililerin yüzlerine karşı verilen kararların tefhiminden sonra, duruşmayı yöneten askeri hâkim tarafından hazır bulunanlara varsa hangi kanun yoluna, hangi mercilere, hangi sürede ve ne şekilde başvurabileceklerinin anlatılması, ilgililerin yokluğunda verilen kararlarda ise, kanun yolu, mercii, şekli ve sürelerine ilişkin haklarının ne olduğunun bu konuda yapılacak tebligat işlemine esas olmak üzere karara (Hükümlerde hüküm fıkrasına) açık ve anlaşılır biçimde yazılması gerekmektedir.

 

İnceleme konusu olaya bakıldığında; hükümlünün yokluğunda tefhim edilen mahkûmiyet hükmüne ait 21.04.2011 tarihli duruşma tutanağı ve gerekçeli hükmün sonuç ve hüküm bölümünde, cezaevinde bulunan hükümlü için, CMK’nın 263’üncü maddesinde yer aldığı şekilde, zabıt kâtibine veya bulunduğu ceza infaz kurumu ve tutukevi müdürüne beyanda bulunmak suretiyle veya bu hususta bir dilekçe vererek kanun yollarına başvurabileceğinin belirtilmediği, tebligat için yazılan yazıda da hükümlüye bu konuda bilgi verildiğine dair herhangi bir kaydın yer almadığı; diğer taraftan dizi 119'da bulunan … Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü tarafından tanzim edilen tebliğ-tebellüğ belgesi incelendiğinde tebliğ eden görevlinin imzasının bulunmadığı, "… Komutanlığı Askeri Mahkemesinin yazılarını okumak/almak suretiyle tebellüğ ettim. 27.05.2011" ibaresinin yazıldığı, buna göre 21.04.2011 tarihli, 2011/939-99 E.K. sayılı mahkûmiyet hükmünün tebliğ edilip edilmediğinin dahi belli olmadığı anlaşıldığından ve kanunun emrettiği şekilde yeterince bilgilendirilmeyen hükümlünün temyiz kanun yoluna başvurma hakkını tam olarak kullanması beklenemeyeceğinden kesinleştirme işleminin hatalı olduğu sonucuna varılmakla, hükümlünün (Sanığın) Askeri Mahkemenin 22.04.2014 tarihli, 2013/2356 E. ve 2014/324 K. sayılı uyarlama mahkûmiyet hükmüne karşı yaptığı temyiz başvurusunun, 21.04.2011 tarihli, 2011/939-99 E.K. sayılı karara karşı temyiz talebi olarak kabul edilmesi ve henüz kesinleşmeyen kararla ilgili olarak uyarlama yargılaması yapılması mümkün olmadığından, Askeri Mahkemenin 22.04.2014 tarihli, 2013/2356 E. ve 2014/324 K. sayılı uyarlama mahkûmiyet hükmünün yok hükmünde sayılmasına karar verilmiş; hükümlünün (Sanığın) uyarlama hükmüne yönelik temyiz isteminin, Askeri Mahkemenin 21.04.2011 tarihli, 2011/939-99 E.K. sayılı ilk mahkûmiyet hükmüne yönelik olduğu kabul edilerek, bu hükmün temyiz incelemesine geçilmiştir.

 

… Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 21.04.2011 tarihli, 2011/939-99 E.K. sayılı mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz incelemesinde;

 

Sanığın, 30.12.2009 tarihinde başka bir suçtan tutuklu bulunduğu … E Tipi Kapalı Cezaevinden tahliye edildiği, aynı gün teslim edildiği … Askerlik Şubesi Başkanlığı tarafından iki gün yol süresi verilerek ve 02.01.2010 tarihinde Birliğine katılması gerektiği tebliğ edilerek serbest olarak sevk edildiği, sanığın belirtilen tarihte Birliğine katılmadığı, 29.09.2010 tarihinde … emniyet güçleri tarafından yakalandığı, böylece 02.01.2010-29.09.2010 tarihleri arasında firar suçunu işlediği dosya kapsamında bulunan tüm delillerden anlaşılmaktadır.

 

Askeri Mahkemece; yasal, haklı ve inandırıcı gerekçelerle, sanığın belirtilen tarihler arasında mazeret kabul etmeyen firar suçunu işlediği kabul edilerek, alt sınırdan cezalandırılmasına karar verilmesinde, duruşmadaki iyi hali nedeniyle takdiri indirim maddesinin uygulanmasında, karar tarihi itibarıyla usul ve esas yönlerinden herhangi bir hukuka aykırılık bulunmamakla birlikte;

 

23.01.2013 tarihli ve 28537 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 17.01.2013 tarihli, 2012/80 Esas ve 2013/16 Karar sayılı kararıyla; ASCK’nın 47’nci maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin birinci ve ikinci cümleleri ile, Ek 8’inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan “… kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırımlar ile …” ibaresinin ve Ek 10’uncu maddesinin ikinci fıkrasının, Anayasaya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmesi karşısında Askeri Mahkemece Anayasa Mahkemesinin iptal kararı kapsamında, adli sicil kaydında yer alan iki ayrı hapis cezasına dair mahkûmiyet hükümleri dikkate alınarak “Kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi” hususunda tekrar değerlendirme yapılmak üzere mahkûmiyet hükmünün uygulama yönünden bozulmasına karar verilmiştir.

 

Sonuç Ve Karar: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

 

1) Hükümlünün (Sanığın) temyizine atfen ve resen; kesinleşmemiş hükümle ilgili olarak kurulan ve bu nedenle hukuka aykırı bulunan … Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 22.04.2014 tarihli, 2013/2356 E. ve 2014/324 K. sayılı uyarlama mahkumiyet hükmünün YOK HÜKMÜNDE SAYILMASINA,

 

2) Sanığın temyizine atfen ve resen, 353 sayılı Kanunun 221/1’inci maddesi gereğince, … Komutanlığı Askeri Mahkemesinin 21.04.2011 tarihli, 2011/939-99 E.K. sayılı mahkûmiyet hükmünün, “Kısa süreli hapis cezasının seçenek yaptırımlara çevrilmesi” hususunda bir değerlendirme yapılmasına imkan sağlamak amacıyla uygulama yönünden BOZULMASINA,

 

24.02.2016 tarihinde, tebliğnameye aykırı olarak, oybirliği ile karar verildi. (¤¤)


Full & Egal Universal Law Academy